Urfa'daki tutsaklar: Talebimiz kabul edilene kadar devam

Urfa Barosu, kentteki cezaevlerinde açlık grevinde olan tutsaklarla görüştü. Baro, tutsaklara kötü muamelede bulunulduğunu açıkladı. Tutsaklar ise "Talebimiz kabul edilene kadar devam edeceğiz" mesajını verdi.

Urfa Barosu İnsan Hakları Komisyonu, Urfa 1 No’lu, 2 No’lu T Tipi ve Siverek T Tipi cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin detaylı bir rapor hazırladı. Raporda, 5 Ocak’ta 15 tutsağın başlattığı ve 1 Mart 2019 tarihi itibarıyla 216 tutsağa ulaşan süresiz dönüşümsüz açlık grevlerinde, bahsi geçen cezaevlerinde kötü muamelede bulunulduğu, ciddi sağlık sorunlarının olduğu ve tedavinin yapılmadığı, kanuni haklarından mahrûm bırakıldığı kaydedildi. 

TESPİTLER

Urfa Barosu İnsan Hakları Komisyonu'nun oluşturduğu heyetin, Ocak, Şubat ve Mart aylarında  gerçekleştirilen ziyaretler sonucu yaptığı tespit ve değerlendirmeler şöyle: 

"* Heyetimiz görüştüğü açlık grevinde olan tüm tutuklu-hükümlülerin alması gereken B-1 vitamininin şimdiye kadar hiç verilmediği, grev başladıktan çok sonra ise tüm vitaminleri içeren kompleks bir vitaminin verildiğini ve bu haliyle verilen vitaminin hem çok geç verildiği hem de eksik olarak verildiğini tespit etmiştir.

*  Grevde olanların düzenli olarak rutin kontrollerden geçmesi gerekirken bazen haftalarca, bazen de günlerce kontrollerinin yapılmadığı tespit edilmiştir.

*  Cezaevinde kalıcı hekimin olmadığı, geçici olarak gelen hekimin etik kurallarına aykırı olarak politik tavırla eylemcilere yaklaştığı, zaman zaman aşağılar tarzda sözler sarf ettiği, hekimin yapması gereken kontrollerin bazen görevli infaz memurlarına yaptırıldığı tespit edilmiştir.

* Düzenli olarak yapılması gereken kontroller ve grev süresince yapılması gerekenler konusunda grevde bulunan ve onlara refakat edenlerin bilgilendirilmediği, bu haliyle geri dönüşü olmayan sağlık sorunlarına yol açacağı tespit edilmiştir."

Urfa Barosu, uluslararası sözleşmelere ve insan haklarına uygun olarak koşulların düzeltilmesi gerektiğini belirtti.

TUTSAKLAR ANLATTI

* Urfa 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde kalan ve 5 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsak E.K: 

"Tecridin son bulması adına 5 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başladım. Başladığımız günden bu yana sağlık kontrolü ve vitamin ilacı verilmedi. Yaklaşık 25-30 günün sonunda günde 1 adet Bemiks vitamin kompleksi verilmeye başlandı. Sağlık kontrolleri ise birkaç günde bir yapılıyor. Düzenli bir kontrol bulunmamakta. Revire çıkmak istemiyoruz. Bu yüzden zaman zaman hekim koğuşa geliyor ama içeri girmeden kapının önünde şeker ve tansiyon ölçümü yapıyor. Şuan grevin 56'ıncı günündeyim. Günde Sadece bir vitamin hapı ile şekerli su ve limonlu su alıyorum. Uykusuzluk ve susama hissi kaybı yaşıyorum. Baş dönmesi ve sürekli halsizlik var."

*  Urfa 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde kalan ve 5 ocak 2019 tarihinden beri süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsak S.Ç:

"5 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevindeyim. Cezaevi idaresinin bize tutumu insani ve hukuki değildir. Başladığımız günden beri düzenli bir sağlık kontrolü yapılmıyor. Verilen vitaminler ise vitamin ihtiyacımızı karşılamıyor. Görevli hekimlerin tavrı hekimlik etiklerine uygun değildir. Nadir de olsa kontrole geldikleri zaman bize karşı politik tutum sergilemektedirler. Sağlık sorunları ve kilo kaybım başlamış bulunmakta. Taleplerimiz kabul edilinceye kadar grevi bırakmayacağım."

* Urfa 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde kalan ve 6 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsak kadın S.Ö: 

"6 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevindeyim. Greve başlamadan önce cezaevi idaresinin ve personelin tutumu grevden sonra daha da sertleşti. Bizimle birlikte kalan bazı kadın arkadaşlarımız bu tutuma karşı çıktıkları için sürgün edildi. Koğuşumuzun neredeyse her yerine banyo ve lavaboyu bile görecek şekilde kamera konulmuş bulunmakta. Bu durum bizleri çok rahatsız etmektedir. Ayrıca greve başladığımdan beri düzenli olarak sağlık kontrollerim yapılmamaktadır. Grevde olmamız sebebiyle revire gitmeyi kabul etmiyoruz. Hekim zaman zaman koğuşun kapısına gelip içeri girmeden kontrolleri yapıyor. Fakat her gelişinde kaba bir tavırla yaklaşıyor. Alaycı ve umursamaz bir tavırda olması sebebiyle aramızda tartışma yaşanmaktadır. Vitaminler ise eksik verilmektedir. Greve başladığımdan bu yana yaklaşık 7 kilo verdim. Artık çok az uyuyorum. Kafamın içi basınçlı gibi. Su içerken zorlanmaktayım. İçtiğim zaman ise kusmak zorunda kalıyorum. Ayrıca Cezaevine girişte çıplak arama dayatması halen devam etmekte. En yakın zamanda koğuşa getirilen yaşlı bir kadın arkadaşımız çırılçıplak soyunduruldu ve o şekilde getirildi koğuşa. Elbiseleri halen verilmemiş bulunmakta. Şuan mevcut sorunlar katmerleşmiş durumda. Revir, avukat görüşü ve aile görüşüne gidip gelirken defalarca ayakkabılarımızı çıkartıp silkelememiz isteniyor. Kaldığımız birim kameralarla gözlemleniyor. Bu kameraların açılarına banyo ve lavabolar da girdiği için rahat bir şekilde banyondan çıkamıyoruz. Aynı şekilde sürekli kameralarla Urfa gibi sıcak bir yerde bahçeye rahat kıyafetlerle çıkamıyoruz. Sürekli izleniyor olmamız bizleri rahatsız etmekte. Ayrıca yaz boyunca ciddi anlamda su sıkıntısı yaşadık. Günlerce su verilmedi. Özel ihtiyaçlarımızın karşılanması konusunda da sıkıntılar yaşıyoruz. Her gün hukuk dışı uygulamalara bir yenisi ekleniyor. Yasal hakkımız olmasına rağmen her türlü kurs ve etkinliklerden faydalanamıyoruz ve tepkimizi dile getirdiğimiz zaman hakkımızda disiplin soruşturmaları açılıp hücre cezaları tehditleriyle karşı karşıya kalıyoruz."

* Urfa 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan ve 6 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsak kadın S.D: 

"6 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevindeyim. Greve başlarken Adalet Bakanlığı'na yazmış olduğumuz dilekçelerimizin hiç biri iletilmedi. Görevli personelin tavrı öncekinden daha sert olmaya başladı. Greve başladığımdan beri düzenli bir şekilde sağlık kontrollerim yapılmıyor. Kontrol için gelen hekimlerin bize karşı ayrımcı tavırları var. Sağlık durumumuzun umurunda olmadığını yüzümüze karşı belirten hekim bile oldu. Vitaminler ise yetersiz gelmekte. Greve başladığımdan beri halsizlik ve uykusuzluk yaşamaktayım. Şimdiye kadar 10 kilo kaybettim. Taleplerimiz kabul edilinceye kadar grevi sürdüreceğim. Ayrıca cezaevinde 2 kadın koğuşu bulunmaktaydı. Şimdi ise bire düşürüldü. Kapasitenin çok üstünde kalmamız sebebiyle bir çok sorunla karşılaşıyoruz. Tüm sosyal aktivite ve spor etkinliklerimize tamamen son verilmiş durumda. Defalarca talep etmemize rağmen bu haklarımız bizlere verilmiyor. Bu durumu idareye bildirdiğimiz zaman ve duruma tepki gösterdiğimiz zaman hepimize onlarca disiplin soruşturması açılıyor. Maltada tanıdık diğer tutuklularla karşılaştığımız zaman bile birbirimize selam vermemiz yasak. Daha önce hiçbir zaman sayımlarda sorun çıkmazdı ama şuan ayakta ve herkesi bir arada görmek için dayatmada bulunuluyor. Buna karşı çıktığımız için yakın zamanda ben de dahil koğuşlarda kalan tüm kadınlar hakkında disiplin soruşturması açıldı. Bu soruşturmaların sonucunda koşullu salıvermesine az bir zaman kalan hükümlülerin tahliye edilmelerinin önüne geçilme tehlikesi var."

* Urfa 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan hasta tutsak F.Y:

"22 Aydan bu yana tutuklu olarak cezaevinde kalmaktayım. 25 yaşındayım. Tutuklandığım andan itibaren 2 No’lu Cezaevi’nde kalmaktayım. Cezaevine getirildiğim zaman çıplak aranarak içeri alındım. 14 yaşından beri kronik İmmün Trombositopenik Purpura (İTP) hastasıyım. Tutuklanmadan önce hastalığım sebebiyle Gaziantep Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Adana Balcalı Eğitim ve Araştırma hastanelerinde ilaç ve kemoterapi tedavisi görüyordum. Tutuklandığım zaman yaklaşık olarak 1 ay tedavim kesintiye uğradı. Cezaevi revirinde muayene olduktan sonra Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma hastanesine sevklerim yapılıyordu. En son sevkimin yapıldığı Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kaldığım koşullar ve yetersiz tedavi sebebiyle hastalığımın ağırlaştığı söylenerek buranın yetersiz kalacağı ve tedavimin Gaziantep Eğitim ve Araştırma Hastanesinde devam edilmesi gerektiği söylendi. Fakat uzun zamandan beri tedavim yapılmamaktadır. Neredeyse her hafta yaptığım başvurular sonuçsuz kalmaktadır. Bu sebeple hastalığım son günlerde ağırlaştı ve gün içerisinde ağız ve burnumdan sürekli kan gelmekte ve bağışıklığımın zayıflaması neticesinde birçok hastalığa yakalandım. Ayrıca gözlerimde görme kaybı başladı. İlaçların pahalı olması bahane edilerek artık tarafıma ilaçlarım da verilmemekte. En son Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğum müraacat sonucunda tekrar Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildim. Fakat doktorlar tarafından Gaziantep iline sevk edilmem gerektiği yinelenerek cezaevine geri getirildim. Durumum gittikçe ağırlaşmakta ve böyle giderse ölümle yüz yüze kalacağım."

* Urfa 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan tutsak E.G:  

"Ben 19 Aralık 2016 tarihinde tutuklandım. Yapılan yargılama sonucunda  12 yıl hüküm giydim. Tutuklanmadan önce c-5 omurilik zedelenmesi tedavisi görüyordum. Yüzde 94 ağır engelli heyet raporum var. Dışarıda iken fizik tedavi görüyordum. Sağ el ve sağ ayağımda sorun var. Tutuklandığımdan beri her ne kadar revir ve hastaneye sevkim yapılsa da tedavim için bir şey yapılmıyor. Fizik tedavi görmediğim için sağlığım giderek bozuldu. Kendi başıma ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum. Beraber kaldığım koğuş arkadaşlarımın yardımıyla hayatımı devam ettiriyorum. En son yapılan kan tahlilinde Hepatit hastalığına yakalandığımı söylediler. Bu hastalık bulaşıcıdır. Bu konuda da hiçbir tedavim yapılmıyor ve bu durum yeni hastalıklara sebep olmaktadır."

* Urfa 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan ve 6 ocak 2019 tarihinden beri süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsak M.Ö:

"6 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevindeyim. Sağlık kontrolleri düzenli değil. Zaman zaman yapılan kontrolleri ise hekim yanımıza gelmeden koğuş kapısının önünde yapıyor. Şu ana kadar hekim veya idare tarafından beslenme ve grev süresince neleri yapmamız gerektiği konusunda herhangi bir bilgilendirme almadık. Bu süre zarfında kilo kaybı yaşadım. Gerekli vitamin desteğini alamıyorum. Grevde olmam sebebiyle günlük tayin yerine şeker ve limon verilmekte. Sağlık durumum gittikçe bozuluyor. Kulak çınlaması, kafa içi basınç, susama hissi kaybı, uykusuzluk, halsizlik ve baş dönmesi yaşıyorum. Taleplerimiz kabul edilince kadar grevi sonlandırmayı düşünmüyorum."

* Urfa 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde kalan ve 6 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsak U.T: 

"6 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevindeyim. Sağlık kontrolleri düzenli değil. Zaman zaman yapılan kontrolleri ise hekim yanımıza gelmeden koğuş kapısının önünde yapıyor. Şu ana kadar hekim veya idare tarafından beslenme ve grev süresince neleri yapmamız gerektiği konusunda herhangi bir bilgilendirme almadık. Gerekli vitamin desteğini alamıyorum. Günde bir adet Bimeks vitamin hapı veriliyor. Grevde olmam sebebiyle günlük tayın yerine şeker ve limon verilmekte. Sağlık durumum gittikçe bozuluyor. Mide bulantısı, üşüme, kulak çınlaması, kafa içi basınç, susama hissi kaybı, uykusuzluk, halsizlik ve baş dönmesi yaşıyorum. Taleplerimiz kabul edilince kadar grevi sonlandırmayı düşünmüyorum."

* Urfa 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan ve 6 Ocak’tan bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsak S.B:

"6 Ocak 2019 tarihinden beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevindeyim. Sağlık kontrolleri düzenli değil. Zaman zaman yapılan kontrolleri ise hekim yanımıza gelmeden koğuş kapısının önünde yapıyor. Şu ana kadar hekim veya idare tarafından beslenme ve grev süresince neleri yapmamız gerektiği konusunda herhangi bir bilgilendirme almadık. Gerekli vitamin desteğini alamıyorum. Günde bir adet Bimeks vitamin hapı veriliyor. Grevde olmam sebebiyle günlük tayın yerine şeker ve limon verilmekte. Sağlık durumum gittikçe bozuluyor. Aşırı derecede kilo kaybım mevcut. Mide bulantısı, üşüme, kulak çınlaması, kafa içi basınç, susama hissi kaybı, uykusuzluk, halsizlik ve baş dönmesi yaşıyorum. Taleplerimiz kabul edilinceye kadar grevi sonlandırmayı düşünmüyorum."

* Siverek T tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan ve 5 Ocak’tan bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsak S.Y: 

"Grev süresince 7-8 kilo kaybettim. Bu süre zarfında sıvı, tuz ve şeker gibi ihtiyaçlarımız kısmen karşılanıyor. B vitamini kompleks olarak verilmekte fakat yeteri kadar olmaması sebebiyle ihtiyacımı karşılamıyor. Dışarıdan temin edebiliyorduk ama artık temin edemiyoruz. Hiç ara vermeden greve devam ediyorum. İdare veya görevli memurların bize karşı grev sebebiyle değişen bir tavrı veya tutumları yoktur. Düzenli olarak 2 haftada bir hemşireler kilo ve tansiyon ölçümü yapmaktadırlar. Doktor kontrole gelmiyor. Hekim kontrolü revirde yapılmakta. Sağlık durumum gittikçe bozuluyor. Şuana kadar hiçbir şekilde hekim kontrolü gerçekleşmedi. Baş dönmesi başlamış durumda. Üşüme, kulak çınlaması, kafa içi basınç, susama hissi kaybı, uykusuzluk, halsizlik ve baş dönmesi yaşıyorum. Taleplerimiz kabul edilince kadar grevi sonlandırmayı düşünmüyorum."

Siverek T tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalan ve 5 Ocak’tan bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsak S.Ç: 

"Grev süresince 7-8 kilo kaybettim. Bu süre zarfında sıvı, tuz ve şeker gibi ihtiyaçlarımız kısmen karşılanıyor. B vitamini kompleks olarak veriliyordu, biz de dışarıdan ailelerimizin yardımı ile temin ediyorduk. Fakat şuanda tükenmiş durumda. İdare veya görevli memurların bize karşı olumsuz bir tavrı veya tutumları yoktur. Düzenli olarak 2 haftada bir hemşireler kilo ve tansiyon ölçümü yapmaktadırlar. Doktor kontrole gelmiyor. Ancak biz revire çıkmak istersek orada hekimi görebiliyoruz. Sağlık durumum gittikçe bozuluyor. Kilo kaybım mevcut. Yavaş yavaş baş dönmesi başlamış durumda. Üşüme, kulak çınlaması, kafa içi basınç, susama hissi kaybı, uykusuzluk, halsizlik ve baş dönmesi yaşıyorum. Taleplerimiz kabul edilince kadar grevi sonlandırmayı düşünmüyorum. Ayrıca radyolarımız toplandı, ortak alan ve etkinlik haklarımızı elimizden aldılar. Ayakta sayım yapılıyor. Bu durumu kabul etmeyince de haklarımızda soruşturma açılıyor ve hücre cezaları veriliyor. Bunun sonucunda da koğuş değişikliği yapılıyor."