Girê Spî kendisini savunacak

Girê Spî Demokratik Özerk Yönetimi Eşbaşkan Yardımcısı Sabri Mustafa, “Türk devleti kendimizi yönetmemize tahammül edemiyor ama kaderimizi biz belirleyeceğiz ve yaşamımızı savunacağız” dedi.

Girê Spî (Til Ebyad) Demokratik Özerk Yönetimi’nden Sabri Mustafa Girê Spîli bir Kürt. BAAS rejimi, ÖSO etiketi altındaki çeteler ve DAİŞ’in Kürtlere reva gördüklerinden nasibini alanlardan. Her şeye rağmen doğup büyüdüğü topraklardan hiç vazgeçmeyip Haziran 2015’te işgalden kurtarılınca da ilk koşan ve yaşamın yeniden kurulmasında yerini alan Sabri Mustafa, şimdi Türk tehditlerine meydan okurcasına durmadan çalışıyor.

Girê Spî Demokratik Özerk Yönetim Eşbaşkan Yardımcısı Sabri Mustafa, Girê Spî’de yaşananları ve işgalci Türk devletinin tehditlerini nasıl gördüklerini anlattı:

BAAS DÖNEMİ DE ZORDU

Girê Spî’nin batısındaki Til Findire köyündenim. Rojava Devrimi’nden önce Girê Spî şehir merkezinde yaşıyordum. Rejim, Girê Spî halkını birçok parçaya bölmüştü. Girê Spî içinde bir tek Kürt’ün üzerine kayıtlı toprak parçası ya da ev yoktu. Girê Spî halkı fakirdi; çoğu Lübnan ve Şam’a gidip çalışırdı. Döndüğünde hemen soruşturmaya alınırdı. Askerliğine giderdik, askerde Kürtçe konuşulmasına izin verilmezdi. Devlet dairelerinde yine öyle.

ÖSO ETİKETLİ ÇETELER DÖNEMİ

Daha sonra Arap baharı başladı. Rejim çıktı, tam 106 silahlı grup kuruldu. Biz de Girê Spîli Kürtler olarak o zaman burda küçük bir tabur kurup adını da Cephet El Ekrad koyduk. Halk evi ve meclisini kurduk. Kürt, Arap, Türkmen tüm halkları belediye yönetimine kattık. 2012’de Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) etiketi altındaki çeteler Girê Spî’ye geçti. Bütün buğday ambarlarını, tarlaları aldılar. Birçok yer yıkıldı, talan edildi, hırsızlık yapıldı. Cephet El Nusra’nın emiri Ebu Mushab ile çaldıkları su motorları için yaptığımız görüşmede, “Kürtler olarak sizin burada birşeyiniz yok. Bu topraklarda sizin değil” dedi.

KÜRTLERE SALDIRIP DAİŞ OLDULAR

Cephet El Nusra ve ÖSO etiketi altındaki çetelerle aramızda 19 Temmuz 2013’te savaş çıktı. Hepsi Cephet El Ekrad’a saldırdı. Kürtler olarak göç etmek zorunda kaldık. Halk Gresor’dan öte tarafa köylere gitti. Kısa süre sonra Girê Spî’de kalan tüm çeteler iki gün içinde DAİŞ oldular. Zaten Kobanê’ye saldırdıklarında artık Kürtler, Girê Spî’den tamamen göç etti, kimse kalmadı.

ÖZGÜRLEŞTİRİLDİĞİ GÜN ULAŞTIM

Girê Spî’yi özgürleştirme hamlesi, 2015’te başladı. Çok uzun sürmedi, 16 Haziran 2015’te özgürleştirildi. Girê Spî özgürleştirildiği gün ulaştım. Hiçbir şey kalmamış, her şey talan edilmişti. Hemen çalışmaya başladık ki günlük ihtiyaçları karşılayabilelim. Ekmek, su ve sağlık hizmetlerini temin etmek için çalıştık. DAİŞ döneminde kalıp zulüm gören halk da hemen katıldı.

ARAPLAR GÖRDÜ VE KATILDI

Aynı tarihte hem Türk basını hem de onun Girê Spî’deki ajanları, “Kürtler geldi, Araplara baskı yapacaklar” şeklinde propagandaya başladı. Fakat biz meclisimizi, Kanaat Önderleri Meclisi’ni kurduk. Halk nasıl çalışıldığını ve adaletli yaklaşıldığını gördü ve daha çok katıldı. Demokratik Özerk Yönetimi’nde Kürt, Arap, Türkmen, Ermeni; tüm halklar birlikte yer aldı. Bütün kurumlar böyle.

VAZGEÇMEYİP YİNE SALDIRDILAR

Cephet El Nusra, DAİŞ ve diğer çeteler ile Türk devleti, Girê Spî’nin özgürleştirilmesini ve Kürtlerin şehre dönmesini hiç hazmetmedi. Hep özel savaşı, tacizi sürdü. DAİŞ çetesi, 27 Şubat 2016’da yeniden saldırdı. Bunlar bir kısmı Türkiye’den bir kısmı da Reqa’dan geldi. İlk gurup bazı yerleri alacaktı ve diğerleri de sınırı geçip bir kez daha işgal edecekti ama direnişe çarptı ve saldırı boşa çıkarıldı. Bütün halklar karşı durdu ve savaştı.

KENDİ KADERİMİZİ BELİRLERİZ

Girê Spî’yi gündeme getirip “Operasyon yapacağız, terörü temizleyeceğiz” dediler. Neyi temizliyorlar? Burası bizim topraklarımız, yönetim bizim yönetimimiz. Kendi kendimizi yönetiyoruz. Biz mi Erdoğan’ın evine gidip saldırıyoruz, o üzerimize gelmek istiyor. Topraklarımızı sonuna kadar savunacağız. Girê Spî halkları bu gün, yarın her zaman için toprağını ve geleceğini Türk işgaline karşı savunmaya hazırdır.

Girê Spî’de Ermeniler, Süryaniler, Kürtler, Araplar birlikte yaşıyor. Bunlar nasıl bir arada yaşar, birlikte çalışır, birlikte yönetir, ihtiyaçlarını karşılar diye zorlarına gidiyor.

Kimse Kuzey Suriye halkının kaderine karar veremez. Kendi kaderimizi kendimiz belirleriz. Biz yaşamımızı ve geleceğimizi belirler, sistemimizi yürütürüz. Kimse bizim üzerimizden siz yapamazsınız diye siyaset yürütemez. Herhangi bir baskı ve saldırıya karşı direnerek yaşamımızı savunacağız."