Yüzde 60’i açlık sınırında olan topluma AKP’nin seçim vaadi kesintisiz savaş!
AKP’nin yanlış tarımsal politikaları ve tarımsal alanları amacı dışında kullanması sonucu alarm veren gıda krizi giderek derinleşiyor.

Dünyada son dönemlerde gıda fiyatlarında kesintisiz düşüş yaşanırken, Türkiye’de ise 31 aydır devam eden fiyat artışları artarak devam ediyor. Yaşanan ekonomik kriz, istikrarsız fiyat artışları ve gelir adaletsizliği sonucu ülke tarihinde en büyük yoksulluğun yaşandığı bir dönem olarak tarihe geçti.
AKP iktidarı 14 Mayıs seçimleri öncesi halkın yaşadığı ekonomik krizi görmezden gelerek, yoğun algı operasyonları ile halkın gerçek gündemini saptırıyor. Yapılan araştırmalarda, nüfusun yüzde 60’ı açlık, yüzde 37’i ise yoksulluk sınırında yaşıyor. Ekonomik krizin derinleşmesi ile insanlar faturalarını ödeyemiyor ve günlük gıda ürünlerini alamayacak bir duruma düşmüş. Tarımsal alanların rant amaçlı kullanımı ülke ekonomisindeki gelir adaletsizliği, istikrasız fiyat artışları sonucu yoksul insanların temel gıda ihtiyaçlarını temin etmesi günden güne daha zorlaşırken, AKP/MHP iktidarı ise insanlara seçimlerde daha fazla savaş vaat ediyor. Ülke tarihin en büyük gıda enflasyonun yaşandığı bir dönemde seçime gidilirken, AKP/MHP iktidarı gündemini daha çok olmayan ya da ithal teknolojilerle üretilmeye çalışılan askeri teçhizat-araçlarla algı oluşturuyor.
Tarımsal üretimde kendi kendine yeterliliği olan Türkiye, AKP’nin iktidara gelmesi ile sahip olduğu 28 milyon hektarlık tarımsal alan şu an 23 milyonluk hektara düşmüş bulunmaktadır.
GIDA ENFLASYONUNDA DÜNYA 5’İNCİSİ
Covid-19 salgını, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, enerji fiyatlarındaki artış ve iklim krizi gibi nedenlerle yükselen küresel gıda fiyatları son dönemde dünya genelinde düşüşe geçti. Ancak Türkiye’de 31 aydır süreklilik arz eden istikrarsız fiyat atışları ekonomik krizi ve yoksulluğu gittikçe derinleştiriyor. AKP’nin oluşan ekonomik krizi yönetememe ve ülke gelirlerini yandaş sermaye lehine kullanması, dışardan sıfır vergi ile ürün alımı ve üreticinin dış rekabete karşı korunmaması yandaşlara rant sağlama üzerine kurulu tarımsal politikalar ülke tarihin en büyük gıda krizi riskini de beraberinde getirdi. AKP’nin bu politikaları sonucu işsizlik tarihin en yüksek rakamlarına ulaşırken, on binlerce esnaf işyerini kapattı. Yoksulluğun giderek derinleştiği bir dönemde Dünya Bankası “Gıda Güvenliği” raporun Şubat ayı sonuçlarına göre Türkiye gıda enflasyonu sıralamasında dünyada 5’inci olarak yerini aldı. Yine Türkiye, Avrupa’nın en yüksek gıda enflasyonuna sahip ülkelerin başında geliyor.
TARİHİN EN YÜKSEK FİYATLARI
AKP İktidarı döneminde girdi maliyetlerin yüksekliği nedeni ile maliyetleri katlanan çiftçiler üretim yapamaz duruma düşürüldü. Ülke tarımsal üretiminden gelmeyen ürünlerin açığı ağırlıklı olarak ithal ürünlerle kapatılıyor. Bu da yoksul kesimin temel gıda tüketimindeki fiyatları yükseltiyor. Artan fiyatlar karşısında tüketicilerin büyük çoğunluğunun temel gıdalara erişimi giderek zorlaşıyor.
Tüketici Hakları Derneğinin verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 60 açlık ve yüzde 37,6’sınında yoksulluk sınırın altında yaşıyor. Yine Tüketici Hakları Derneğinin ortaya koyduğu verilerde temel gıda ürünlerinde ortalama yüzde 200 civarında bir artış yaşandığı tespit edilirken, yüzde 700 zamla en yüksek fiyat kuru soğanda yaşandı.
Son aylarda fiyat artışı en çok yaşanan temel gıda maddeleri ise şunlardır: “Dana eti yüzde 204Süt yüzde 234, Beyaz peynir 251, bal yüzde 271, reçel yüzde 234, tahin helvası yüzde 211, salça yüzde 280, ketçap yüzde 211, baharat yüzde 299, sirke yüzde 360, turşu yüzde 241, kahve yüzde 202, kuru soğan yüzde 659. Ama kuru soğan şu anda daha da pahalandı, yüzde 700’e çıktı. 40 gıdanın fiyat artışı ortalaması yüzde 190”
Ayrıca çay, şeker, yağ, pirinç gibi kuru gıdalar da son bir yılda yüzde 100 üzeri fiyat artışları yaşandı.
Antep fıstığı, fındık, badem, leblebi türü kuruyemişlere ise son aylarda yine fiyatları katlanarak iki katından daha yüksek rakamlara ulaştı.
HAYVANSAL ÜRÜNLERDE YÜZDE 35 DARALMA YAŞANDI
Özelikle süt hayvanların yoğun bir şekilde kesime gönderilmesi sonucu Türkiye’de süt ve süt ürünlerin üretiminde yüzde 35 civarında bir azalma yaşandı. İç piyasada süt ürünlerinde yaşanılan daralmayı aşmak için ithalata yönelen hükümet bu ürünlerin market raflarında tüketiciye yüksek fiyatlarla yansımasına sebep oluyor.
TARIMSAL ÜRETİM ÇÖKME NOKTASINDA
Ziraat Mühendisleri Odası Amed Şubesi tarafından yürütülen çalışmada, 2021 yılı öncesi baz alınarak tahıl ve diğer bitkisel ürünlerin toplamı 61,7 milyon ton olduğu; ancak 2021’de bu ürünlerin tümünde yüzde 14,3 oranında azalma gerçekleştiği tespit edildi. Bu veriler kapsamında;
* Buğday üretimi yüzde 13,9 oranında azalarak yaklaşık 17,7 milyon tona düştü.
* Arpa üretimi yüzde 30,7 oranında azalarak yaklaşık 5,8 milyon tona düştü.
* Çavdar üretimi yüzde 32,4 oranında azalarak 200 bin tona düştü.
* Yulaf üretimi yüzde 12,2 oranında azalarak 276 bin tona düştü.
Bu veriler, ciddi bir üretim açığının ortaya çıktığını gösteriyor. Yıllık buğday tüketimi için 25 milyon tona ihtiyaç duyulurken, üretim yeterliliği olmadığı için 8,5 milyon ton buğdayı ithal etmek zorunda. Diğer tarımsal ürünlerde yaşanan düşüş oranları ise şöyle:
BAKLAGİL: Nohutta üretim yüzde 24,6, kırmızı mercimekte ise üretimin yüzde 30,6 azaldı.
YUMRU BİTKİLERİ: Patates üretiminde yüzde 1,9 azalma yaşanırken, şeker pancarı üretiminde ise yüzde 20,7 azalma yaşandığı görülüyor.