Nusaybin Davası: Demokratik özerklik bütünleştirir

Nusaybin Davası'nın bugünkü duruşmasında konuşan İbrahim Toktaş, tekçiliğin yok etmeyi, demokratik özerkliğin bütünleştirmeyi esas aldığını söyledi.

Mardin’in Nusaybin ilçesindeki soykırımcı saldırıların sürdüğü 26 Mayıs 2016 tarihinde tahliye edildikten sonra tutuklanan 50 kişi hakkında açılan davanın 2’nci duruşmasının dördüncü oturumu Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Duruşma, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğü binasının mahkeme salonuna çevrilen bölümünde yapılıyor.

'KÜRTLER KADERLERİNİ İLGİLENDİREN KONULARDA GÜÇ OLDULAR'

Bugünkü oturumda duruşmanın üçüncü oturumunda savunması yarım kalan İbrahim Toktaş, kaldığı yerden demokratik özerkliği anlatmayı sürdürdü.

Toktaş, dünyada özerkliğin çok geniş yelpazede uygulandığını belirtti. "Kürt sorunu ilk defa bu tartışmalara tanık olmaktadır" diyen Toktaş, son 5 bin yıllık saldırılara karşı Kürt halkının direniş gösterdiğini ve bunu da Kürt Özgürlük Hareketi ile geliştirdiğini dile getirdi. Toktaş, "Kürtler bugün kendi kaderlerini ilgilendiren konularda kültürel, ideolojik ve askeri bir güç olma konumundadır" dedi.

'TEKLİĞİ ÖLÜM VE YOK ETME OLARAK GÖRÜYORUZ'

Toktaş, konuşmasının devamında uygarlık tarihinin bir kesişme noktasında olduğunu ve taşların yerinden oynatıldığını söyleyerek, buna karşı yeni ahlaki ve politik toplumsal arayışların olduğunu ifade etti. Toktaş, demokratik özerklik projesi ile "Dağları, ovaları yakılan ve sömürülen Kürtler bugün biz de varız demektedir" dedi.

Demokratik özerklik projesinin onu ortaya koyanlardan dinlemeden anlaşılamayacağının altını çizen Toktaş, demokratik özerkliği toplumsal ve canlı bir organizma olarak gördüğünü ve bu anlayışla da ahlaki ve politik toplum oluşturmayı amaçlandığını dile getirdi. Toktaş, şöyle devam etti: "Demokratik özerklik, tekliği kabul etmeyerek tekliği ölüm ve yok etme olarak görür. Evrenseldir. Her yerde toplumu devlete karşı güçlendirmeye önem verir. Devletin olduğu yerde toplumun savunulması için demokratik özerklik vardır. Demokratik özerklik Kürt halkı ile gündeme gelmiş olabilir ancak toplumun tüm kesimlerine dayanır. Demokratik özerklik toplumun tümünündür. Kürt sorununda ise buna yanılgılı yaklaşılmaktadır."

'AYRILMA DEĞİL, BİRLİKTELİK PROJESİ'

Demokratik özerkliğin ayrılma projesi olmaktan çok toplumun birlikteliğini sağladığını söyleyen Toktaş, demokratik özerkliğin ulus devletin ırkçı, ayrımcı ve yıkıcı anlayışına karşı panzehir olduğunun altını çizdi. "Ulus devletin ne kadar soykırımcı olduğunu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görmek yeterlidir" diyen Toktaş, Anadolu halklarının kendi özünden koparılarak asimile edilip Türkleştirildiğini söyledi. Toktaş ayrıca Türkiye'de tüm halkların özerkliği uygulama hakkına sahip olduğunu vurguladı.

'İNSANLIK AÇISINDAN UTANÇ, KÜRTLER AÇISINDAN ONUR...'

Toktaş, Kürt halkının 21’inci yüzyılda halen kendi varlığını ispatlamaya çalışmasının insanlık açısından bir utanç ve Kürt halkı açısından da bir onur mücadelesi olduğunu söyledi. Türkiye anayasası hakkında da konuşan Toktaş, sorunların çözümleri için öncelikle demokratik bir anayasa olması gerektiğini dile getirdi. "Kürt sorununun çözümü zihniyetin demokratik olmasına bağlıdır" diyen Toktaş, Türkiye anayasasının tekliğe dayalı olduğunu ve giriş bölümünde yer alan ilk dört maddenin de Türkiye’deki tüm inanç, halk, köken ve dilleri yok sayma ve inkar etme üzerine kurulu olduğunu söyledi.

'ANA DİL HER ALANDA KULLANILMALI'

Kürt dili üzerindeki baskılara ve yok saymaya karşı, "Ana dil güvence altına alınmalı” diyen Toktaş, ana dilde eğitimin önemine de değinerek, “Ana dilin sözlü veya yazılı yaşamın her alanda kullanılması tüm halklar gibi Kürtlerin de en doğal hakkıdır" dedi. Toktaş, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve anayasal güvence altına alınması gerektiğini belirtirken, Kürt kültürünün de kendini özgür ifade edeceği koşullara kavuşması gerektiğini söyledi.

'ÖZ SAVUNMA SADECE ASKERİ ANLAMDA DEĞİL...'

Demokratik konfederalizme değinen Toktaş, demokratik özerklik ile demokratik konfederalizmin birbirinden ayrı olmadığını söyledi. Toktaş, öz savunmanın doğada var olan bir düzen olduğunu, canlılar üzerinden örnekler vererek anlattı. Toktaş, öz savunmanın kılan-kabile toplumlarında nasıl olduğunu tarihsel olarak ele alarak anlattı. Öz savunmanın sadece askeri anlamda örgütlenme değil, toplumun her alanında örgütlenmesi demek olduğunu dile getiren Toktaş, YPS'yi örnek göstererek YPS gücünün meşru savunma gücü olduğu gibi bir öz savunma gücü olduğunu belirtti.