KCK Ekoloji Komitesi: Seçimde tavrımız ekolojiden yana

KCK Ekoloji Komitesi, “Toplumsal ekoloji mücadelesi ve kendi demokratik ekolojik toplum perspektifimizi sandıkta yeşertmenin tam da zamanı. Oylar Yeşil Sol Parti’ye!” dedi.

KCK Ekoloji Komitesi,  14 Mayıs seçimlerine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

 Ekoloji Komitesi,  “Türkiye ve Kurdistan’daki ekolojik kırım seçim sürecinde de devam ediyor. AKP-MHP faşizmi doğal yaşam alanlarını enerji ve inşaat şirketlerine açarak yağma ve talanını derinleştiriyor. 6 Şubat’ta yaşanan deprem ardından dağ gibi moloz yığınları doğaya bırakılarak bu kırım daha da boyutlandırılıyor. AKP-MHP faşizmi Kurdistan’da sürdürdüğü savaşın ve seçimin bütçesini de doğa talanıyla elde etmeye çalışılıyor. Cudi’den Kaz Dağları’na, İkizdere’den Akkuyu’ya kadar bütün coğrafya enerji ve inşaat şirketlerinin aç gözlü kar hırsına peşkeş çekilmiş durumda” dedi.

KCK Ekoloji Komitesi açıklamasında şu hususlara dikkat çekildi:

“Hiroşima ve Çernobil faciasının sonuçları tazeliğini korurken, AKP-MHP faşizmi bilim insanları, çevre ve ekoloji hareketlerinin ısrarlı direnişine rağmen, bu süreçteki tek destekçisi Putin ile birlikte Akkuyu Nükleer Termik Santrali’ni seçim yatırımı olarak devreye koyuyor. Adeta Akdeniz cenneti Akkuyu’da ikinci “Çernobil” faciası için hazırlık yapılıyor. Akkuyu Nükleer Termik Santral alanının sürekli hareket halinde olduğunu vurgulayan bilim insanları ve ekoloji hareketleri de bu gerçeğe dikkat çekiyor. Yani Akkuyu Nükleer Santrali işaret edilen tehlikeli yönleriyle “malumun ilanı” anlamına geliyor.

Bunun yanısıra AKP-MHP faşizmi, Kurdistan halkına karşı başlattığı soykırım savaşını şiddetlendirse de, gerillanın direnişiyle beklediği sonucu alamayarak bir bozgunu yaşıyor. Dolayısıyla hiçbir hukuk ve ahlaki kural tanımadan çok büyük harcamalarla yürüttüğü savaşı ülkenin tüm doğasını yok ederek sürdürmek istiyor. Kurdistan coğrafyasında “güneş enerji sistemleri” adı altında geliştirmeye çalıştığı rant projesiyle de tarımı ve hayvancılığı yok ediyor.

21 Ocak 2023’te İstanbul’da düzenlenen Ekoloji Hareketleri Konferansı’nda bu gerçek çok önceden görüldüğü için “seçimde tavrımız ekolojiden yana” denilerek ortak tutum belirlendi.

Çünkü; sınır tanımayan doğa kıyımı karşısında, tam da bu kararı, yani seçimdeki tavrımızı pratikleştireceğimiz bir zamandayız.

Çünkü; seçimdeki tercihimizi ve tavrımızı demokrasiden, ekolojiden ve kadın özgürlüğünden yana kullanacağımız bir zamanı;

Çünkü; Doğayı ve insanı sömüren, halklarımız arasında ırkçılığı, milliyetçiği, çeteciliği körükleyen, toplumu tahakküm altına alarak kendi varlığını sürdürmek isteyen faşist, despotik yönetime karşı, halklarımızın özgür iradesi ve demokratik kültürünü seçim sandığında açığa çıkarmanın da zamanı.

Çünkü; barınma da dahil bütün canlıların yurt edinme ve kendi doğasında, çevresinde engelsiz yaşama hakkını korumanın, insanın toplumsallığına karşı çıkan her şeye yönelik sandıkta direnişi büyütmenin de tam zamanı.

Çünkü, insanın ayağının bastığı toprağı, içtiği suyu, soluduğu havayı kendi yaşam alanına dönüştürmeyi esas alana yönelik saygıyı, sandıkta yaratmanın tam zamanı.

Çünkü, kanserleşmiş kente karşı ekolojik köyleri, toprağın rant uğruna talanına karşı komünleri, tekellere karşı halkın öz üretim gücü olan kooperatifleri sandıkta kurmanın tam zamanı.

Çünkü, kapitalist modernite ve onun tekelci formuna karşı toplumsal ekoloji mücadelesi ve kendi demokratik ekolojik toplum perspektifimizi sandıkta yeşertmenin tam da zamanı.

Yani seçimdeki tavrımız; 2011 seçim vetolarında “Köpekleri salmışlar, taşları bağlamışlar” ironisini kendi gencecik bedeninde güncelleyen ve AKP polisleri tarafından katledilen İbrahim Oruç’un söylediği gibi, “Taşlar AKP’ye, oylar Yeşil Sol Parti’ye!”