İsveç Liberal Parti: Türkiye'ye AB kapısını kapatın

Liberal Parti lideri Jan Björklund ve partinin Dış Politika Sözcüsü Fredrik Malm, Efrîn'i işgal eden, en demokratik temel hak ve özgürlükleri, ifade özgürlüğünü ihlal eden Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinin resmen sonlandırılmasını istedi.

Görüşlerine başvurduğumuz hükümet ve muhalefet partilerine mensup İsveçli milletvekilleri de, Türk devletinin Efrîn'i işgal etmesi ve halkı topraklarından sürmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek Birleşmiş Milletler'i göreve çağırdı.

Hükümet ortağı Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili ve Parlamento Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Anders Österberg, Türk devletinin Efrîn'i işgal ederek uluslararası hukuğu çiğnediğini ve bunun kabul edilemeyeceğini belirttikten sonra şunları kaydetti:

”İşgal sırasında kadın ve çocukların katledildiklerini gördük. Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararlara saygı duyması gerekir. Kürtlere desteğimiz sürecek. Parlamentoda konunun tartışıldığı bir semineri Hükümet ortağı Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili Valter Mutt ile birlikte organize ettik ve konuşmacı olarak da Salih Müslim'i davet ettik.”

'ŞU ANDA TÜRKİYE DÜNYADA YAPAYALNIZ'

Österberg, Erdoğan'a “Dış dünyayı dinle. Efrîn'den çekil. Şu anda Türkiye dünyada yapayalnız” mesajını yolladı.

Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili ve Parlamento İnsan Hakları Grubu Başkanı Serkan Köse, Hükümetin Efrîn'de olanlardan derin kaygı duyduğunu belirttikten sonra “Kürtler dünyanın en kötü terör örgütüne karşı savaştı ve bu sürede NATO ülkelerinden destek gördü” dedi.

DAİŞ çetelerine karşı savaşan aynı güçlerin Türk devletinin saldırılarına uğradığını ve Efrîn'i işgal ettiğini hatırlatan Köse, “Gelişmelerden özellikle de siviller ve topraklarını terk etmek zorunda kalanlar için çok kaygılıyız. Türk devleti uluslararası yasa ve sözleşmeler ve insan haklarını ihlal ediyor. Biz Sosyal Demokratlar olarak gelişmeleri yakından izliyoruz. İsveç Hükümeti Kuveyt ile birlikte konuyu Birleşmiş Milletler gündemine taşıdı. Ama ne yazık ki Türkiye Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden çıkan karara uymadı” şeklinde konuştu.

'TÜRK ORDUSU VE ÇETELERİ EFRÎN'DEN ÇEKİLMELİ'

Köse, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler kararlarına uyması gerektiğini ifade ederek Türk devletinin ordusu ve beraberindeki çeteleri geri çekmesini ve soruna barışçıl bir çözüm bulması gerektiğini söyledi.

Ana muhalefet partisi Moderat Parti'nin Milletvekili Margaretha Cederfelt, Türk devletinin Efrîn'i işgalini çok ciddi ve kaygı verici bulduğunu belirterek “Kürtler DAİŞ çetelerine karşı savaşma görevlerini yerine getirdi. Şimdi dış dünyanın Türkiye'ye karşı Kürtleri desteklemesi gerekir. Efrîn'in işgali hiçbir biçimde kabul edilemez” dedi.

İsveç Hükümeti'nin Kürtlerin yanında yer alarak Kürtlerin haklarının tanınması için aktif bir tavır alması gerektiğini söyledi.

Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili Jabar Amin, Türk devletinin Efrîn'i işgal etmesini ve sivil halka yönelik katliamlarının hiç bir biçimde mazur görülemeyeceğini söyledi.

Hükümette yer alan iki partinin TEV-DEM Dış İlişkiler sorumlusu Salih Müslim'i parlamentoya davet etmesinin İsveç Hükümeti'nin Erdoğan'a yönelik tavrını ortaya koyduğunu ifade etti. Müslim'in parlamento binasında çok sayıda sivil toplum ve medya temsilcisinin de hazır bulunduğu seminer ve basın toplantısı yapmasını önemsediğini belirtti.

'TÜRKİYE'NİN AB'DE YERİ YOK, KAPIYI KAPATIN'

Liberal Parti lideri Jan Björklund ve partinin Dış Politika Sözcüsü Fredrik Malm, dün İsveç'in 830 bin ile en yüksek tirajlı gazetesi Aftonbladet'te “Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde yeri yok, kapıyı kapatın” başlıklı makalesinde Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin resmen sonlandırılmasını talep etti.

İki ay Cihatçılarla birlikte Efrîn'e saldıran Türkiye'nin kenti işgal ettiğini hatırlatan Björklund ve Malm kentteki durumu felaket olarak niteliyor ve Kızıl Haç'ın halka su ve gıda ulaştıramadığını duyurduğunu belirtiyor.

Efrîn'e yönelik saldırıların Türkiye'nin Suriye'deki savaşa yaklaşımını gösterdiğini belirten iki Liberal Partili milletvekili, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İslami terör örgütlerinden kaygı duymuyor, ama dünyanın en aşırı terör örgütü İslam Devleti'ne karşı savaşan ve böylelikle milyonlarca sivili koruyan seküler Kürtlere karşı askeri aygıtını seferber ediyor” diyor.

'EFRÎN'DE OLANLAR DAHA ÖNCE KUZEY KÜRDİSTAN'DA YAŞANDI'

Efrîn'de yaşananların bundan birkaç yıl önce Kuzey Kürdistan'da yaşandığını, birçok şehrin yerle bir edildiğini hatırlatılan makalede bu saldırılara paralel olarak halkın seçilmiş temsilcileri Selahattin Demirtaş, belediye başkanlarının ve parti yöneticilerinin tutuklandıklarına dikkat çekiliyor.

Son 10 yıl içinde Türkiye'de hukuk devletinin ilkeleri, demokrasi ve insan hakları alanlarında kötüleşmenin olduğu belirtilen makalede 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk hükümetinin güvenliği sağlamak bahanesiyle on binlerce kişiyi işten attığı ve ifade özgürlüğünü daha da sınırlandırdığı belirtiliyor.

'KÜRTLER VE ERMENİLERE DÜŞMANLIK YAYGIN'

Demokratik reformları gerçekleştirmesi için Türkiye'ye Avrupa Birliği'ne aday üyelik statüsünün verildiğini hatırlatan Björklund ve Malm, Türkiye'nin iç politika tartışmalarında Batı ve Avrupa karşıtı saldırgan bir propagandanın hakim olduğunu, hükümet yanlısı basında ABD ve AB'nin Türkiye'nin düşmanları olarak gösterildiğini, Yahudi karşıtlığı, Kürtler ve Ermenilere karşı düşmanlığın yaygın olduğunu belirtikten sona İsveç Hükümeti'ne şu talepte bulunuyor:

“Bundan dolayı Liberaller, Stefan Löfven ( Başbakan) ve Kırmızı-Yeşil Hükümet'ten Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin bitirilmesi için Avrupa Konseyi'nde harekete geçmelerini talep ediyor.”