Bülbül: Dersim halkı inancı bozan projelere karşı çıkmalı

Dersim’de kutsal mekanlara yapılan projelerin inancın özünü bozacağı uyarısında bulunan HDP Milletvekili Kemal Bülbül, “Halkımız kesinlikle müdahil olmalı, karşı çıkmalıdır” dedi.

Dersim son yıllarda sık sık kutsal mekanlarının hedef alınmasıyla gündemde. Başta HES’ler, barajlar olmak üzere, maden ocakları gibi projeler hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda büyük tepki topluyor. Dersimliler, kutsal mekanlarına yapılan bu projelere karşı mücadele ediyor. Bu mücadeleler, bazı projeleri durdursa da yeni projeler birbirini izliyor. Son gelişme de Munzur’da yapılması planlanan peyzaj düzenlenmesi. Bu düzenlemenin Dersim halkının en kutsalı sayılan Munzur Gözeleri’ne müdahale anlamına geldiğini söyleyen Dersimliler, şimdi de bu konuda seslerini duyurmaya çalışıyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Dersim’deki inanç yerlerinin çevre düzenlemesi adı altında hedef alınması ve turizme açılmasını değerlendirdi.

‘BİZİM MEKANLARIMIZ MÜTEVAZIDIR'

Dersim’deki  inanç mekanlarına dönük  düzenlemeye ihtiyaç  olmadığını belirten Bülbül, kararın ancak orada yaşayan halkın düşüncesiyle verilebileceğini kaydetti. Bülbül, “Bizde mekanlar mütevazıdır. Kutsal olan mekandan ziyade mekandaki murat ve amaç kutsaldır. Mekana ve makama hizmet edenin ortaya koyduğu emek ve bu emek sonucunda oluşan değerdir kutsal olan” dedi.

 Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın cemevine dönük ‘ucube’ dediğini hatırlatan Bülbül, “Bu aşağılamak ve ötekileştirmek değil, bu Alevi toplumuna ve insanlığa karşı bir nefret suçuydu. Bunu neden böyle söylemişti, çünkü o cemevi denilen yer sıradan bir binaydı. Öyle görkemli, şatafatlı bir bina değildi. Anlaşılacağı üzere AKP ibadethane denildiğinde aklına yalnızca şatafat geliyor… Biz köylerimizde sıradan evlerde ibadet ederdik ve hatta özellikle kışın havaların soğuk olduğu zamanlarda ahırlar çok geniş olduğu için buralar temizlenir ve ibadet gerçekleştirildi. Ahırlarda yapılmasının nedenleri arasında gizlilik, sıcaklık, genişlik gibi faktörler vardı” ifadelerini kullandı.

'DEVLET ANLAYIŞINI MEKANLARIMIZA YERLEŞTİRMEK İSTİYORLAR'

Makam ve mekanların özelliklerinin, değerlerinin tahrip edilerek yerine yapılacak yapıların hizmet ve çevre düzenlemesi olamayacağına dikkat çeken Bülbül, amacın yalnızca devlet anlayışının yerleştirilmesi olabileceğini kaydetti. Bülbül, "Düzgün Baba’nın, Munzur Baba’nın doğallığı, oranın korunmadığı, bakılmadığı, gözetilmediği anlamına gelmez. Halk buraların doğal olmasını istiyor. Tekrar ediyorum, bir çevre düzenlemesi yapılacaksa da asimilasyona, tahribata, yeniden yapılandırmaya, müesses nizama, egemen anlayışa benzetmeye çalışmadan oranın orijinalliğini koruyarak kimi hizmetler yapılabilir. Bu normaldir. Fakat yerin, makamın, mekanın özelliğini, değerlerini tahrip ederek sistemik bir yapı oluşturulması ne hizmettir ne de çevre düzenlemesidir. Devlet anlayışının oraya yerleştirilmesinden başka bir şey değildir. O nedenle bizim bunu kabul etmemiz mümkün de olamaz” şeklinde konuştu.

 'SAHİP ÇIKMALIYIZ'

HDP Milletvekili Kemal Bülbül, son olarak şunları belirtti:

"Örneğin Düzgün Baba makamı…Buraya ben de gittim. Dağa tırmanarak saatlerce yürüyerek kan ter içinde gittim. Zaten inancın amacı da bu. Oraya gidilirken birtakım şeylerin yaşanması ve en önemlisi de hissedilmesi gerekiyor. Düzgün Baba’ya ulaşmak öyle sıradan bir şey değil yani. Düzgün Baba’ya giderken düşünmek, idrak etmek; toprakla, ağaçla, suyla, havayla, gökte uçan kuşla emsal olmak gerekiyor. Şimdi buraya merdiven, teleferik yaparsanız bu inancın özünü bozmaktır. Yok böyle bir şey. Dolayısıyla inancın sahipleri, yürütücüleri, ocağın pirleri, ana bacılar, halkımız yapılacak çalışmaların ibadete hizmet etmemesi, bozması ve başkalaştırması halinde kesinlikle müdahil olmalı, karşı çıkmalı ve bu konuda kamuoyu oluşturmalıdır. Bizim inancımızın özü tevazuya, doğa  dayanır. Doğa ile özdeşleşmeye ve bu özdeşliği de bir yaşam biçimine dönüştürmeye gayreti içinde olan inancımız hakikatin arayışçısıdır. Bu korunmalı ve bu çerçevede mekan ve makamlarımıza sahip çıkılmalıdır.”