Şêxo, Öcalan’ın sözlerini unutmuyor

Erif Şêxo, 1986’da Kürt Özgürlük Hareketi ile tanışan bir Efrînli. Öcalan ile 1990’da tanışan ve ara ara toplantılarına katılan Şêxo, söylediklerini bugün de aklında tutuyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Rojava ve Suriye’de bulunduğu dönemde, binlerce insan onunla tanıştı, eğitimlerine katıldı ve bağlılıklarını hep sürdürdü. Erif Şêxo da o yıllara tanıklık etmiş binlerce Efrînliden biri.

Şêxo, o dönem Tebqa’da kalıyor, Efrîn’e ailesinin yanına geldiğinde, evde misafirler var. Tanımadığı bu kişileri sorduğunda yurtsever ve çoğunluğu KDP’li olan ailesi, “Bunlar arkadaşlardır’ der. Şêxo, bir süre sonra misafirlerle tartışır, onların klasik komünist partilerden farkı olmadığını iddia eder. İçlerinden biri şöyle cevap verir: “Hayır, bizim onlardan küçük bir farkımız var. Onlar kapitalizmi yükselen bir ağaca benzetiyorlar ve ağacın etrafını kazıdıklarında halkın uzaklaşıp yalnız bırakmasıyla yıkılacağını savunuyor. Biz devrimciyiz, halk ile birlikte o ağacı en tepesinden vuracağız ve yıkacağız. Bizler kendimizi bu halka feda etmişiz.”

Bu tartışma ve aldığı bu ve buna benzer yanıtlar, izahatlar, Şêxo’nun yeni bir karar vermesini sağlar. 1983’ün sonunda Halep’e geçer. Orada çalışırken parti faaliyetleri içinde yer alan arkadaşı Caferê Reş sayesinde daha fazla uzak kalmaz. 15 Temmuz 1986’da artık faaliyetlere katılır. 1990-91’e kadar devam eder. Aileden de bazıları çalışmalara katılır.

ÖCALAN İLE TANIŞMA ZAMANI

Şêxo, bir grup arkadaşıyla birlikte 1990’da Önderlik sahasına geçer. Öcalan, gelir ve 20 binden fazla kişiye hitap eder. Daha çok Kürtlerin tarihini anlatıyor; zaaflarını, eksikliklerini, bu durumda olmalarının nedenlerini, buradan nasıl çıkış sağlanacağını uzun uzun örneklerle, bazen kendi yaşamından kesintilerle izah eder. Halk çok etkilenir. Konuşması bitikten sonra halkın kendisine doğru yönelmesini de eleştirir. Şêxo, şunları söylediğini iddia ediyor:

“Yurtseverlik bu şekilde olmaz. Sizin örgütlü olmanız gerekir. Bu şekilde sizin tarzınızla olmaz. Konuşacağız, tartışacağız ve birlikte çalışacağız. Benim de elimde silah yok ama çalışıyorum ve irade sahibiyim. Sorunlarınıza çözüm gücü olun; köyünüzde, mahallenizde toplanın, örgütlenin, sorunlarınızı çözün. Sizin dışınızda kimse size özgürlük vermez. Buraya ilk geldiğimde hiçbir şeyim yoktu, dil de bilmiyordum ama burada bir Kürdistan oluşturduk.”

Bir gece orada kalan Şêxo ve arkadaşları, Halep’e döner. Döndükten sonra artık hiçbiri eskisi gibi değil. yeni bir bakış açısıyla çalışmaları genişledi. Daha fazla çalışmak ve daha fazla örgütlemenin yanı sıra partiyi de daha fazla tanımak için uğraşırlar.

LAZKİYE’DEKİ EVİNE GİDERLER

Şêxo ve üç arkadaşı, Lazkiye’ye geçerek, Öcalan’ın kaldığı eve giderler. Gittiklerinde orada değildir, onları beklemiş ama için bir durumdan dolayı gitmek zorunda kalmıştır. Küçük, eski ve mütevazı bir evdir. Şêxo’nun dikkatini çeker; duvardaki boyanın hepsi dökülmüş. Eski ve küçük bir buz dolabı, çamaşır makinesi, askeri ranza üzerinde bir yer telefonu, bakır çaydan ve birkaç tane çay bardağı var. Elektrik bozuktur. Şêxo ve arkadaşları, elektriği tamir eder, evi boyar, su tesisatında aksaklığı giderirler. Öcalan’ın böyle bir evde kalmasından etkilenirler.

HALEP’TEKİ TOPLANTI

Şêxo, Öcalan’ın Halep’te toplumun her kesimiyle sürekli toplantılar düzenlediğini hatırlatarak, buradaki bir toplantıya da katıldığını söylüyor. Şêxo, Öcalan’ın buradaki konuşmasından özellikle şu sözlerinden etkilendiğini ifade ediyor: “Buradan gittiğinizde ‘biz önderliği gördük’ diyeceksiniz. Ben, burada elinizi sizin yaranızın üzerine koyacağım ki kendi yaranızı kendiniz tedavi edin, diye. Siz kendinizi irade sahibi yapacaksınız. Ben size, sizin önderiniz olduğumu söylemedim. Bunu siz dediniz. Ben de sizin gibiydim. Fakir ve çiftçi bir ailenin çocuğuydum fakat o sistemi ve yaşam tarzını kabul etmedim. Yeni yaşamın peşine düştüm. Küçük şeylerle uğraşmayın. Kendinizi çaresiz bırakmayın. Kendinizi irade sahibi yapın ki düşman sizinle oynamasın.”