‘Süryani soykırımını inkar etmek suç ortaklığıdır’

Bethnahrin Ulusal Konseyi: Yukarı Mezopotamya ve Anadolu'da yaşayan herkesi Türk görme zihniyeti ırkçılık hastalığına dönüştüğü için, Türk olmayanlar kim olursa olsun düşman olarak görülmektedir.

Yazılı bir açıklama yapan Bethnahrin Ulusal Konseyi şunları belirtti: “Süryani-Asuri-Arami-Keldani halkına ve diğer Hristiyan halklara karşı, 1915-1924 yılları arasında yapılan soykırımın 104. yıldönümünü halk olarak bütün acılarımızla, her yıl 15 Haziran’da anmaktayız. Ancak Türkiye Cumhuriyeti ve onun hükümetleri halkımıza karşı yapılan soykırımı inkâr etmeye devam ederek, Müslümanları da uydurdukları yalanlarına inandırmaya çalışmaktadırlar.

Bundan dolayı Türkiye’de yaşayan etnik, dinsel, farklı kimliklere sahip olan gruplar arasında güven duygusu yok edilmiş ve ötekileştirme, ayrımcılık siyaseti ile düşmanlıklar derinleştirilmiştir. Mezopotamya ve Anadolu’nun kadim halklarının isimleri, dinleri, tarihsel, kültürel sembolleri toplum literatüründe küfür, hakaret, aşağılama anlamına düşürülmüştür.  Hristiyan Süryani halkının ve diğer halkların nasıl yok oluşun eşiğine getirildikleri, tarihsel eserlerinin izleri ne gibi metotlarla silinmeye çalışıldığı anlatılmaktadır. Bu gerçekleri anlatanlar da şiddetle cezalandırılmış ve hakikatlerin yasak olduğu anti-demokratik bir düzen kurulmuştur.

‘TÜRİKYE’DE TÜRKLERDEN BAŞKA HALKLAR VE İNANÇLARIN YAŞADIĞINA İNANILMAMAKTADIR’

Kurulan ulusal yapı ırkçı ve inkârcı bir ideoloji ile beslendiği için, insanların beyni bilim dışı eğitim sistemi ve resmi tarih anlayışı ile yıkandığından ötürü; Türkiye’de, Türklerden başka halkların ve ayrı dinlere mensup insanların yaşadığına inanılmamaktadır. Yukarı Mezopotamya ve Anadolu'da yaşayan herkesi Türk görme zihniyeti ırkçılık hastalığına dönüştüğü için, Türk olmayanlar kim olursa olsun düşman olarak görülmektedir.

Türkiye’deki toplumun büyük bir çoğunluğu bu yapay düşmanlık fobisi ile yönlendirildiği için insan hakları, adalet ve demokratik değerler ayaklar altına alınıyor. İnkâr ve yalanlar üzerine kurulan bir sistemde hiçbir zaman halklar ve insanlar birbirlerine güvenemeyecekleri gibi, birlikte barış içerisinde yaşayabilecekleri bir gelecekte kuramazlar. Bu nedenle Türkiye’deki egemen güçlerin çıkarlarına karşı halkların aydınları ve demokrat çevrelerin birbirlerini tanımaya, gerçekleri kabul etmeye ve herkesin tarih boyunca yaptığı haksızlıklardan dolayı özür dilemesine ihtiyaç vardır.

1915 SOYKIRIMI KABUL EDİLMELİDİR

Halkımızın 1915’te yaşadığı soykırım Türkler, Kürtler, Araplar, Persler ve diğer Müslüman topluluklar tarafından ne kadar inkâr edilirse edilsin, dökülen kanı temizleyemeyeceği gibi açılan yarayı da kapatamaz. Halkların yaraları açık kaldıkça ve inkâr edildikçe düşmanlıklar, güvensizlikler, kin ve nefret duyguları da bitmez. En doğru olan yaşanan gerçekliklerin ve 1915 Soykırımı’nın kabul edilmesi ve bu soykırımda rolü olanların özür dilemesidir. Hristiyan halklara karşı yapılan soykırımdan dolayı utanç duymayan, özür dilemeyen tek bir Türk ve Kürt demokrat olamayacağı gibi, halkların kardeşliğinden söz etmesi de inandırıcı olamaz. Bethnahrin Ulusal Konseyi olarak halkımızı imha etmeye çalışan bütün güçlere ve onların çirkin oyunlarına karşı mücadelemiz her alanda devam edeceği gibi, Sayfo’nun kabul edilmesi için uluslararası kurum ve kuruluşların nezdinde de girişimlerimiz adalet yerini buluncaya kadar devam edecektir.

Bu temelde 1915 Soykırımı’nda hayatını kaybeden halkımızın ve diğer halkların tüm şehitlerini saygı ile anıyor; Türkiye halklarını inkârcı siyasete karşı baş kaldırmaya ve Sayfo’yu kabul etmeye davet ediyor; ayrıca dünya kamuoyunu ve çağdaş devletleri 1915 Soykırımı’nı inkâr eden Türkiye Cumhuriyeti’nin AKP hükümetine bu konuda baskı yapmalarını talep ediyoruz. Halkımızı 15 Haziran Sayfo’nun 104’üncü yıldönümünü anma günü vesilesi ile dünyanın birçok ülkesinde ve ana yurdumuzda değişik tarihlerde yapılacak olan etkinliklere katılmaya çağırıyoruz. Sayfo halkımızın kimliğidir, inkârına izin vermeyiz.”