Yeşil Sol adayı Kordu: Dersim'in sorunlarını çözüp inşa süreci başlatacağız

Dersim'in özgün sorunları için mücadeleyi büyüteceklerini söyleyen Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili Adayı Ayten Kordu, inşa sürecini de kadınların üstleneceğini vurguladı; "Her insanımız bir sandık görevlisidir. Herkes sahip çıkmalıdır" dedi.

Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili Adayı Ayten Kordu, 14 Mayıs'ta düzenlenecek seçim sürecine ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu.


Dersim'de büyük bir coşku ile karşılaştığını söyleyen Kordu, "Ben de çok heyecanlıydım. Çok coşkulu bir karşılama vardı. O bana çok güç verdi. Yani müthiş güç aldım. Dersim'in zaten bir kadın aday talebi vardı. Dersim'de kadın emeği var. Yani aslında bir kadın şehri, bütün yaşam alanlarında kadın var, aslında yaşamı döndüren, çeviren" dedi.

'HALK YEŞİL SOL'A BÜYÜK ANLAM BİÇTİ'

Hem kadın aday olması hem de Emek ve Özgürlük İttifakı'nın aday olmasının kentte önemsendiğini dile getiren Kordu, "Halk ortaklaşmaktan, birlikte hareket etmekten memnun. Yine cumhurbaşkanlığı konusunda partimizin ve ittifakımızın tarihsel sorumlulukla, politik yaklaşım olarak cumhurbaşkanı adayı çıkarmayışından memnun. Bu yaklaşıma anlam biçiyordu. Tek adam rejimi yıkılacak derken, işaret ettiğimiz şeyin farkında. Dersim'in tarihsel, politik bilinci var, direniş tarihi var. Okuyor, takip ediyor, siyasal süreci takip ediyor. Kendisini hangi riskleri ve tehlikelerin beklediğini bilen bir kent. Dolayısıyla Yeşil ve Sol Parti'nin adayı olmam ve kadın olmam taleplerine zaten uygundu" dedi.

DERSİM'İN MÜCADELE BAŞLIKLARI

Yeşil Sol Parti'nin toplumsal ihtiyaçlara göre geniş bir programın sahibi olduğunu vurgulayan Kordu, şöyle konuştu: 

"Şimdi Dersim'in özelinde tabii ki genelle benzeşen bazı problemler olmakla birlikte kendi özgün problemleri var. Dersim, isminin iade edilmesini istiyor. Seyit Rıza ve arkadaşlarının, yoldaşlarının hâlâ mezarları belli değil, mezarlarının bulunmasını istiyor. Yine dille ilgili, kaybolan diller arasına girdi. Yaşlılarımız konuşuyor. Gençlerimiz ama ben de asimilasyon çocuğuyum. Anlatsam da konuşamıyorum. Bu konuda daha fazla bir çabam olacak tabii. Dille ilgili çalışma yürütülmesi gerekiyor kentte. Kentin kendi çabası olacak tabii ama Meclis'te de talebimizdir. Anadiller konusunda, eğitimin verilmesi, hizmetlerin anadilde verilmesi. Bu taleplerimiz arasında. Yine inanç konusunda baskı var kentimizde. Ziyaretlerimize turistik yaklaşım var. Bir turistik kent gibi ele alıp ziyaretlerimiz de sanki turizmin bir parçasıymış gibi göstermek var. Bizim hakikatimizdir ziyaretler. Bizim ruhumuzu, kültürümüzü, bizi besleyen hakikatlerimizdir. Dolayısıyla böyle turistik yerler gibi yaklaşılmasını kabul etmiyor halk.

Halkın din dersleri konusunda bir talebi var. Zorunlu din derslerinin kaldırılması konusunda talebi var. Evet, şimdi okullarda biraz seçmeli gibi yaklaşıyorlar ama bu ülkede her açıdan bir özgürlük yok. Düşünsel özgürlük de yok. Veliler sıkıntı yaşıyor. 'Şimdi o dini seçmezse okulda bırakılır mı, acaba sınıfta bırakılır mı' gibi kaygılar var. Çünkü hâlâ hegemonik bir iktidar, tahakkümcü bir iktidar yaklaşımı var. Hukuksal olarak da bir hakka bağlanması gerekiyor. Kimlikler ve dinler, inançlar konusunda şunu talep ediyoruz; anayasal eşit vatandaşlık, yurttaşlık hukukunun uygulanması. Bunlar uygulanırsa ancak eğitimdir, sosyaldir, dildir, bu bağlamda Meclis'te çözümü gerçekleşebilir. Bu konuda talepleri var.

Yine kentimiz doğa konusunda çok duyarlı. Doğa talan ediliyor. Barajlar var. Barajlarla zaten iklim değiştirildi. Madenler kirletiyor. Bu konuda çok ciddi bilinç var. Canlılar, hayvanlar konusunda da öyle. Doğa konusunda da öyle. Bir bütün olarak. Tabii biz bunları ekolojik olarak ele alıyoruz ve bir bütün olarak ele aldığımızda bir insanın kendi yaşamını bozmadan, doğasını bozmadan, kültürüyle, inancıyla, tarihiyle birlikte yaşamasını ekolojik olarak ele alıyoruz. Dil ve inanç konusunu da bu kapsamda ele alıyoruz. Çünkü insanı besleyen şeyler bunlar. 
Dışarıya da daha fazla duyurmalıyız bu duyarlılığı. Avrupa'da bir diaspora var. Sürgüne giden Dersim diasporası var. Onlar da bu konuda çok duyarlılar. Burayı takip ediyorlar. Sorunlara ilişkin de kendileri Avrupa'dan çalışma yürütüyorlar.

ÖZEL SAVAŞ POLİTİKALARI

Orman yangınları var. Özel savaş politikalarıyla ilgili bir kısmı. Dağlarımız bombalanıyor. Bombalanınca yangın çıkıyor. Orman yanıyor. Geçen senelerde de insanlar söndürmek için gidiyorlar ama bölgeye sokulmuyorlar. Bunlar özel savaş politikalarıyla ilgili. Biz o konuda da artık ülkemizde barışın olması, çatışmanın olmaması, müzakerenin yerleşmesini kendi programımızda da talep ediyoruz. Her şey birbirine çok bağlı.

'İŞSİZLİK NEDENİYLE GÖÇ EDİLİYOR'

İşsizlik var, yatırım yok Dersim'de. Üretimden kopartılıyor insanlar. Sadece hizmet sektörü ve esnaf olma durumu var. Köydeki insanlarımız mesela, zaten göçten dolayı sadece yaşlılarımız kalmış durumda. Tarım yaptıklarında mazotu, gübreyi karşılayamıyorlar. Masrafını karşılamıyor. Hayvancılık şimdiye kadar geliştirilemiyor, destek de yok gelişmesi için, teşvik ve destek de yok. İşsizlikle ilgili ciddi talepleri var. 'Çocuklarımızı okutuyoruz zor bela, bir meslek sahibi olsunlar diye ama iş yok, göç etmek zorunda kalıyorlar' diyorlar. İnsanlar sadece şehir dışına değil, ülke dışına çıkıyor. O yüzden bir göç de var son yıllarda. Beş-altı bin kişinin yurt dışına çıktığı söyleniyor. Bununla ilgili de çalışma yürütmemiz gerekiyor. Ekonomik yatırımları buraya teşvik etmeyi, arttırmayı, kooperatifleri geliştirmeliyiz belki. Özgün çalışmalar yapmamız gerekiyor. 
Yozlaştırma politikaları var, uyuşturucu var. Ciddi olarak burada yaygınlaşıyor. Aslında küçük bir kent ama ona rağmen uyuşturucu sorunu var. İnsanlarımızın çoğu bunlardan da tedirgin, çocuklarının uyuşturucuya alıştırılmalarıyla ilgili. Bununla ilgili ciddi duyarlılık yaratmamız gerekiyor kentte. Kurumsallaşma yaratmamız gerekiyor. Bilinçlenme daha fazla açığa çıkarmamız gerekiyor. Ve onun tedbirlerini alacak yöntemler geliştirmemiz gerekiyor.

Bunların hepsi aslında bizim kendi programlarımızda var. Fakat bunların Meclis'te çözüm yollarını geliştirme konusunda insanların talebi var. Özgünlüğümüze, kültürümüze, burada bulunan halkımızın taleplerine göre ortaklaşa çözüm yolları bulabileceğimiz yol ve yöntemler düşünüyoruz. Bunun için de çaba göstereceğiz."

'İNŞA SÜRECİNİN ÖNCÜSÜ KADINLAR OLACAK'

Kordu, halkın AKP-MHP iktidarının yıkılması noktasında çok ciddi beklentisi olduğunu söyleyerek, "İnsanlar artık 'böyle devam ederse yaşayamayız' diyor. Tehlikenin farkındalar. Bu kanalların da açılabileceği umudu var halkımızda. Zaten böyle yaklaşıyor. Demokrasi kanallarımız açılırsa hem sorunlarımızı daha iyi ifade etme hem de yol ve yöntemi geliştirme konusunda ittifak olarak zaten varız. Biliyorsunuz, Üçüncü Yol dediğimiz inşa sürecimiz var. Demokratikleşme diyoruz, inşa süreci diyoruz. Cumhuriyetin demokratikleşmesi, inşa sürecinde de biz kadınlar bu işin öncüsüyüz. Onu hedefliyoruz. İnanıyorum ki biz kentimizin ruhuna, kimliğine, inancına uygun bu temsiliyeti bileşenlerimizle birlikte en güçlü şekilde yapacağız. Çok güzel bir sabaha uyanacağız."

'OY KULLANAN HERKES SANDIĞI KORUMALI, İZLEMELİ'

Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili Adayı Ayten Kordu, seçim güvenliğinin de önemine dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Halkımız 'biz her şeyin farkındayız; bir oy Yeşil Sol Parti'ye, bir oy Kılıçdaroğlu'na diyor. Buraya gelmenize gerek yok, sandık güvenliğini sağlayın' diyor. Sandık güvenliklerimizi alıyoruz. Avukatlarımız da burada, bileşenlerimizle beraber o çalışma devam ediyor. Dersim'de şöyle iyi bir şey oldu. Biliyorsunuz altı parti şartı var sanırım. Oradaki boşluktan dolayı bir kura yapıldı ve kurada da biz çıktık. Dolayısıyla biz burada sandık görevlisi verebiliyoruz. Şu an arkadaşlarımız sandık görevliliği için, müşahitlerimiz zaten var, bunu hızla sandık görevlisi formatına çevirdik. Devam ediyor o konudaki çalışma. Çok önemli bizim için sandık güvenliği. Bu konuda bir deneyim de var. Yirmi bir yıllık tek adam rejiminde bu deneyime de hakim olduk! Halkımız da bu konuda duyarlı olmalı, oy kullanan her insan sandığı korumakla görevlidir. İtiraz hakkı yoktur belki yasal olarak ama görebilir, seyredebilir. Sandıklar açılırken izleyici olabilir. Bu hakkı var. Her insanımız bir sandık görevlisidir. Herkes sahip çıkmalıdır. Biz de elimizden geleni yapacağız zaten."