Bombardıman altında yaşam

Raco ve Bilbilê arasındaki sınır köyünün tüm gençleri direnişte. Yaşlılar ise 20 günlük ağır bombardıman eşliğindeki saldırılara rağmen köylerini terk etmiyor.

Raco'ya, oradan Bilbilê'ye doğru Kevirê Kêr Tepesi'nin yanındaki köye gidip yeniden Efrîn'e dönen ANF ekibi, direnen köylülerle konuştu.

Günlerdir savaşın en yoğun olduğu Raco-Bilbilê hattındaki köylere doğru yolculuğu top atışları arasında gerçekleştirmek oldukça güç oldu. Çünkü sömürgeci Türk devleti, birkaç gündür uçak kaldıramıyordu ama QSD'nin vurduğu darbelerden dolayı bölgeyi daha önce görülmemiş yoğunlukta top atışına tabi tutuyordu.

RACO’DAN ÇIKARKEN

Raco merkeze vardığımız zaman şoförümüz ''Sıkı tutunun!'' diye tembihleyerek aniden gaza yüklendi. Raco merkezinden çıkmamız sadece iki dakika aldı. Bu iki dakikalık sürede gördüklerimiz inanılır gibi değildi.

Ana yol boyunca bütün dükkanlar ve evler hedef alınmıştı. Manavın meyveleri yola saçılmıştı. Hemen yanındaki kuaför salonunun camları olduğu gibi kaldırıma inmişti. Görebildiğimiz tek sağlam bina kalmamıştı ama hala havan ve toplarla vurmaya devam ediyorlardı. Şoförümüz sadece bugün Raco merkeze 17 havanın düştüğünü söyleyince durumun vahametini daha iyi anladık. Raco'dan ayrılırken, hala bu kadar topun, havanın altında bodrumlarda yaşamaya mecbur bırakılan sivil insanların durumunu düşünmek dahi ürkütücüydü.

KÖYLERİNİ BIRAKMAMIŞLARDI

İstikametimiz Raco ve Bilbilê arasındaki bir sınır köyüydü. Oradaki bombardıman Raco merkezden çok daha fazlaydı. Sivillerin kalmaya devam ettiği haberini alınca buradaki insanların, bu saldırılar altındaki yaşamını görmek anlamak, istedik. Köylere yönelik bu kadar saldırıya rağmen bu insanların hala köylerini neden terk etmiyorlardı, bunu onlardan duymalıydık.

DÜNYA GÖRSÜN İSİTİYORLAR

20 dakikalık bir yolculuktan sonra Raco ile Bilbilê arasında kalan sınır köyüne vardık. Köy girişinde nöbet bekleyen 60'lı yaşlarda iki kişi karşıladı. Bu vahşi saldırılara karşın bile yüzleri ve gözleri oldukça aydınlıktı. Bizi yüreklerinden yüzlerine yansıyan sıcak bir gülümsemeyle kimliklerimizi sordular.

İkisinin de amacı aynıydı. Köylerini Türk askerlerine ve çetelerine karşı korumak için gönüllü olarak nöbet tutuyorlardı. Bizi elimizde kamerayla görünce çok sevindiler. Bu sevinci daha önce Efrîn’in başka yerlerinde de görmüştük.

Bu günlerde Efrîn ve çevresinde elinizde bir kamera gören insanlar hemen yanınıza gelip siz bir şeyler dahi sormadan konuşmaya içlerini dökmeye başlıyor. Şimdi herkes Türk barbarlığını ve buna karşı nasıl direndiklerini anlatmak ve dünyaya "Bakın, insan her türlü vahşete karşı direnip insanlığını koruyabilir" demek istiyor. Kameramıza konuşan çocuklar dahi Türk saldırganlığının amacını biliyor.

ÇOCUKLARI TEPEYİ KENDİSİ KÖYÜ

Mecid 60 yaşında. Toprağına, yurduna ve insanına sevdalı yüz binlerce Efrînliden biri. Türk devleti ve çeteleri saldırmadan önce köyünde ailesi ve çocukları ile huzurlu bir yaşamı varmış. Zeytin ağaçları ve üzüm bağlarından elde ettiği gelirle doğa harikası köylerinde mutluymuş.

Saldırıların başlamasıyla iki çocuğu eline silahlarını alıp yönlerini günlerdir tarihi bir direnişin yaşandığı Raco'nun Kevirê Kêr Tepesi'ne vermiş. Mecid de kendi kuşağı arkadaşlarıyla köyün savunmasını yapmaya başlamış. Mecid'in dinlerken kararlılığını ve inancını net bir şekilde görüyoruz.

ASLA YURDUMUZU BIRAKMAYIZ

"Son damla kanımıza kadar topraklarımızı bırakmayacağız" diyen Mecid, "Bu kafirin, zalimin ne hakkı var?" diye soruyor.

İki oğlunun olduğu tepenin 20 gündür alınamadığını belirten Mecid, devam ediyor: "Türk diktatör Erdoğan sadece YPG ve YPJ’ye saldırmıyor. Hepimize; kadınlarımıza, yaşlılarımıza, çocuklarımıza, hatta hayvanlarımıza ve doğamıza saldırıyor. Savaş devam ediyor ama zafer bizim olacak. Topraklarımızı bırakmayacağız. Düşman bu fikri aklından çıkarsın. Bizim içimizde zayıf insanlar varsa onlar da bu fikri aklından çıkarsın.

Ben 60 yaşına gelmişim, hala işimin başındayım. Eğer ölürsem de topraklarım üzerinde şehit olacağım. Hiçbir zaman başka bir yere gitmem. Nerede onurlu ve şerefli bir Kürt varsa canı sağ olsun. 3 kızım da cephede. Asla Efrînimizi ve zeytinimizi bırakmayız."

KÜRT DAŞMANIYLA KARDEŞLİK Mİ OLUR?

Bekir ise 68 yaşında. "Düşman buralara girerse ne yaşlı, ne kadın, ne çocuk, ne genç dinler. Ne de 100 yaşındaymış ona bakar. Düşmanımız hep düşmanımız. Hiçbir zaman Kürt'e dost olmuyor" diyen Bekir, 'Kürtlere zarar vermek istemiyoruz, biz kardeşiz' diyen Türk iktidarını işaret ederek şöyle devam ediyor: "Nerede kardeşiz, ayıp değil mi onlar kardeşlerimiz olsun? Bu kardeşlik sözünü kökten kabul etmiyoruz. Ölüme kadar da kabul etmiyoruz. Bunlar tarihten günümüze kadar Kürt düşmanlarıdır. Hiçbir zaman onlara baş eğmeyeceğiz."

BÜTÜN GENÇLERİ CEPHEDE

Mecid ve Bekir'le vedalaşıp köyün merkezine doğru yürüyoruz. Üç haftadır bütün bölgenin bombardıman altında kalmasına rağmen köydeki yaşam devam ediyor. Havanın da güzel olmasıyla köy ahalisi meydanda, evlerinin önünde, oturmuş sohbet ediyor. Köyde hiç genç yok. Sorduğumuzda köylüler, bütün gençlerin direniş cephelerinde olduklarını söylüyor. "Seferberlik dönemi" diyerek gençleriyle gurur duyuyorlar.

BÜTÜN AİLE FERTLERİ DİRENİŞTE

Köy meydanındaki dükkânda oturan kalabalığa selam vermek için devam ediyoruz. Burada da gördüğümüz tablo diğer yerlerden farklı değil. Yaşlı sahibi, dükkanını açmış çocukları ve kardeşiyle beraber oturuyor. ''Bakın, ben burada kardeşim ve çocuklarımla hazır bekliyorum. Hepimiz buralıyız ve siviliz. Asker değiliz, siviliz ama hepimiz silah kaldırdık ve direniyoruz. Gelsinler önce bu tepelerdeki cenazelerini alsınlar. Biz buradayız, direneceğiz. Zafer bizim olacak. Erdoğanlar bu topraklarda yok olacak. 20 gündür saldırıyorlar. 20 yıl da direnmeye hazırız" diyor.

Köyden ayrılacağımız sırada köy imamıyla karşılaşıyoruz. O da bütün köylüler gibi aynı mesajı veriyor. QSD, YPG, YPJ savaşçıları sayesinde köylerinde olduğunu dile getirip onlara dua ediyor.

YİNE UÇAKLAR ÖLÜM SAÇIYOR

Geri dönüşte aynı yolu kullanamadık. Raco merkezi aralıksız bir şekilde havanlarla vuruluyordu. Uzaktan adeta ikinci dünya savaşında uçaklarla vurulan bir kasabayı andırıyordu.

Yüzlerce yıldır Ermenilerin, Kürtlerin, Arapların hep birlikte yaşadığı Raco gözlerimizin önünde yanıyordu.

Efrîn merkeze ulaştığımız gece, gördüklerimizi yazmaya başlarken Türk devleti yeniden Rusya ile anlaşıp uçaklarıyla bombalamaya başlıyor Efrîn’i. Bu kez merkez de hedef. Kısa süre yazıya ara veriyoruz ama "mutlaka anlatacağız" diyoruz.