Nasır Yağız'ın hayalleri başarı umudunu büyütüyor

Nasır Yağız, beden yorgunluğuna rağmen direnişini kararlı bir şekilde sürdürüyor.

Nasır Yağız, 21 Kasım 2018 tarihinden itibaren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin kaldırılması amacıyla HDP Hewlêr Temsilciliğine süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde bulunuyor. Yağız, eyleminin 113. gününde. Sağlık durumu gittikçe ağırlaşıyor. En son 26 Şubat tarihinde eyleminin 98. gününde sağlık durumu ağırlaştı ve Par Hastanesi'ne kaldırıldı. Doktor kontrolünden sonra tedaviyi reddederek direnişini sürdürdü.

Yağız'ı her ziyaret ettiğimizde farklı bir özelliğini keşfediyoruz. Son ziyaretimizde Yağız'ı yatağında Muradê Kinê'nin sesinden Hesen ve Heyderan köyünde yaşanan Eliyê Memed ve Seyranê hikâyesini dinlerken görüyoruz. Yağız'la bu aşk hikâyesini dinledikten sonra kendisi ile sohbet etmeye başlıyoruz.

'EYLEMİM ÖNDER APO İLE ÖZGÜR YAŞAMAK İÇİNDİR'

Yağız, en büyük hayalinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü ve onunla özgür yaşamak olduğunu söyleyerek, "Başkan Apo gerçekliği ve yaşamı beni daha da güçlendirerek hayallerimin peşinden gitmeyi sağladı. Şu an gerçekleştirdiğim eylem de bu temelde Önder Apo ile özgür yaşamak içindir" dedi.

'ELIYÊ MEMED VE SEYRÊ'NİN DESTANININ FİLMİNİ ÇEKMEK İSTİYORUM'

Sohbetin devamında Yağız'ın sanat ve tiyatro ilgisini de öğreniyoruz. İkinci hayalinin Eliyê Memed ile Seyrê destanının filmini çekmek olduğunu söylüyor: 

"Çocukluğumdan beri tiyatroya, kültür sanata merakım var. Çocukluğumuzda ninelerimiz, dedelerimiz Kürt hikâye ve maceraları bizlere anlatırdı. Köyde ayrıca dengbêj divanları kurulurdu, dengbêjler gelir hikâye, macera ve klamlarını söylerdi. En çok Miradê Kinê ismini duyardım. Dengbêjlerin sesi hiçbir zaman kulağımdan eksilmedi. Böylesi bir ortamda büyüdüm.

Bir süre sonra daha çok tiyatroya ilgim gelişti. Dinleyerek büyüdüğüm hikâye ve destanları, doğal toplum ile köy yaşamını belgelemeye çalıştım.

Toplumların var olan durumunu değerlendirdiğimizde, iktidar güçlerinin toplumu her zaman kültüründen uzaklaştırmaya çalıştıklarını görürüz. Türk devleti de aynı mantık ile Kürt halkının kültür sanat ve toplumsal değerlerine saldırıyor. Tiyatro ile uğraştığım zaman Kürt hikâye, destan ve şiirleri film, belgeselleştirmek istedim."

'KÜRT AŞK GERÇEKLİĞİ VE İHANET'

Bu destana bu kadar yoğunlaşmasını sağlayanın ne olduğu sorusu üzerine Yağız, şöyle konuşuyor: 

''Miradê Kinê'nin işlediği Eliyê Memed ve Seyrê konusu bizim bölge ve köyümüzün etrafında gerçekleşmiştir. Kercews, Kerboran ve etrafımızdaki dağlarda ve Misircê'de yaşanmış. Eliyê Memed köy ağaları olan Hesen ve Heydara'nın akrabası. Babası vefat ettikten sonra, ağanın yanında çalışmaya başlayıp ona hizmet ediyor.

Hesne ve Heyderan ağasının üç kardeşi var, bunlardan biri Qolqasim'dır. Qolqasim kız kardeşini çok sevip, el üstünde tutar. Günlerden bir gün Seyrê Eliyê Memed'i görüp ona vurulur. Bir süre sonra, Seyrê Eliyê Miradê'ye evlenmek istediklerini söylüyor ancak Eliyê Memed perişan halinden dolayı buna yanaşmıyor. Bir süre sonra Seyrê Eliyê Mirada'yı da yanına alıp Îskanê Gulîxanê köyüne giderler, Mawa ve Misric arasında kalan Kela Cumanî'de Îskanê Gulîxanê'nin misafiri oluyorlar. Orada Îskanê Gulîxanê Seyrê'yi almak için Eliyê Memed ihanet eder ve hançerle onu öldürür ve Seyrê kendini dağa taşa vurur... Fazla uzatmayalım, eğer merak edilirse bu öyküye, bu gerçek aşk öyküsüne ulaşabilirler.

Bu destanda Kürt aşk gerçekliği, ihanet ve bölge toplumunun durumu yansıtılmıştır. Aynı zamana Seyrê ve Eliyê Memed ölene kadar birbirlerine sevdalı kalırlar. Bu beni çok fazla etkiledi."

'SANATÇILAR TOPLUMSAL GERÇEKLİK ÜZERİNE YOĞUNLAŞMALI'

Yağız, sanat ve sanatçıya dikkat çekerek, şunları kaydetti:

''Sanat topluma tutulan bir aynadır. Sanat topluma ışık tuttuğunda o vakit kendi gerçekliğine ulaşır. Düşman bu Kürt kültür gerçekliğini, bu zenginliğini görüp bu sebeple Kürt sanat ve kültürüne saldırmıştır. Özellikle de bizim tarihimizi yok etmek istemişler. Bu sebeple en çok da sanat ve kültürümüze değer vermemiz gerekiyor.

Umut ederim sanatçılar, dengbêjler ve kültür çalışanları toplumsal gerçeklik üzerine yoğunlaşırlar. Eğer toplumsal gerçeklik olmazsa sanat ve sanat eserleri de ortaya çıkmaz. Dengbêjler bu gerçekliği gördükçe, bunu ördükçe yeni ürünler ortaya çıkar. Bu tarihten gelmiştir. Dengbêjler birçok tarihi olayı sanatlarıyla günümüze aktarmışlardır.

Yağız, son olarak, "Bu eylemimizi başarıya ulaştıracağız. Ben çalışarak hayallerimin gerçekleştirmeye çalışacağım. Bu halkın yaralarını sarmaya çalışacağım. Başarı umudum güçlüdür" mesajını verdi.