'Suriye'de tek çözüm bölge halklarının birliğidir'

Rejimin 9 yıl boyunca Suriye krizini çözmeye yönelik Özerk Yönetim'in attığı adımlara olumlu karşılık vermediğini söyleyen Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetim Eşbaşkanlık Sözcüsü Emine Osê, "Suriye'de tek çözüm bölge halklarının birliğidir" dedi.

Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetim Eşbaşkanlık Sözcüsü Emine Osê, Suriye'deki Sezar yasalarını, sonuçlarının bölgede yaratacağı etkileri ve Kuzey-Doğu Suriye özerk yönetimi olarak ekonomik krize yönelik alacakları tedbirlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Suriye rejiminin ülkedeki krizi aşma temelinde olumlu niyetinin olması halinde birlikte bu süreci aşabileceklerini dile getiren Emine Osê şunları kaydetti: "9 yıl boyunca Suriye rejimi siyasi yaklaşımında bir türlü çözüme dayalı bir adım atmadı. Aslında her iki taraftan da çözüme dayalı bir niyet yok.

Ne Baas anlayışını bir türlü aşmayan ve kendilerini muhalefet olarak nitelendirenler, ne de hala savaşla Suriye’nin tüm topraklarını hakimiyeti altına alacağını sanan Baas rejimi çözüme dayalı hiçbir olumlu tavır göstermemiştir. Bu nedenle Sezar yasası olarak adlandırdıkları bu ekonomik yaptırımlar, aslında muhalefet biraz daha nefes aldırabilmek, ona enerji sağlamaktır. Ancak şunu belirtmek gerekir, sadece Suriye rejimini sıkıştırmak için uygulandığını belirttikleri bu Sezar yasasının etkisi tüm bölgeye olacaktır.

Kuzey-Doğu Suriye'de bundan etkilenecektir. Çünkü Kuzey-Doğu Suriye'de tüm kapılar kapalıdır. Irak ve Türkiye kapıları kapalı. Rejimin bölgeleriyle de olan ticari ilişkiler etkilenip kesilecektir. 7-8 yıldır kısıtlı imkanlarla halkımızı idare ediyoruz. Özerk yönetim olarak alabileceğimiz tedbirlere ilişkin bazı tartışmalar yürütüyoruz. Bu durumu idare edecek bir kriz komitesi oluşturuldu. Halkımızla birlikte bu süreci aşma çabası içinde olacağız."

BU YASALARIN KURBANI BÖLGE HALKI OLACAKTIR

Emine Osê, Suriye rejiminin çözüme yönelik olumlu adım atmaması halinde Suriye’yi çok tehlikeli ve kaosun daha da derinleşeceği bir süreç beklediğini ifade etti. "Bu uygulamalar her ne kadar rejimin bazı noktalarda taviz vermesi için yapıldığı öne sürülürse de buradaki asıl hedefin rejimden ziyade onun stratejik müttefiki, yani bugün siyasi kararı alanı hedef almaktadır" diyen Osê, bölgedeki uluslararası güçlere dikkat çekerek, "Kuzey-Doğu Suriye'de bulunan güçler var. Uluslararası koalisyon var, Amerika var, ancak bugün siyasi stratejik kararı alan ve Suriye ekonomisini elinde tutan Rusya'dır.

Bu üçler arasındaki çekişmenin kurbanı yine halk olacaktır. Suriye rejiminin çözüm için adım atmamasındaki ısrarı, diyalog ve tavırlarında ciddi olmaması onu çok tehlikeli bir yola sürükleyecektir. Ya diyalog yolunu açıp Suriye sorunlarını demokratik yöntemle çözecek, ya da tümden tehlikeli bir yola sürüklenecek. Bu durum kendisiyle birlikte Suriye'nin parçalanmasını getirecek ve bölgede kaosun daha de büyümesine neden olacak. Yıllardır Suriye halklarının siyasi temsilcileri olarak tek çabamız ve ısrarımız Suriye krizini birlikte çözmekti. Bu kadar müdahale ve krize gerek yoktu.

Bu topraklarda bulunan hiçbir gücün sorunu çözmeye niyetleri yok. Çünkü bu kriz onların çıkarlarına hizmet ediyor. Ancak, Suriye rejimi adımlarımıza hiçbir zaman olumlu bir yanıt vermedi. Belki Sezar yasası nefes borularını kestikten sonra ve Kuzey-Doğu Suriye dışında hiçbir alternatifi kalmayınca adım atma ihtimali olabilir. Eğer Suriye rejimi sorunları çözmek için diyalog yolunu seçerse, birlikte ortak çözüm için tartışabiliriz. Oluşturulacak ortak demokratik sistemi ve Suriye topraklarının bütünlüğünü korumayı tartışabiliriz. Bölgede işgal edilen alanlara karşı birlikte tavır alabiliriz. Efrîn, Grê Sipî, Serêkaniyê gibi. Suriye’nin dış güçlere ihtiyacı olmayacak. Tabi Suriye rejiminin buna niyeti varsa. Ancak şimdiye kadar sorunları çözme niyeti olmadı" diye konuştu.

TÜRK DEVLETİNİN SİYASETİNE KARŞI BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ

Uluslararası güçlerinde yüz yıllık plan ve projelerini gözden geçirmeleri gerektiğini söyleyen Osê, bölgedeki sorunların çözümünde temel faktörün Kürt sorunu olduğunu vurguladı. Kürt sorununun çözülmesi halinde Ortadoğu'nun tamamında istikrarın sağlanacağını kaydeden Osê konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Diğer halkların da Kürt sorununa duyarlılıkla yaklaşmaları gerekir. Bunu sadece Kürt sorunu olarak görmek 21. yüzyılda da bu sorunun çözülmemesini ve derinleşmesine neden olacaktır. Özerk yönetim çatısı altında çalışan herkes elbette bu duyarlılık içindedir.

Halkların kaderleri burada birbirlerine bağlıdır. Hiç kimse bir halkın katliamı üzerinde kendi varlığını koruyabileceği yanılgısına girmesin. Kimse kendini bu noktada kandırmasın. Bugün ben isem, yarın sensin. Kimse Türk devletinin siyasetine kanmasın. Görüyoruz Arap bölgelerinde Türk devleti ve çetelerinin işgal ve talanı yaşanmaktadır. Yine, Süryani ve Ermenilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde büyük insanlık suçları işlenmektedir. Bundan dolayı kaderimiz birdir. Bizi bu işgal ve talan saldırılarından birliğimiz koruyacaktır. AKP ve Türk devletinin parçalayan siyasetine karşı birlikte mücadele etmeliyiz."