‘Borca girmeden ev kiralamak imkansız’

Konut kiralarındaki artış, kiracıları zor durumda bırakıyor. Sorun, başka şehirde okumak zorunda kalan öğrenciler için daha da büyük bir hal aldı. Kiralar ve yarı özel KYK yurtlarının fiyatları yüksek, burslar ise düşük.

Türkiye’deki büyük şehirlerde artan ev kiraları son dönemde hemen hemen her kesim tarafından dillendirilen ve gün geçtikçe büyüyen bir sorun haline gelmeye başladı. Kira artışları en çok da eğitim için başka şehirlerde okuyan öğrenciler açısından çözülmesi gereken bir durum halini alıyor. 

Ekonomik krizin yaşamın her alanını vurduğu bir dönemde artan ev kiraları, halkın en temel ihtiyaçlarından olan barınma hakkına ulaşması konusunda bile büyük zorluklar olduğuna işaret ediyor.

İstanbul Üniversitesi’nde okuyan iki gence kira artışlarının hayatlarını nasıl etkilediğini sorduk. Ferhat henüz ev bulamadığını, Ezgi ise uzun uğraşlar sonunda ‘öğretmen’ olduğunu söyleyerek ev bulabildiğini söylüyor. İkisinin de söylediği ortak bir nokta; güneş görmeyen, kot bir ya da ikide bulunan evlerin dahi çok yüksek fiyatlarla kiralanmaya çalışıldığı.

İNSANLIK ONURUNA AYKIRI EVLER…

Ezgi, bundan 6 ay önce tuttuğu güneş almayan 1+1 evini değiştirmek için arkadaşıyla ev arayışına başlıyor: “Halıcıoğlu’nda kot ikide, asla güneş görmeyen çukur bir evde kalıyorduk. Evin hemen hemen her yeri rutubetliydi, sağlık açısından da elverişsiz bir yerdi. Hani derler ya ‘insanlık onuruna aykırı’ diye, tam olarak öyle bir yerde yaşam sürüyorduk. Yaklaşık bir buçuk ay önce ev aramaya başladık. Okula en yakın bölge olan Koca Mustafa Paşa; yani Fatih’te düzgün bir tane bile ev bulamadık.”

Bütçelerinin bin 500 lira olduğunu söyleyen Ezgi, Koca Mustafa Paşa civarından bu fiyatlara 2+1 bir ev bulamadıklarını, sadece bir taneye denk geldiklerini, onun da yine kot ikide, güneş görmeyen ve bakımsız bir ev olduğunu anlatıyor: “O yıkık dökük ev dışında bir ev bulamadık. Kiraları 2 bin ile bin 800 arasında değişiyordu. Bir öğrenci için zaten İstanbul çok pahalı bir şehir. Ev ile birlikte kiralar da eklenince hesap son derece yüksek oluyor. Ayrıca burslarımızın da kısıtlı olduğu bir dönem olduğu için, o bölgeden ev arayışımız son buldu. Şişli’ye baktık, yine merkezi ve okula yakın diye ama orada da yine bir öğrencinin insanca yaşayabileceği bir yer bulamadığımız gibi fiyatlar da son derece yüksekti. 

ÖĞRENCİYE İNDİRİM YAPMAYANLAR ÖĞRETMENE YAPTI

Ezgi ve arkadaşı daha sonra okul civarından daha uzaklara bakmaya başladıklarını ifade ediyor. Bu defa Okmeydanı, Çeliktepe civarında baksalar da, orada da kot bir ya da ikideki evlerin 2 bin ile bin 800 civarında olduğunu belirtiyor: “Çeliktepe’de de ev bulamadık. Biz genelde sahibinden bulmaya çalıştık, çünkü bir de emlakçı parası vermek zorundayız ama bütçemiz kısıtlı. Aslında artık bin 750 lira civarında kot bir ya da ikilerde de ev bulunmuyor. Mültecilerin gelmesiyle emlakçılar yaşanmaz derecedeki yerleri bu insanlara veriyor. Hem mültecilerin hem bizim mağdur edildiğimiz bir sisteme dönüştü bu durum. Son olarak Kâğıthane Nurtepe’de bir evi, tanıdık bir emlakçı aracılığıyla bulduk. Ama orada da ‘öğrenciye vermiyoruz’ dediler, iki kadın arkadaş kalacağımız halde aslında bekara da vermek istemiyorlardı. Ben mecburen matematik öğretmeniyim dedim, aslında yalan da söyleyerek evi tuttuk. Öğretmen indirimi de yaptırdık, öğrenciye indirim yapmayanlar öğretmene indirim yapmakta çekinmedi. Zaten bunun da yarısı kotta, diğer yarısı katta, fiyatı da 1550 lira.”

Ezgi’ye göre mesele sadece kira artışı değil, ekonomik krizin hayatın her alanına yansıması. “Kiralar üzerine düzenleme yapılması lazım ama bu sadece kira meselesi değil. Çünkü ülke genel olarak bir ekonomik kriz içinde. Hayatın her alanına yansımasını görüyoruz. Gerek market alışverişine gittiğimizde gerekse de faturaları ödediğimizde. Örneğin sadece kirayla da bitmiyor nakliyeden emlakçıya bir sürü masraf yaptık. Borca girmeden ev kiralamak imkânsız” diye belirtiyor.

SALGIN ÖNCESİ BÖYLE DEĞİLDİ

Ferhat ise henüz ev bulmuş değil. Üç aydır ev aradığını söylüyor. O da Koca Mustafa Paşa tarafına bakmış, çünkü ulaşım olarak İstanbul Üniversitesi’ne yakın. Ferhat göre, Covid -19 salgını öncesi okula yakın yerlerde öğrencilerin karşılayabileceği ev kiraları vardı: “Örneğin okula yakın yerler, somut bir fiyat verecek olursak 3+1 bir evin 2 bin lira olduğu ve birkaç öğrencinin bir arada tutabileceği orandaydı. Kaldı ki Koca Mustafa Paşa, Samatya, Çapa gibi merkezi bir semt olunca bu yine de bir üst banttı fiyat olarak. Şimdi İstanbul Üniversitesi’nin açılmasına haftalar var ve bu fiyatlara 2+1 dahi bulmak hayal. Belki 1+1 evler var ama o da ya tesisatı ya da başka bir yeri iyi olmayan yerler. Bunlar iyiyse bile ev kot bir ya da ikide oluyor. Bin liraya orada daha önce öğrencilerin tuttukları evden, oda kiralanıyor ya da bin 500 civarında ise apart bulunabiliyor.” 

ÖĞRENCİYE O KADAR BURS VERİLMİYOR Kİ

Devletin verdiği Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) bursunun 650 lira olduğunu hatırlatan Ferhat, bir öğrencinin bu fiyatları neden karşılayamayacağını şöyle anlatıyor: “Eskiden 2 bin lira olan evler, şu an 4 bin ile 5 bin lira arasında değişiyor. Orası birçok hastanenin olduğu bir bölge ama bu fiyatlar doktorlara değil, daha çok öğrenciye yönelik. Ev sahipleri 4 bin liraya ev kirasını, üç öğrenci üzerinden düşünerek biçiyor; ama bugün 1500 lira bir öğrencinin karşılayabileceği bir rakam değil. Neredeyse asgari ücrete yakın. Türkiye’de 1500 lira burs veren bir yer de yok ayrıca. 650 lira olan öğrenci bursuyla da ancak kışın bir doğalgaz faturası karşılanır ama kira asla.”

Ferhat, öğrencilerin başka bir derdinin ise ev sahiplerinin var olan evlerinden kendilerini çıkarması. Çünkü ev sahipleri geçen yıl ya da bir buçuk yıl önce bin 500-bin 600 gibi bir rakama verdikleri evlerinin kiralarını artırmak istiyor: “Kira sözleşmesine göre ya da TEFE-TÜFE oranını üstünde zam yapamayan ev sahibi, kızım ya da oğlum gelecek gibi bahaneler öne sürüyor ve gayri hukuki bir şekilde evden çıkarıyor. Daha sonra aynı evi 2 bin 500 ya da daha da fazlasına yine öğrenciye veriyor. Öğrencilerin bir de böyle bir derdi var.”

YOLA, BARINMAYA DEVLET BURSU YETMİYOR

Ferhat’ın belirttiği önemli bir husus da barınmanın eğitim hakkıyla bütünleşik olduğu. Zira bugün ailelerinden farklı illerde okuyan gençlerin eğitim hakkı tüm bunların hepsini kapsıyor: “Barınma bizim eğitim hakkımızı sürdürürken var olan ve buna bağlı başka bir hakkımız. Eğitim hakkı barınmadan güvenliğe ve de beslenmeye kadar bir dizi toplam haktır. Bu anlamda bütün öğrencilerin devlet yurtlarında ücretsiz kalabilmesi lazım. Ama biz AKP ile birlikte son birkaç yılda KYK yurtlarının dahi yarı özelleştirildiğini gördük. Özel yurtlar zaten bu anlamda bir ölçüte sahip değil, tamamen piyasa koşullarına göre. KYK’lar da ya yarı ya da yüzde 60 özel oldu ve böylece fiyatlar uçtu. Onların da fiyatları merkezde olup olmamasına, kaç odası bulunduğuna ve yüzde kaçının özele devredildiğine göre değişiyor. İlçe bazında bile İstanbul içinde yurt fiyatları değişiyor. Tamamen devlete ait olanların ise sayısı gün geçtikçe azaldı. Ortalama yurt fiyatı 500 lira, yani burstan 150 lira daha az. Yol artı barınmaya KYK bursu yetmiyor.”