'PKK'nin listeden çıkarılmasını gündeme getireceğiz'

İsveç Sol Parti Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Håkan Svennelig, İsveç Başbakanı Olof Palme davasının kapatılmasından sonra PKK’nin terör örgütleri listesinden çıkarılmasını İsveç ve Avrupa Birliği'nin gündemine getireceklerini söyledi.

Sol Parti Dış Politika Sözcüsü Håkan Svennelig ile Palme cinayetinden dolayı yıllardır İsveç devletinin baskılarına maruz kalan Ahmet Ulusoy, ANF'ye açıklamalarda bulundu.

Svennelig, İsveç'in en uzun süren davasının sona ermesini hiç kimseye cinayetten ceza verilmemesine rağmen olumlu bulduğunu söyledi.

Palme soruşturulması sırasında cinayetle suçlananların birçok kez değiştiğini, yanlış iz sürüldüğünü, yanlış kişi veya gruplar üzerinde yoğunlaşıldığını belirten Svennelig, örnek olarak PKK’nin Palme'yi öldürmekle suçlanmasını gösterdi.

Başsavcının Stig Engström'ü Palme'nin katili olarak göstererek davayı kapattığını hatırlatan Svennelig, Engström'ün cinayetle ilgili araştırıldığını ama aynı zamanda da devletin bir sürü olanağının PKK’nin izlenmesi için kullandığı söyledi. Bunun İsveç hukuk sistemi ve polisinin gerçekleştirdiği kaba bir yanlış olduğu değerlendirmesini yaptı.

‘PKK İZİ’ KÜRTLERE YÖNELİK BİR SALDIRIYDI

Svennelig, Kürt dernek ve kuruluşlarının Kürtlerden özür dilenmesi ve PKK’nin terör örgütleri listesinden çıkarılması talepleri hakkında şu değerlendirmeleri yaptı:

“Bu mantıklı bir talep. Pek çok Kürt ailesi İsveç kurumlarının bir çeşit baskılarına uğradı. Polis ve diğer kurumlar tarafından izlendiler. Evleri basılarak arandı, bazılarının oturma izinleri iptal edildi. Bütün bunlar temelsiz suçlamalarla yapıldı. 'PKK izi' İsveç'te yaşayan Kürtlere yönelik bir saldırıydı.”

İsveç Parlamentosu’nda PKK’nin ‘terör örgütleri’ listesinden çıkarılmasını talep eden tek parti Sol Parti. Partinin 2016 yılında yapılan kongresinde PKK’nin terör örgütleri listesinden çıkarılması için parti yönetimine görev verilmişti.

‘TÜRKİYE, PKK'NİN LİSTEDE OLMASINI EMPERYALİST POLİTİKASINA DAYANAK YAPIYOR’

Bu gerçekliği hatırlattığımız Svennelig, konuyu İsveç Parlamentosu'nun gündemine ne zaman getirmeyi düşündükleri sorusunu şöyle yanıtladı: “Biz bu konuyu uygun olduğu bir zamanda gündeme getirmeyi düşünüyoruz. Türkiye, PKK'nin terör örgütleri listesinde olmasını, izlediği emperyalist politikaya dayanak yapıyor. Ayrıca dış dünyaya baskı yapmak için kullanıyor. Buna son verilmeli. Bu nedenle biz PKK'nin terör örgütleri listesinden çıkarılması talebini gündeme getirmeliyiz. Ama kesinlikle bu konuyu yeniden ele alacağız. Bunu Avrupa Birliği'nin gündemine de getireceğiz.”

OLOF PALME'Yİ İSVEÇ GÜVENLİK POLİSİ ÖLDÜRDÜ

1983 yılından bu yana İsveç'te yaşayan Ahmet Ulusoy, o yıllarda Kürt Özgürlük Hareketi’nin yayın organlarının İsveç'te rahatça dağıtıldığını ve bir sorunla karşılaşmadıklarını söyledi.

ABD Başkan adayı Robert Kennedy ile Olof Palme'nin vurulmasında benzerlikler olduğuna dikkat çeken Ulusoy, “Benim kendi düşüncem Olof Palme'nin İsveç Güvenlik Polisi (Säpo) tarafından öldürüldüğü. Palme bağımsız-bloksuz ve Sovyetlere yakın bir çizgi izliyordu. Uluslararası alanda bağımsız ülkeleri temsil ediyordu. Latin Amerika'daki halk hareketlerini destekliyordu. Birleşmiş Milletler'i eleştiriyordu. Bu nedenle Palme'yi ortadan kaldırdılar ve cinayeti Kürtlerin üzerine yıkmaya çalıştılar” dedi.

Kürtlerin kurban seçildiğini belirten Ulusoy, “Bizlerin şahsında PKK'ye terörist damgasını vurdular. Palme öldürüldükten bir gün sonra da cinayeti PKK’nin üzerine yıkmak istediler. Bir ara İsveç polisinin cinayeti gerçekleştirdiği söylendi. Bana göre de Palme cinayetini Säpo gerçekleştirdi” dedi.

Kürtlere yönelik baskıların Palme cinayetinden çok önce başladığını belirten Ulusoy, Helsingborg ilinde yaşadığını ve kendisiyle birlikte 12 Kürdün terörist olmakla suçlandığını hatırlattı. Ulusoy, İsveç polisinin kendilerine uyguladığı baskıları şöyle aktardı:

BELEDİYE SINIRLARININ DIŞINA ÇIKAMIYORDUK

“Oturma iznimiz geri alındı. Haftada 3 gün polise gidip imza vermek zorundaydık. Yurt dışına çıkışımız yasaktı. Belediye sınırlarından dışarı bile çıkamıyorduk. O sıralar Säpo'nun il sorumlusu sık sık eve gelip kontrol yapıyordu. Telefonlarımız dinleniyordu. Sokağa çıktığımızda takip ediliyorduk. Ben bu baskıları protesto etmek amacıyla 1985 yılında açlık grevi başlattım. Açlık grevinden sonra hükümete tepkiler arttı. Göçmen Bakanı Anita Gradin istifa etmek zorunda kaldı. Çünkü bize mahkeme kararı olmadan terörist damgasını vurdular...”

Ulusoy, İsveç devletinin Kürtlere uyguladığı yasa dışı yasakları 1992'de kaldırıldığını hatırlattıktan sonra “Baskılardan kurtulabilmek için önce Danimarka sonra Almanya'ya gittim. 1987 yılında Danimarka'ya iltica ettim ama iltica başvurum reddedildi. Almanya'da yakalandım, beni Danimarka'ya geri getirdiler. Belediye sınırları dışına çıktığımızda bize 1 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası veriyorlardı” ifadeleriyle maruz kaldığı baskıları anlattı.

HUKUK YOLLARINA BAŞVURACAĞIM

İsveç hükümetinin amacının terörist damgası vurduğu Kürtlerin İsveç'i terk ederek başka ülkelere gitmelerini sağlamak olduğunu söyleyen Ulusoy, “Böylelikle Palme cinayetini Kürtler işledi ve kanıtlayamıyoruz diyerek olayı sürüncemede bırakmak istediler” dedi.

Ulusoy, İsveç'in geçmişte kendisine uyguladığı baskılardan dolayı hukuk yollarına başvurmak için avukatlarla görüşeceğini belirterek “Önemli olan geçmişte yaşadığımız baskıları kamuoyunun gündemine getirmek ve mahkemelerinin bunu kabul etmelerini sağlamak. Bir kron tazminat kararı verilse bile gerçeklerin kabul edilmesi önemli” şeklinde konuştu.