YPJ sözcüsü: Şengal gibi Efrîn'i de özgürleştireceğiz!

YPJ sözcüsü Nesrin Abdullah, DAİŞ’in elindeki son kara parçasının da düşmesine sayılı günler kaldığını söyledi. Abdullah, yüzlerce Êzidî kadını kurtardıklarını belirtirken, "Efrîn’i de Şengal gibi özgürleştirme sözünü veriyoruz" dedi.

Cizîre’nin Fırtınası Hamlesi'nin Bahoz köyünün de tümden çetelerden temizlenerek, DAİŞ’in elinde kalan son toprak parçasının da kurtarılması müjdesinin gelmesine sayılı günler kaldı.

DAİŞ'ten söz ederken, bu vahşi çete organizasyonu tarafından Şengal Katliamı'nı ve esir edilip köle pazarlarında satılan binlerce Êzidî kadını anmamak mümkün değil. Hamlenin sonlarına gelirken de YPG, YPJ, QSD tarafından kurtarılan Êzidî kadınların sayısı her geçen gün artıyor.

Bu vahşi organizasyona karşı Şengal Katliamı’nda koridor açarak binlerce Êzidî insanı kurtaran, Şengal’in özgürleşmesinde büyük rol sahibi olan, yine hamleler boyunca yüzlerce kadını kurtararak Şengal’e, akrabalarına ulaşmalarını sağlayan temel güç ise YPJ.

YPJ Sözcüsü Nesrin Abdullah, DAİŞ’e karşı Şengal’de ve Kuzey Suriye’de nasıl bir motivasyonla savaştıklarını, yüzlerce Êzidî kadın ve çocuğu nasıl kurtardıklarını ve kayıp Êzîdi kadınları bulma hedeflerini ANF’ye anlattı.

Abdullah, Efrîn’i işgal eden Türk devleti ve çetelerinin vahşi, kadın düşmanı uygulamalarıyla DAİŞ’in pratikleri arasında bir fark olmadığını belirterek, “Bu doğrultuda tüm halkımıza Efrîn’i de Şengal gibi özgürleştirme sözünü veriyoruz. Efrîn’deki DAİŞ’i de bitirip oradaki kadınları da özgürleştireceğiz. Pratiklerimiz sözlerimizin sahibi olduğumuzu göstermiştir” dedi.

‘ŞENGAL İÇİN BÜTÜN İMKÂNLARIMIZI SEFERBER ETTİK’

Abdullah, 2014'te DAİŞ saldırısı sırasında peşmergenin geri çekilerek Êzidîleri savunmasız bırakması üzerine Şengal katliamının gerçekleştirildiğine; yaşlı, çocuk, kadın binlerce Êzidî insanın esir alındığına dikkat çekerek, şöyle dedi:

“Bu saldırılar başladığında bizler de YPG-YPJ olarak bir savunma tutumu içerisindeydik. Çünkü bizim bölgelerimizde de saldırılar vardı. Hem DAİŞ, hem El Nusra gibi terörist gruplara karşı bir savunma içerisindeydik. Tabii ki bunun bölgemizde yaşanması Şengal halkının savunmasını yapmayacağımız yada Şengal halkına karşı görevimizi yerine getirmeyeceğimiz anlamına gelmiyordu. Binlerce YPG-YPJ savaşçısı yönünü Şengal’e döndü ve Şengal halkının savunmasında yerini aldı.

Aynı zamanda DAİŞ’e karşı büyük bir direniş gerçekleşti ve onlarca arkadaşımız burada şehit düştü. Bu noktada üzerimize düşen ne varsa hem ulusal hem de insani açıdan bütün imkânlarımızı seferber ettik. Ve Şengalliler kurtarılarak Rojava’ya geçirildi. Rojava halkı da bütün imkânlarıyla Êzidî halkının güvenliği ve yaşamsal ihtiyaçları için onlara sahip çıktılar. Bilindiği üzere hâlâ Newroz Kampında yüzlerce Şengalli Êzidî halkımız burada yaşamaktadır. Demokratik Özerk Yönetimin imkânları dâhilinde imkanlar sunulmaktadır."

‘DAİŞ ALÇAKLIĞINI KABUL EDEMEZDİK’

Abdullah, DAİŞ’in esir aldığı Êzidî erkeklerin neredeyse tümünü, kadınların ise bir bölümünü katlettiğini, esir kadınları Irak’ta ve Suriye’de egemenliği altındaki bölgelere kaçırdığını dile getirerek, şöyle devam etti:

“Bütün insanlık dışı uygulamaları esirlere de yaptılar. Kadınları köle pazarlarında sattılar. Müslüman olmaya zorladılar, Êzidî çocukları asimile edip birer cihatçı olarak kendi toplumlarına düşman hale getirmeye çalıştılar.

Bu durumda en az yaptıkları katliamlar kadar ağırdı. Katlettikleri toplumun en temel fertleri kadın ve çocukları uzaklaştırmak, kendi toplumlarına düşman hale getirmek için her türlü vahşi ve alçakça uygulamayı yaptılar. YPG, YPJ güçleri olarak Şengal katliamı kadar kabul edilemez bir durumdu. DAİŞ’in bu alçaklığını kabul edemez ve ona karşı eylemsiz kalamazdık."

‘HER ADIMIMIZDA ÊZİDÎ KADINLARI KURTARMAYI HEDEFLEDİK’

Abdullah, her zaman Êzidî kadınlarına ve toplumuna onların intikamını DAİŞ’i bitirerek ve esir insanları özgürleştirerek almanın sözünü verdiklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Şengal’de yaşanan ferman için ise bizler nasıl ki ilk katliam zamanı görevimizi yerine getirdiysek, yine aynı kararlılıkla esir olan halkın ve Şengal’in de özgürleşmesi için her yönden mücadelemizi devam ettirdik.

Attığımız her adım ve yaptığımız her hamlede amacımız elimizin yetiştiği nerede bir Êzidî kadın varsa onu kurtarabilmekti. Sonuç itibarıyla da yüzlerce Êzidî kadın, çocuk, genç kurtarıldı.Bir yandan da Şengal’in özgürleştirilmesi için elimizden ne geliyorsa yaptık ve Şengal’in özgürleştirilmesinde büyük rol ve misyon sahibi olduk. Bunlar Êzidî toplumuna ve kadınlara sözümüzdü, adım adım gerçekleştirmek bizim için onur borcuydu."

‘ÖZ SAVUNMALARINA KATKIYI VİCDANİ GÖREV BİLDİK’

Şengal halkı ve kadınlarının kendi savunmalarını yapabilmeleri için gerekli eğitim, örgütleme, lojistik desteği daima sunduklarını ifade eden Abdullah, şöyle konuştu:

“Kendilerini örgütleme, savunma, kendi bölgesini koruyabilecek ve bu gibi konularda kendileri yönetebilecek duruma gelinceye kadar yanlarında olduk. Burada amaç, özelde de kadına karşı bizlerin vicdani ve ahlaki bir göreviydi.

Biliyorduk ki Êzidî toplumu savunması için birilerine muhtaç olmasaydı, Êzidî toplumu ve kadınları savunmalarını yapabilseydi, belki bu çapta bir katliam ve trajedi gelişmeyecekti. O açıdan onların öz savunmasını geliştirme noktasında destek sunmayı hayati bir görev bildik. YBŞ ve YJŞ’nin kurulmasında katkımız olduğu için onurluyuz. Özellikle YJŞ gibi Êzidî kadının ilk öz savunma örgütünün kendine güvenerek DAİŞ’e karşı mücadeleye katılmasından büyük moral aldık ve bu moralle daha güçlü savaştık."

‘ANTİ TERÖR EKİPLERİMİZ BÜYÜK TİTİZLİKLE ÇALIŞTI’

Abdullah, hamlelerde DAİŞ’in elinden esir Êzîdî kadınları nasıl kurtardıklarını ise şöyle anlattı:

"DAİŞ’e karşı yaptığımız temel hamlelerde en temel hedeflerimizden biri de DAİŞ’in elinde bulunan Êzidî kadınların özgürleştirilmesiydi. Bunu kendisine temel hedeflerden biri olarak gören güçlerimiz hamlelerde yüzlerce Êzîdî kadın ve çocuğu kurtardı. Anti-Terör ekiplerimizce bu noktada eylemler gerçekleştiriliyor ,hem halk hem Êzîdî kadınlar koordineli bir şekilde kurtarılıyorlardı.

Bu kadınlara ulaşabilmemiz için başka yöntemlerimiz de vardı tabii. Onları da çok gizli bir biçimde büyük bir titizlikle yürüttük ki bu insanlarımız zarar görmeden kurtarılsın ve çok daha fazla insanımızı kurtarabilelim.

‘YÜZLERCE ÊZİDÎ KADINI KURTARDIK’

Kurtarılan Êzidî Kadınları akrabalarına ve Şengal’e ulaştırma konusunda Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Qamişlo Kantonu Kadın Konseyine teslim ediyorduk. Êzidî Evi yetkilileri de bir süreçten sonra bu çalışmaya katıldı. Kadın Konseyi de bu insanlarımız sağlık ve psikolojik açıdan biraz toparlandıktan sonra Şengal Sivil Meclisi’ne aktarıyorlar. Şengal Sivil Meclisi gereken araştırmaları yaptıktan sonra bu insanlarımızı akrabalarına ulaştırıyor.

Bu şekilde resmi bir çalışma yürüttük ve yürütmeye devam ediyoruz. Şu anda da hamlede Êzidî kadınlar ve çocuklar kurtarılıyor. Bu sayı her geçen gün artıyor. Son rakamları tam bilemiyoruz. Fakat ilk dönemlerde sicilleri almıyorduk. Daha sonra sicilleri almaya başladık. Bizim elimizde 400’den fazla kurtarılmış insanımızın sicili var. Bunlardan en az 330’u kadınlardır. Yani Şengal Sivil Meclisi’nden edindiğimiz bilgilere göre bu son 15 güne kadar yaklaşık 700 Êzidî kadın ve çocuk YPJ güçlerimiz tarafından kurtarıldı.”

‘KURTARILAN HER BİR KADINDA DAHA DA HIRSLANDIK’

Abdullah, kurtardıkları her kadın ve çocuğu dinlediklerinde mücadele güçlerinin arttığını ve kalan kişilere de ulaşabilmek için çalışmalarını daha da güçlendirdiklerini söyleyerek, “Çünkü Êzidîler şahsında yaşanan bu durum bir trajediydi, çok ağırdı ve bir insanlık ayıbıydı. Bizler her bir Êzidî kadınını kurtardığımızda sanki yeniden Şengal’i özgürleştiriyormuşuz gibi hissediyorduk. Bu temelde mücadele ediyorduk. Bu yaklaşım ve sorumlulukla her zaman kadınların savunucusu olacağız. Mücadelemize bu şekilde yaklaşıp, sorumluluklarımızı yerine getireceğiz" diye ekledi.

‘BAZI KADINLARIN EZAZ’A GÖTÜRÜLDÜĞÜNÜ DUYDUK’

Tahmini olarak DAİŞ’in elindeki 2500-3000’e yakın Êzidî kadının halen akıbetlerinin belli olmadığını belirten Abdullah, şunları dile getirdi: “Henüz tam sayı belli değil. Katledilen kadınlar da oldu. Fakat biz 2500 civarında kadının halen DAİŞ ve ortaklarının elinde olduğunu düşünüyoruz. Hamle halen devam ediyor ve Bahoz’da halen siviller var. Bunların içinde Êzidî kadın ve çocuklarının da olduğunu tahmin ediyoruz. Zaten her gün mutlaka kurtarılan Êzidî insanlarımız oluyor. Bazılarının Türkiye ve farklı ülkelere satıldıkları, yine bir kısmının Ezaz’a götürüldüğüne dair duyumlar aldık. Bu konuda çalışma yürütüyoruz. Hedefimiz o kadınları da kurtarmaktır. Kadının ve toplumun özgürlüğü için çalışıyoruz ve savaşıyoruz. Êzidî halkı gibi onlarca defa trajedi yaşamış bir halkın öfkesiyle bu mücadelemiz sürecek."

‘EFRÎN'DEKİ DAİŞ’İ DE BİTİRECEĞİZ’

Nesrin Abdullah, DAİŞ’in elindeki son kara parçasının da düşmesine sayılı günler kaldığının altını çizerek, şu mesajları da verdi:

“Bu Êzidî kadınlarına ve toplumuna vereceğimiz en güzel müjde olacak. Fakat DAİŞ ve DAİŞ zihniyeti şu anda Efrîn’dedir. Nasıl ki DAİŞ’i örgütledi ve büyüttüyse şu anda Efrînli kadınlara, hatta oradaki mülteci kadınlara da zulmediyor.

DAİŞ nasıl kadınlara tecavüz ettiyse, eşlerini ve çocuklarını katlettiyse işgalci Türk devleti ve çeteleri de Efrîn’de aynı şeyi yapıyor. DAİŞ nasıl kadınları çarşafa soktu ve eve kapattıysa Türk devletinin de Efrîn pratiği aynıdır. Biri kadınları topraklarından kaçırdı işkence, katliam, tecavüz, çarşaf uygulamalarını yaptı. Diğeri yani Türk devleti de kadın kenti Efrîn topraklarını işgal etti, kadınlara karşı aynı alçakça uygulamaları geliştirdi. Ne farkı vardır? DAİŞ de Türk devleti de diğer çeteleri de vahşidir, kadın düşmanıdır.

Ayrıca bizler Türk devletinin DAİŞ’i Efrîn işgal harekâtı ve sonrasında Efrîn içinde de kullandığını iyi biliyoruz. Bu doğrultuda tüm halkımıza Efrîn’i de Şengal gibi özgürleştirme sözünü veriyoruz. Efrîn’deki DAİŞ’i de bitirip oradaki kadınları da özgürleştireceğiz. Pratiklerimiz sözlerimizin sahibi olduğumuzu göstermiştir."