Üstün: Yangınları ısrarla söndürmediler
Ekolojist Beyza Üstün: Orman yangınlarında binlerce hektar kül oldu, birçok canlı telef oldu.
Ekolojist Beyza Üstün: Orman yangınlarında binlerce hektar kül oldu, birçok canlı telef oldu.
Datça-Marmaris arasında günlerdir mekik dokuyan Ekolojist Beyza Üstün, yangınların çıkmasında ekolojik koşullar kadar siyasi nedenler de olduğuna dikkat çekerek, “Çıkan genelgeden, yanan alanların maden bölgesi ilan edilmesine, helikopterlerin yanan yerlere ısrarla gelmemesine kadar yaşananlar, burada bir siyasi müdahale olduğu izlenimini veriyor” dedi.
Ege ve Akdeniz bölgesinde başlayan orman yangınları 13 gündür sürüyor. Binlerce hektarın kül olduğu, birçok canlının telef olduğu orman alanlarını kurtarmak için bölgelere gelen gönüllüler, ekoloji örgütleri ve itfaiyeciler canla başla çalışıyor.
Bu gönüllülerden biri olan Ekolojist Beyza Üstün yangınlar başladığından bu yana Datça-Marmaris arasında mekik dokuyor. Son durumu ANF’ye aktaran Üstün, bulunduğu Marmaris ve Muğla çevresinde Köyceğiz, Yatağan ve Milas’ta yangınların sürdüğünü belirtti. Marmaris’te Orhaniye, Turunç, Hisarönü Turgut Köyü, İçmeler kısımlarındaki yangınların gönüllüler ve itfaiye ekipleri tarafından söndürüldüğünü anlatan Üstün, soğutma çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Bulunduğu bölgeye Bodrum’da yanan ormanların küllerinin yağdığını belirten Üstün, “Bizim bulunduğumuz Datça tarafı külden ve dumandan neredeyse zifiri karanlıktı. Hepimiz seferber olduk. Kimimiz yangın söndürmeye gitti, kimimiz malzeme ve ihtiyaç tedariki konusunda yardımcı olduk. Ben yangın yerine gidemedim ama ihtiyaçları götürdüm çalışan arkadaşlarımıza” dedi.
‘HELİKOPTERLERİN İLK MÜDAHALE YERİ OTELLER OLDU’
8 gün boyunca hiçbir helikopterin yangın müdahalesi yapmadığına dikkat çeken Üstün, sonraları tek tük geldiklerine ve ormanlar yerine Marmaris İçmeler’deki otellere müdahale ettiklerine işaret etti. Bu gibi durumlarda helikopterlerin uçaklardan daha önemli olduğunu belirten Üstün, “Ancak Marmaris’te helikopterlerin ilk müdahale yerleri oteller oldu. Şimdi ancak helikopterler ara ara geliyor ve soğutma çalışması yapıyor. Nihayet helikopterler devreye girdi. Rusya’dan, Hırvatistan’dan, İspanya’dan kiraladıkları uçakları ise biz hiç buralarda görmedik. Onların Dalaman Havalimanı’na indikleri söylendi ama buraya geldiklerine tanık olmadık” diye konuştu. Buna karşın yerel yönetimlerin seferber olduğunu vurgulayan Üstün, her ilden yanan bölgelere itfaiye ekiplerinin gönderildiğini ve inanılmaz bir şekilde çalıştıklarını anlattı.
‘YAŞANANLAR SİYASİ BİR MÜDAHALE OLDUĞU İZLENİMİNİ VERİYOR’
Özellikle yangınların başladığı 28 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayınlanan genelgenin çok manidar olduğuna işaret eden Üstün, yanan alanların birçoğunun zaten maden sahası olarak ruhsatlarının önceden dağıtılmış durumda olduğuna dikkat çekti. Keza yanan yerlere TOKİ’nin ev yapacağının açıkça söylendiğini, hatta AKP'li Gündoğmuş Belediye Başkanı Özeren’in, “TOKİ ev yapacak; evi eski olanlar, keşke bizim evimiz de yansaydı diyecekler” sözlerini anımsatan Üstün, bu açıdan bakıldığında yangınların arkasında hem ekolojik hem de siyasi nedenler olduğunun görüleceğine dikkat çekti. Üstün şöyle konuştu: “Ekolojik anlamda yangını sağlayacak sıcaklık ortamı ve rüzgar şiddeti var. Bu zaten yangını yaygınlaştıran bir süreç. Yangın, sıcak iklim koşulları, buna bağlı olarak mesela atılan bir izmarit ile bile başlamış olabilir ama bundan da önemlisi hızlıca müdahale edilmesiydi ve müdahale edilmedi. Yangın yerlerinde yaşayan halkların, gelen gönüllülerin, itfaiyecilerin büyük çabalarıyla söndürüldü. Şu anda yangının bir kolu Aydın Çine tarafından, bir kolu Köyceğiz tarafından devam ediyor. Diğer taraf Aliağa Santrali çevresine doğru yaklaşıyor. Manavgat’taki yangın da son Antalya’ya doğru devam ediyordu. Bir taraftan da Dersim’de, Lice’de yangınlar başladı. Siyasi nedenleri de var. Siyaseten bir, hızlıca önlem alınmadığını görüyoruz. Helikopterlerin yanan alanda olması lazımdı. Orman İdaresi’nde yeterince helikopter olması gerekirdi çünkü yüksek yerleri itfaiye ekipleri söndüremiyor ancak bu önlem de çok geç alındı. İktidar yangınlar başladığı 28 Temmuz’da, kıyılar başta olmak üzere orman alanlarındaki yapılaşma tasarrufunun Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkisine bırakılacağı yönünde bir genelge yayınlandı. Daha önce de zaten bu yanan bölgeler maden arama ve maden ruhsatları için servis edilmiş durumdaydı. Muğla çevresi, şu anda yangınların olduğu bölgeler de ciddi anlamda maden ruhsatı verilmeye uygun alanlardı. Bir kısmı da verildi zaten. Bir taraftan maden ruhsatları dağıtılmışken, yanan yerler maden bölgesi ilan edilmişken, diğer taraftan yangının başladığı gün bir genelge yayınlanmışken ve üstüne üstlük helikopterlerin yanan alanlara ısrarla gelmemesi ve yukarıdan hiç müdahale yapılmaması bize burada bir siyasi müdahale olduğu izlenimini veriyor. Bilinçli bir şekilde bu ormanlar yakıldı diyemem ama şu çok net ki yangınları ısrarla söndürmediler. Siyasi iktidar yangınların söndürülmesi için çaba sarf etmedi.”
‘ACİLEN EKOLOJİK VE POLİTİK BİR HAT KURULMALI’
Bozulan ekolojik dengeler ve alınması gereken önlemler konusunda yıllardır uyarılarda bulunan ve bu nedenle baskı altına alınıp Kobanê kumpas davasında tutuklanan Üstün, bu felaketlere karşı yaşanılır bir hayat için acilen ekolojik ve politik bir hat kurulması gerektiğini kaydetti. İktidarın deprem gibi olası başka bir felaket karşısında da hazırlıklı olmadığına işaret eden Üstün, başka alternatifler bulmak gerektiğinin altını çizdi. Ekoloji mücadelesinin siyasi bir mücadele olduğunu belirten Üstün, “Yaşam alanlarının korunması lazım ve bu siyasi bir mücadele. Bu, yan yana geleceğiz, dernek kuracağız, birlikte mücadele edeceğiz meselesi değil. Gerçekten siyaseten, siyasi parti olarak, politik bir zeminde özgür ve yaşam alanlarını koruyan bir mücadelenin yürütülmesi gerekiyor. Bizim hepimizin siyasete ve demokrasiye sahip çıkmamız ve yaşam alanlarımızı kapitalizme ve faşist iktidara karşı korumamız lazım” dedi.