İşçilerin vahşi çalışma koşullarına mahkum edildiği Bükköy Madencilik'te süregelen denetimsizlik ve iş güvenliği yoksunluğu göz göre göre katliama davetiye çıkartıyor. 2009 yılında meydana gelen grizu patlamasında 19 işçinin hayatını kaybettiği madende, yeraltına inecek işçilerin tabi tutulması gereken eğitimin by-pass edilerek para karşılığında sertifika verildiği ortaya çıktı. 17 Şubat 2022’de kontrolsüz bir biçimde patlatılan dinamit nedeniyle yaralanan, önlem alınmasını isteyince de işten atılan Muhammet Mustafa Akçadağ, kendisine işe başlamadan önce, eğitim görmeden 450 TL karşılığında yeraltı sertifikası verildiğine dikkat çekti.
ANF’ye konuşan Akçadağ, Bükköy Maden Ocağı’nda hiçbir işçinin can güvenliği olmadığını vurgularken, Bağımsız Maden-İş Genel Başkanı Gökay Çakır, işçiye eğitim vermeden sertifika verip yeraltına indirmenin suç olduğunu ve iş yerinin mutlaka mahkemeye verilip, iş yerinin kapatılması gerektiğini söyledi.
HİÇBİR EĞİTİME KATILMADAN 450 TL KARŞILIĞINDA YERALTI SERTİFİKASI VERİLDİ
COVID-19 salgınının sürdüğü 2021 yılında Bursa Bükköy Madencilik’te çalışmaya başlayan Muhammet Mustafa Akçadağ, hiçbir eğitime tabi tutulmadan yeraltına gönderildiğini belirtti.
Maden iş ilanları Facebook sayfasından Bükköy Madencilik’le irtibata geçtiğini söyleyen Akçadağ, süreci şöyle anlattı: “Soma’da işe giremediğim için Facebook üzerinden Maden iş ilanları grubuna üye oldum. Orada Atakor isimli kişinin Bursa Bükköy Madencilik için işçi arayan ilanını gördüm. Onunla irtibata geçtim. Önce bana, alım yok dedi. Daha sonra Bükköy Maden Ocağı’nın işletme müdürü Hayrettin Çelik’e ulaştım, o da çalışacaksınız gelin dedi. Tekrar Ali Atakor’u aradım ve Hayrettin Çelik’in işe başlayabileceğimi söylediğini aktardım. O zaman topla valizini gel, dedi. Yola çıkmadan bir gün önce Atakor bana çalışmak için gereken yeraltı maden işçisi sertifikam olup olmadığını sordu. Olmadığını söyledim. O da bana hiçbir eğitime katılmadan 450 TL karşılığında bu evrakı verebileceğini söyledi. Ben de sadece 350 liram olduğunu söyledim. Bir şey olmaz gel, dedi. Bana attığı Akbank hesabından parayı gönderdim ve hiçbir eğitim görmeden yeraltı sertifikasını çıkarttırdı.”
‘AYAK ÜSTÜ DERS VEREN İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI İŞARETLEMEMİZ GEREKEN ŞIKLARI GÖSTERDİ’
Akçadağ, sertifika sisteme düştükten sonra, daha resmi evrak eline dahi geçmeden e-devlette onaylandığı için ertesi gün hiçbir bilgisi olmadan çalışmak için yeraltına indiğine dikkat çekti. Sadece iş güvenliği uzmanının ayak üstü 15 dakika kadar iş güvenliği dersi verdiğini belirten Akçadağ, “Benimle birlikte 5 işçi arkadaş daha vardı ve onlar da aynı şekilde para karşılığında verilen sertifikalarla işe başlamıştı. İş güvenliği uzmanı birkaç dakikalık sözlü bilgilendirme yaptıktan sonra önümüze bir test kağıdı koydu ve A B C cevap şıklı soruları cevaplayamadığımız için işaretlememiz gereken şıkları bize gösterdi. Ertesi gün de gündüz vardiyasına girdik” dedi.
Resmi prosedürün böyle olmadığını çok daha sonra öğrendiğini belirten Akçadağ, normalde bu belgeyi alabilmek için madende çalışacak işçilerin en az 40 saatlik bir eğitime tabi tutulması gerektiğine işaret etti.
Normalde bu eğitimin iki hafta sürdüğünü belirten Akçadağ, “Mesela ben Soma’da Demir Export Madenciliğe başvurmuş ama işe alınmamıştım. Orada işe alınan arkadaşlarım bu sertifikayı alabilmek için Ankara’da bir hafta eğitime gönderildiklerini aktardılar” diye konuştu.
BELDE TAŞINMASI GEREKEN OKSİJEN MASKELERİ ÇÜRÜMEYE BIRAKILDI
Ancak çalışmaya başladıktan sonra bu maden ocağının sadece insan gücüne dayalı bir iş olduğunu anladığını belirten Akçadağ, çok kötü koşullarda, sömürü, mobbing, tehdit altında bu ocağa işçi dayanmadığını vurguladı. Akçadağ, malzeme kötü olduğu için her an çökme tehlikesi olan madende herhangi bir göçük tehlikesine karşı taşınması zorunlu olan oksijen maskesinin bile işçilere verilmediğine dikkat çekti. Bursa Bükköy Madeni’nde hiçbir işçinin can güvenliği olmadığının altını çizen Akçadağ, şöyle konuştu: “Fabrika koşullarında üretilen ve sıcak şekilde preslenerek bükülen boyunduruklar, madendeki basınç nedeniyle yamulup kırılıyordu. Sonra bu boyunduruklar soğuk preste preslenerek çatlak ve güvensiz şekilde kullanılıyordu. Bu da ani kırılma ve göçük altında kalma tehlikesi yaratıyordu. Bir kazma vurduğumuz zaman yukarıdan 1, 1.5 ton kömür dökülüyor. Çalıştığımız yeraltı çok sıcak olduğu için kömürü çatlatıyor. Kömürlerin damarı yumuşak olduğu için bir kazmada yukardan aşağı inen tonlarca kömür baskısı çelikleri kırıyor. Ama buna rağmen işçilerin yanında taşıması zorunlu olan baret, lamba, oksijen maskesi dağıtılmıyor. Ben kaza geçirmeden üç gün önce madene uğrayan emekli bir maden işçisinden oksijen maskesinin zorunlu olduğunu öğrendim. Ama oksijen maskesini açar açmaz hortumu koptu. İşçilerin belinde olması gerekirken, yukarıda çürümeye terk edilmişti.”
Çok geç olmadan Bursa Bükköy Madencilik’te gerçek bir denetim yapılmasının şart olduğunu vurgulayan Akçadağ, dayatılan bu vahşi koşulları işçilerin kabul etmemesi gerektiğinin altını çizdi. Maden işçisinin hayatının bu kadar ucuz olmadığını kaydeden Akçadağ, “Gerekirse işi bırakıp koşullar düzeltilene kadar grev başlatsınlar. Çünkü bu böyle devam edemez” dedi.
ÇAKIR: BU İŞ YERİ KAPATILMALI!
Bağımsız Maden-İş Genel Başkanı Gökay Çakır, normalde madende çalışması gereken işçilere yeraltı sertifikasından önce eğitim verilmesi gerektiğini aktardı.
İş yerlerinin en az üç gün eğitim vermesinin şart olduğuna işaret eden Çakır, “İşçilere yeraltına inmeden önce baretin, çizmenin, lambanın ve oksijen maskesinin ne işe yaradığının eğitimini veriyorlar” diye konuştu.
Eğitime tabi tutmadan işçiye sertifika vermenin suç olduğunu vurgulayan Çakır, o eğitimi vermeyen bir madende işin durması gerektiğini belirtti. Eğitim vermeden yeraltına indirilen her işçinin aslında kazaya ve ölüme gönderildiğini kaydeden Çakır, “Bu iş yerini mahkemeye verip kapatmak lazım” dedi.