Semsûr’da deprem sanki dün olmuş gibi

Deprem ardından selden de etkilenen Semsûr’da hala konteyner yok. AFAD’ın kurduğu çadır alanlar ise su altında kaldı ve dahası hayat iyice felç oldu.

Depremin üzerinden geçen 40 günün ardından yoğun yağış nedeniyle başta Riha (Urfa) olmak üzere deprem bölgeleri Semsûr ve Meletî de selden etkilendi. Semsûr’da bulunan ve ANF’ye konuşan HDP Kriz Koordinasyonu'ndan İzzet Karadağ, selle birlikte hayatın felç olduğunu aktarırken dahası 40 gün geçmesine rağmen, yüzde 75’i göç etmiş şehirde ne çadırın yeterli olduğunu ne de konteyner bulunduğunu söyledi.

HAYAT FELÇ OLMUŞ DURUMDA

İzzet Karadağ ,özellikle AFAD’ın çadır bölgesinin sular altında kaldığını belirtirken tabloyu şöyle aktardı: “Yoğun bir sel oldu, hala yoğun bir yağış bekleniyor. Özellikle AFAD'ın kurduğu çadırlar yani Semsûr'un güney bölgesinde olan kısımları sular altında kaldı. Yine o bölgede bireysel olarak evlerinin önünde veya boş alanlarda kurulan çadırlar da su altında kaldı. Hayat iyice felç oldu. Halen Semsûr'da su kesik. Zaten su içilmiyordu, şehrin tamamına su verilmiyordu. Ama şu anda verilen sular da kesilmiş durumda. Hiç su yok iki günden beri. Her taraf hala çamur altında. Dört kişinin yaşamını yitirdiği, üç insanın da kaybolduğu söylendi. Hala bulunmadı bu kişiler. AFAD çalışma yürütüyor ama çok sınırlı. Bir taraftan enkaz kaldırma işleri var. Bir taraftan da çadır alanlarının yeni sele karşı korunması söz konusu. Bir çalışma var ama çok eksik.”

SEMSÛR’DA TEK BİR KONTERYNER YOK

Sel öncesi Semsûr’un durumun ne olduğunu sorduğumuz Karadağ şunları söyledi: “Selden önce de hala birçok sokakta enkazlar, yıkılan binalar olduğu gibi duruyordu. Dokunulmamış durumdalar, hala da öyle. Selle beraber yaşamın zorlaşması iki katına çıktı. İkinci bir felaket vurmuş oldu. Yani üzerinden 40 gün geçmiş olmasına rağmen Semsûr'da sanki deprem dün olmuş gibi bir durum söz konusu. İnsan arama durumu söz konusu değil ama enkazlar olduğu gibi duruyor. Zaten şehrin büyük bir bölümü yüzde 70’in üzerinde göç etti. Şehir boşalmış, kalanlar da şehrin etrafında boş alanlarda ya da şehrin içindeki parklarda, evlerin önündeki boş arazilerde çadır kurarak barınıyordu. Öte yandan konteynerler hala yok. İzmir ve Mersin Belediyesi'nin konteyner çalışması var, alan yapıyorlar. AFAD'ın Türkiye Petrolleri anonim şirketinin alan çalışması var. Ama alan çalışması yani daha konteynerler konulmamış. Ortada konteyner yok. Sadece bir altyapı hazırlığı var.”

YARDIMLAR AZALDI

Devlet Hatay ve İskenderun’da hala gönüllü dayanışma ağlarına yönelik, çadıra el koyma, gözaltı gibi uygulamalara devam ediyor. İzzet Karadağ’a orada da benzer bir durum olup olmadığını sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Depremin ilk günlerinde kullandığımız depoların sahiplerine baskı yapıldı. Biz de o depoları boşaltmak zorunda kaldık. Yeni depolar oluşturduk. Orada da polis sürekli izliyordu hatta zaman zaman gelip ‘siz kimsiniz, ne yapıyorsunuz’ soruları sordular. Ama son üç dört gündür bu durdu.

Bizim HDP olarak Pir Sultan Abdal Derneği ile, yani Semsûr yardım koordinasyonu olarak çalışma yürüttüğümüz üç çadır alanı var. Yardımları artık adrese bağlı dağıtıyoruz. Bizim koordinasyonun telefonlarına insanlar taleplerini iletiyorlar. Gönüllü ağımızla birlikte biz onları paketleyip götürüp yerinde teslim ediyoruz. Bunu devam ettiriyoruz. Bir taraftan da hala çadır ihtiyacı var. Temin ettiğimiz çadırları ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz. Yoğun bir su ihtiyacı var. Biz kimi zaman günde iki tır, kimi zaman günde bir tır su getiriyoruz. Bu buna rağmen yetmiyor. Sanırım bizim dışımızda böyle organize su getiren çok az. En büyük sıkıntılardan biri de su. Tuvalet ve banyo ihtiyacı çok çok yoğun. İnsanlar evlerinin bahçesinde ya da evlerine yakın çadır kurmalarının birinci sebebi de, evleri ağır hasarlı olmasına rağmen çok hızlı bir şekilde gidip bu temel ihtiyaçlarını gidermek.

Su, banyo, tuvalet, temizlik malzemesi açısından zorlandığımız bir durum var. Elimizden geldiği kadarıyla temin ederek ulaştırmaya çalışıyoruz. Ama bizim de olanaklarımız sınırlı. Yardımlar da gittikçe azalıyor. Bunun da bilinmesi lazım. Neredeyse artık üç, dört günde bir tane yardım aracı geliyor. Yardım sonuçta kriz anında yapılması gereken bir şey. Ondan sonrasında bunu devlet organize eder ama o da ortada yok.”