Koçerlerin 'Pargin'i yeniden korumaya başladı...

'Pargin', çadırları sudan koruyan kanala deniyor. Şimdi ise koçerlerin koyduğu bu isim üzerinden kurulan merkez ile Kürtler ulusal değerlerini yaşatıyor.

Ovanın ortasına Cudi dağına bakan bir şekilde kurulmuş köyler. Bu köylere Koçerat köyleri deniyor. 1928 yılına kadar olmayan köyler. Çünkü bu köyleri kuranlar 1928 yılına kadar kışın bu ovaya gelip baharın gelmesini beklerdi. Bahar geldiği gibi yönlerini yayla yerleri olan Herekol Dağı'na verirlerdi.
1928 yılında sınır çekilince bu ovanın orta yerinde kalakaldılar. 1950 yılına kadar ev yapıp köy kurmazlar. Reşmal denilen kara kıl çadırlarında yaşarlar. Kara kıl çadırlarında yaşayarak bir gün sınır açılıp yeniden Herekol’a, yayla yerlerine gitmeyi beklerler. Ancak bekledikleri olmaz. Ve artık bir daha yayla yerlerine gidemeyeceklerine inanmaya başlarlar. Bir nevi umutları kırılıp kaldıkları ovanın orta yerinden Cudi Dağı'na bakıp iç geçirirler.

Sonunda 1950 ve 1960’lı yıllarda kaldıkları ovanın ortasına evler yapıp köyler kurmaya başlarlar. Köyler kurduktan sonra artık yerleşik yaşama geçerler. Ancak yine de tümden bu yaşama alışmazlar. Çünkü yerleşik yaşamın yabancısıdırlar. Evlerde yaşıyor olsalar da kendi köylerinin çevresinde çadırlar kurarak hayvanlarına bakarlar. Bir nevi evlerinin bir yada iki kilometre ötesinde  vadicikler ve küçük tepeciklerden oluşan yerlerde kurdukları çadırlarla yaylaya çıkıyorlar kendilerince…

KÖYLERİNE YAYLAYA ÇIKTIKLARI YERLERİN İSİMLERİNİ VERİRLER

Kurdukları köylere Botan’da yayla yeri olarak kullandıkları Besta, Besta Sus, Hemze Beg, Tebqi vb. gibi isimleri verirler. Sadece bunlar değil, koçerlerin kaldıkları tüm köylere Herekol, Cudi, Besta'da yaylaya gittikleri yerlerin isimleri verilir. Artık burada yaşamaya başlarlar ancak ne ilk gelenler ne de şu an yaşayan beş yada altı kuşak sonra yetişenler, hemen hemen hiçbiri doğru dürüst Arapça öğrenmez. Çocuklarını okula gönderir ancak en fazla beş yada altı yıl okur çocuklar, ondan sonra bırakır okulu, tıpkı büyükleri gibi hayvancılığa başlarlar. Hayatlarını böyle sürdürürler. On yıllardır Derik’e bağlı Koçerat olarak adlandırılan -ki 50’den fazla köyü kapsıyor- bölgede yaşamalarına rağmen günümüz çocukları da atalarından devraldıkları payizokları söyleyerek hayvanlarını otlatıyorlar. Kose, buka barane, gagan gibi oyunlarını oynayıp önemli günlerini kutlamaya devam ediyorlar. Belki geldikleri günler gibi tümüyle kalmamışlar ancak her şeylerini de yitirmemiş ve daha o günlerden, Botan’dan getirilen birçok şeylerini koruyorlar.

PARGİN...

Pargin, koçerlerin Botan’dan yayla yerinden yanlarında getirdiği bir isim. Ama sadece isim değil. Yayla yerinde önemli bir iş gören bir şeye verilen bir isim…

Pargin, yayla yerinde kurulan Reşmal yani çadırlara yağmur yağdığında su girmemesi için çadırın etrafında açılan çok derin ve geniş olmayan su kanalına denir. İlk bakışta çok fazla bir önemi yok gibi ama suyun çadıra girmesini önleme gibi bir görevi olduğunu görünce çok önemli bir iş gördüğünü anlar insan…

Kültür, tarih, müzik, sinema ve toplumun yaşamını ilgilendiren her şeyle uğraşan, onun için çalışan üç kişi pargini canlandırmayı kafalarına koyar. Ve Rojava devriminden sonra son beş yıldır pargini canlandırmak, yaşatmak için tartışmaya başlarlar. Canlandırmak derken, 'Pargin' adıyla koçer dengbeji parçaları, oyunları, yaşamları ve geleneklerini gün yüzüne çıkarıp geleceğe aktarmayı amaç edinirler. Beş yıllık tartışmanın sonunda bu yıl pargin adıyla bir merkez kurmaya başlarlar.

Pargin için en uygun yer ise Cudi Dağı'na bakan Tabqi ile Hemzebeg köyleri arasında kalan Besta Sus adındaki köy seçilir… 8 ay önce aldıkları kararı hayata geçirmek için Besta Sus köyüne giderler. Köyde buldukları eski kullanılmayan evleri onarım çalışmalarını başlatırlar.

Pargi'nin kuruluş teorik altyapısını Mamoste İbrahim Feqe atıyor. Şero Hindi ve Mahmud Berazi de bu teorik altyapı araştırmalarında yer alıyor ancak onlar daha çok görsel ve müzik gibi sanatsal şeylere ağırlık verdikleri için daha çok Mamoste İbrahim Feqe tarihsel, teorik altyapısını oluşturmuş.

İbrahim Feqe, şunları anlatıyor:

"Pargin kavramsal olarak çadırın etrafındaki küçük kanallardır. 'Pargin'i kurma fikri 5-6 yıl önce bizde oluştu. Böylesi bir çalışmanın başlatılması için tartışmalar yapıldı. Bazı nedenler dolayı pargin açılamadı. Bu projenin içinde ben ve Şero Hinde ve Mahmud Berazi arkadaş varız. Daha başka arkadaşlarımız da vardı ancak projenin uygulamasında onlar yer almadı. Başta bu konuyu tartıştık. Daha sonra ürün yaratma ve kültürel çizgiyi gösterme, kültürün prensip ve ölçülerini oluşturma aşamasına gerek duyuldu. Zaten Pargin’in kendisi bir kültürel çizgidir. Bu aynı zamanda bizim kültürel çizgimizi göstermektedir. Gelenek ve göreneklerin araştırılıp belgelenmesi, topluma sunulması, sunularak toplumun kendi gerçek kültürel yaşamı ile buluşturulması vb amaçlar var. Sadece Kürt toplumu demeyelim tüm toplumlar içindir bu. Ama Kürtler için buna biz 'Pargin' diyoruz.  Soykırımlara maruz kaldığı için Kürt toplumuna önem veriyoruz. Çünkü soykırım kıskacından geçiyor. Diğer tüm toplumlar için de bu çalışmayı yapabiliriz. Ama Kürt kültürü, toplumu, tarihi, gelenek ve göreneği ile toplumsal yaşamına önceliği veriyoruz. Çünkü bu kültüre ve tüm topluma yapılan soykırım birçok şeyin kaybolmasına neden oldu. Bunun için böyle bir çalışma başlatılmaya gerek duyuldu ve böylece toplumun kültürünü ve değerlerini koruyup yeniden kazandırma görevi üstlenildi. O yüzden içinde bulunduğumuz köylerde yaşayan toplumun mülkü oldu ve yeni nesiller bu doğrultuda eğitim almaya başladı.

Pargin’in merkezi iki Koçer köyü (Besta Sus-Tebqi) arasında bulunuyor. Köy yaşamı, köy yaşamının sıcaklığı ve ilişkilerdeki sıcaklık ruhundan oluşuyor. Koçerat bölgesinde yer alıyor. Köylerdeki toplumsal ilişkiler şehirlere göre daha sıcak, komünal ve toplumsal değerlere bağlıdır. Bu ilişkilerin en sade bir şekilde yaşayanların başında koçerler geliyor. Çünkü yozlaşıp çürümemişler.

Toplumsallıklarını yitirmemişler. Asıl toplumlardan biri koçerlerdir. Gerçek ve Kürtlerin sade ve gerçek kültürlerini temsil eden kesimlerden biri koçerlerdir. 1950’e kadar da bu insanlar çadırlarda yaşıyor. Kendi kültürlerini koruyarak yaşamışlar ve günümüze kadar taşıyıp getirmişler. Kültürel zenginliğini gördüğümüz için bu bölgede çalışmalara başladık. Araştırıp, belgeleyip ürünler oluşturmak için bu toplumun tarihinden başladık. Ama bu diğer bölgelerde diğer toplumlar ve kültürler için de Pargin oluşmaması anlamına gelmiyor."

Kuruldukları köylerdeki gençler ve halkla çalışmalar yürütülüyor!

Pargin kurulur ancak koçerlerin atadan, dededen kalma paziyok, dengbeji parçalarını seslendirecek kişiler gerekir. Görsele aktarılmasında çalışacak elemana ihtiyaç duyulur. Gelenek ve göreneklerini anlatacak, araştırıp, inceleyip ürüne dönüştürecek kişileri ihtiyaç duyulur. Elbette Pargin'i kuranlar bunu başka bir yerden karşılayabilirler. Ancak prensip olarak Pargin kültürü ile yaşayıp büyüyenlerle yapmaya karar verirler. Onun için Pargin’in kurulduğu köylerden onlarla çalışacak insanlar bulunmaya başlar.

'AMAÇ PARGİN İLE GERÇEK YAŞAMI ÖRMEK...'

Konuya ilişkin Pargin’in kurucusu Sinema Yönetmeni Şero Hindi, şunları anlatıyor:

“Pargin'i koçer bölgesindeki köyler arasında yaptık özellikle. Buradaki kültür, tarih, yaşam üzerine olan projemizi bu köylerde yaşayanlarla başlatmak istedik. Bu köylerde yaşayan kadınlar ve erkekleri bir araya topladık ve eğittik. Dengbejilik yapanları bir araya getirdik. Fırsatları ve zamanları oldukça bu işle uğraşıp dengbejilik konusunda uzman olmalılar. Bazı kişiler teknik yani montaj, ses, kamera gibi işlerle uğraştı. Çok büyük ilerleme kaydettik, diyemeyiz ama 5-6 aylık bir sürede temel bir adım atıldı. Çünkü bu bölgenin kültürü üzerine ürünler yaparken o bölgede yaşayanların elinden bunu sağlamayı istedik. Kendi elleriyle araştırmalar yapılıp ürünlerin oluşturulmasını istedik.

İleri süreçte başka alanlarda da pargini kurabiliriz. Şimdi Koçerat bölgesindedir ama belki ileride Beriya Merdin’de de yapılabilir. Sonra Çiyayê Kezwan’da yapılabilir. Daha sonra Fırat bölgesinde yapılabilir. Bölgesel kültürel değişikliklerin olduğu bölgelerde Pargin'i kuruyoruz. Ürünlerimizin hepsi kültürel ve yaşamsal asli özellikleri temelinde yapılıyor. Örneğin şu anda koçerlerin yaşamı üzerine geniş bir çalışma Kon, teşhi û meşk, xwastin, rewandin, cil vb. kültürel ve yaşamsal şeyleri konu alan 15 ile 30 dakika arasında deşin belge filmler hazırlıyoruz. Yaklaşık 25 şarkı kaydedilmiş. Bunlar parça parça sunulacak. Diğer yandan araştırma yapılacak ve teorik derslerin görüldüğü eğitimler olacak. Sinema tarihi, Kürt sineması vb. konular üzerinde eğitimler görülecek. Görsel olarak Kürt halkının zihniyeti dolu değil. Bu boşluk giderilmeye çalışılacak. Mesela Derwişê Ebdî’yi biliyoruz, duymuşuz, anlatılmış bize, destanını dinlemişiz ama resmi ve sisteminin nasıl olduğunu bilmiyoruz. Rustemê Zal’i tanıyoruz ama nasıl bir şey olduğunu bilmiyoruz. Bu bölgelerden geçen sadece Kürt olmayan tüm kahramanların görüntülerini ve sistemlerini bilmiyoruz. Birlikte yaratacağımız bir ruhla Kürt halkının hafızasındakilerini tarihi görüntüsünü yaratmak istiyoruz. Kürt halkı bunu bilsin ve bundan faydalansın istiyoruz."

HALKLARIN VE ÇİFTÇİLERİN KÜLTÜRÜ ÜZERİNE DE ÇALIŞILACAK

Pargin’de çiftçi kültürü ile Arap, Süryani, Asuri vb. halkların kültürleri, tarihleri ve yaşamları üzerine  de çalışmalar yürütüleceğini söyleyen Hindi, şu bilgileri verdi:

"Teknik açıdan kamera, montaj, ses ve arşiv bölümü var. Bunlar dışında elbise, tasarım, dekor ve prodüksiyon var. Bunun yanında Pargin'de yer alan herkes araştırma konusunda birbirine yardımcı olmak zorunda gibi bir anlayış geliştirilmiş. Araştırma herkes arasında ortak yapılıyor. Bir tarafta da dengbeji bölümü var. Bölüme kadınları dahil etmek için şu anda araştırmalar yapıyoruz. Erkekler var, kadınlar da gelip söylüyor ancak şu ana kadar parginde çalışmaya başlayan yok. Bu köylerde bazı kadınları çalışmaya dahil etmek için araştırmalar yapıyoruz. 5-6 erkek öğretmenleriyle birlikte burada sürekli eğitim görüyor. Bu çalışmaya katılan bazı çocuklarda bulunuyor. İleri süreçte onların ürünleri de sunulacak. Biz Rojava Film Komünü, Hunergeha Welat ve TEV-ÇAND olarak burada eğitim verenler burada kalmayabilir eğitim görenler kurumlarını kendilerini yönetebilir, diyoruz. Çalışma prensibimiz bu esaslar üzerinde şekilleniyor. Onlar ürünlerini ortaya koyabilir. Biz başka bölgelere gidip parginler oluşturabiliriz."

'HAYALLERİMİZİ GERÇEKLEŞTİRMENİN YERİ'

Pargin’in kurucularından biri de Kürt Müziğinde tarz, enstrüman, kostüm vb. alanlarda arayış içinde olan ve kendisine has bir tarz da geliştiren Mahmud Berazi. Berazi, müzisyenlerin Pargin ile hayallerini gerçekleştirebileceğini ve aradıkları tarzı Pargin’de bulabileceklerini söyleyerek, şöyle diyor:

“Sanatçılık ve dengbejilik Kürdistan’da sadece dengbejlik ve müzikte rol oynamamış. Belgeleme, zamanla tarihsel tespit yaptığı için üzerine çok yük gelmiş. Çünkü Kürtler için şarkıcılık diğer halklar gibi değil. Şarkıcılığın Kürtlük için kesinlikle tarihi bir önemi vardır. Müzikle belgeleme, tarihsel tespit, tarihi kaybetmemek vardı. Bunun için Kürt müziğinin önemi var. Pargin'de önem verdiğimiz çalışmalardan biri de müziktir. Kürt müzisyen eğer Kürdistan’da ve Kürdistan müziğinde rol oynamak istiyorsa araçlar arıyor. Onun sanatını tespit etmeye yardımcı olacak araçlar arıyor. Pargin bu konuda çok başarılı bir araçtır. Müzisyen eğer kendi için ilmi ve eski insanların psikolojisini tespit etme, hem de bugün tekrarlanan olayları Kürdistani asıl teknikleri kullanmak istiyorsa bugün de kullanabilir.

Bölgenin dağların ve ovaların gırtlağa etkisi, niçin yüzyıl önce dedeleri tarafından dağlarda söylenip ovalara getirilen şarkıları seslendiren çocuklarında da aynı gırtlağın olduğunu anlamamız gerek. Niye bu müzik her zaman kalıyor... Böyle derken Pargin'in sadece araştırıp arşivlemesinden bahsetmiyorum. Eğer bir kurum kültürün gelişmesini sağlayamıyorsa arşiv kurumu olarak kalır. Pargin öyle bir yer değil. Onun için bugün Pargin ürünler yapıyor. Bin yıl önce söylenen şarkıları bugün çocuklar söylüyor. Ses konusunda iyi yöntemli bir eğitim açılmış. Bazı arkadaşlar vardı, az sayıda şarkı biliyordu, şimdi çok sayıda şarkı biliyor. Edebiyat konusunda yanlışlık yok çünkü edebiyat konusunda çok tartışma yapılıyor. Dünyadaki şarkıcılık durumu şu an iyi bir seviyede değil. Teknik ilerlemiş, söylemeyi bilen ve bilmeyen topluma aynı şekilde servis ediliyor. Kürtler de bu durumdan farklı değildir. Belki Pargin bunlarda bazı şeylerin olmamasını sağlar. Yüz yıl önce Kürt müziğinin temeli olan teknik kalır ve anlaşılır. Önce anlaşılmalıdır ki verilebilsin. İleride konservatuarlarda, müziki cemiyetlerde ürün olup verilebilir.

Eğer anlamazsak vermeyi de bilemeyiz. İleri süreçte Konservatuar açılır belki ancak inanmıyorum ki şu anda kimse dengbejiliği anlamış ve verebilir. Yorumlayabilir ancak tekniki olarak vermek için halen zaman gerekiyor. Pargin aracılığıyla anlamak ve ilimsel madde yapmak istiyoruz. Bu yöntemle konservatuarda eğitim verebiliriz.

Topluma sunulan şarkılar şu anda azdır. Bir ikidir. Ancak şu anda kaydedilen ve hazırlanan çoktur. Çünkü biz 15 dakika ile yarım saat arasında değişen ve yüz bölümden oluşan bir belge film tarzında programlar hazırlıyoruz. Her bölümün bir şarkısı vardır. Bunlar dışında da başka şarkılar var. Belge film bölümleri dışında da hazırladığımız yaklaşık 10-12 şarkı var. Toplamda 30-35 şarkı oluyor. Ama parginin ürünlerinin biraz özel olmasını istiyoruz. Her hafta ya da iki haftada bir şarkının çıkmasını istemiyoruz. Çünkü öyle olursa kendi içinde derinliği az olur, görüntüde azlık olur hem de şarkı ve müziğinde azlık olur. Çünkü konumuz geliştirmek ve etkilemektir. Ağır ürünler olduğu için şarkıların çıkması biraz zaman alıyor."

PARGİN'DE ÇALIŞMAYA BAŞLAYAN KOÇER

Pargin’de çalışmadan önce köy yaşamının günlük işleri ile uğraşıp yaşamını kazanmaya çalışan Abdulkerim Muhammed, koçer kültürünü korumak için Pargin’de yer almanın üzerine düşen bir görev olduğunu belirtti. Muhammed, şunları anlattı:

"Pargin içerisinde birçok değişim gördük. Örneğin Kürt yöresel kıyafetleri vb. Mesela bir çocuk ya da kadın buraya gelince ‘Biz de kendimize Kürt kıyafetini getirelim’ diyor. Buraya gelenler kendisiyle Kürt yöresel elbisesi getiriyor. Bunu hepimizin üzerinde olan iyi bir görev olarak gördük. Elbise için seneye bir festival düzenlemeliyiz ve festivale gelen herkesin -kadın, erkek, çocuk, yaşlı- Kürt kıyafetiyle gelmesi gerekir.

Pargin'in toplumumuza etkisi, mesela burada iki köy arasında bir çadır açtık, her iki köyde yaşayanlar gelip bu çadırda bir araya geldiler. Sohbet ettiler. Birbiri ile olan kırgınlıkları giderildi. Dinletilerimizi dinlediler.  Evlerinde bulundurdukları ulusal kıyafetleri getirerek buradaki etkinliklere katıldılar. Mesela önceden pantolonla ya da tişörtle geliyorlardı. Ancak Pargin üyelerinin Kürt kıyafetleri giydiğini görünce evlerine gittiler ve Kürdi elbiseler giyip etkinliklere katıldılar. Pargin bu konuda oldukça etkili oldu."

'PARGİN ULUSAL DEĞERLERİMİZ İLE BULUŞTURDU'

Pargin kurulduktan sonra Besta Sus köyünden gelip çalışmalarda yer alan Rojda Hisen, toplumun kendi kültüründen uzaklaşmaya başladığı ve Kürtlerin kültürel soykırımdan geçtiği bir dönemde böyle kurumların kurulmasının çok önemli olduğunu söyledi. Hisen, “Kültür ve sanatı savunan bu kurum bizim için de gelip içerisinde yer alacağımız ve kültürümüzü koruyabileceğimiz bir fırsat oldu. Pargin toplumun kültürünü korumak için kuruldu. Kadın olarak da kendini ve kültürünü savunmak için birçok değişim yapmalıdır. Pargin de kadını bu konuda savunmak, toplumda hakkını oluşturmak, kültürünü savunmak için çalışıyor. Çünkü toplumda en fazla rol oynayan ve toplumda etkisi olan kadındır. Pargin'in bu görevi yapması önemli bir adımdır. Kadınlar Pargin'de önemli bir oranda yer alıyor. Bu da en büyük başarıdır. Her kadının Pargin içerisinde kendini geliştirebilmesi ve toplumda etkisini yaratması için önemlidir” dedi.

Başta komşu köylerde Pargin'e olumsuz yaklaşıldığını belirten Hisen, “Çünkü uzun bir süredir Kürt elbiseleri sadece Newroz, kutlamalar vb. etkinliklerde giyilirdi. Kadınların bir kez daha dönüp asıl elbiselerini (xaftan) giyip ketan takması çok farklı görülüyordu. Şimdi ise ürünler ortaya koyduğumuzda ve çekimler yaptığımızda köylüler etkinliklerimize geldiğinde bir değişimin olduğu görülüyor. Bizim gelenek ve göreneklerimizi göstermek için atılan bu adımları çok önemli görüyoruz. Yavaş yavaş her şeye alışıyor insanlar. Çünkü buradaki çalışmalara katılımlarından bunu görüyoruz. Pargin’e ziyaretleri ve ürünlere katılımları önemlidir ve katılmak da istiyorlar. Kendilerini daha da geliştirebilirler. Şu anda Pargin'den çok razılar ve onu çok seviyorlar. Nereden nereye geldiler birkaç ay içinde” diye konuştu.