Araştırmacılar yanardağın kalbine inecek
Çok sayıda ülkeden araştırma enstitüleri ve şirketleri, İzlanda’da bir yanardağın kalbine ulaşmak için iki kilometreyi aşkın derinlikte sondaj yapmaya hazırlanıyor.
Çok sayıda ülkeden araştırma enstitüleri ve şirketleri, İzlanda’da bir yanardağın kalbine ulaşmak için iki kilometreyi aşkın derinlikte sondaj yapmaya hazırlanıyor.
Proje, hem temel bilimde ilerlemeyi, hem de "süper sıcak" olarak adlandırılan jeotermal enerjinin kullanımında ilerlemeyi öngörüyor. Ama aynı zamanda volkanik patlamaların ve bunların risklerinin tahmin edilmesi amaçlanıyor.
Hedefte Krafla yanardağı var. İzlanda’nın doğa harikalarından biri olarak değerlendiriliyor. Turkuaz mavisi suyla dolu kraterde, buhar, kükürt ve çürük yumurta kokusuyla kaynayan çamurlu suyun fışkırıyor.
Burada, uluslararası bir ittifak, aynı zamanda enerji hedefleri de olan Jules Verne tarzı bir proje ile, dünyanın ilk yeraltı magma gözlemevini yaratmak için iki kilometreden fazla derinlikte, doğrudan yanardağa sondaj yapmaya hazırlanıyor.
Sözkonusu olan 2014 yılında başlatılan ve 2024 için planlanan ilk sondajla, 100 milyon dolar olarak tahmin edilen büyük bir plan.
Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Fransa dahil on bir ülkedeki 38 araştırma enstitüsü ve şirketten bilim adamları ve mühendisler araştırmayı destekliyor.
Araştırmacılar, "Krafla Magma Testbed" olarak adlandırılan, magma ile dolu bir noktaya ulaşmayı hedefliyor. Zira yüzey lavlarından farklı olarak, kilometrelerce derinlikteki erimiş kayalar hala bilinmeyen bir arazi olarak önem kazanıyor.
Proje, bir yanardağın kalbinde neler olup bittiğini daha iyi anlayarak hem volkanik patlamaları daha iyi tahmin etmeyi hem de risklerini daha iyi öngörebilmeyi mümkün kılacak. Ancak her şeyden önce temel bilimde ilerleme amaçlanıyor. Bu tür bir sondaj, aslında, "süperkritik" akışkanlardan, yani sıvı ve gaz halindeki haller olarak bilinen aşırı sıcaklıklara sahip kayalara ulaşmayı mümkün kılacak.
Jeotermal enerji açısından, yaklaşık 450 dereceye ulaşan sıcaklıklarla, orada üretilen enerji, mevcut tesislerle üretilenden beş ila on kat daha fazla. İki "süper kritik" kuyu, 60 rüzgar türbini kadar enerji üretebilecek ve 60.000 ila 90.000 eve elektrik sağlayabilecek. Ve tüm bunların bir gram CO2 olmadan mümkün olabileceği öne sürülüyor.
İsviçre haber ajansı ATS’ye göre ulusal elektrik şirketi Landsvirkjun'da jeotermal operasyonlar yönetici direktörü Vordís Eiríksdóttir, "Proje sayesinde, daha derine inebilmek ve bu enerjiyi daha önce hiç görülmemiş şekilde kullanabilmek için yeni bir teknoloji geliştirmek istiyoruz" diyor.
Ancak böylesine aşırı bir ortamda sondaj yapmak teknik zorluklar içeriyor. Malzemelerin, süper sıcak buharın neden olduğu korozyona direnecek şekilde uyarlanması gerekiyor. Alaska Üniversitesi'nde fahri jeoloji ve jeofizik profesörü olan John Eichelberger'e göre operasyonun bir volkanik patlamayı tetikleme olasılığı "doğal bir endişe", ancak "bir file iğne batırmak" ile eşdeğerde.
Eichelberge, "(Dünyada) Üç farklı yerde bir düzine delik magmaya dokundu ve ciddi bir şey olmadı" diye iddia ediyor.