Hemo: Efrîn dünyayı Erdoğan belasından kurtarabilir

Kürt Siyasetçi Dozdar Hemo, Erdoğan'ın çetelerin istasyonu ve tüm dünya için tehdit olduğunu belirterek, "Efrîn'de Osmanlı torunları kaybedecek. Efrîn Erdoğan belasından kurtaracak" derken, uluslararası çevrelerin sessizliğine tepki gösterdi.

Kürt Siyasetçi Dozdar Hemo, Efrîn'deki işgalci saldırılar, Çağın Direnişi ve uluslararası çevrelerin tutumlarına ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı...

BMGK KARARI VE DEVLETLERİN YAKLAŞIMI

BMGK ateşkes kararını ve devletlerin yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle bu uluslararası kurumların, sorunları çözmek adına kurulan bu yapıların tarihine bakmak lazım. Uluslararası hukuk çerçevesinde çıkan bu yapılar hem bu devletleri uyarıyor hem de uyarıya uymadıklarında bu devletleri yargılama hakkına da sahiptir. İnsan haklarını koruma, çocuk haklarını koruma vb. kurumlar 1. Dünya Savaşı'ndan sonra kuruldular. 2. Dünya Savaşı ile birlikte bu kurumlar aktifleştirildi. Bu kurumlar sorunlara müdahale eden kurumlar olarak aynı zamanda çözüm getiren kurumlar şeklinde kuruldular. Bu kurumlar yaşanan savaşlarda ortaya çıkan insanlık suçlarını uyarma, buna uyulmadığında hesap sorma yerleri olarak kuruldular. Günümüzde özellikle 'üçüncü dünya savaşı'nın başlamasıyla birlikte bu kurumlar gittikçe anlamını yitirmeye başladılar. Şöyle bir duruma gelmişler; herkesin gelip sözünü söylediği bir yer olmuş. Mecburi bir karar alma durumuna gidilse de kayda değer bir karşılığı olmadığı kesinlik kazanıyor. Herkes kendi devletinin stratejisi ve çıkarları doğrultusunda kararları anlamlandırıyor ve uyguluyor. Kendi çıkarlarına göre hareket ettikleri için istediklerini görüyor, çıkarlarına uygun olmadıklarını da görmüyorlar. 

Halkların baharı ile birlikte bu kurumların işletilmediği açıkça ortaya çıkmıştır. Halkların direnişi onları deşifre etti. Bu kurumların bir kimliği ve ismi var fakat aldıkları kararın pratik bir karşılığı yoktur. Güçleri yok değil, var ama çıkarlar etkilidir. Artık öyle bir duruma gelmiş ki çıkarlar halkların önüne geçmiştir. Ahlaklı ve vicdanlı bir politika esas alınmıyor. İktidarların çıkarları esas alınıyor, onlara göre hesap yapılıyor. Bu yüzden insanlar, toplumlar ve halklar eziliyor. Yaptıkları tek şey; 'biz üzüntülüyüz.' Bunun dışında yaptıkları bir şey yok. Oysa bu kurumlar bu sözleri söylemek için kurulmamışlar. Bu kurumlar anlamını yitirmiştir. Efrîn örneğinde görüldüğü gibi. Çocuklar, kadınlar ve yaşlılar katlediliyor. Zehirli gazlar kullanıyor. Yüz yıllardır yaşam bulmuş bir toplumun altyapısını talan ediyorlar. Buna karşı yapılan tek şey; 'siviller fazla zarar görmesin.' Bu şu demek oluyor; öldürebilirsiniz, talan edebilirsiniz ama fazla olmasın! Milyonlarca sivil öldüğünde o zaman mı diyeceksiniz siviller ölüyor!

Yıllardır binbir zorlukla kuruduğu yaşamı yıkıyorlar, yakıyorlar ve talan ediyorlar. Bu kurumlar bu durumlar için kuruldu, iyi de peki şimdi nerede bu kurumlar, niye bir çaba içinde değiller? Bu kurumların yaklaşımı şuna davetiyedir; kimin gücü varsa kendinden güçsüz olanları katletmeye açık davetiyedir. Eğer öyle değilse vicdanlar harekete geçmelidir. Eğer ahlaklı bir siyaset yapıyorlarsa bunun gereğini yapmalılar. Halkların temsilciliğini yapacaklarsa tam yapmalılar. Yoksa tarih bu kurumların gerçeğini yazıyor ve bunları affetmez. Bu böyle bilinmelidir. Bugün bunun hesabını vermezse yarın mutlaka verecektir. Bu onurlu bir direniştir. Efrînli bir ana şunu diyordu; biz çocuklarımızı kaybedebiliriz ama onurumuzu kaybetmeyeceğiz. Biz asla onursuz yaşamayacağız. Bu ahlaklı toplum böyle diyor. Bu insanlar bu suça ortak olan herkesin boğazına yapışacaktır. Erdoğan diktatörlüğüne kimse ses çıkarmıyorsa onlar da ortaktır. Bu açıktır; onlar da bebek katilidir ve insanlık suçu işliyorlar. Saddam’ın '90’lı yıllarda yaptıklarının katbekat fazlasını bugün Erdoğan yapıyor.

Kürt halkı onurlu bir halktır ve vicdanlıdır. Yaptığı politika da ahlaklı ve vicdanlıdır. Kürt halkı hiçbir halkın ve toplumun yaşamı üzerine politika yapmamıştır. Kürt halkı onurlu bir yaşam için mücadele ediyor. Bu zihniyetle demokratik ulus paradigması  ile yaşamanın mücadelesini veriyor. Tüm halklarla böyle bir sistem içinde yaşamak istiyor. Özgür yaşamak isteyen bir toplumu kırımdan geçirmek isteyen Erdoğan’a ortaktır demektir. Bu tavrın adı budur. İnsanlık suçu işliyorlar. Erdoğan'ın diktatörlüğünü sadece alkışlıyorlar, başka bir tutumları yoktur. Kürtler bu kurumlardan hesap istemelidirler. Kapılarına gidip boğazlarına yapışmalıdır. Tüm alanlarda; mevzilerde, alanlarda, diplomaside bunun mücadelesini yürütecekler. Çünkü onurlu bir yaşamının korunması için Efrîn direniyor. Kürtlerin yanında diğer halklar da direniyor. Arap, Ermeni, Süryani ve birçok halk direniyor. Diyebiliriz ki insanlık direniyor. Erdoğan katliamlarını alkışlayan devletlerden hesap soracaktır. Hiç kimse 'Kürtler seçimsizdir' yanılgısına girmesin; Kürtler, kendi seçimlerini yapacaktır. Birçok seçenekleri vardır. Sözde tüm Suriye'nin toprak bütünlüğünden bahseden Suriye rejimi 'kimse benden izinsiz benim sınırımı geçemez' diyor ama Erdoğan bugün sınırlarını geçmiş ve Kürtlere saldırıyor.

'ERDOĞAN ÇETELERİN İSTASYONU; TÜM DÜNYAYA TEHDİT'

Efrin için yapılan BM açıklamaları  var nasıl okumak lazım?

Efrîn için BM yetkilileri açıklama yapıyor. Efrîn halkı çıkmak istiyor ama buna izin verilmiyormuş. Bu açıklamalarla şunu diyorlar; Erdoğan hakkın var, katliam yapabilirsin! Savaş uçakları, kobra, tank ve toplarla rahatça katledebilirsin oradaki halkı, demektir. Bu tutumun anlamı budur. NATO tankları, Alman silahları ve birçok devletin silahlarıyla soykırımı yapabilirsin. Biz birazını çıkaracağız, sen geri kalanları katledebilirsin, demek oluyor. Bu tutumlar Erdoğan’ın 72 uçak kaldırmasına vesile oluyor. 4 bin kilometre kareye sahip olan Efrîn için bu kadar yoğun saldırı yapıyorlar. Aslında bu, Erdoğan ve alkışlayıcılarının korkularını gösteriyor. Bu dünya nasıl bunu kabul ediyor, anlamak mümkün değildir. Zaten kendileri diyor, 'biz nereye gittik, çok erken girdik ama Efrîn’e giremiyoruz.' Onlar Efrîn’e giremez çünkü Efrîn onur mücadelesi yürütüyor. Öyle bir algı yaratıyor ki sanki dünyanın en büyük devletlerinden birisi ve en teknolojik silahları kullanıyorlar. Bu algıyı yaratmalarının asıl nedeni yenilgilerini gizleme hamlesidir. Bir seferberlik ilan etmiş Erdoğan, tüm gücünü Efrîn için seferber etmiş. Bu denli yoğun saldırması, Erdoğan’ın Osmanlı hayalleri içindir. Efrîn saldırılarında sonuç alırsa Osmanlıcılık hayalinin ilk adımının gerçekleşmiş olacağını düşünüyor. Bu yüzden bu kadar saldırıyor. Herkes iyi biliyor ki orada savaşanlar oranın evlatlarıdır ve topraklarını koruyorlar. Kendilerini savunuyor ve özgürce yaşamak istiyorlar. Atalarından beri burada yaşıyorlar. Şimdi kendilerine yoğun bir saldırı yapılıyor. Kendilerini yüz iki yüz metrede koruyorlar. Ellerinde bu tür silahlar var. Efrîn’i güçlü kılan iradedir. Apoculuktan aldığı ilhamdır, NATO’nun ikinci ordusunu yenilgiye uğratan. Erdoğan’ın bu saldırılarının adının uluslararası hukuktaki karşılığı soykırımdır. Bu dünyanın ayıbıdır. Halkların sorunlarına çözüm üretmek için oluşan bu kurumlar soykırımcıların yanında yer alıyorlar. Halkların yanında haklı mücadelelerinin yanında durmuyorlar.

Kürtler yönünü bu kurumlara çevirecek ve bunlardan hesap isteyecektir. Dünya sana bu hakları işgalcilerin yanında olasın diye değil, halkların ve haklının yanında olasın diye verdi. Bunun için Kürtler bu kurumlardan hesap isteme hakkına sahiptirler ve hesap soracaklardır. Bir devlet başka bir devletin sınırını ihlal ettiğinde müdahale için sana bu hak verilmiştir. Olması gereken budur. Bu halkın ne suçu var; özgür düşünüyor ve özgür yaşamak istiyor, bu suç mudur? Ya da tüm halklarla demokratik bir ortamda özgürce yaşama isteği mi suçtur? Bunlar suçsa Kürtler bunu yapmaya devam edeceklerdir. Efrîn huzurun sağlandığı bir yerdi, herkes oraya gidiyordu. Binlerce insan oraya gidip yerleşti. Kendi çocuklarının ekmeğini alıp Suriye’nin farklı kentlerinden gelen insanlara veriyordu. Yıllardır böyle bir insani çabanın sahibiydi. Erdoğan kendi içinde basın ve ona aykırı söz söyleyen herkese de yoğun saldırı yapıyor. Dünyanın tehdit olarak gördüğü tüm çetelerle Efrîn'e saldırıyor. Yarın onlara da saldıracak, bu kesindir. Efrîn tek değil, tüm dünya bir tehlikeyle karşı karşıyadır. DAİŞ çetelerini toplayıp, eğitip Kürtlere saldırtıyor. Bu çeteleri sadece Efrîn’e göndermiyor; Libya, Mısır ve Avrupa devletlerine de gönderiyor. Erdoğan çetelerin ve kirliliğin istasyonu olmuş resmen. Bunların hepsi belgelidir.

'SAMİMİ OLAN KÜRTLERİN YANINDA YER ALIR'

Suriye rejiminin yaklaşımı ve Efrin'e giden güçler ne anlam ifade ediyor?

Suriye’nin toprak bütünlüğünü isteyen ve koruyan Kürtlerdir. Kürtler isteseydi birçok güç hazırdı onları desteklemeye fakat Kürtler bunu istemedi. Suriye en karışık ve güçsüz olduğu dönemlerde yapabilirlerdi ama Kürtler hiçbir zaman ayrılma düşüncesinde olmadılar. Kürtler mücadele tarihi boyunca bu anlayışı benimsemediler. Hep şunu dediler; biz bu topraklar içinde kendi rengimizle ve dilimizle kendimizi yönetmek istiyoruz. Kürtler hep bunun savunucusu oldular. Biz Suriye’nin bir parçasıyız, dediler ve bunun mücadelesini verdiler. Biz tüm halkların içinde temsiliyetini bulduğu demokratik Suriye anlayışını esas alıyoruz, dediler. Halkların özerkliğinden yana tavır aldılar ve bunun mücadelesini yürüttüler. Demokratik federal bir Suriye istediklerini hep dile getirdiler. Bu zenginliktir ve Suriye toprak bütünlüğünü koruma anlayışıdır.

Eğer Rusya ve Suriye bu ülkenin toprak bütünlüğünden yana iseler Kürt halkının projesinin yanında yer almalılar. Eğer Suriye toprak bütünlüğünden yana ise Türk işgalciliğine karşı tutum almalıdır. Rusya da ciddi ise ve 'Kürtler önemli yere sahiptir' açıklamalarında samimilerse o zaman bu işgale karşı tutum almalılar. Ancak o zaman samimi olduklarına Kürtler inanır. Türkiye Suriye topraklarını parçalamak istiyor. Cerablus, Bab ve diğer işgal ettikleri yerler bu duruma kanıttır. Şimdi Efrîn’i de buna eklemek istiyorlar. Erdoğan Suriye’de bir çete sahasını oluşturmak istiyor. Rusya, İran ve Suriye samimilerse Kürtler proje sahibidir, kitle olmuş ve savunma gücüne de sahiptir. Gelin, toprak bütünlüğünü sağlayın. Bunların olması için yeni bir anayasa ve halkların özerkliğini anayasada tanıyan bir anlayışla hareket ederlerse Suriye toprak bütünlüğü korunur ve birlik sağlanır. Eğer bunu yapmazlarsa Kürtler mecbur kendini koruyacak.

Kürtlerin üzerinde bir kırım var ve Kürtleri yok etmek istiyorlar. Bu yüzden Kürtler kendini koruyacak, buna mecburdur. Erdoğan faşisti Kürtleri yerinden etmek istiyor. Kürtler bu soykırıma karşı bedeli ne olursa olsun direnecek. Efrîn halkının verdiği mesajlar var, bunlar politika değil, halkın duygularıdır. Onurumuzla direneceğiz, diyorlar. Suriye kendi iktidar anlayışına göre bile hareket ederse bu duruma müdahale etmelidir; yapmaması sorundur. Eğer rejim toplumun çıkarlarına göre hareket ederse bunu yapacak ve yapmalıdır. Bunlar tabii Demokratik Suriye Güçleri ile ittifakla olur. Bu durum olursa toprak bütünlüğü sağlanır ve işgalci Erdoğan ve çeteleri de hayallerine ulaşamaz. Eğer rejim bunu yapmazsa Kürtler tek başına olsa bile Erdoğan işgalini durduracaktır ve seçenekleri vardır. Öncelikle bu saldırıların önü alınmalıdır. Bu saldırı demokratik Suriye’ye saldırıdır. Bu devletler eğer ahlaklı bir siyaset yürütüyorlarsa bunu yapacaklar. Bu gerçek yüzlerini de ortaya çıkaracaktır. Suriye halkları çağrı yaptı; Suriye rejimi gelip sınırlarını koruyabilir, bu sorun teşkil etmiyor, dediler. Fakat rejim hâlâ bir şey olmuyor gibi davranmaya devam ediyor. Bunlar çıkardır. Suriye’de bulunan tüm devletler kendi çıkarları için hareket ediyor, en iyi Suriye toplumu bunu biliyor. Suriye halkları kendileri kendi geleceği hakkında konuşmalıdır. Ancak bu şekilde sorunlar çözülür.

Kriz halkların projeleri, renkleri ile katıldıklarında çözülür. Kürtler ve tüm halklar Suriye’nin geleceğini oranın halkıyla çözmeye hazır. Kriz Türkiye, Rusya, Amerika ve diğer devletlerle değil, halkın kendisiyle ancak çözülür. Bu halklar yıllardır birlikte yaşıyorlar, yarın da birlikte yaşayacaklardır. Kürtler kirli siyasete karşı mücadele ediyor. Efrîn direnişi çağın direnişidir. Çağın direnişi tüm kirli politikaları deşifre ediyor. Tüm dünya buna şahit oluyor. Demokrasi isteyen tüm dünyanın kalbi Efrîn’in yanındadır. Efrîn ilk günde zafer kazanmıştır çünkü haklı bir mücadele yürütüyor. Bu yüzden tüm dünya halkları destek veriyor bu direnişe. İşgalciler, katliamcılar hiçbir zaman kazanmamıştır; yenilmiştir.

'KÜBA, VİETNAM GİBİ EFRÎN DE KAZANACAK'

Efrîn de kazanacak çünkü insanlık onurunu korumak için direniyor. Efrîn tüm dünya halklarına ilham kaynağı oldu. Herkese şunu gösterdi; özgür irade ve haklı mücadelenin kazanacağını ispatlamıştır. Erdoğan başarılı değildir. Halklar başarmıştır. Efrîn yurtseverdir, kadimdir, Kürt kültürü ile hep kendi korumuş ve topraklarına bağlı bir halktır. EfrÎn tertemiz bir siyasetle yoğruldu. Apocu felsefe ile politikleşti. Apocu ruha sahiptir. Bu toplum kadim bir yurtseverliğe sahiptir. Apocu felsefe ile kadim yurtseverlik duygularını politikleştirdi. Efrîn kendini nasıl savunacak, bunu iyi biliyor. Bu yüzden EfrÎn yenilmeyecek, diz çökmeyecek. Zafer Efrîn halkının olacak, Osmanlı torunu ve ortakları yenilecektir. Küba, Vietnam gibi Efrîn de kazanacak ve dünyayı Erdoğan belasından kurtaracaktır.