Xelef'in katillerinin peşinde hukuk mücadelesi

Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrin Xelef, bundan bir yıl önce Türk devletine bağlı çeteler tarafından vahşice katledildi. Erdoğan'ı fail olarak gösteren ailesi Türkiye'de dava açamıyor ancak hukuk mücadelesini farklı yollarla yürütüyor.

12 Ekim 2019’de Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrin Xelef ve beraberindeki konvoy Til Temir ve Girê Spî arasında Ahrar Şarkiye çetelerinin saldırısına uğradı. Ahrar Şarkiye çeteleri Hevrin Xelef’i işkenceyle katlederken, aynı saldırıda Xelef’in şoförü ve 7 sivili de katledildi.

Katliam üzerinden geçen bir yılda katliamın işgalci Türk devletine bağlı Ahrar Şarkiye çeteleri tarafından gerçekleştirildiği somut kanıtlarıyla belgelendi. Fakat Hevrin Xelef’in annesi Suat Muhammed, Kuzeydoğu Suriye’deki İnsan Hakları ve Hukuk kurumlarının tüm çabalarına rağmen uluslararası hukuk kurumları ve mahkemelerce “Türkiye mahkemelerine başvurulmadığı” gerekçesiyle dava taleplerinin kabul edilmediğini söyledi.

Anne Suat Muhammed yakında Avrupa’da bulunan avukatların Hevrin Xelef’in katledilmesini yargıya taşıyacaklarını belirterek, “Ben çetelerden değil, Erdoğan ve ABD’den davacıyım” dedi.

DAİŞ SALDIRISI SANILDI, TÜRK DEVLETİ ÇETELERİ ÇIKTI

12 Ekim 2019’da sabah saatlerinde Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrin Xelef’in M4 Karayolunda DAİŞ saldırısında yaşamını yitirdiği haberi yayıldı. Serêkaniyê ve Girê Spî işgal harekâtları üçüncü gününde sürüyor olmasına rağmen Türkiye güdümündeki çetelerin M4 Karayoluna girdiği bilinmiyordu.

Daha sonra Türk devletine bağlı Ahrar Şarkiye çete gurubunun M4 karayolunun bir bölümünü ele geçirdiği ve bu yol üzerinden Girê Spî’ye giden Hevrin Xelef’in de içinde bulunduğu bir konvoya saldırdığı anlaşıldı.

Demokratik Suriye Güçleri(QSD) öğleden sonra katliamın yaşandığı köye ulaşıp olay yerini kontrol altına aldı. Gazeteci Ferhat Şami, Türk devletine bağlı çetelerin gizli hücrelerinde yardımıyla Turvaziye köyü üzerinden geçen M4 karayolunda sivil katliamı yaptığını duyurdu. Katledilen sivillerden birinin de Hevrin Xelef olduğunu açıklayan Şami Xelef’in aracının görüntüleri yayınladı.

YENİ ŞAFAK “BAŞARILI OPERASYON” DİYE HABERLEŞTİRDİ

Türkiye havuz medyasının 1 numaralı ismi Yeni Şafak gazetesi ise Hevrin Xelef’in yaşamını yitirdiği saldırının hemen arkasından “Örgüte üst düzey darbe: PYD’nin Suriye’deki 2 Numaralı ismi Hevin Halef etkisiz hale getirildi” başlığıyla haber yayınladı. Haberde Hevrin Xelef’in istihbarat takibi sonucunda hava saldırısıyla öldürüldüğü iddia edildi.

Daha sonra Yeni Şafak’ın resmi tweter hesabından “PYD’nin Suriye’deki siyasi uzantılarından Suriye’nin Geleceği Partisi’nin Genel Sekreteri Havin Halef başarılı bir operasyonla etkisiz hale getirildi” tweti paylaşıldı. Yeni Şafak tepkiler sonucu haberini ve twitter üzerindeki paylaşımını kaldırdı.

İNFAZLARI YAPAN AHRAR ŞARKİYE’NİN ÇEKTİĞİ GÖRÜNTÜLER AÇIĞA ÇIKTI

Akşam saatlerinde Ahrar Şarkiye çeteleri tarafından çekilmiş bir video sosyal medyada paylaşıldı. Videoda siyah bir aracın hemen yanında bir kişinin yerde cansız olarak yattığı, birçok çetenin aracın etrafına toplandığı ve aracın içindeki kişiyi çekmeye çalıştığı görülüyordu.

Aracın Hevrin Xelef’e ait SUV tipi siyah araç olduğu anlaşıldı. Yerde yatan kişinin Hevrin Xelef’in şoförü araçta olan kişinin de Hevrin Xelef olduğu düşünüldü. Çetelerin araca yönelmesiyle birlikte araçtaki kişinin korkan bir sesle Arapça olarak “Ben Siyasi Parti Başkanıyım” dediği duyuluyordu. Hevrin Xelef’in annesi, esas şoförü ve arkadaşları bu sesin Hevrin Xelef’e ait olduğunu doğruladı.

15 Ekim 2019’da Uluslararası el-Malikiye Hastanesi Hevrin Xelef’in otopsi raporunu açıkladı. Rapor Hevrin’in, işkenceyle katledildiğini açıkladı. Raporda, “Hevrin Xelef keskin bir nesneyle dövüldü ve saçlarının çekilmesiyle başının arkasına doğru derisi söküldü” denildi. Ölüm nedeninin yakın mesafeden kafasına ateş edilmesi sonucu yaşanan beyin kanaması olduğu belirtildi.

“GÜÇLERİMİZ M4’E ULAŞMADI” YALANI

Hevrin Xelef’in Türk devleti güdümündeki Ahrar Şarkiye çeteleri tarafından işkenceyle katledilmesi tüm dünyada büyük tepki uyandırdı. Merkezi Londra’da bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi(SOHR) Xelef’in Ahrar Şarkiye tarafından işkenceyle katledildiğini doğruladı. Birleşmiş Milletler(BM) İnsan Hakları Ofisi bir açıklama yaparak, BM İnsan Hakları Ofisi, sosyal medyada yayınlanan videolardaki toplu infaz görüntüleriyle ilgili bilgi topladıklarını belirterek, infazların Ahrar el Şarkiya isimli örgüt tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini açıkladı. Ofisin açıklamasında, "Türkiye'nin uluslararası hukuka göre 'Suriye'de Türkiye bağlantılı gruplar tarafından yapıldığı belirtilen infazlardan sorumlu tutulabilir” denildi.

Uluslararası Kamuoyu ve BM’den gelen tepkiler üzerine Türkiye’nin Serêkaniyê ve Girê Spî işgal harekâtlarındaki partneri “Milli Ordu"nun sözcüsü Yusuf Hammud bir açıklama yaparak M4 karayolunda Hevrin Xelef’in de içinde bulunduğu 9 sivili katlettiğini inkâr etti. Hammud, “Sizi temin ederim ki güçlerimiz M4 karayoluna ulaşmadı” dedi. Hammud, M4 yerine sınırın daha yakınındaki bir yolu ele geçirdiklerini öne sürdü; M4 üzerinde dokuz sivili öldürdüklerini inkar etti.

HEVRİN ANNESİ: PUSUYA DÜŞTÜĞÜNÜ FARK EDİNCE BENİ ARADI

Hevrin Xelef’in Ahrar Şarkiye çeteleri tarafından sabah 06:55 civarında katledildiğine dikkat çeken annesi Suat Muhammed şöyle anlattı: “Hevrin 11 Ekim günü saat 6’ya çeyrek kala evden çıktı ve Hasekê’ye gitti. Sabah saat 06:55’de telefonum çaldı. Baktık Hevrin’in telefonuydu. Ben 'herhalde Hevrin Hesekê’den çıkıp Rakka’ya gidiyor. Ondan dolayı beni aradı’ dedim. Telefonu açtık. Birileri kendi aralarında Arapça konuşuyorlardı. Biz ne kadar telefonda seslensek de cevap yoktu. Kendi aralarında konuşuyorlardı.

Bence kızım çeteleri fark edince, ‘anne pusuya girdik’ demek için beni aramıştı. Ama konuşmaya fırsatı olmadı. Her halde o olay esnasında telefon bir yere düştü ve öyle açık kaldı. Biz ne kadar ‘alo, alo’ desek de cevap yoktu. Biz onların konuşmalarını duyuyorduk. Ben o zaman kızımın çetelerin eline düştüğünü anladım. ‘Ya kızımı esir aldılar, yada öldürdüler’ diye düşündüm. Hatta hayattadır. Karşılığında bizden fidye isteyecekler’ diye para da hazırladık."

KATLİAMDA SOMUTLAŞAN İKİ İSİM

“Milli Ordu” sözcüsü Yusuf Hammud “Güçlerimiz M4’e ulaşmadı” diye katliamdaki sorumluluklarını inkar etmeye çalışsa da kısa süre içinde gerçekler ortaya çıktı. 18 Ekim 2019’da Ahrar Şarkiye çete gurubundan Haris El Rabah’la yapılan bir röportaj yayınlandı. Haris El Rabah olay günü o bölgede olduğunu, Hevrin Xelef ve beraberindeki konvoyun “Milli Ordu” güçlerince durdurulduğunu doğruladı. Haris Rebah Ahrar Şarkiye’nin katliamları gerçekleştirmediğini, farklı fraksiyonların gerçekleştirdiğini ve sosyal medyaya düşen videoyu kendisinin çekmediğini iddia etti.

Suriyeliler için Hakikat ve Adalet isimli hukuki inisiyatif, yaptığı araştırma sonucu hazırladığı raporda Haris Rabah’ın Hevrin Xelef ve beraberindeki 9 sivilin katleden gurupta olduğunu ve videoyu çeken kişi olduğunu belirtiyor. İnisiyatif raporunda Haris Rabah’ın daha önce Almanya’da oturum başvurusu yaptığına ve bir gazetecinin onu görüntülediğine yer veriyor.

Suriye Kadın Hakları Araştırma ve Savunma Merkezi yöneticisi Mizgin Hesen, olayda temel sorumlulardan birinin de çete gurubunun komutanı Hatem El Şakra olduğunu belirtti. Uluslararası mahkemeye sunacakları raporda bu kişilerin de isimlerine yer verildiğini söyledi.

Ki Hatem El Şakra’nın da Hevrin Xelef dahil 9 kişinin katledildiği gün M4 Karayolunda olduğu Ahrar Şarkiye’nin resmi tweter hesabından yayınladığı görüntülere yansımıştı. Sosyal Medyaya düşen görüntülerde Hatem El Şakra’nın esir aldıkları sivillere aşağılayıcı davranışı dikkat çekiyordu. Bu görüntülerin yayınlanmasından bir süre sonra sosyal medyada bu görüntülerdeki sivillerin infaz edilmiş halde yol kenarına atıldığını gösteren başka fotolar yayınlandı.

OLAY TANIKLARLA BELGELENDİ

Suriye Kadın Haklarını Araştırma ve Savunma Merkezi yöneticisi Mizgin Hesen, bir kadın kurumu olarak Hevrin Xelef’in katledildiği günden itibaren olayı araştırdıklarını belirterek işgal nedeniyle delil toplamakta zorlandıklarını söyledi. Mizgin Hesen, “Olayın ilk tanıklarına güvenlik nedeniyle ulaşamadık. Daha sonra bu alanlar zaten tümden işgal edildi. O nedenle delil toplamamız zor oldu” diye konuştu.

Mizgin Hesen, son süreçte katliamın bazı tanıklarına ulaşabildiklerini ifade ederek, “Fakat olayın tanıklarından ulaştıklarımızdan hepsi yardımcı olmadı. Çetelerin bulundukları alanda yaşadıkları için aileleri ve kendilerinin güvenliklerinden kaygılandılar. Fakat yardımcı olan bazı tanıklarda oldu. Bize çetelerin alana nasıl girdiğini, neler yaptıklarını anlattılar. Kaç arabaları vardı, bayrakları nasıldı, kendilerinden hangi isimle bahsediyorlardı. Bunları anlattılar. Bazı köylüler yine o yoldan sabah saatlerinde o yoldan geçmek isteyen bazı kişilerde olaya tanık olmuşlardı” dedi.

‘SMDK’NIN OLAYIN SORUMLUSUNU CEZALANDIRDIĞI DOĞRU DEĞİL’

Mizgin Hesen, son süreçte Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Konseyi’nin(SMDK) Hevrin Xelef cinayetinden sorumlu kişiyi tutukladığı haberlerinin gerçeği yansıtmadığını ve propaganda amaçlı olduğunu söyledi. Mizgin Hesen, “Hevrin Xelef ve 9 sivilin katledilmesinden sorumlu olanların yargılanması için bir çalışmanın yürüdüğünü gördüler. BM’nin Suriye Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu’nun raporunu gördüler. Bu raporda hem Hevrin’in katledilmesi hem de diğer savaş suçları yer alıyordu. Bu nedenle işte biz suçluyu açığa çıkardık, yargıladık, cezalandırdık’ propagandası yapıyorlar” diye konuştu.

Hevrin Xelaf cinayetinden sadece bir kişinin sorumlu olmadığını, bunun cenazesinden de belli olduğunu ifade eden Mizgin Hesen, “Sadece 1 kişinin eliyle işlenmiş bir cinayet değil. Gurup hepsi birlikte yapıyor. Ayrıca bir kişiyi yakaladıklarını söylediler. Biz de ismini araştırdık ve hiçbir isme ulaşamadık. Kimseyi tutuklamadılar. Bizce bu sadece bir propagandadan ibaret" ifadelerini kullandı.

NEDEN SUÇLULARIN YARGILANMASI İÇİN DAVA AÇILAMADI

Mizgin Hesen Hevrin Xelef’in annesinin katliamdaki suçluların yargılanabilmesi amacıyla dava açabilmek için Avrupa’ya gidip uzun süre uğraştığına dikkat çekerek “Bizde bu konuda uluslararası ceza mahkemesine yine diğer hukuki kurumlara başvurmak istedik. Ama hep engelle karşılaştık. Çünkü uluslararası hukuka göre Türkiye ve ona bağlı çetelerin hakkında dava açabilmen için önce Türkiye’deki mahkemelere başvurman gerekiyor. Ancak orada dava açtıktan ve oranın yaklaşımı netleştikten sonra uluslararası bir mahkemeye yada başka bir ülkedeki mahkemeye başvurabiliyorsun” dedi.

Mizgin Hesen Türkiye demokratik bir ülke olmadığını için bunun mümkün olmadığını dile getirerek şunları söyledi: “Türkiye kendi vatandaşlarına bile baskı ve işgal uygulamaları gerçekleştiriyor. Avukatlar üzerine büyük baskı, tutuklamalar, işkenceler var. Bu nedenle ne biz kurum olarak, nede şehit Hevrin’in ailesi Türkiye’ye gidip başvuruda dava başvurusunda bulunamadık.”

ERDOĞAN’DAN VE ABD’DEN DAVACIYIM

Hevrin Xelef’in annesi Suat Muhammed kızını yargılayanların cezalandırılabilmesi için dava açmak için gittiği Avrupa’da 7 ay boyunca uğraşmasına Mizgin Hesen’in belirttiği nedenle dava açamadı. Suat Muhammed, “Dava açmak için Avrupa’ya gittim ama gördüm ki ne insanlık ne de insan hakları, ne hukuku var. Kardeşi gitti başvurdu. O’na, ‘Ne olay burada yaşanmış, nede suçlular burada. Ancak buraya gelirlerse yakalarız’ dediler” diye konuştu.

Avrupa’da bazı avukatlarla tanıştığını ifade eden Suat Muhammed bu avukatların Hevrin Xelef’in katledilmesinden sorumlu olanların yargılanması için dava açacaklarını söyledi.

Davasının çetelerle değil Türkiye Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’la olduğunu belirten Suat Muhammed, “Avukatlara davamın çeteler üzerine olmadığını söyledim. Onlar paralı asker, kendilerini paraya satmışlar. Para verilirse gider insan öldürür, evleri yakar, insan kaçırırlar. Ben, Erdoğan ve O’na destek verenlerden davacıyım. Adını da koydum. Amerika da Hevrin’imin katledilmesinden sorumludur. Amerika’nın alanında katledildi. ‘Amerika çekileceğiz’ dedi. Ama Hevrin katledildiğinde daha oradan çekilmemişlerdi. Amerika’nın askerlerinin olduğu yere çok yakın bir yerde katlediliyor kızım.”

DAVA AÇILACAK

Mizgin, sadece Hevrin Xelef değil Kuzey ve Doğu Suriye’de Türkiye ve çetelerinin savaş suçlarına maruz kalan binlerce kişinin olduğuna dikkat çekerek, “Uluslararası hukukun bu durumundan kaynaklı hiçbiri dava açılamıyor. Fakat şimdi durumumuzu kavratma ve Uluslararası Ceza Mahkemesinde dava açma hazırlığı yapıyoruz. Bu konuda onlarla bir düzeyde ilişki geliştirdik. Avrupa’da da konu üzerine çalışan arkadaşlarımız var” diye konuştu.

Türk devletinin Suriye’deki varlığının uluslararası hukuka göre de işgal olduğuna dikkat çeken Mizgin Hesen bütün savaş suçlarının Türk devleti bünyesinde işlendiğini kaydetti. Mizgin Hesen, “Uluslar arası Ceza Hukukuna göre de sorumlu Türkiyeli yetkililerdir. Türkiye’den her gün alanlarımızı tehtid eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar sorumludur. Yine Selim İdris sorumludur" diye vurguladı.