PKK’den beş aileye mesaj

PKK Şehit Aileleri ile Dayanışma Komitesi, 21 Mart’ta şehit düşen Ali Aktaş, Emrullah Dursun, Mikail Özdemir, Vehip Tekin ve Celal Öztürk’ün ailelerine mesaj gönderdi.

PKK Şehit Aileleri ile Dayanışma Komitesi, Sinanê Sor (Ali Aktaş), Serhat Amanos (Emrullah Dursun), Navdar Sinegir (Mikail Özdemir), Serhat Şafak (Vehip Tekin) ve Şiyar Faraşin’in (Celal Öztürk) 21 Mart’ta Medya Savunma Alanları’na yönelik Türk hava saldırısında şehadete ulaştığını duyurdu.

Komite, beş şehidin ailesine hitaben yayımladığı mesajda, onların amaçlarını gerçekleştirmekten başka bir amaca yer vermeyeceklerini belirterek, şunun altını çizdi: “Onlar, bizden mezar değil özgür bir ülke istedi. Bu nedenle onlar için yapacağımız en büyük anıt, yok sayılan ve inkar edilen Kürdistan’ı özgür bir ülke olarak Ortadoğu’nun merkezinde görkemli bir biçimde inşa etmektir!”

PKK Şehit Aileleri ile Dayanışma Komitesi’nin 14 Temmuz’da yayımladığı ve “Saygıdeğer Aktaş, Öztürk, Dursun, Özdemir ve Tekin ailelerine” diye başlayan mesajın tamamı şöyle:

“Özgürlük uğruna başlatılan bu mücadelenin her aşaması büyük bedeller ödenerek yaşama geçirilmiştir. Başta Kürt halkı olmak üzere, tüm halkların yarattığı değerleri korumak ve özgürce yaşatabilmeleri için bu Hareketin militanları gözünü kırpmadan en değerli varlıkları olan canlarını bu yüce amaçların başarısı için her zaman feda etmede çekinmemiştir. Halen de büyük feda ruhuyla her türlü sömürgeci ve gerici saldırılar karşısında direnerek, gerektiğinde canını ortaya koyarak halkımızın ve halklarımızın başarısı için mücadele etmekte, şehit düşmektedir.

NEWROZ GÜNÜ ŞEHADETE ULAŞTILAR

En son 21 Mart 2019 günü işgalci, sömürgeci TC devletinin gerçekleştirdiği hava saldırısında Sinanê Sor kod adlı Ali Aktaş, Serhat Amanos kod adlı Emrullah Dursun, Navdar Sinegir kod adlı Mikail Özdemir, Serhat Şafak kod adlı Vehip Tekin ve Şiyar Faraşin kod adlı Celal Öztürk yoldaşlarımız Medya Savunma Alanları’nda şehadete ulaştı.

41 YILLIK KESİNTİSİZ MÜCADELE

PKK ile 1978’de tanışıp Özgürlük Mücadelesine çok genç yaşlarda katılan Sinanê Sor, 1959’da Mardin/Kızıltepe’de dünyaya geldi. Liseyi bitirdikten sonra Önder Apo’nun yolunu takip etmeye başlayan Sinanê Sor, şehadetinin son anına kadar geçen 41 yıl boyunca büyük bir mücadele azmiyle Beka’dan Botan’a ve oradan tüm Kürdistan dağlarına uzanan nefes nefese bir mücadelenin sahibi oldu.

YAŞAMI PKK’NİN ÖZETİDİR

Sinanê Sor çalıştığı tüm mücadele sahalarında, kurumlarında her zaman üstün bir performans ve moral gücüyle sorunları çözen, Apocu militanlığın yetkin temsilini her düzeyde yerine getiren, halkına ve yoldaşlarına moral kaynağı olan, tecrübe ve birikimini sonuna kadar parti mücadelesine katan, en ağır sorumlulukları almaktan çekinmeyen, Önder Apo’nun sadık bir takipçisi ve seçkin bir militanı oldu. Bu yönüyle PKK’nin ruhu, direnişi, mücadele aşkı, sömürgeciliğe ve onlarla işbirliği içinde olan ihanetçilere karşı dinmek bilmeyen öfkesi anlaşılmak isteniyorsa Sinanê Sor’a bakılmalıdır. Çünkü Sinanê Sor’un yaşamına bakıldığında PKK’nin özetidir.

MİLİTANLAŞMANIN YETKİN TEMSİLİ

Sömürgeci TC’nin hava saldırısında şehit düşen diğer bir yoldaşımız ise 1991’de Cudi’de gerilla saflarına katılan Serhat Amanos kod adlı Emrullah Dursun’dur. Muş’un Varto ilçesinde 1970’te dünyaya gelen Serhat Amanos, üniversite okuduğu yıllarda Kürdistan Özgürlük Mücadelesiyle tanıştı. Halkımızın yaşadığı acıları, sıkıntıları yakından görmüş, bunları yüreğinde derinden hissetmiş ve bunlara son vermenin yolunun halkımızın özgürlük umudu gerilla saflarına katılmada bulmuştu. 28 yıl boyunca büyük bir özveri ve fedakarlıkla yürüttüğü mücadele de Apocu komutanlığın kendisine kazandırdığı öz güvenle tüm sorunların üstesinden geldi; komutanlaşma ve militanlaşmada Önder Apo’nun en yetkin temsilini gerçekleştirdi.

ISRARCI VE SONUÇ ALICIYDI

Amanos Eyalet Komutanı olduğu 1999’da Medya Savunma Alanları’na çekilirken bir grup yoldaşıyla Suriye BAAS rejimine esir düştü. İki yılı aşkın Suriye zindanlarında tutsak kaldıktan sonra yeniden ülke topraklarıyla buluşarak önce askeri çalışmalar, ardından edindiği devasa tecrübe ve birikim ile siyasal-inançsal ve diplomatik çalışmalara katılan Serhat Amanos, birçok çalışmada aktif bir PKK militanı olarak görevler üstlendi. Halkımızın ulusal birlik çalışmalarına bütün enerjisiyle katıldı. İdeolojik-politik yetkinlikle halkına, ülkesine ve Önder Apo’ya karşı duymuş olduğu büyük sevgi, bağlılık ve fedakârlıkla çalıştı; ısrarcı ve sonuç alıcı çalışma tarzıyla da bulunduğu ortama hep katkı sundu. Özgürlük mücadelesine kattığı büyük emekleriyle, Apocu duruşta sergilediği ısrarıyla ve örnek kişiliğiyle mücadelemizin hep anılacaktır.

SAVAŞTAN DİPLOMASİYE KADAR

Faşist TC devletinin saldırısı sonucu şehit düşen Navdar Sinegir kod adlı Mikail Özdemir, 1993’te Kürdistan Özgürlük Mücadelesi özgürlük mücadelesi saflarına katıldı. Bitlis/Hizan’da 1974’te doğan Navda Sinegir, liseyi bitirdikten sonra İstanbul’dan katılım sağladı. 26 yıllık mücadelesi boyunca başta Amed Eyaleti olmak üzere, Güney Kürdistan, Suriye, Irak, Türkiye çalışmalarının yanı sıra diplomasi çalışmalarında aktif bir şekilde yer aldı. En ileri düzeyde büyük bir fedakârlık, azimle çalışmalara katılan Navdar Sinegir, mütevazi ve pratik çözüm gücüyle yoldaşlarının hep aradığı ve sorduğu bir PKK militanı oldu. Sadece gerillanın değil, aynı zamanda derin yurtseverlik bilinciyle çalışma yürüttüğü halkımızın yüreğinde de taht kurmasını bildi. Düşünce gücü, yaratıcılığı, insan ilişkilerindeki ustalığı ve çalışmadaki disipliniyle halkımızın yüreğinde her zaman güven duyulan, sevilen Apocu bir militan oldu.

DERSİM’DEN SORAN’A KADAR

Şehitler kervanına katılan Serhat Şafak kod adlı Vehip Tekin, 1974’te Ağrı’da dünyaya geldi. 1988’de çok genç yaşlarda gerilla saflarına katıldı. 1990’da Önder Apo’nun tedrisatından geçmek için Beka’ya geldi. İdeolojik- politik yetkinliğinin yanında, askeri komuta kişiliğini geliştirerek ülkeye döndü. Dersim, Zagros, Xakurkê, Soran sahalarında aktif gerilla olarak bulundu. Bütün bu alanlarda işgalci sömürgeciliğe karşı amansız bir mücadele yürüttü.

AYAĞINI KAYBEDİNCE DE DURMADI

İşgalci sömürgeci güçlerin döşediği mayına basması sonucu ayağını kaybettiği halde bir gün bile geri kalmadı. Rojhilat, Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Ukrayna’da halk çalışmalarının yanı sıra Sosyal Bilim Akademisi ve Edebiyat çalışmalarında yerini aldı. Fiziki olarak ciddi zorlandığı halde özgürlük mücadelesinin bir gazisi olarak -şartlar ne olursa olsun- en ağır koşullarda özgürlük mekânı olan dağları kendine mesken edindi. Bu yaklaşımından dolayı arkadaşları içinde “Dağ sevdalısı” olarak anıldı. Mütevazı kişiliğiyle bütün çalışmalarda moral kaynağı olup emekçiliğiyle örnek bir kişilik sergiledi. 30 yılı aşkın mücadelesiyle Apocu militanlığı, kendisinde somutlaştırdı.

18’İNDE GERİLLAYA KATILDI

Van/Başkale’de dünyaya gelen Şiyar Faraşin kod adlı Celal Öztürk, çocuk yaşta gerillayı tanındı. Ölümüne bağlandığı gerillanın mekanlarına 18 yaşlarında bir genç olarak 2014’te katıldı. Emekçi, fedakar özellikleriyle her zaman önde olarak Apocu militanlığa ulaştı.

ANILARI YOL GÖSTERİCİDİR

Halkımıza ve halklara dayatılan bu soykırım sistemi karşısında yürütülen mücadelede her zaman olduğu gibi şehitlerimizden aldığımız güçle büyüyerek yolumuza devam ettik. Şehitler ordusuna katılan bu beş yoldaşımızın anıları dün olduğu gibi bugün de yol göstericimiz olacaktır. Bu PKK diyalektiğinin temelidir. Kürt halkının özgürlük davasını kendi yaşamlarının biricik anlamı olarak gören bu yiğit ve onurlu dava arkadaşlarımızı asla unutmayacak, ideallerine sonuna kadar bağlı kalacağız. Tüm Kürdistan halkının ve şehadet tacını takan yoldaşlarımızın ailelerinin başı sağ olsun. Halkımızın ve ailelerimizin acılarını derinden paylaştığımızı ve silah arkadaşları olarak, yoldaşımızın şahadetinden en az ailelerimiz kadar acı duyduğumuz bilinmelidir. Biz bu acıyı taşıdıkları silahı ve bayrağı layıkıyla taşıyarak ve tüm şehitlerin çizgisinde mücadeleyi yükselterek acımızı hafifletmeye çalışıyoruz. Siz değerli aile fertlerinin de yaşanan şahadeti büyük bir sabır ve metanetle karşılayıp aynı doğrultuda yaklaşmanızı bekliyoruz

DAHA FAZLA MÜCADELE

halk, bedel ödemeden özgürlüğüne kavuşmadı ve onurlu yaşamı hak etmedi. Acılara son vermenin en doğru yolu şehitlerimizi ölümsüzleştirmektir. Bunun anlamı ise onların bağlı bulundukları amaçları gerçekleştirmek için daha fazla mücadele etmektir. Mücadele yükseldikçe şehitlerimiz de halkımızın engin yüreğinde sonsuza kadar yaşayacaklardır.

NE KADAR GURUR DUYSANIZ YERİDİR

Devrimin arifesinde şehit verdiğimiz Sinanê Sor, Serhat Varto, Navdar Sinegir, Serhat Şafak ve Şiyar Faraşin gibi kahraman bir evlada, kardeşe ve yakına sahip olduğunuz için ne kadar gurur duysanız yeridir. Onların yoldaşları olarak hep gurur duyduk. Onların amaçlarını gerçekleştirmekten başka da yaşamımızda hiçbir şeye yer vermeyeceğiz. Çünkü şehitlerimiz bize şerefle taşıdıkları bayrakları devrederken, bu gerçeklikten emin olarak fedai bir ruhla düşmanın üzerine yürüdüler. Onlar bizim temel güç kaynağımız; geçmişimiz, günümüz ve geleceğimizdir. Onların anısına vereceğimiz en doğru yanıt, özgür bir halk ve özgür bir ülke olacaktır.

ÖZGÜR BİR ÜLKE İSTEDİLER

Onlar bizden başka bir istekte bulunmadılar. Biliyoruz ki, şimdi birçok şehidimizin mezarı bile yoktur. Onlar, zaten bizden mezar değil özgür bir ülke istedi. Bu nedenle onlar için yapacağımız en büyük anıt, yok sayılan, inkar edilen Kürdistan’ı özgür bir ülke olarak Ortadoğu’nun merkezinde görkemli bir biçimde inşa etmektir! Şehitlerimizin içinde rahat uyuyabileceği biricik anıt budur! Her gün tekrarladığımız ve asla ters düşmeyeceğimiz tek yeminimiz de budur!

Bu temelde uğruna canlarını ortaya koyduğu Demokratik Ortadoğu, Özgür Kürdistan şiarını gerçekleştirmek için bütün hücrelerimizi seferber ederek şehitlerimize layık olacağımızın sözünü verirken, halkımıza ve halkımızın şahsında da şehit yoldaşlarımızın ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Bir kez daha özgürlüğümüzün yaratıcısı şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.”