YJA Star komutanları: Bu bahar tecrit kırılacak!

YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlik ve YJA Star Askeri Konsey Üyesi Şerda Mazlum Gabar, 8 Mart ve açlık grevlerini değerlendirdi.

YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlik ve YJA Star Askeri Konsey Üyesi Şerda Mazlum Gabar, Medya Haber TV’de konuk oldukları özel bir programda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadın direniş ve açlık grevi eylemlerini değerlendirdi. Kadın komutanlar, bu baharın kadın baharı, 21’inci yüzyılın halklar ve kadınların yüzyılı olacağını tespit ederken, Gabar, baharın eylemlerle geleceğine vurgu yaptı. Gabar, “Söz bitmiş, sözün zamanı da bitti” dedi.

Bu 8 Mart, diğer 8 Mart'lardan farklı olarak Leyla Güven ile başlayan bir direniş ile giriliyor. Kadınlar neyi amaçlıyor ve hedefliyor?

ÖNDERLİK KADINI KİMLİK SAHİBİ YAPTI

Zozan Çewlik: Öncelikle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle, Kürt kadınlarında 8 Mart'ın anlamını geliştiren ve gerçekten Kürt kadınını bilinçlendiren, kimlik sahibi kılan ve bunu varoluşa çeviren, bizleri bugünlere getiren Önder Apo'nun 8 Mart'ını kutluyorum. Gelişen beş bin yıllık erkek egemen zihniyeti eleştiren, çağa da damgasını vuran kadınla doğru bir arkadaşlık, yoldaşlık kuran Önder Apo'yu selamlıyorum. Yine Önderliğimiz, kadınlar ve halk üzerinden ağır bir tecrit var. 2019 yılını farklı koşullarda karşılıyoruz. Bu anlamda, bunun öncülüğünü yapan, ruhu ve bilinciyle kadın direnişiyle sürece damgasını vuran başta Leyla Güven olmak üzere şu an zindanlarda, Güney'de, Maxmur'da, Avrupa'da birçok alanda tecrit zihniyetine karşı büyük bir direnişte olan direnişçileri, eylemcileri saygıyla selamlıyorum. Bu anlamlı günün tüm şehit annelerine, emekçi kadınlar şahsında direnen tüm yoldaşlara ve kadınlara kutlu olmasını diliyorum.

KÖLELEŞTİRMEK İSTEYEN SİSTEMİ REDDEDİYORUZ

Kadınlar olarak neye karşıyız ve neyi istiyoruz? Bizim açımızdan önemli bir soru. Her şeyden önce beş bin yıllık erkek egemen zihniyeti, halklar üzerinden geliştirdiği soykırım, yine kadınlar üzerinde geliştirdiği çocuk ve kadın kırımı, tüm dünyada, Ortadoğu ve Kürdistan'da sistemleştirmek istediği kadın tecavüzü, kadın şiddeti, kadın şahsında toplumu köleleştirmek isteyen sistemi reddediyoruz. Günümüzde başta Kürt kadınları olmak üzere AKP-MHP, Erdoğan ve Bahçeli şahsında Kürt halkına uyguladığı, kadınlara uyguladığı faşist, iktidarcı, egemenlikçi yaklaşımın politikalarıyla karşı karşıyayız. Hem Kürt halkı olarak hem de Kürt kadını ve tüm kadınlar bu tehlikeyle karşı karşıyadır. Kürt kadınları olarak biz Önderlikle var olduk, bilinçlendik, özgür kimlik ve arayış sahibi olduk. Mücadele etmeyi öğrendik, köleliği dayatan bu sistemi her şeyden önce reddettik. Biz Saraların direnişiyle bir temel attık. Hareket olarak temelimizi oluşturan hem Türk devletine karşı hem de faşist egemen zihniyete karşı baş kaldıran bir uyanışı, örgütlülüğü ve mücadeleyi geliştiren Özgürlük Hareketimiz açısından temel atan ve direnerek kazanacağımızı, özgürleşeceğimizi, demokratik, eşit, özgür bir yaşamı oluşturacağımızı öğreten Sara'dır. Bu çizgi, var olan bu sisteme karşı büyük bedeller vererek ve mücadele tarihimiz açısından verdiğimiz büyük bedeller oldu ama giderek iradeleşen, kimlikleşen, örgütlü bir hale gelen Dünya Kadınlarına örnek olan bir mücadele düzeyi kazandık. Bugün Saralarla başladık, Önderlik tecridine, Kürt halkının soykırımına karşı bugün bu çizgi Leyla Güvenler şahsında büyük bir direnişle sürece damgasını vurdu.

LEYLA GÜVEN’İ DOĞRU ANLAMAK LAZIM

Leyla Güven şahsında da dile geldi ama birçok kadının baş kaldırması, direnmesi aslında hiçbir kadının tecridi kabul etmediği anlamını taşıyor. Sistem niye bilinçlenen kadını tehlike olarak görüyor?

Zozan Çewlik: Bugün gelinen düzey, Kürt kadınının geldiği düzey, kazanmış olduğu özgürlük bilinci ve mücadele tarzı giderek kadınlarda oluşturduğu bilinç, kadınların birlikteliğine dayalı geliştirilen irade, bugün bir çok alanda kendini gösteriyor. Bu halklar ve kadınlar açısından bir örnek duruştur. Bugün Leyla'nın duruşu sadece Kürt kadınını değil, tüm kadınları ilgilendiriyor. Çünkü Leyla'nın duruşu, bir sisteme başkaldırıdır, köleleştiren, savaşla teslim alan sisteme karşı bir duruştur. Bu anlamda Leyla Güven tüm halklara ve kadınlara uygulanan tecride karşı bir başkaldırıdır. Sadece bir kadın değil, bir çizgidir, bir mücadele tarzıdır. Leyla Güven'i doğru anlamak lazım. Tüm kadınların, ezilenlerin bu çizgiyi doğru anlaması önemlidir. Bu sürece doğru anlayan, bu gidişata dur diye ve büyük bir cesaretle kendi yaşamını ortaya koyan bir duruştur. Kölece yaşamaktansa özgürce bir yaşamı uğruna ölecek kadar da bu yaşamı seven bir kadındır.

21’İNCİ YÜZYIL HALKLARIN VE KADINLARIN YÜZYILI OLACAK

Bugün Leyla Güven bu zihniyete müdahale eden bir duruştur. Leyla Güven şunu bir kez daha gösterdi ki; dikkate edelim AKP-MHP politikası o var olan devletçi, tekçi, egemen, soykırım zihniyetini durdurmak için kendi duruşuyla, eylemiyle öncülük yapmak istedi. Ve biz 8 Mart'a bu direnişle girdik. 8 Mart demek, bu egemen anlayışlara karşı bir direniş çizgisidir. Aslında Leyla Güven 8 Mart'ın özüne, ruhuna sahip çıkan ve tüm halka öncülük yapan bir” duruştur. Bizim yapmamız gereken bu duruşa sahip çıkmak, bir kez daha sessiz kalarak değil. Şunu anladık ki 21’inci yüzyıl, öncülük yapacak olan, erkek egemenlikli sistemi değiştirecek olan, bunun inancını yaşayan, özgürlüğe, adalete, eşitliğe, herkesi kucaklayan doğru bir özgür yaşamı yaratmanın ve uğrunda ölecek kadar sevgisini gösteren, insanlığa bir çağrıdır Leyla Güven. Bize düşen, 2019 yılında bu anlamda Leyla ile sembolize olan ve hepimizin özgürlük arayışı olan herkesin bu çağrıya, bu duruşa ve çizgiye 8 Mart ruhu ve duyarlılığı ile hepimizin bu sistemi kadın öncülüğünde kadın rengi ve adaleti, birlikteliğiyle bu zihniyeti kırma, kökten değiştirmeye inanmalı, kadının o gücünü göstermektedir. Tüm emperyalist güçler bugün bilinçlenen kadına saldırıyor çünkü bu gerçeklikten korkuyor, ciddi bir tehlike olarak görüyor. Gerçekten 21’inci yüzyıl kadınların ve halkların yüzyılı olacak. Bu iddia, inanış ve mücadeleyle 2019 yılına damgamızı vurarak süreci zafere ve başarıya götüreceğimize olan inancımızla yeni mücadele dönemine giriyoruz.

DÜNYA KADINLARINDAN ETKİLENDİK, ETKİLİYORUZ

Özellikle Kürt kadınının öncülük ettiği, rolünü oynadığı, belli bir misyon biçtiği askeri çalışmalar var. Bu, dünya ve bölge kadınlarını nasıl etkiliyor?

Şerda Mazlum Gabar: 8 Mart dolayısıyla öncelikle ben de bizi bugünlere getiren ve kadın olarak kendimizi tanımamızı sağlayan Önderliğimizi sevgi ve özlemle selamlıyorum. Kadın Hareketi olarak dünya kadınlarından etkilendiğimiz yanlar olduğu gibi, bizim de etkilediğimiz yanlar da vardır. Her şeyi kendimizden başlatmamamız gerekiyor. Direniş sanki sadece bizimle başlamış gibi bir yaklaşım ne kadar yanılgılıysa, aynı oranda oryantalist bir bakışla her şeyi batıdan başlatmak da yanılgıları içinde barındırıyor. Bizim farklılıklarımız var. Bunu ön plana çıkartmak gerekir. Kürt Kadın Hareketi olarak farklılığımız, kaynağını Önderliğimizin farklılığından alıyor. Sistemin Önderliğimizi bu kadar hedef alması, Önderliğe bu kadar fazla yönelmesi diğer sistem karşıtı güçlerden farklı olarak Önderliğimizin bize ilkesel olarak belirlediği yaklaşımlar var. Bu hangi konularda açığa çıkıyor? Birincisi, Önderliğin sosyalizme yaklaşımı diğer sistem karşıtı hareketlerden farklı; ikincisi Önderliğin kişilik sorununu ele alışı farklı ve üçüncüsü kadını ele alışı farklıdır. Bu, sistemi en fazla korkutan durumdur. Önderliğin kadını güç ve irade haline getirmesi, yine diğer sistem karşıtı hareketlerden farklı olarak yaptığı; örneğin, reel sosyalist hareketlere de bakın, diğer kadın hareketlerine de bakın; sistemi eleştiriyorlar, bir ret var ama kadınlar aslında sistemi böyle rahat içselleştirip kabul etmiş değiller. Tarihin kıyısında köşesinde her zaman bir direniş var. Bu erkek egemen sistemi benimsememe, kendine biçilen rolleri, statüyü kabul etmeme var kadın gerçeği açısından. Fakat alternatif çok fazla yaratılamamış. Yani ne bir alternatif yaşam tarzı, ne özgür kadın kişiliği nasıl olabilir; sistemin belirlediği rollerin dışına nasıl çıkılabilinir; bunlar aslında çok fazla görülmemiş. İşte Önderliğimizin farkı ve Önderlikle beraber hareketimizde gelişen kadın duruşu bu ideolojik yaklaşımdan kaynaklı.

YJA STAR, ANTİ-MİLİTARİST BİR GÜÇTÜR

Önderlik tabi bunları öncelikle bir kadın ordulaşmasıyla yarattı. Dünya devrim tarihlerine baktığımızda askeri güçler içerisinde kadınlar yer alıyor ama daha çok geri cephede, alt yapı ile uğraşıyor, devrimi esas omuzlayan, yük kaldıran bir durumları yok. Bizde nasıl açığa çıkıyor. Askeri çalışmalarımızda kadın komutanlaşıyor, en ön cephede yer alıyor. Kavganın kıyısında köşesinde değil, en ortada yer alıyor. Bu iradeyi, kendine güveni arttırıyor, bilinci geliştiriyor. YJA Star gücü anti militarist bir güçtür. Anti faşist ve anti emperyalist bir güçtür. Ordu, devlet, aile kurumunu da erkek egemen zihniyetin kurumlaşmış hali olarak ele alıyoruz. Önderlik kadın ordulaşmasını açığa çıkarırken şunu dile getirdi: "Bu ordunun amacı; ordusuz bir dünya yaratmaktır." Çünkü egemenliğin olduğu yerde, eşitsizliğin oldu yerde ordular açığa çıkar. O yüzden YJA Star gücünü şöyle tanımlayabiliriz: Kadınların öz savunmasını sistemleştiren bir birlik örgütlemesidir. Dünyada yarattığı etkiler var, özellikle Ortadoğu’da kadınlar açısından bir sistem haline geliyor. Rojava'da ve Şengal’de YJA STAR güçlerinden etkilenip öz savunmasını örgütleyen ve birer sistem haline gelen kadın güçleri vardır. Aslında şimdi kendini dayatan bir ihtiyaç da şu: 8 Mart sadece bir gün olarak ele alınamaz. “Sembolik olarak bir günle sınırlı kalsın, diğer tüm günler de erkeğin olsun” dersek, erkeğin ve sistemin aklıyla yaklaşmış oluruz. Kadınlar en basit hakları için çok ciddi bir bastırma, imha ile karşılaştılar. 129 kadın canlı canlı, diri diri yakıldı. O zamandan beridir bu ihtiyaç var. Ancak sistemleşmiyor.

YJA STAR ÖZ SAVUNMA GÜCÜ BÖLGESEL OLARAK SİSTEMLEŞTİ, EVRENSELLEŞECEK

Misal Latin Amerikalı kadınların ilgisini de çekiyor. Aslında acılarda ortak yanlar var, mutluluklarımız da ortak olmalı. Biz kadınlarda öyle; gözyaşlarımız birbirine benziyor. Acılarımız, dertlerimiz birbirine benziyor ama özgürlük gibi bir derdimiz de var, mutluluklarımız da ortak olmalı, mutluluk gerekçelerimiz de olmalı. Bunu oluşturacak kurumlaşmalar olmalıdır. Şimdiki esas sorun öz savunmanın sistemleşmesidir. YJA Star gücü bir öz savunma olarak bölgesel olarak sistemleşti ama bundan sonraki amacımız bu 8 Mart’ta da daha çok hedeflediğimiz daha çok evrenselleşmek ve dünya kadınlarının öz savunma gücü olarak sistemleşip, kendi birliklerini yaratmalarını sağlamak için böylesi bir misyon yüklüyoruz. 8 Mart sadece bayram havasında kutlanmamalıdır. Bir intikam günüdür. Yakılan 129 kadını unutmamalıyız ve sistemden bunun hesabının sormalıyız. 8 Mart’a bir direniş günü olarak yaklaşılmalı ve zafer gününe dönüşmelidir. Kadınların somut olarak kazanımlarının açığa çıktığı güne de dönüşmelidir. En temelde de Önderliğimizin bizde yarattığı inanç var, kadına inanç var, kadının gücüne, özüne inanç var. Kendimizi bilme ile kendimizi tanıma ile yarattı bunu Önderlik. Özgürlüğün en temel ilkesi nedir; kendini bilmen, kendini tanımandır. Önderlik bizde bunu geliştirdi. Bu bağımsız kişilikte bağımsız örgütlenmelere giderek bir bütün tüm ordu güçleri ile değil yani. Sistemde kadını ezmeye çalışan, faşist yönelimlerle mücadele içerisindeyiz. Bunu kendimize esas alıyoruz.

ÖNDERLİĞİ TANIDIKÇA SAHİPLENMEYE BAŞLADILAR

Öfkelerimiz ve acılarımız aynı dediniz. Kadının bu şekilde ele alındığı bir dünya sistemi var. Aynı zamanda Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerinde de bir tecrit var. Bunun kalkması için Leyla Güven öncülüğünde bütün kadınlar ayakta. Aslında özgürlük dertlerimiz de aynı diyebilir miyiz? Yani herkes ifadesini Sayın Öcalan’da buluyorsa, o zaman özgürlük ihtiyacımız da aynı oluyor...

Şerda Gabar: Belirttikleriniz doğru ama kimi farklı yanlarına da değinmek gerekir: Diğer özgürlük hareketleri bizimle ilk ilişkiye girdiklerinde “Sizin Önderliğiniz sonuçta bir erkek” diyorlardı. Bu tür yaklaşımlar vardı ama Önderliği tanıdıkça, öğrendikçe ve kadına kazandırdıklarını gördükçe; yine Kürt kadınını ve hareketini tanıdıkça onlar da Önderliği sahiplenmeye başladılar. Leyla Güven şahsında açığa çıkan bir kadın profili de var. Tüm baskılara zorluklara rağmen çıplak bedeniyle direniyor. Şunu da kabul etmiyor; misal Leyla Güven’i bıraktılar ama çok bilinçli bir politika bu. Zindan koşullarında şehit düşmesi ya da farklı durumların yaşanması Türk devletini zora sokacaktı ve çok kurnaz yaklaştılar, bıraktılar. Bunları direnişten vazgeçmesi için yaptılar. Ya da Önderlikle görüşme oldu diyorlar. Bunu görüp geri adım atılacağını düşündüler ama Leyla Güven arkadaş özgürlükte ısrar ediyor. Kendi geleceğini, özgürlüğünü ve tüm kadınların özgürlüğünde Önderlik üzerindeki tecridin kaldırılmasında görüyor. Leyla arkadaş bunu tüm dünya kadınlarına gösterdi. Önderliğe onun için bu kadar ilgi gelişti. Önderliği daha fazla tanıtmaya ihtiyacımız var. Dünya kadınları, Önderliğin ideolojik yaklaşımlarını, felsefik yaklaşımlarını görseler Önderliğe daha fazla bağlanıp daha fazla sahip çıkıp, benimseyecekler. Kendi kurtuluşlarını Önderliğin ideolojisinde görecekler. Çünkü kadınlık ve erkeklik sadece biyolojik olgular olarak ele alınamaz; sosyolojik olgulardır ve Önderlik bu sosyolojik anlamda kendisine biçilen erkeklik olgusunu aşmış ve bir kadından daha fazla kadını düşünen, onun açısından nasıl direniş göstereceğinin perspektifini sunan bir karaktere sahip. Biz bu anlamda Önderliği dünyaya daha fazla tanıtabilsek ve yansıtabilsek, tüm dünya kadınları da Önderliği kendi Önderleri olarak göreceklerdir. Bunun nüveleri vardır. Kadın katılımının bu kadar çok artması bunun göstergesidir. YJA Star gücü artık daha renkli bir yapıya sahip; sadece Kürt kadınları yok. Araplar, Hindistan’dan katılan, Katalonya’dan, Fransa’dan, Amerika’dan katılanlar var. Bu kadınlar Önderlik’te bir şeyler görüyorlar. Sadece “Kürdistan dağlarını görelim” diye gelmiyorlar. Bu bilinçle mücadeleye katılmak bizim açımızdan da önemli; biz bu sorumluluğun ağırlığının bilincindeyiz. 2019 yılı da bizim açımızdan da daha farklı geçecek.

AÇLIK GREVLERİ DE BİR ÖZ SAVUNMADIR

Öz savunma kadınlara nasıl bir güç getirdi?

Zozan Çewlik: Topluma bakalım; en fazla kadın ve çocuklar savunmasızdır. Sistemin kadına bunu dayatıyor. Savunmasız kalan, savrulmaya, yok olmaya karşı karşıya olan bir durumdur. Önderliğimiz her şeyden önce savunmayı öğretti. “Kendini savunmayı bil” dedi. Kendini savunamazsan, özgürleşemezsin; özgürleştiremezsin de. Bu anlamda bizim mücadelemiz kendini savunmayla başladı. Savundukça iradeleşti, direniş gücü çok daha fazla açığa çıktı ve bugün bu önemli düzeye geldi. Bu anlamda şunu diyebiliriz: Aslında bu konuda YJA Star gerillaları öncülüğündeki Kürt kadını, kendini savunma anlayışıyla Ortadoğu’da ve dünyada bir modeldir. Kendi halkını, kendi toprağını, kadın olarak savunma gücünü kazanmıştır. Bu yeterli midir; elbette değil. Bugün Leyla Güven öncülüğünde binlerce kadın direniş halindedir ve bir öz savunma halindedir.

Bu kazanılan, kendini bilme ile kendini savunmayla olacaktır. Bununla sen kazanırsın. Dikkat edelim: Neden Kürt kadını bu kadar her şeyden önce askeri gücü, savunma gücünü kazanarak, örgütlü güce dönüştürerek bir savunma kimliği kazandı. Kürt kadının o bilinci, örgütlülüğü, anlayışı gerçekten özgürleştiriyor. Adım adım özgürleştiriyor; hem kendisini özgürleştiriyor, hem toplumunu özgürleştiriyor ve hem de dünya kadınları için bir model oluyor. Dikkat edelim Daiş en fazla da Arap kadınlarına saldırdı; onları savurdu; esir aldı. Ancak Kürt kadınları YPJ şahsında direndi. Bunu, Önder Apo’nun yarattığı binlerce savaşçının, kadın komutanlarının getirmiş olduğu düzeyden de kopuk ele alamayız. YPJ şahsında teslim alınan, esir alınan kadınlar, köleliği dayatan Daiş zihniyeti karşısında yenilmedi, savrulmadı, direndi, savaştı ve öncülük yaptı. Bu onun düzeyini gösterdi. Bu durum, tüm dünyanın Kürt kadınına hayran kalmasına neden oldu. Savaşan, planlayan, kendini savunan, kendine güvenen Arinlerle, Delallarla tanıştı dünya kadınları. Bugün Beritanlarla tanıştı. Bu gerçekten bizim açımızdan gurur ve onur verici bir şey olmakla beraber, aynı zamanda çok daha fazla yapmamız gereken görevlerin olduğunu gösteren bir husustur. Hem YJA Star olarak bunun farkındayız, hem de şöyle bir iddiadayız: Biz, kadının değerlerini, yani hem kendimizi, hem toplumumuzu, hem ülkemizi, hem kendi kimliğimizi savunma gücündeyiz, iradesindeyiz, bu anlamda kendimize güveniyoruz ve bundan sonra da kendimize güvenerek bu zihniyet karşısında savaşacağımızı, direneceğimizi ve bu anlamda bu sistemi yerle bir edeceğimizin inancı ve gücüyle kendimize güvenerek bir 8 Mart’ı daha karşılıyoruz. Bu anlamda hem Önderlik üzerindeki tecrit karşısında, hem de kadınlara dönük gelişen saldırılara karşı, YJA Star olarak daha fazla kendi görev ve sorumluluklarımızı, sadece söylemde değil pratikte de geliştirerek, bu direnişi zafere götürmek için çabalarımız büyük olacaktır. Bu bağlamda mirasımızdan güç alarak rolümüzü oynama ve öncülük yaparak Zilanların, Armançların, Dellallerin, Arinlerin, Beritanların çizgisini başarıya götürme noktasında da kendimize güveniyoruz. Bu anlamda, nereden gelirse gelsin, tüm saldırılar karşısında Apocu fedai ruhla hem kendimizi, halkımızı, hem de tüm kadınları koruyacağız. Biz, artık sadece Kürt kadını şahsında değil, giderek evrenselleşen bir anlayışa kavuştuğumuza inanıyoruz. Kadınların, halkların üzerindeki tehlikeyi kendi üzerimizdeki tehlike olarak görüyoruz. Bu anlayışta, bu inançta ve bu ruhta olduğumuza da inanıyoruz. Bugün, zindanlarda, sokaklarda, dağlarda, her yerde de öz savunma temelinde bu ruh öz savunma halindedir; direniş halindedir.

BU BAHAR TECRİT KIRILACAK

Bugün yaşanan süreci kadın baharı olarak ele alabilir miyiz?

Şerda Mazlum Gabar: Önderlik, “21’inci yüzyıl kadın yüzyılı olacak” dedi. Kadınlar bu konuda hem kararlı, hem de ısrarlı. Şöyle bir gerçeklik var: Özgürlüğü bir kere tattın mı bir daha bırakamazsın. Özgürlük bir yaşam tercihidir; gelip geçici bir şey değildir. İlk defa dağlarda bu kadar derinden hissettik, özgürlüğü de her nefes alışında hissediyorsun. Sistem seni boğmaya çalışıyor, biraz daha karanlık. Ama dağlar ya da özgürlük alanları, kendimize ait alanlar, daha aydınlık, özgürlük soluduğumuz ve yaşam heyecanı veren alanlar oluyor. Baharın doğasal olarak da kadın gibi daha canlıdır. Bu 2019 yılı baharına da böyle girdik. Bizde heyecan yaratıyor. Israrımızı da daha da güçlendiriyor. Deyişlerde de var ya, mesela “kışın sonu bahardır” diyor. Bu bir mücadeleye çağrıdır aslında. Sanki halkımızın üstüne kar yağmış ve donup kalmış. Ama artık cemre düştü toprağa. Bundan önceki süreçlerde halkımızın Önderliği sahiplenme, mücadeleyi sahiplenme ruhu örnekti. Şimdi de böyle olacağına inanıyorum. Artık bu süreçte hepimiz öncüleşmeliyiz. Eylemlerle bahar gelecek. Söz bitmiş, sözün zamanı da bitti. Pratikten çıkaracağımız sözler olmalı, eylemselleşmeliyiz ki daha güçlü sözler söyleyebilelim. Önümüzde Leyla Güven ve Nasır Yağız gibi örnekler var. Bu arkadaşlara sahip çıkmazsak kimliğimizden utanır hale geliriz. Ben inanıyorum bu sahip çıkış olacak. Önümüzde bunun zeminini yaratacak bir süreç vardır. Gerilla açısından da daha rahat hareket etme koşulları oluşmuştur. Kürt halkı bu baharda elbette tecridi kıracaktır.

CEVABIMIZ, PRATİĞİMİZ OLACAKTIR

Son olarak mesajlarınızı alabilir miyiz?

Zozan Çewlik: YJA Star gerillaları olarak yıla Önderliğimiz ve halkımız üzerindeki tecridi kırma iddiasıyla girdik. Bu anlamda aslında Leyla Güven eylemiyle hepimize çağrı yapmıştır. Çağrı Leyla’nın kendisidir; yaptığı eylemin kendisidir. Bütün dostlara, yurtseverlere, yoldaşlara ve herkese kendi bedenini ortaya koyarak çağrı yapmıştır. Düşman PKK ve Önder Apo şahsında bu direniş ruhunu kırmak istiyor. Yine özgürlük arayışı olan herkesi kırmak istiyor. Bize düşen şu an açlık grevinde olan tüm yoldaşların yapmış olduğu çağrıya yönümüzü dönmektir. Bu, direnişe, mücadeleye ve özgürlüğe çağrıdır; kendi kimliğine çağrıdır.

YJA Star gerillaları olarak yeni bir direniş sürecine giriyoruz. Bu anlamda bu çağrıya bizim cevabımız, pratiğimiz olacaktır. Çünkü Leyla Güven, sözün bittiği nokta olduğumuzu ortaya koymuştur. Artık söz değil, eylem zamanıdır. Büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğumuz gibi, büyük devrim imkânlarıyla da karşı karşıyayız. Bu temelde Zilan’ın fedai ruhuyla bu sürece aktif katılacağımızın sözünü bir kez daha yineliyoruz ve tüm kadınların 8 Mart’ını kutluyor, başarılar diliyoruz.

APOCU RUH KAZANACAKTIR

Şerda Mazlum Gabar: Zozan arkadaş da belirtti; Apocu hareketin karakterinde de bu var: Sadece söz yetmiyor; bu sözlerin eylemselleşmesi de önemli. Çünkü edinilmiş bilinç, kişide davranış ve yaşam biçimine dönüşmezse, söylenen söz eyleme dönüşmezse, bu yozlaşmaya da neden olabilir. Hareketimizin geleneğinden de öğrendiğimiz gibi, 2019 yılında da ve bu 8 Mart ile birlikte direniş imkânları ortaya çıkmış durumda. Yıllardır bu imkânlar var ama biz 2019 yılına da Leyla Güven ve Nasır Yağız’ın öncülüğündeki direnişle girdik. Tabi ki bunu gündem yapmak, tartışmak, feyz almak ve eyleme dönüştürmek gerekli. Bunun için kim ne yapabiliyorsa, onu yapmalı. Çünkü yarın çok geç olabilir. Bu bağlamda, bu baharla birlikte artık kimse evinde kalmamalı ve herkes Önderliğine sahip çıkmalı. Çünkü biz Önderliğimizle varız. Gençler mücadeleye daha fazla sahip çıkmalı. PKK, bir gençlik hareketi olarak ortaya çıktı. İnancın güçlü olması önemlidir. Biz inanırsak her şeyi yapabiliriz, başarırız. Kendi öz gücümüze güvenirsek devrimi yapabiliriz. Bu anlamda gençlikten beklentiler yüksektir. Kürt gençliği, her dayatanı kabul edebilecek bir gençlik değildir. Bu yüzden yakabiliyorlarsa yaksınlar, yıkabiliyorlarsa yıksınlar. Bunlar o kadar zor şeyler değil. Nasıl, onlar bizi sınırlandırmak istiyorlarsa, gençlik de onları sınırlandırabilir. Düşman sokağa çıkmaya korkmalıdır. Ben inanıyorum ki bu 8 Mart buna vesile olacak ve Apocu ruh kendini eyleme dökecek. Bu yüzden gençler, kadınlar, yaşlılar herkes bu mücadeleye ve Leyla Güven’e sahip çıkmalı. Önderliğimizin bir sözü var; “herkes bu dağları bıraksa da, kadınlar dağları bırakmamalıdır“ dedi. Dağlar ilk tanrıçaların yeridir. Kendini sistemden kopardığın, ruhunu lekelemediğin, yüreğini sağlam tuttuğun yerlerdir dağlar. Özellikle genç kadınların dağları kurtuluş yeri olarak görmesi ve gerilla saflarına akmaları lazım. Bu zaten oluyor, gelişler var; bu akış devam etmeli ve daha da büyümeli. Bugün vesilesiyle ben de bunu belirtmek istedim. Herkesin 8 Mart’ını kutluyoruz ve özgürlük getireceğine inanıyoruz.