Tahir Elçi dosyası ve gizlenen raporlar

Sur'da 28 Kasım 2015 yılında polislerce katledilen Tahir Elçi'nin soruşturma dosyasına ilişkin konuşan Av. Gamze Yalçın, cinayete ilişkin hazırlanan raporların kendilerine ısrarla verilmediğini belirtti.

28 Kasım 2015 yılında Amed'in Sur ilçesinde yaşanan çatışmalardan dolayı zarar gören Dört Ayaklı Minare önünde, basın açıklaması yaptığı sırada vurulan Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin katledilmesinin üzerinden 3 yıl geçti. O günden bugüne kadar olay halen aydınlatılmadı. Savcıların yapması gereken incelemeleri, Elçi dosyasını çalışmak amacıyla bir araya gelen hukukçuların oluşturduğu komisyon yaptı.

Halen devam eden soruşturma safhası gizlilik kararı olmamasına rağmen dosyayı takip eden avukatlardan gizlenen noktalar olduğu açığa çıktı. Tahir Elçi dosyası çalışma komisyonu üyesi Av. Gamze Yalçın, Elçi dosyanın ne aşamada olduğunu ve adli makamların dosyaya yaklaşımını ANF'ye değerlendirdi.

ETKİLİ SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMÜYOR

Tahir Elçi'nin 28 Kasım'da Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması sırasında katledildiğini hatırlatan Av. Yalçın, şunları kaydetti: "Tahir Elçi'nin katledilmesinin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen şu ana kadar maalesef dosyada etkili bir soruşturmanın yürütülmediğini görmekteyiz. Dosyada etkili bir soruşturmanın yürütülmemesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ışığında da Tahir Elçi'nin yaşam hakkının ihlali anlamına gelmektedir.

Çünkü AİHM, bir dosyada etkili bir soruşturmanın yürütülmesi için olay yerindeki tüm delillerin toplanması, muhafaza altına alınması, soruşturmaya dahil edilen herkesin şüpheli sıfatıyla soruşturulmasını ve ifadelerine başvurulmasını öngörmektedir. Türkiye bakımından da mahkumiyet kararı verilmiş olan 'Aksoy Türkiye' ve 'Yaşa Türkiye' kararlarında da bu özellikle vurgulanmıştır. Bir devletin etkili soruşturma yapma sorumluluğu vardır. Ancak olay günü itibariyle hiçbir şekilde deliller toplanmamıştır. Bu baştan itibaren zaten soruşturmayı sakat hale getirmiştir."

OLAYDAN 4 AY SONRA 'İNCELEME' YAPILDI

Kendileri açısından dosyanın en önemli delili olan mermi çekirdeğinin bulunmamış olmasının etkili soruşturma yapılmadığının sonucu olduğunu belirten Av. Yalçın, "Çünkü Tahir Elçi'nin vurulduğu sokakta yapılacak bir olay yeri incelemesinde o mermi çekirdeğini bulmak mümkün iken hiçbir şekilde ilk gün olay yeri incelemesi yapılmamıştır. Olay yeri incelemesinin olaydan iki sonra yapılmış olmasına karşın tüm deliller o sokakta bırakılmıştır.

Burada devletin yapması gereken, olay yerinin muhafazası ile birlikte orada bulunan tüm delilleri toplama ve koruma yükümlülüğüdür. Ancak bugüne kadar savcılık makamları tarafından bu yükümlülük maalesef yerine getirilmemiştir. Sokağı çıkma yasağı ilan edildikten ve olay yerinin bozulmasından sonra, yani olaydan 4 ay sonra jandarma ekipleri tarafından yapılan inceleme ve keşifler de sağlıklı bir şekilde yapılamamıştır. Çünkü olayın üzerinden geçen 4 aylık zaman diliminde olay yerindeki delillerin muhafazası mümkün değildir. Dolayısıyla Tahir Elçi'nin faillerinin ortaya çıkarılması noktasında bir iradenin sergilenmediğini çok net görüyoruz" diye konuştu.

DELİLLERİN KARARTILMASI ŞÜPHESİ

Elçi'nin katledildiği sokakta bulunan tüm polislerin şüpheli değil de tanık sıfatıyla dinlenilmiş olmasına dikkat çeken Av. Yalçın, şunları vurguladı: "Bir adli vakada kameraların önünde ateş eden herkes şüpheli sıfatıyla soruşturulur. Hatta bunlar hakkında delillerin karartılmasının önlenmesi amacıyla tutuklama kararı verilir. Şimdi o olay yerindeki tüm deliller karartıldı veya ortadan kaldırıldı. Genelde delilleri karartıp ortadan kaldıranlar failler olur. Onların bu yönlü eylemleri olur.

Biz soruşturma komisyonu avukatları olarak dosyayı bir bütünen inceleme şansına da sahip olmadık. Dosyada resmi olarak bir gizlilik kararı olmamasına rağmen, soruşturma makamları tarafından uygulanan fiili bir gizlilik var. Çünkü bir dosyanın örneğini almak istediğimizde, savcılık makamları sadece kendilerinin elediği evrakları bize verdiler. Biz müşteki vekilleri olarak dosyanın hepsini alma hakkına sahipken, bu hakkımız savcılık makamları tarafından sınırlandırıldı. Bu yönüyle de Tahir Elçi soruşturma dosyası eksik yürüyen bir soruşturma olarak halen adliyenin raflarında beklemektedir."

'FAİLLER, SADECE TETİĞE BASANLAR DEĞİL'

Elçi'nin katledildiği günü sadece 28 Kasım tarihi olarak ele almadıklarını söyleyen Av. Yalçın, şu değerlendirmelerde bulundu: "Tahir Elçi'nin katledilmesine giden yol çok öncesinden başlamıştı aslında. Biliyorsunuz ki bir TV programında sarf ettiği sözlerden dolayı bir linç seremonisi başlatılmıştı ve Tahir Elçi hedefe konulmuştu. Bunu da hatırlamak ve unutmamak gerekiyor.

Tahir Elçi'yi katleden failler sadece tetiğe basanlar değildir. Tahir Elçi'nin katliamına giden yolda tuğlaları ören herkes bizim açımızdan bu dosyanın failleridir. Yine Türkan Elçi, savcılığa verdiği ifade de Tahir Elçi'nin vurulduğu sokakta bulunan tüm polislerden, ona soruşturma açan savcı ve yakalama kararı çıkaran hakimden de şikayetçi olmuştur. Ama savcılık makamları tarafından tüm polisler tanık olarak dinlenilmiştir. Savcının bu konuda da etkili bir soruşturma yürütmediğini görmekteyiz."

SİLİNEN GÖRÜNTÜLER

Emniyetin foto-film şubesinden alınan görüntülerde Elçi'nin vurulduğu ana ait olan 13 saniyelik bir kesintinin olduğunu aktaran Av. Yalçın, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Bu 13 saniyelik kesintinin Tahir Elçi'nin vurulduğu ana ait olduğunu düşünüyoruz. Yine o sokaktaki PTT kameralarından 17 dakikalık kesintinin olduğunu tespit etmiştik. 17 dakikalık kesinti Tahir Elçi'nin vurulduğu ana denk geliyor.

Yine o sokakta bulunan bir kebap evinin 4 kamerasının çalışır vaziyette olan üçünün kebap salonunun iç tarafına bakması ama ne hikmetse dışarıya bakan ve Tahir Elçi'nin vurulduğu noktaya en yakın olan bir kameranın çalışmıyor olmasına dair dosyaya bilgi gelmesi bizler açısından delillerin karartılıyor olabileceği şüphesini güçlendirmiştir."

AVUKATLARDAN GİZLENEN RAPOR

Bugüne kadar kendilerine hiçbir şekilde verilmeyen bir evrak daha olduğuna dikkat çeken Av. Yalçın, "Bu evrak da Tahir Elçi'nin vurulduğu gün itibariyle görevlendirilen İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişliği'nin raporudur. O zaman bu başmüfettişlik tarafından sokakta bulunan avukat arkadaşlarımız, vatandaşlar ve polisler dinlenmek suretiyle bir rapor oluşturuldu. Baromuz tarafından başmüfettişliğin bu raporu bizlerle paylaşma talebinde bulunuldu. Ancak başmüfettişlik ilgili raporun Cumhuriyet Başsavcılığı'nın dosyasına gönderildiği yönünde bilgilendirme yaptı.

Bizler soruşturma dosyası komisyonu ve baro olarak savcılıktan bu evrakın bize verilmesini talep ettiğimizde, savcılık böyle bir evrakın dosyada olmadığı bilgisini verdi bize. Bugüne kadar bizler o rapora ulaşmış değiliz. Bu da bizde acaba raporda farklı bir tespit mi yapıldı kuşkusunu uyandırıyor. Ya da şüpheliler üzerinden bir değerlendirme mi yapıldı? Şu kişiler şüpheli konumunda mı denildi de bu rapor bizimle paylaşılmıyor? Bunun yetkili makamlarca açıklanması gerekiyor" dedi.

AYM VE AİHM YOLU

Elçi'nin vurulduğu sokakta bulunan polislerin ifadeleri alınırken kendilerinin hazır bulundurulmadığının altını çizen Av. Yalçın, "Bir defalarca savcılığa polislerin ifadelerine başvurulduğunda bizlerinde hazır bulundurulması ve onlara soru sorma hakkımızın kullandırılması yönünde talepte bulunmamıza rağmen sadece savcılık makamınca dinlenip serbest bırakıldılar. Normalde savcılık makamları bugün itibariyle de etkili soruşturma yürütmekle yükümlüdürler. Ancak biz avukatların defalarca vermiş olduğumuz talebe rağmen etkili bir soruşturmanın yürütülmediğini gördük.

Bu aşamadan sonra hem Anayasa Mahkemesi'ne hem de AİHM'e Tahir Elçi'nin yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvuru yollarımız bizler açısından açık. Yalnız dosyanın tıkanmasından dolayı başlatmış olduğumuz ve 'Adli mimarı' olarak adlandırdığımız teknik bir çalışma var, onun sonucunu bekliyoruz. Bu çalışmanın da sonucu yakında baromuzca kamuoyu ile paylaşılacak. Bu aşamadan sonra da savcılık faili veya şüpheliyi soruşturma yönünde yine bir irade ortaya koymazsa bizler açısından AYM'ye gitme yolu doğuyor" şeklinde konuştu.

BAROLAR BİRLİĞİNE ELEŞTİRİ

Elçi dosyasının cezasızlık politikasının bir sonucu olduğunu ifade eden Av. Yalçın, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Tahir Elçi, yıllarını cezasızlık politikasıyla mücadeleye adayan, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için etkin bir şekilde tüm adımları atan bir insan hakları savunucusuydu. Bugün Tahir Elçi dosyasına uygulanmak istenen de onun hayatı boyunca mücadele ettiği cezasızlık dosyalarındaki politikalara benzerdir. Dolayısıyla bizler açısından uluslararası mekanizmalara başvuru yolları doğmuştur.

Ama elbetteki AYM gibi iç hukuk yollarını tüketme gibi yollarda var. Zaten bu dosyanın komisyonunda olan meslektaşlarımızın ve bölgedeki baroların desteğini hep aldık. Ama Barolar Birliği'yle Tahir Elçi'nin cenazesine gelmelerinden dışında bir iletişimimiz olmadı. Barolar Birliği, biz baroların üst kuruluşu ve meslek örgütümüzdür. Katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin dosyasında elbetteki aktif rol oynamaları gerekiyor.

Ben, bugüne kadar bu aktif rolü oynadıklarını düşünmüyorum. Çünkü bu rol üstlenmiş olsaydı gerçekten hem karar vericiler bakımından hem de siyasi iktidar bakımından bir baskılanmanın ortaya çıktığını görmüş olurduk. Ama biz bölge baroları ve avukatlar olarak bu konuda güçsüz değiliz. Bu baskıyı her zaman devam ettireceğiz. Tahir Elçi'nin faillerini ortaya çıkarana kadar da mücadelemiz devam edecektir."