Türk askerleri korkudan tünellere giremiyor

Zap alandaki direnişte savaşan gerilla Dilxwaz Teyi, Şikefta Brindara cephesinde Türk ordusunun kimyasal saldırılarına karşın büyük bir direniş gösterildiğini kaydederek Türk askerlerinin tünellere girmemek için korkudan birbirine girdiğini anlattı.

HPG gerillası Dilxwaz Teyi, Zap alanında Türk ordusuna karşı verilen savaş ve direnişlerde yer alan gerillalardan biri. Aynı zamanda Türk ordusunun kimyasal gaz kullanarak katlettiği 17 gerillanın silah arkadaşı olan Dilxwaz, özellikle Şikefta Brindara savaş cephesinde yaşananları anlattı. Savaşın ilk gününden beri Türk ordusunun alanda yaşadığı hezimeti kendi şahit olduğu olaylarla anlatan gerilla Dilxwaz, başta kimyasal gaz kullanımı olmak üzere Türk ordusunun savaş suçlarını da şu sözlerle tek tek değerlendirdi:

DÜŞMAN GÜNLERCE CENAZELERİNİ KALDIRAMADI

2022 yılında özellikle Zap alanında çok kapsamlı bir operasyon başlatıldı. Yaşanan direnişlerde ve Türk devletine karşı verilen savaşta destanlar yazıldı. 2022 yılında kimyasal gazlar ve nükleer silahlarla arkadaşlarımız şehit düşürüldü. Ben kendim de savaşın yaşandığı alanlarda kaldım ve birçok şeye şahitlik ettim. Düşman elindeki silah ve teknoloji ile Zap direnişini kırmaya çalıştı fakat yaptıkları planları gerçekleştiremediler. Düşman daha önceki yıllarda Zap alanında yaşadığı yenilginin intikamını almak için ağır yönelimlerde bulundu fakat arkadaşlar tedbirlerini almışlardı.

Bazı tepelerde, özellikle Şikefta Brîndara alanında arkadaşları kilit altına almaya çalıştılar. Çünkü Şikefta Brindara düşman için dert olmuştu. Çünkü düşman orada yediği darbenin ve orada yaşadığı yenilginin bir benzerini başka bir alanda yaşamamıştı. Peki Şikefta Brindara direnişçileri bunun karşısında ne yaptı? Şikefta Brindaranın kahraman komutanları öncülüğünde birçok eylem gerçekleştirdi ve düşman günlerce cenazesini bile kaldıramadı. Ben kendim bu direnişte yer aldım. Askerlerin hiçbiri arkadaşların bu düzeyde eylem gerçekleştireceğini tahmin etmiyordu. Onlar ellerindeki teknikle bizim hareket kabiliyetimizi kıracaklarını düşünüyorlardı. Sadece kendimizi tünellerde koruyacağımızı sandılar. Onlar bunca eylem yapılacağını, arkadaşların asker cenazelerinin üzerine gidip silah kaldıracaklarını, o kadar helikopter düşüreceklerini asla tahmin etmiyorlardı. Bu eylemler sayesinde düşman aylarca ilerleme kaydedemedi.

Alanda binlerce kez hava saldırısı oldu ve bu hava saldırılarında da düşman kimyasal gaz kullandı. Tepelerin üzerine geldiklerinde de ne kullandıklarını en iyi bizler biliyoruz, bunların hepsi görüntülerle yayınlandı. Dost düşman artık herkes Türk ordusunun ne yaptığını biliyor. Türk devletinin Önder Apo fedaileri karşısında savaşma cesareti olmadığından bu gibi saldırılarla yöneldiler.  Son olarak kimyasal gazlarla da sonuç alamayacaklarını anlayınca nükleer silahlarla saldırdılar. Şimdiye kadar bu silahlar hangi gücün üzerinde kullanılmış? Zap’ta gerillaya karşı yürütülen savaş eğer bir devlete karşı yürütülseydi, o devlet ilk ayda teslim olurdu. Ama hiç kimse gerillanın bu kadar uzun süre direneceğini tahmin etmedi. Ancak Türk devleti hala yenilgisini zafer gibi göstermeye çalışıyor.

Biz bunu merak ediyoruz, eğer bir gün içerisinde savaşta 50 asker öldürülse bu devletin kanunları bu ordudan hesap istemez mi? Arkadaşlar bir gün içinde 57 asker öldürdüler ancak Türk devleti kendi askerlerini canlı canlı yaktığı için bu gerçekleri kendi halkından bile sakladı. O kadar adaletten bahsediyorlar, eğer gerçekten adaletli bir savaş yürütselerdi bunlar yaşanmazdı ve nükleer silahlar kullanılmazdı.

TÜRK ORDUSUNUN KULLANMADIĞI SİLAH KALMADI

Şikefta Brindara alanında Türk ordusunun kullanmadığı silah kullanmadı. Bir ordunun en son kullanacağı silah atomdur, orada atom bombası etkisinde patlamalar yaptılar. Sırf o arkadaşları teslim almak için, iradelerini kırmak için bu silahları kullandılar. Ancak Şikefta Brindara direnişçileri duruşları ile sadece Türk devletine değil, tüm NATO’ya karşı cevap verdi. Biz kendimiz orada Türk ordusunun kullandığı kimyasal silahlarla zehirlenip düştük, biz kendimiz bunları bire bir yaşadık. Hala nasıl inkar edebiliyorlar? Örneğin Şikefta Brindara alanına bağlı Tepe Cudi’de yoğun kimyasal kullandılar. Fakat düşmanın kullandığı gaz arkadaşların jeneratörlerini ve aspiratörlerini dahi paramparça ediyordu. Arkadaşların elindeki aspiratör dahi eriyordu. Hulusi Akar diyordu ki, biz biber gazı kullanıyoruz. Biz soruyoruz, biber gazı gibi bir gaz nasıl olur da bir jeneratörü dahi yakar, bir aspiratörü eritir? Biz yıllarca şehirlerde polislerle çatıştık ve biber gazının nasıl bir şey olduğunu herhalde çok iyi biliyoruz. Örneğin bazı bombalar kullanıyorlardı, üzerinde biber gazı yazıyordu ancak içindeki kimyasal gazdı. Bu şekilde yanıltmaya çalışıyorlar.

ASKERLER TÜNELLERE GİRMEMEK İÇİN KORKUDAN BİRBİRLERİNE GİRİYORDU

Aynı zamanda yine yenilgilerini deşifre etmemek için türlü türlü yöntemler denediler. Şikefta Brindara’nın neresinde kobra ya da skorsky düşmüşse, anında gelip helikopterlerin düştüğü yeri savaş uçakları ile bombalıyorlardı. Bu helikopterlerin içindeki asker cenazelerini de imha ediyorlardı. Şikefta Brindara’da ölen birçok askerin cenazesini uçakla vurdular ya da torbalara koyup attılar.

Tüm bu yönelimlere ve ahlaksızlıklara karşı yoldaşlarımız ellerindeki kleşlerle Türk ordusunu yenilginin eşiğine getirdiler. Askerler korkularından tünellere girmemek için birbirlerine girerken, bizim yoldaşlarımız ‘teslimiyet ihanettir.’ sloganları ile cesaretin ve yiğitliğin temsiliyetini yaptılar. Mazlumların, Beritanların ruhu ile sonuna kadar zaferde kilitlendiler. Kimyasal gazla şehit düşen yoldaşlarımız elbette biz yoldaşlarının ve halkımızın en büyük acısıdır. Ancak biz biliyoruz ki onlar bir an bile geri adım atmadılar ve bu düşmana karşı fedaice bir duruş sergilediler. Bizler de onların bayrağını ve silahını asla yerde bırakmayacağız.”