Karayılan: KDP'nin Türkiye ile ilişkileri Kürtlere hizmet etmiyor

Karayılan: KDP’nin Türkiye’yle ilişkileri ve istihbarı, vb. ortaklıkları Kürt halkına hizmet etmemektedir. Aslında KDP’ye de hizmet etmeyecektir.

Stêrk TV’de yarın akşam yayınlanacak özel programa konuşan PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, Güney Kürdistan’da yayınlanan son gelişmeleri de değerlendirdi.

“KDP’nin Türkiye’yle ilişkileri ve istihbarı, vb. ortaklıkları Kürt halkına hizmet etmemektedir. Aslında KDP’ye de hizmet etmeyecektir” diyen Karayılan, KDP’nin Heftanin, Metina, Garê ve Behdinan’a bağlı bazı alanlarda hareketliliğini değerlendirdi.

KDP güçlerinin harekete geçtiği ve savaşa hazırlanan bir pozisyonda olduğunu da belirten Karayılan, “Yani bazı ciddi gözlemlerimiz ve bilgilerimiz olmazsa, biz her zaman iyimseriz ve böyle demezdik. Ancak şimdi bakıyoruz; gerçekten bir hazırlık vardır. Bu hazırlıklarla neyi amaçlıyorlar. Mesela nerede bir noktamız varsa, hemen oraya bir güç yerleştirmek istiyorlar. İki gücümüz arasında bir yol varsa, oraya karakol kurmak istiyorlar. Bundaki niyetleri nedir?” dedi.

Türk sömürgeciliğinin son 6 yıldır yeni bir konsepte ulaştığını belirten Karayılan, “Yeni bir zihniyetle hareket ediyor. Mevcut durumda Türkiye’de AKP iktidar değildir; Türkiye’de MHP iktidardır. MHP’nin düşünceleri iktidardadır ve bunlar Pantürkizm’i esas alıyorlar; Türklerden başka kimsenin bir şeyi olsun istemiyorlar. Yani keskin bir ırkçı ve şoven fikre sahipler. Bu şekilde kendini Kürdistan’a dayatmak istiyorlar. Buna karşı uyanık olmamız lazım” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla esir alınmasından sonraki 5 yıl boyunca savaşı durdurduklarını da belirten Karayılan şunları söyledi: “Önderliğimiz uluslararası bir komployla esir alındıktan sonra 5 yıl boyunca biz savaşı durdurduk. Ancak Türk devleti de Güney Kürdistan’la ilişkisini durdurdu. Hatta Güney Kürdistan’la ilişkilenmemeyi kırmızı çizgileri haline getirdiler. Peki ne zaman bu çizgiyi kaldırdılar? 2008’de Zap direnişinde kırıldıkları zaman -ki o zaman başta tankların önüne geçen Amediyê yöresi olmak üzere Güney halkımızın da büyük emeği oldu- Türkler kırmızı çizgilerini kaldırdılar. Ancak referandumda yine gerçek tutumları açığa çıktı. Gittiler İran’la görüştüler, gittiler Irak’la görüştüler; birleştiler ve Kürtlerin bir adım bile atmasına izin vermediler. Biz bu tür şeylerin her zaman söylenmesini gerekli görmüyoruz ama herkesin bildiğine inandığım bir hakikati tekrardan belirtmem gerekiyor: Biz (yani PKK) olmazsak, Türkler Hewlêr’e yönelirler, Kürtlerin hiçbir kazanımının olmasına izin vermezler. Ancak şimdi PKK her yeri savunduğu için ilk hedef PKK oluyor ama yine de düşman bütün konuşmalarında programlarında ‘Kürtler ve hakları yoktur’ demeye devam ediyor.

DÜNYANIN BÜTÜN DİLLERİNDE OYNANAN TİYATRO KÜRTÇE OYNANMAK İSTENDİĞİ İÇİN YASAKLANDI

Dünyanın bütün dillerinde oynanmış bir tiyatroyu, İstanbul’da bazı sanatçılar Kürtçe olarak oynamak istedi; hemen yasakladılar. 8’inci sınıfın ders kitabının bir yerinde Kürtlerden bahsediliyormuş; bunu fark eder etmez kitabı devreden çıkardılar. Yani Kürtlerin adına hiçbir şey olmasını istemiyorlar. Bunlar Kürtleri soykırımdan geçirmek istiyorlar. Bu konuda sorun sadece PKK değildir; bunlar Kürtlerin kökünü kazımak ve Kürtleri yok etmek istiyorlar. Şu an Türkiye’de iktidar olan zihniyet böyledir.

TÜRKİYE-KDP İLİŞKİLERİNE DAİR…

Bunun için bir kez daha belirtmek istiyoruz: KDP’nin Türkiye’yle ilişkileri ve istihbarı, vb. ortaklıkları Kürt halkına hizmet etmemektedir. Aslında KDP’ye de hizmet etmeyecektir. Belki şu an dönemsel olarak hizmet ediyormuş gibi görünüyor fakat bu uygulamalar gittikçe tüm Kürtleri tehlikeye atıyor. Yani hem böyle çok hassas hem de insanın pek anlam veremediği bir durum vardır. Çünkü onlar bütün Kürtleri hedefliyorlar ama bakıyorsun Kürtlerin bir kesimi onlarla dostluk ilişkisi içerisinde. Şimdi biz bu zorba anlayışa karşı direniyoruz ve bu direnişi Kürt halkının adına yürütüyoruz. En azından, önümüzü arkamızı tutmayın, bize destek olun.

Diğer bir konu da bölgesel hükümetin bazı yetkilileri, ‘PKK bölgesel hükümet karşısında kendini alternatif görüyor” diyorlar. Böyle bir şey yoktur. Nereden çıkarmışlar biz anlayamadık. Acaba karşılarındakileri ikna etmek için mi söylüyorlar, yoksa bu sözleri söyleyenler gerçekten buna inanıyorlar mı, bunu tam olarak bilemiyorum. Ancak bu sözlerin hiçbir temeli yoktur. Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu bir kere bahsetti; ‘PKK, Hewlêr’i almak istiyor’ dedi. Bölgesel hükümetin oluşması, Kürt halkının bir kazanımıdır. Onlarca yıllık mücadelenin bir sonucu olarak ortaya çıkmış bir kazanımdır. Sonuçta bir halk iradesi vardır. Biz niye kendimizi bu hükümete alternatif görelim! Bu doğru değildir; temelsiz bir şeydir.

BÜTÜN OLAYLAR PKK’NİN ÜZERİNE YIĞILIYOR

Ayrıca nerede bir olay yaşansa, bir bakıyorsun, hemen “PKK yaptı” diyorlar. Serzerê Asayiş Müdürü vurulmuş. Hemen ‘PKK yaptı’ dediler. Güney Asayiş Meclisi öyle kesin konuştu. Doğrusu biz de şaşırdık. Öncelikle şunu söyleyeyim: Güney’de herhangi bir örgüte veya bölgesel hükümetin yetkililerine karşı eylem yapma veya saldırma kararımız yoktur. Resmi söylüyorum; böyle bir kararımız yoktur. Ama bunlar öyle kesin söylüyorlar ki, biz, ‘acaba o bölgelerde olan birliklerimiz kendi başlarına böylesi bir şey yapmış olabilir mi’ diye düşündük. Bunun üzerine bölgeye sorduk, araştırdık ve hiç de böyle bir şey olmadığını gördük. Eğer ellerinde buna ilişkin bir belge varsa buyursunlar versinler; basına dağıtsınlar ve biz de ‘tamam’ diyelim. Ama öyle bir şey yoktur. Yani düşman bizim birbirimize yönelmemizi istiyor. Provokasyon vardır. Kim o olayı yapmış tabii ki bilmiyoruz ama şunu bilmeliyiz ki düşmanımız Kürtleri birbirine düşüren ve sonrasında da bunun propagandasını yapan bir strateji izliyor. Bu biçimde stratejisine kazandırmak istiyor.

KÜRTLERİN KADERİNİN BELLİ OLACAĞI BİR DÖNEMDEYİZ

Şimdiye kadar hiçbir Kürt iç savaştan başarı elde edememiştir. Bu kesin bir şeydir. Yine de eski yıllarda, yani ‘90’larda ve ondan öncesinde bazı örgütler belki iç savaştan faydalanıyorlardı; o dönemlerde bunun imkanları vardı. Fakat şimdi yoktur. Niye yoktur? Çünkü şimdi 21’inci yüzyıldayız; işte bölgenin yeniden dizayn edilmesi tartışmaları vardır; Kürtlerin yeri neresi olacak, neresi olmayacak; yani Kürtlerin gelecekteki kaderinin belli olacağı bir dönemdeyiz. Dolayısıyla Kürdistan halkı şimdi bir iç savaş yaparsa, stratejik olarak yenilecektir. Bu çok önemlidir. Biz bunu düşünüyoruz. Bakın, biz bu dava için her gün o kadar bedel veriyoruz. Ama böylesi bir yenilgi yaşanırsa, o zaman bütün emekler boşa gider. Başur, Bakûr, Rojhilat ve Rojava halkımızın bütün emekleri boşa gider. Bunun için biz bu konuyu basit ele almıyoruz.

Şimdi duyuyoruz; güçleri harekete geçmiş, kendilerini savaşa hazırlayan bir pozisyondadırlar. Yani bazı ciddi gözlemlerimiz ve bilgilerimiz olmazsa, biz her zaman iyimseriz ve böyle demezdik. Ancak şimdi bakıyoruz; gerçekten bir hazırlık vardır. Bu hazırlıklarla neyi amaçlıyorlar, ben bilemiyorum. Mesela nerede bir noktamız varsa, hemen oraya bir güç yerleştirmek istiyorlar. İki gücümüz arasında bir yol varsa, oraya karakol kurmak istiyorlar. Bundaki niyetleri nedir? Mesela birkaç gün önce Zebarî bölgesinde böyle bir şey oldu; az kaldı olay yaşanacaktı, ancak biz duyduk ve bir şey yaşanmaması için müdahale ettik. Yani gelmişler bir yer yapıyorlar. Yol üstüdür; oradan geliş-gidiş oluyor. Git başka bir yerde yap; arazi mi yok! Herkes bilmeli ki bu tür şeyler tahrik etmektedir. Düşmanlarımız vardır; ayrıca güçler içerisinde genç ve heyecanlı olanlar da vardır; hepsi kontrol edilemeyebilir. Bu yüzden bu şekilde bu kadar gücü iç içe geçirmek veya gelip de iki gücün arasına yerleştirmek tehlikelidir. Duyduğumuz kadarıyla bu biçimde tutmak istedikleri birkaç yer daha varmış. Böyle olursa bunun savaşa dönüşmesi de çok uzak bir ihtimal olmaz. Ben şahsen fedailere, Kürtleri hedeflemeleri talimatını vermek istemiyorum. Ne ben bunu istiyorum ne de hareketimiz bunu istiyor. Biz karşımızdakilerin de bunu anlamasını istiyoruz. Lütfen! Biz düşmana karşı her gün savaşıyoruz ve savaştan korkmuyoruz. Fakat Kürtler içi bir savaşı geliştirmek istemiyoruz.

KEK MESUT’UN GÖRÜŞLERİNİ ÖĞRENMEK İSTİYORUZ

Yaşanan bu şeylerin hepsinden gerçekten KDP yönetiminin haberi var mı, yok mu ben bilmiyorum. Özellikle de buradan Kek Mesut’a çağrıda bulunmak istiyorum: Bu uygulamaların hepsinden haberdar mıdır, değil midir? Bu konudaki görüşleri nedir bilemiyorum, çünkü şu ana kadar konuşmuş değildir. Biz Kek Mesut’un da görüşlerini öğrenmek istiyoruz. Yani bu şeylerin hepsi neden yapılıyor? Arkadaşların etrafı, yollarının üzerini neden büyük güçlerle tutmak istiyorlar? Bu ne anlama geliyor? Biz bu konuya el koymasını istiyoruz. Bizler, ne olursa olsun iç sorunlarımızı diyalogla çözmeye hazırız. Fakat sen askeri bir gücün etrafını, sağını solunu tutup da alanını daraltmaya çalışırsan istemeden de olsa çatışma çıkar. İşte şimdi endişemiz bu yönlüdür. Bunun için de açıkça çağrı yapıyorum; bunun önünün alınmasını istiyorum. Böyle olmaz. Bu şekilde her an kaza çıkabilir.

Kimse bizim bazı yerleri almak için hazırlandığımızı düşünmesin. Öyle bir şey yoktur. Belki bazıları fitne yapıyorlar ve yanlış bilgi veriyorlar; bunu bilemiyorum ama biz ulusal çerçevede ısrarcıyız. Bakın; Önder Apo, 22 yıldır sadece bir kez telefonla görüşme yaptı; kardeşi Mehmet’le 20 dakika konuştu; bunun 15 dakikasında ulusal birlik konusunda mesaj verdi. Önderliğimiz de böyle düşünüyor, biz de öyle düşünüyoruz. Peki nasıl böyle oluyor da sanki biz kendimizi Güney hükümetine alternatif görüyoruz; her yeri almak istiyoruz, vb. söylentiler çıkarılıyor? Öyle bir şey yoktur. Anlaşılıyor ki burada düşman güçlerin istihbarat sisteminin fitne ve oyunlarının çok fazla rolü vardır. Bunun için de herkesin duyarlı olmasını istiyorum. Hem halkımız hem Kürdistan siyasi örgütleri ve şahsiyetleri, hem de PKK ve KDP olarak bizler duyarlı olmalıyız.

PKK ile KDP’nin arasındaki mesele, sadece iki parti arasındaki bir mesele değildir. Bu mesele bütün Kürtleri alakadar eden, ulusal bir meseledir. Bunun için herkesin bu sorunla uğraşması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda biz hazırız; ne sorun varsa gözlemcilerin de refakatinde tartışabiliriz. Biz her şeye hazırız. Kısacası bu konuda biz, yaşanabilecek olumsuzlukların önünün alınmasını bekliyoruz. Çünkü bu konu tehlikelere açık bir konudur. Biz Kürdistan’ın istikrar ve huzur içerisinde olmasını istiyoruz. Bunun için bu gidişata bir çözüm bulunmasını istiyoruz.