Karasu: Kürtler eşiği aştı, geri dönüş yok

Newroz halkı olan Kürtlerin bir eşiği aştığını belirten Karasu, eskisi gibi kendi kimliğinden kaçan, boyun eğen bir halk durumuna döndürmenin imkansız olduğunu söyledi.

Türk devletinin, Ortadoğu gericiliğinin ve despotizminin bekçisi olduğunu kaydeden PKK Yürütme Komitesi Üyesi Mustafa Karasu, bunun için Rojava Devrimi’ni ortadan kaldırmak istediğini belirtti. "Kürt halkı dişini tırnağına takarak Efrîn’de direnmektedir. Efrîn küçük bir şehir olmasına rağmen NATO’nun ikinci büyük ordusuna karşı büyük bir direniş sergiliyor. Bu karakteriyle daha ilk ayında Efrîn’deki demokrasi faşizme karşı başarı kazanmıştır" diyen Karasu, Kürtlerin, Öcalan'ın önderliğinde, PKK'nin öncülüğünde soykırımcı sömürgeciliğin reva gördüğü kefeni yırttığını; demokratik ve özgür yaşamdan vazgeçirmenin mümkün olmadığını söyledi. AKP-MHP faşizmi, büyük bir zulüm ve baskıyla Kürt halkının özgür ve demokratik yaşam iradesini kırmak istese de bunu başaramayacağını vurgulayan Karasu, Kürt halkının onlarca yıllık mücadeleye dayanan değerlerinin, gözeneklerine sindiğini, Kürdistan toprağının derinliklerine nüfuz ettiğini vurguladı. Karasu, şunun altını çizdi: "Kürt halkı AKP-MHP faşizmine teslim olmayacaktır. Bölge halklarıyla birlikte AKP-MHP faşizminin bu saldırganlığı mutlaka kırılacaktır."

Dengê Welat radyosunda gazeteci Ciwan Tunç’un hazırlayıp sunduğu Dilistan programına konuk olan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Mustafa Karasu, tüm dünyanın gündemine giren NATO’nun ikinci büyük ordusu ve El Kaide çetelerinin işgal ve soykırım saldırısına karşı, iki ayaya yakındır süren Efrîn’deki direnişi değerlendirdi.

ROJAVA DEVRİMİ'NİN KARAKTERİ

Karasu, Rojava Devrimi'nin Kürtlerin Suriye’de statü kazanması; kendi kimliği, kültürü ve diliyle bir öz yönetime, özerkliğe kavuşmasının dışında ve ötesinde de bir karaktere sahip olduğunu belirterek, “Devrim sahasına saldırıların başından itibaren bu kadar yoğun olması ve artarak devam etmesi bu karakteriyle ilgilidir" dedi.

Zulüm, baskı ve sömürüden beslenen Ortadoğu’nun tüm gerici, anti demokratik güçlerinin Rojava Devrimi’ne düşmanlık beslemekten geri durmadığını kaydeden Karasu, özellikle demokrasi ve Kürt düşmanı Türk devletinin Ortadoğu’da demokratik devrimin önünü açan, demokrasinin gelişimini sağlayan Rojava Devrimi’ne düşmanca yaklaşarak soykırım politikası izlediğinin altını çizdi. Mustafa Karasu, “Bu nedenle daha baştan Rojava Devrimi’ne El Nusra çetelerini saldırtmıştır. Sonra DAİŞ’e destek vererek saldırdı. Ancak El Nusra, Serêkaniyê’de; DAİŞ de Kobanê’de direniş güçleri tarafından yenilgiye uğratıldı. Sonrasında tüm Rojava'da ve Kuzey Suriye’de çeteler sökülüp atıldı. Bu durum Rojava Devrimi’nin yükselişe geçmesinin, Suriye’nin demokratikleşmesinin temeli haline gelmesini sağladı. Bu noktada kendisi için Rojava Devrimi’ni tehlike gören Türk devleti, çeteleriyle yürütemediği saldırılarını, Efrîn’de olduğu gibi doğrudan yürütmeye başladı. Efrîn’e saldırı, hem Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamına hem de Ortadoğu’nun demokratikleşmesine dönük saldırıdır” şeklinde konuştu.

DOĞRUDUR, BEKA SORUNU VARDIR

Türk devletinin Ortadoğu gericiliğinin ve despotizminin bekçisi olduğunu kaydeden Karasu, bu nedenle Ortadoğu gericiliğine, despotizmine, demokrasi karşıtlığına karşı büyük bir demokratik devrim hamlesi olan Rojava Devrimi’ni ortadan kaldırmak istediğini, Efrîn saldırısını da böyle anlamak gerektiğini vurguladı. Mustafa Karasu, şöyle devam etti: "Efrîn’de kadın özgürlük çizgisinde, kadınların etkin olduğu bir demokratik devrim gerçekleşiyor, demokratik sistem kuruluyor. Bu demokratik sistem, AKP-MHP faşizmi için tehlikelidir. Böyle bir sistemin yerleşmesi demek, Türkiye’deki faşist rejimin teşhir olması ve halklar tarafından kabul edilmemesi demektir. Bu açıdan da Efrîn demokrasisini, Efrîn’de gerçekleşen demokratik konfederalizmi, AKP-MHP faşizmi kendi bekası olarak görmüştür. Doğrudur, bir beka sorunu vardır ama bu Türkiye’nin, Türkiye halklarının beka sorunu değildir. AKP-MHP faşizminin beka sorunudur. O nedenle bütün gücüyle ve bütün gerici çetelerini de toplayarak Efrîn’e sürüp saldırmaktadır."

KÜRT HALKINI EFRÎN'DEN SÜRMEK İSTİYOR

Türk devletinin Efrîn’de katliam yaptığını; Kadın, çocuk, yaşlı demeden Efrîn halkının katledildiğini; bombalamalarla Efrîn halkının yerinden, yurdundan atılmak istendiğine dikkat çeken Karasu, "Bunun için soykırım dayatılıyor. Faşist iktidarın şefi Erdoğan, ‘Oraya mültecileri yerleştireceğiz’ diyerek amacını açıkça ortaya koymuştur. Efrîn’in Kürt şehri olmadığını, Kürtlerin oraya sonradan yerleştiğini iddia ederek, oradaki nüfus oranını değiştirip Kürtleri Efrîn’den sürerek soykırımını meşrulaştırmaya çalışıyor. Buna da dünya sessiz kalıyor" dedi.

KÜÇÜK BİR ŞEHİR VE NATO'NUN 2. ORDUSU

AKP-MHP faşizminin saldırılarına karşı Efrîn demokrasisinin, kadın özgürlükçü demokratik sisteminin 50 günden fazladır direndiğine işaret eden Mustafa Karasu, şunları vurguladı: "Kürt halkı dişini tırnağına takarak Efrîn’de direnmektedir. Efrîn küçük bir şehir olmasına rağmen NATO’nun ikinci büyük ordusuna karşı büyük bir direniş sergiliyor. Bu karakteriyle daha ilk ayında Efrîn’deki demokrasi faşizme karşı başarı kazanmıştır. Demokrasinin olduğu yerde halkların direneceğini ortaya koymuştur. Efrîn halkı yiğitçe direniyor."

BÜTÜN İNSANLIĞIN DİRENİŞİDİR

Efrîn halkının direnişinin muhteşem olduğunu hem tüm Kürtler hem de tüm dünyadan demokratik güçlerin işgale karşı çıktığını kayden Karasu, şunları ifade etti: "Enternasyonal savaşçılar Efrîn’de direnip şehit düştü. Suriye’deki savaştan kaçarak Efrîn’e sığınan Araplar da katledildi. Arap toplumu ve yine Efrîn’de oturan Türkmenler de AKP-MHP faşizminin saldırılarına karşı tutum geliştirdi. Bu yönüyle bakıldığında Efrîn direnişi, aynı zamanda bütün insanlığın, bütün Ortadoğu halklarının direnişidir."

Ortadoğu’nun tüm demokratik güçleri ve halklarının Efrîn direnişinin başarılı olmasını istediğini; Kuzey Suriye’deki Araplar, Türkmenler, Süryaniler, farklı etnik ve dinsel toplulukların Efrîn direnişinde yer aldığını hatırlatan Karasu, Efrîn direnişinin karakteriyle tüm Ortadoğu ve dünya demokrasi güçlerini etrafında birleştirmeyi başardığını söyledi.

KÜRESEL GÜÇLER DEVRİMDEN RAHATSIZ

Rojava'daki köklü demokratik devrimin, küresel hegemonik güçleri rahatsız ettiğini; Rusya'nın Efrîn’deki demokratik yaşamın ezilmesi için Türk devletine onay verdiğini, ABD'nin bölgede iradeli ve özgürlükçü bir duruş istemediğinden kırılması, zayıflaması için Efrîn işgaline sessiz kaldığını belirten Mustafa Karasu, şunları dile getirdi: "Her iki devlet de Kürtleri kendi çıkar politikalarına hizmet edebilmesi için bu işgale onay verdi. ABD ve Rusya gibi küresel hegemonik güçlerin onayı, sessizliği, dolaylı ya da dolaysız desteği olmasaydı Türk devletinin Efrîn’e dönük işgal saldırıları gerçekleşmezdi. Rusya hava sahasını açmasaydı AKP-MHP faşizmi Efrîn’e işgal saldırılarında kesinlikle bulunamazdı. Pazarlıkla böyle bir işgale destek veriyorlar. İşgale sessiz kalmalarından duruşlarıyla Türk devletini teşvik ettiklerini anlamak mümkündür. Ancak küresel hegemonik güçlerin özgürlükçü ve demokratik yaşamı yaşayan halkları bağımlı hale getirmeleri mümkün değildir."

KÜRTLER BİR EŞİĞİ AŞTI

Newroz'un Kürt halkının varlığının; özgür ve demokratik yaşama iradesinin en yüksek ifadesi olduğunu; Öcalan'ın da Kürt halkı için Newroz halkı dediğini anımsatan Mustafa Karasu, "Newroz halkı demek, direniş halkı; özgürlük ve demokrasi iradesinin geliştiği halk; Kürtlerin kendi kimliğiyle, kültürüyle özgür ve demokratik yaşama iradesini bütünüyle ortaya koyması demektir. Bu açıdan Kürtler bir eşiği aşmışladır. Kürtlerin eskisi gibi kendi kimliğinden kaçan, boyun eğen bir halk durumuna döndürmek artık mümkün değildir" dedi.

KÜRT SÖMÜRGECİLİK KEFENİN YIRTTI

Kürtlerin, Öcalan'ın önderliğinde, PKK'nin öncülüğünde soykırımcı sömürgeciliğin reva gördüğü kefeni yırttığını; demokratik ve özgür yaşamı hedeflediğini vurgulayan Karasu, Kürt halkını bundan vazgeçirmenin mümkün olmadığını söyledi. AKP-MHP faşizmi, büyük bir zulüm ve baskıyla Kürt halkının özgür ve demokratik yaşam iradesini kırmak istese de bunu başaramayacağını kaydeden Karasu, Kürt halkının onlarca yıllık mücadeleye dayanan değerlerinin, Kürt toplumunun gözeneklerine sindiğini, Kürdistan toprağının derinliklerine nüfuz ettiğini vurguladı. "Kürt halkı AKP-MHP faşizmine teslim olmayacaktır. Bölge halklarıyla birlikte AKP-MHP faşizminin bu saldırganlığı mutlaka kırılacaktır" diyen Karasu, 21. yüzyılda ne Kürdistan’da ne Türkiye’de ne de Ortadoğu’da eskisi gibi despotların yönettiği bir dönem yaşanacağını belirtti. Türk devletinin soğuk savaş döneminde olduğu gibi, dış dengelere dayanarak, NATO’nun etkili bir gücü olarak Kürtler üzerindeki soykırım politikasını bugün yürütmesinin mümkün olmadığını ifade eden Karasu, "Kuşkusuz Türk devleti bunu yürütmek isteyecektir ama Kürtler, Newroz bilinci ve bunun örgütlü gücüyle faşizmi mutlaka yenilgiye uğratacaklardır" şeklinde konuştu.

NEWROZ RUHUYLA KATLİAMLARA KARŞI ÖFKE

Mart ayının direniş ayı olmasının yanı sıra Gazi, Qamişlo ve Halepçe gibi katliamların da yaşandığı bir ay; Newroz ruhuyla birlikte katliamlara karşı öfke ayı olduğunu hatırlatan Karasu, bu katliamların bir daha gerçekleşmeyeceği demokratik Ortadoğu yaratma bilincinin ve mücadeleyi yükseltmenin ayı olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: “Halkımızın, halkların, demokrasi güçlerinin bu saldırıların tümüne vereceği en doğru cevap; özgürlük ve demokrasi mücadelesini yükseltmek, Kürdistan’ı özgürleştirmek ve Ortadoğu’yu demokratikleştirmektir."

AKP-MHP FAŞİZMİNİN SONU GETİRİLECEK

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Mustafa Karasu, Kürt halkının özgürlük umudu olan gerillalar var oldukça kimsenin Kürt halkının özgürlük umudunu kıramayacağını belirtti ve şunları söyledi: “AKP-MHP faşizmi saldırılarını sadece Efrîn’de değil Kürdistan’ın her tarafında arttırarak sürdürecektir. Bu soykırımcı saldırılara gerilla ve halkımız en görkemli bir şekilde direnerek, AKP-MHP faşizminin sonunu getirecektir. Bu yıl büyük direniş yılı olarak geçecektir. Kürdistan’ın her tarafında direniş yükseltilecektir. Şehitlerimize, halkımıza ve zindanlarda direnen yoldaşlarımızın özgürlük hayalleri gerçekleştirilecek ve Kürdistan özgür kılınacak, Türkiye ve Ortadoğu kesinlikle demokratikleştirilecektir. Kuşkusuz Kürdistan’da ve Ortadoğu’da özgürlük kolay elde edilen bir şey değildir. Ancak Önder Apo ve şehitlerimizin çizgisi her türlü zorlukta direnme çizgisidir ve bunu herkese göstereceğiz."