Xelîl: Yeni bir Cenevre süreci başlatılmalı

TEV-DEM Yürütme Konseyi üyesi Aldar Xelîl, Cenevre sürecinin felç olduğunu ve Astana sürecinin İdlib operasyonu ile fiilen bittiğini belirterek, Kürtlerin yer aldığı yeni bir Cenevre sürecinin başlatılmasını istedi.

ANF’ye konuşan Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Yürütme Konseyi'nden Aldar Xelîl, Efrîn işgali, DAİŞ tehdidi, çözüm çabaları, tampon bölge fikri ve Kuzey-Doğu Suriye federasyon projesi konusunda değerlendirmelerde bulundu.

EFRÎN KENDİ HALKINA GERİ DÖNECEK

Efrîn’in işgale edilmesinden bir yıl sonra bu kez, işgali pekiştirmek için duvarlar örüldü. İçeride neler yaşanıyor ve bu işgale karşı nasıl bir mücadele yürütülüyor?

Bir yıl üç ay önce Efrîn işgal edildi. (İşgale karşı) Tarihi bir direniş sergilendi ve 1.500 şehit verildi. Bu sayıdan daha fazla kişi yaralandı. Halkımız da bir direniş içerisindeydi. Türk devletinin gücü, Efrîn coğrafyasını ele geçirdi. Ama hiçbir zaman Efrîn halkı ve direnişçilerinin iradesini ele geçiremez. Biz inanıyoruz ki, Efrîn kurtarılacak. Tüm amacımız, çalışmalarımız ve planlarımız buna yöneliktir. Ama bir şöyle bir gerçek var ki, nasıl ki Türk devleti Kuzey Kürdistan’ı yıllardır işgal edip sömürdüyse, Kürt varlığını, kültürü, dili ve tarihiyle birlikte ortadan kaldırmak için yıllarca uğraştıysa, şimdi aynı politikaları Efrîn’de de uyguluyor. En göz önünde olanı ve dünyanın gözleri önünde gerçekleşen durum ise, demografik değişimdir. Efrîn’in yerel halkını yerlerinden ettiler, tehdit ettiler, kalanları da günlük olarak gözaltına alıyor, alıkoyuyor, işkence ediyorlar. (Zorla göçertilenlerin) yerine Efrînli olmayanları, çetelerin ailelerini, demokrasi ve halklarına iradesine karşı eğitilenleri yerleştiriyorlar. Efrîn’in ulusal, dini ve kültürel kimliğini tamamen dönüştürüyorlar.

İşgal suçunun yanı sıra, buna bir de insanlığa karşı suçlar eklendi. Bu nedenle, işgal saldırılarının başladığı günden bu yana her zaman çeşitli direniş biçimleri içerisindeyiz. İlk iki ay askeri bir direniş sergileniyordu. Sonra, Şehba’daki Efrîn halkımız direnişe geçti. Çok zor koşullarda, tüm bu zorluklara tahammül göstererek direniyorlar. Biz de hareket olarak, siyasi, diplomatik, ekonomik ve örgütsel çalışmalar yürütüyoruz. Yürütülen Çağın Direnişi (Efrîn’de işgale karşı direniş) kapsamında Efrîn’in özgürleştirilmesi için çalışmalar yapılıyor.

Bu vesileyle, hemen her gün Efrîn’de eylemler gerçekleştiren ve şehitler veren Efrîn kurtuluş güçlerini selamlıyor, saygı ve hürmetlerini sunuyorum. Devam eden bu direniş ve haklımızın her yerde desteği ile, Efrîn’in özgürleşeceği kanaatindeyim. Tüm diplomatik görüşmelerimiz, çalışmalarımız ve hazırlıklarımın da temel maddelerinden birini Efrîn’in nasıl özgürleştirileceği oluşturuyor. Başaracağımıza inanıyoruz. Düşman ne yaparsa yapsın, Efrîn kendi halkına geri dönecektir.

DAİŞ TEHDİDİ SÜRÜYOR

DAİŞ halen bir tehdit mi?

DAİŞ fikir olarak, zihniyette henüz bir tehdit olarak varlığını sürdürüyor. Askeri bir güç olarak yenilgiye uğratılsa da, gizli grupları var, uyuyan hücreleri var. Bu sadece Rojava’da, kuzey ve doğu Suriye’de değil, tüm insanlığa karşı bir tehdit olarak kalmaya devam ediyor. Tüm dünya bu tehditle yaşıyor. Bu nedenle, şimdiye kadar yürütülen ortak mücadele, DAİŞ artıklarının temizlenmesi için, DAİŞ zihniyetine karşı, ona destek verenlere karşı da yürütülmeli. Ancak böyle DAİŞ’e son verilebilir. Aksi halde DAİŞ yeniden kendisini örgütleyebilir.

DAİŞ’Lİ TUTUKLULAR AĞIR BİR YÜK VE TEHDİT

Tutuklu DAİŞ mensupları konusunda bir çözüm bulunabildi mi?

Doğrusu, bu tutuklular Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi üzerinde ağır bir yüktür. Sayıları çok fazla ve bunlar tehdit oluşturuyorlar. Tehlikeli bir zihniyete sahipler. Bu nedenle herkesin gündemindedir. Vatandaşı oldukları ülkeler, gelip onları almadılar. Bu nedenle Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi bir öneri yaptı.

Uluslararası mahkeme önerisinden mi bahsediyorsunuz?

Birleşmiş Milletlerle, uluslararası güçlerle bir mahkeme kurularak, DAİŞ’lilerin yargılanmasını önerdik. Onlara yardım edenler, üye olanlar ve hatta devletler düzeyinde onlara destek olanlar dahil tüm gerçeklerin ortaya çıkarılması gerekiyor. DAİŞ nasıl ortaya çıktı, suçlar nasıl işlendi, nasıl bu sonuçlar yaratıldı, tüm bunların ortaya çıkması gerekiyor. Bunun yanısıra, faillerin de işledikleri suçların hesabını vermesi gerekiyor.

CENEVRE VE ASTANA BİTTİ, YENİ GÖRÜŞMELER BAŞLATILMALI

Cenevre ve Astana süreçleri siyasi çözüme evrilmedi. Tıkanma nerede yaşandı, bundan sonra nasıl bir çözüm mümkün?

Cenevre görüşmeleri zaten felç oldu. Başlangıçta, muhalefet Suriye içinde ve dışında etki sahibiydi. Ancak şimdiki durum böyle değil. Tüm güçlerini kaybettiler. Suriye içerisinde hiçbir etkileri kalmadı. Bu nedenle rejim de onları ciddiye almıyor ve onlarla oturmuyor. Hatta Türk devleti de bir noktaya kadar onlara destek veriyordu. Onların ellerindeki bazı kentleri koruyordu. Ama Türkiye onları da sattı. Guta, Humus, Hama, Halep ve son olarak İdlib’de, her yer de onlardan elini çekiyor. Güçsüz hale geldiler. Cenevre de böylece felç oldu. Astana ise Rusya, Türkiye ve İran arasındaydı. İdlib operasyonu ile birlikte o da etkisiz hale getirildi. Artık Astana süreci kalmadı denilebilir. Her ne kadar Rusya, yine görüşmeler organize etse de şekilseldir, gerçekte sona erdi.

Biz ise başından beri, Birleşmiş Milletler çatısı altında görüşmelerin iyi olacağını söyledik. Şimdi de Cenevre’nin yeniden canlanması ve içerisinde bizim de yer almamızla birlikte etkili olacağını düşünüyoruz. Diğer güçlerin zayıflaması nedeniyle, biz rejimle karşı karşıya geldiğimizde durumu ifade edebiliriz.

ŞAM REJİMİ İLE GÖRÜŞMELER DURDU

Çözüm konusunda rejimle bir temasınız var mı?

Diğer bir çözüm olarak, biz üçüncü tarafların arabuluculuğunda rejimle bir çözüm üzerine tartışabiliriz. Bazı çabalar oldu. Ama Şam rejimi kabul etmedi. Var olan görüşmeleri de durdurdu. Diyalog için gereken koşulları oradan kaldırdılar. Mevcut durumda görüşme yok. Ancak şunu belirtmek istiyoruz; herkes bilmeli ki, Suriye’de siyasi ve barışçıl bir çözüm öne sürecek etki sahibi aktörlerle diyaloga ve çözüm için görüşmelere hazırız.

TAMPON BÖLGE FİKRİ NETLİK KAZANMADI

Peki sınır hattında bir tampon bölge kurulması fikrinde ilerleme var mı?

Güvenlikli bölge gündeme geldi. Şimdi de uluslararası güçler, Türkler, Amerikalılar ve koalisyon güçlerinin gündeminde yer almaya devam ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi ile de bu konuyu görüşüyorlar. Bu konuda bir kaç toplantı da oldu. Ancak henüz bir sonuç çıkmadı. Netleşen bir durum yok. Gündem olarak ortaya atıldı, ama bu projenin nasıl olacağı ve nasıl gerçekleşeceğine dair ittifak oluşmadı. Yine de çabalar devam ediyor. ABD, başta Avrupa ülkeleri ve koalisyon içerisindeki ülkeleri ortak etmek istiyor. Türkiye’ye bazı şeyleri kabul ettirme yönünde çabalar var. Bunlar, Türkiye’nin denetiminde olmayacak ve uluslararası bir muhataplık oluşacak şekilde öne çıkıyor. Bizim de onlara ilettiğimiz şartlarımız var; bazı konular Efrîn meselesine bağlı, bazıları Türklerin bu projede yer almasına ilişkin, bazı konular da sınırda duracak güçlere ilişkindir. Ancak henüz ittifak kurmak için netleşen bir durum yok. Netleşmesi için biraz daha zamana ihtiyaç var.

HENÜZ DEVRİM AŞAMASINDAYIZ

Bir yanda DAİŞ tehdidi, diğer yanda Türk devletinin işgalleri ve çözümsüzlük sarmalındaki Suriye iç savaşının gölgesinde Kuzey ve Doğu Suriye Federasyonu olarak somutlaşan model genel hatları ile nasıl işliyor?

Hem Rojava hem de Kuzey-Doğu Suriye’de yaşayan halklar birlikte, demokratik ulus temelinde bu devrime öncülük ettiler. Bu bölgede Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Ermeni, Keldani, Çerkez, hepsi birlikte bu devrimin sahibidirler, bu devrimde yerlerini alıyorlar ve birlikte çalışma yürütüyorlar. Bu demokratik bir devrimdir ve gücünü halktan alıyor. Bu devrim, toplumsal bir ekonomi, toplumsal bir savunma gücü, sosyal hizmetlerin halk tarafından yürütüldüğü, halkın kendi kendisini yönettiği, toplumun içerisinde yer aldığı meclislerin olduğu toplumsal bir devrimdir. Toplumun her alanında halk kendi örgütlenmeleri ile devrimi yürütüyor. Ekonomisi de, savunması da halkın örgütlenmesine dayanıyor. Bu örgütlenme ne kadar güçlü olursa, çalışmalar da o kadar güçlü olur.

Örgütlenmedeki mevcut aşama neye tekabül ediyor?

Biz halen devrim aşamasındayız. İnşa aşamasındayız. Yaratım aşamasındayız. Henüz bazı şeyler, başlangıç aşamasında. Bazı önemli adımlar da atıldı. Ama bu devam ediyor. Halkımız yıllarca tehdit altında kaldı. Saldırılara maruz kaldı. Türk ve DAİŞ tehditleri nedeniyle şimdiye kadar ağırlık savunmaya verildi. Artık umuyorum ki, savunmanın yanında, eğitim, belediyecilik, sağlık hizmetleri gibi çalışmalar da güçlenir. Bunlar hepsi gündemde. Bunun için kurumlar, dernekler, komiteler, komisyonlar ve meclisler oluşturuldu. Bu çerçevede önemli bir çalışma yürütülüyor.