Maxmur saldırısı-ANALİZ

Ellerinde, Kürt Özgürlük Hareketi ve Türk devletinin baskı ve işkencesinden kaçan, köyleri yakılan Botan Halkının barındığı Mahmur Mülteci kampından başka pazarlayabilecekleri hiçbir şeylerinin kalmadığı da biliniyor.

Güney Kürdistan’da referandumdan sonra başlayan Kriz sürüyor. Koltuklarını korumak isteyen, Güney Kürdistan yönetimi içinde yolsuzluk, rüşvet, halkı aç bırakıp aile şirketlerini kuran ve Güney Kürdistan’ı aile, partilerinin şirketi haline getirmeye çalışanlar krizden çıkmanın yolu olarak koltuklarını koruma derdine düştü. Bunun için yeni girişim ve arayışlar başlatıldı. Bu arayış ve girişimlerin başında ise Neçirvan Barzani her fırsatta Türkiye’ye mesajlar verdi. Güney Kürdistan’ın Türkiye dışında hiçbir komşu yada ülke ile ilişkileri bozulmamış gibi davranılıyor. Oysa Irak, İran ve daha birçok uluslararası güçle referandumdan dolayı ilişkileri bozuldu. Ancak nedense Neçirvan Barzani Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek için harcadığı çaba tüm bu ülkeler için harcanın çabanın toplamından bile daha fazladır. Bu durum ister istemez güney Kürdistan halkı başta olmak üzere dört parça Kürdistan halkı ile uluslararası birçok gücü de düşündürüyor. İster istemez bu ilişkide başka şeylerin olduğu kuşkularına götürüyor.

Neçirvan Barzani Türkiye’ye her mesaj verdiğinde Türk devleti Kandil, Behdinan, Xakurt, Xinêrê alanlarını savaş uçakları ile bombalamayı aşarak bu kez sınırdan yaklaşık 200 km uzaklıktaki Güney Kürdistan ile Doğu Kürdistan arasında ve Süleymaniye’ye yakın Asos dağlarına saldırdı. Bir gün içinde iki kez onlarca savaş uçağı ile saldırılar gerçekleştirdiği de oldu. Bir yandan bu saldırılar olurken öte yandan Neçirvan Barzani’nin Türkiye ile bir biçimde görüşmek için verdiği mesajların ötesine geçtiği de Kasım ayı sonunda ortaya çıktı. Referandumun gerçekleştirilmesinde de KDP’nin yanında yer alan İslami Yekgurtu Partisinin Genel Sekreteri Selahaddin Bahaddin’i Türkiye yetkilileri ile görüşüp aracı olması için 24 Kasım’da Türkiye’ye gönderdiği ortaya çıktı. Selahaddin Bahaddin Türkiye’de 28 Kasım’a kadar kaldı. Bahaddin’in Türkiye’de olduğu 27 Kasım günü Türkiye 26 savaş uçağı ile Asos dağlarına saldırıp iki saat boyunca bombaladı. Selahaddin Bahaddin Türkiye’de MİT müsteşarı Hakan Fidan ile görüştüğü bu görüşmenin çok olumlu geçtiği, bu görüşme ile Güney Kürdistan ile Türkiye arasındaki buzları erittiği bizzat kendisi tarafından açıklandı. Bahaddin’in Türkiye MİT ile görüşmeler yaptığı ve daha sonra buzları eritti diye adlandırdığı görüşmeleri gerçekleştirdiği sırada Neçirvan Barzani Türkiye üzerinden Fransa’ya geçti. Neçirvan Barzani Fransa’dan döndükten iki gün sonra Mahmur Mülteci Kampı şu ana kadar ortaya çıkan verilerin Türkiye tarafından gerçekleştirildiğini gösteren bir saldırı oldu. Selahaddin Bahaddin Türkiye ile gerçekleştirdiği ve çok olumlu geçti, aramızdaki buzlar eridi dediği görüşmede Türkiye’ye hangi sözler verdi. Türkiye'nin, Güney Kürdistan'dan büyük tavizler koparmadan en zayıf döneminde karşılıksız bir görüşme kabul etmeyeceği, Neçirvan Barzani’nin alt düzeyde de olsa bazı görüşmeler yapmayacağı ve Türkiye üzerinden Fransa’ya geçmesine izin vermeyeceği siyasetten biraz anlayın herkesin çok iyi bileceği bir şeydir. Bahaddin’in Türkiye ile Güney ilişkilerini düzeltmek için Türkiye’ye pazarlanacak hiçbir şeyinin kalmadığını da bilmeyen yoktur. Ellerinde, Kürt Özgürlük Hareketi ve Türk devletinin baskı ve işkencesinden kaçan, köyleri yakılan Botan Halkının barındığı Mahmur Mülteci kampından başka pazarlayabilecekleri hiçbir şeylerinin kalmadığı da biliniyor.  Mahmur Kampına yönelik gerçekleştirilen saldırı görüşmede Kürt Özgürlük Hareketi ve Mahmur Kampa karşı Türkiye ile yeni bir anlaşmaya varıldığını gösteriyor.

Zira şu ana kadar gerek Güney Kürdistan’ın çeşitli bölgelerine ve gerekse son bir aylık süre içinde peş peşe Asos dağlarına yönelik Türkiye tarafından gerçekleştirilen hava saldırılarına karşı hiçbir açıklama yapılmış değil. Herhangi bir açıklamanın yapılmamış olması bu saldırıların onaylandığı anlamına gelir. Ancak bu onaya sadece KDP ve Güney Kürdistan vermedi. KDP ve Güney Kürdistan yönetimi ile birlikte Irak devleti de bu saldırılara karşı sessiz kalarak onay vermiş oluyor. Mahmur Mülteci kampı 140. Maddeye göre Merkezi Irak Hükümetinin denetimi altında olan bölgede kalıyor. Aynı zamanda bu kamp BM milletlerin güvencesi altında ve BM bağlı bir kamptır. Önceki akşam gerçekleştirilen saldırı aynı zamanda Irak ve BM’ye yönelik gerçekleştirilmiş bir saldırıdır. Irak devleti ve BM bu saldırı karşı gösterecekleri tutum ile bu saldırının yanında yada bu saldırıya karşı olduklarını gösterecekler. Ancak tutumları ne olursa olsa referandumu gerekçe yaparak Güney Kürdistan halkının büyük kayıplar yaşanması için oyun kuran pozisyonda olan Türkiye yaşadığı derin siyasal, ekonomik krizini şimdi de Güney Kürdistan’a ve Güney Kürdistan’da tartışmalı bölge ve Irak Merkezi hükümeti denetiminde Botan Halkının kaldığı kampa saldırarak Irak’a da taşımış oldu.