DAİŞ nasıl yenilgiye uğratıldı?

Yakında DAİŞ’e karşı zafer ilan edilecek.  DAİŞ’i yenilgiye uğratanlar 10 binin üzerinde şehit veren Kuzey Suriye halklarıdır; onların dayandığı ideolojik çizgidir. Tüm dünya da DAİŞ’i esas yenilgiye uğratanın ideolojik çizgi olduğunu bilmelidir.

Demokratik Suriye Güçleri(QSD) DAİŞ’in Suriye’de tümden yenilgiye uğratılmasına günler kaldı, açıklaması yaptı. DAİŞ’in küçük bir kasabada kalan güçlerini de yenilgiye uğratmada hazırlıklarını tamamladıklarını duyurdular. Birkaç gündür de DAİŞ’i son kaldıkları yerden de süpürüp atma hamlesi başlattılar. ABD başkanı Trump da DAİŞ’in bir hafta sonra Suriye’de yenilgiye uğratılacağını duyurdu. 5-6 yıl önce tüm Ortadoğu’yu fethetme saldırısı yürüten, devletlere ve uluslararası güçlere korku salan DAİŞ nasıl oldu da bu duruma düştü? Bu durumun doğru çözümlenmesi gerekir. Yanlış değerlendirme ve çözümlemeler DAİŞ’i yeniden hortlatır.
DAİŞ’i bazı ülkeler kullansa da, varlığından yararlanmak isteyen güçler olsa da DAİŞ’i ortaya çıkaran ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal nedenler olmasaydı; DAİŞ bu düzeyde ortaya çıkmaz, gelişmez ve yaygınlaşmazdı. Kürt Halk Önderi Öcalan, DAİŞ’i kapitalizm gübreliğinde türeyen bir varlık olarak değerlendirerek bu gerçeği yalın biçimde ifade etmiştir. Kapitalizm 200 yıldır binlerce yıldır uygarlığa beşiklik yapmış bu coğrafyayla sorumsuzca oynamıştır. Bu coğrafyanın değerlerine yabancı ve dikkate almayan politikalarıyla sorunları her bakımdan ağırlaştırmıştır. Emperyalist politika ve kapitalist çıkarlar Arapları 22 devlete ve kırk parçaya bölmüştür. Bu emperyalist politikalardan en büyük zararı gören ise üzerinde soykırım uygulanan Kürtler olmuştur.

DAİŞ Ortadoğu ve Araplar üzerindeki emperyalist kapitalist politikaların yarattığı sorunları istismar ederek, kendi gerici, despotik ideolojik ve politik çizgisine zemin yapmıştır. Kapitalizmin yarattığı sorunları ideolojik politik çizgisinin gübresi yapmıştır. Ortadoğu’nun toplumsallığını ve kültürel değerlerini sapkın toplumsallığı ve yaşam anlayışı için kullanmıştır. Sapkın toplumsallığı ve gerici süzgecinden geçirdiği Ortadoğu değerleriyle kendini bir kurtuluş gücü olarak yansıtmıştır. Arap halklarında sorunlara gerçek çözüm olacak bir ideolojik ve siyasi çizgi ortaya çıkmayınca DAİŞ bu boşluğu doldurmuş, kısa sürede birçok yerde hakimiyetini kabul ettirmiştir.
DAİŞ aslında dünyada yaşanan ideolojik çöküş ve boşluğun yarattığı ortamdan sapkın toplumsallığı ve kendi gerici süzgecinden geçirdiği kültürel değerler temelinde iyi yararlanmıştır. Önünde hiçbir güç duramamıştır. Eğer karşısına onun maskesini düşürecek ve güçlü bir ideolojik kimliğe sahip bir güç çıkmasaydı DAİŞ’i durdurmak mümkün olmazdı. Tarihte insanlığın ağır sorunlar yaşadığı dönemler vardır. Bu dönemlerde kurtuluş çağrısı olan bir ideoloji çıktığında önünde hiçbir siyasi ve askeri güç duramamıştır. İnançların ve dinlerin karşısında hiçbir siyasi ve askeri gücün duramaması bu gerçekliğin kanıtıdır. 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın son çeyreğine kadar Marks ve Engels’in öngördüğü sosyalizmin önünde de hiçbir askeri ve siyasi güç duramamıştır. İnançlar ve dinler esas olarak askeri güçle, şu ya da bu imkanla değil ideolojik güçleriyle kazanmışlardır. Marksizm de 20. yüzyılın en parlak ideolojisiyle dünyayı sarsmıştır.
Günümüzde kapitalizm de insanlığı ağır sorunlarla karşı karşıya getirmiştir. Küresel karakteriyle sadece bir bölgeyi değil tüm dünyayı bir kriz içine sokmuştur. Kapitalizm toplumu ve insanlığı çökertmektedir. Kapitalizm toplumsal kanser hastalığı haline gelmiştir. Dünya tarihinin hiçbir çağında insanlık bugünkü düzeyde bir kurtuluş çağrısına ihtiyaç duymamıştır. İslamiyet’te belirtilen son peygamber Mehdi’nin geleceği bir çağ yaşanmaktadır. Ortadoğu tüm dünya sorunlarının düğümlendiği bir coğrafya haline gelmiştir. Bu coğrafya sadece soğuk savaş döneminin despot devletleri ya da 200 yıllık kapitalizm altında bir kaos yaşamıyor. Ortadoğu’da yaşanan aynı zamanda 5 bin yıllık devletçi, sömürücü sitemin kat kat biriktirdiği ağır sorunların krizidir. Sorunların ağırlığı altında Ortadoğu bel vermektedir. Yani beli çöken insan ve toplum haline gelmiştir. Arap Baharı denen bu halk hareketleri böyle bir gerçeklik ortamında ortaya çıkmıştır.
DAİŞ ve İslami kültürünü kendi sapkın ideolojik ve politik çizgileri için kullanan diğer hareketler ideolojik boşluğun en fazla yaşandığı bir dönemde bu kadar hızlı biçimde mantar gibi her yerde türemişlerdir. Ortadoğu’da muazzam bir moral değerler ve ideoloji boşluğu var. Toplumlar hala geleneksel İslam’ın verdiği moral değerlerle ayakta kalmaktadır. İşte El Kaide, El Nusra ve DAİŞ gibi sapkın hareketler bu ideolojik ortamda kendi sapkın ideolojik ve politik çizgilerini tolumun geleneksel değerler ve kültürü üzerine oturtup saldırıya geçmişlerdir. Arap dünyasında karşılarında duracak hiçbir ideolojik güç kalmayınca önüne gelen askeri ve siyasi güçleri süpürüp atmışlardır.
Dikkat edilirse karşısına Önder Apo çizgisinde bir ideolojik ve siyasi güç çıkmayana kadar durdurulamamıştır. Karşısına ideolojik olarak ilk çıkanlar Önder Apo çizgisindeki güçler olmuştur. DAİŞ’i Şengal’de 12 fedainin durdurması ideolojik kimlikle ilgilidir. DAİŞ ilk önce Şengal ve Maxmur’da durdurulmuştur. Rojava’ya da defalarca saldırmış ama püskürtülmüştü. Ancak Türk devletinin teşviki, kışkırtması ve desteği ile Kobanê’ye saldırmışlardır. DAİŞ’in gizli halifesi olan Tayyip Erdoğan Kobanê düştü düşecek, derken Önderlik çizgisinin yenilgiye uğratılmasından söz etmiştir. Zaten o konuşması bir ideolojik zafer kazananların üslubu ile yapılmıştır. Ancak Tayyip Erdoğan gizli halife olduğu DAİŞ’in karşısına güçlü bir ideolojinin çıktığını anlayamamıştır. DAİŞ’in ele geçirdiği silahlar ve kendisinin verdiği destekle Rojava Devrimini yenilgiye uğratacağı yanılgısına kapılmıştır.

ABD ve birçok güç ise DAİŞ karşısında çaresizliğe düşmüşlerdi. Çaresizliği oynuyorlardı. Ne yapacaklarını bilmeyen bir durumdaydılar. DAİŞ her türlü silahı ezip geçiyordu; ordular ve silahlar DAİŞ’i durduramıyordu. ABD’nin Ortadoğu’daki tüm müttefikleri kasabın bıçağı altında kurbanlık koyun çaresizliğini yaşıyordu. İşte bu ortamda ABD ve DAİŞ’e karşı koalisyon kurmuş güçler Kobanê direnişçileri şahsında kurutuluş ışığı gördüler. Kobanê direnişçileri büyük bir ideolojik ruh ve moralle DAİŞ’e karşı direniyorlardı. Bu direnişlerini de koşullar ne kadar zor olsa da fedaice sürdürüyorlardı. Bunu gören koalisyon güçleri Kobanê’de direnen Kürt güçlerine hava desteği verme kararı aldılar. DAİŞ’in bu fedai güçle yenilgiye uğratılacağı görülerek DAİŞ’e karşı başarının tüm insanlıkta yarattığı itibardan yararlanmak istediler. İlk defa dünya halklarının ve insanlığın desteklediği bir mücadelenin parçası haline geldiler. İlk defa kendilerinde olmayan bir değerle yan yana görünme fırsatını yakaladılar. Koalisyon güçlerinin DAİŞ’e karşı savaşan Kürtlerin ve Kuzey Suriye halklarının yanında yer almasının hikayesi böyledir.
DAİŞ ilk büyük yenilgisini ise Kobanê’de aldı. Bu Şengal’de ve Maxmur’da yediği darbelerden kat be kat ağırdı. Burada DAİŞ’i yenilgiye uğratan ideolojik kimlik olmuştur. DAİŞ karşısında Önder Apo’nun üstün ideolojisi ile durulmasaydı DAİŞ yenilgiye uğratılamazdı. Kobanê’de sadece Kürtlerin ve Türkiye halklarının değil tüm dünya halklarının Önder Apo çizgisindeki direnişe destek vermesi DAİŞ’i büyük bir ideolojik yenilgiye uğratmıştır. DAİŞ’in Arap halkları, İslami toplum ve kapitalizm sillesini yemiş bazı kişi ve çevreler üzerinde yarattığı tılsımlı etki bozulmuştur. DAİŞ’in ayağının altındaki halı çekilip alınmıştır. O güne kadar Arap gençleri ve toplumu DAİŞ’e biat ederken, DAİŞ için savaşırken; Kobanê direnişiyle birlikte DAİŞ kendine en büyük desteği veren Arap toplumunun desteğini hızlı biçimde kaybetmeye başlamıştır. Bir kısım Arap toplumu DAİŞ’in kurtarıcı olamayacağını görüp geri çekilirken; bir kısım Arap halkı da Önder Apo çizgisinin kendilerine kurtuluş getireceğini görüp DAİŞ’e karşı savaş içinde yer almıştır. Suriye’de DAİŞ yenilgiye uğratılırken Arap toplumunun iki bini aşkın şehit verilmesi bu gerçeğin kanıtı olmaktadır.

Kobanê direnişine ve Rojava Devrimine tüm dünya halkları destek vermiştir. Bu destek esas olarak da ideolojik çizgisinden dolayı verilmiştir. Demokratik ulus çizgisi ve kadın özgürlük anlayışı tüm halklarda heyecan yaratmıştır. Örgütlü demokratik topluma dayalı demokratik konfederal sistemle sosyalizmi inşa etme çizgisi reel sosyalizm çöküşü sonrasında ideolojik sorunlar yaşayan sosyalist güçlerde heyecan yaratmıştır. Sosyalist güçlerin de desteği alınmıştır. Rojava devrimci güçleri üstün bir ideolojinin morali ve halkların bu desteğiyle fedaice direnmişler ve DAİŞ’i yenilgiye uğratmışlardır. DAİŞ’i yenilgiye uğratan üstün ideoloji ve bu temelde sağlanan halkların desteğidir. DAİŞ’i koalisyon güçlerinin ve ABD’nin hava saldırısı yenilgiye uğratmamıştır. Yenilgiyi yaşatan kesinlikle ideolojik kimliktir. DAİŞ ideolojik boşlukta saldırarak birçok alanı kontrol etmiş ama karşısına insanlığın sorunlarına gerçek çözüm öngören Önder Apo çizgisi çıkınca içinden ruhu çekilmiş bir güç haline gelmiştir. İdeolojik yenilgi tüm tılsımını bozmuştur.
Kuşkusuz koalisyon güçlerinin hava saldırıları DAİŞ’in yenilgisinde bir rol oynamıştır. Ancak bu başarının esasını yaratan güç değildir. Bu başarının destekçi gücü olmuşlardır. Çünkü herhangi bir güce hava desteği verselerdi bile DAİŞ’i yenilgiye uğratamazlardı. Önderlik çizgisindeki Rojava Devrimi DAİŞ’in ideolojik tılsımını bozup yenilgiye uğratmış, DAİŞ esas güç kaynağını önemli oranda yitirince Irak gibi başka güçler de cesaretlenmiştir. Rojava Devriminden cesaret alan Heşd-El Şabi güçleri de DAİŞ’e karşı saldırıya geçmişlerdir. Çünkü Önderlik çizgisinde savaşan Kürtler üstün ideolojileriyle DAİŞ’in Arap halkları ve Müslüman topluluklar içindeki etkisini kırmış, ipliğini pazara çıkarmış; gerçek karakterini gözler önüne sermiştir. Önder Apo’nun ideolojik çizgisinin aynasında tüm çirkinlikleri gün yüzüne çıkmıştır.
AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan yükselen bir güç halline gelen Arap ve Müslüman toplumlar üzerinde etkili olan DAİŞ’le ittifak kurarak Ortadoğu’da ve İslam dünyasında esas etkili güç olmak istemiştir. Hatta güçlenen DAİŞ’i pazarlama üzerinden daha sonra politik avantajlar ele geçirmeyi hesaplamıştır. Ancak Önder Apo’nun ideolojik gücü DAİŞ’in gizli halifesi Tayyip Erdoğan’ın tüm planlarını alt üst etmiştir. Öyle ki, DAİŞ’in yenilgi sürecine girdiğini görünce ben de DAİŞ’e karşıyım, demiştir. Cerablus ve Bab gibi Rojava devrimcilerinin ve Kuzey Suriye güçlerinin eline geçeceğini düşündüğü yerleri işgal etmiştir. Hatta öyle ki Rojava devrimcilerinin ve Kuzey Suriye halklarının DAİŞ’i yenilgiye uğratmasının yarattığı etkinin önüne 2. Dünya Savaşı sonunda Hitler’e savaş açması gibi DAİŞ’e savaş açtığın ilan ederek geçmek istemiştir. Ancak gerçekler o kadar yalındır ki, AKP iktidarının DAİŞ karşıtlığına hiçbir güç içten inanmamıştır. Hatta politika ve söylemleriyle DAİŞ’i yaratan zemini koruduğunu ve güçlendirdiğini görmüşlerdir. AKP’nin söylem ve politikalarının yarattığı toplumsal ve siyasal iklimden sadece DAİŞ ve türevleri çıkar. Tayyip ne kadar kendisini gizlemeye ve farklı göstermeye çalışsa da şifreleri çözülmüştür.

Yakında DAİŞ’e karşı zafer ilan edilecek. Tabi ki bunu en başta da tüm dünyaya koalisyon güçleri ve ABD ilan edecek. Kuşkusuz bunlar da Kürtlerin ve Kuzey Suriye halklarının DAİŞ’e karşı verdiği mücadele içinde olmuşlardır. Kendi çıkarları bunu gerektirmiştir. Bu açıdan DAİŞ’i yenilgiye uğrattık biçiminde propaganda yapmaları anlaşılırdır. Ancak esas yenilgiye uğratanlar 10 binin üzerinde şehit veren Kuzey Suriye halklarıdır; onların dayandığı ideolojik çizgidir. Bu gerçeklik unutulmamalıdır. Tüm dünya da DAİŞ’i esas yenilgiye uğratanın ideolojik çizgi olduğunu bilmelidir.
Eğer esas yenilgiye uğratanın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ideolojik çizgisi ve öngördüğü çözüm projesi olduğu anlaşılmazsa yanlış yapılmış olur. Silah yenilgiye uğrattı denilerek esas yenilgiye uğratan güç görülmezse DAİŞ yeniden ayağa kalkabilir. DAİŞ karşısında güçlü bir ideolojik güç görmezse ve onu yenilgiye uğratan ideolojinin Arap toplumdaki etkisine değer verilmezse DAİŞ’e karşı olduğunu söyleyenler bizzat DAİŞ’in önünü açarlar. DAİŞ’in ortaya çıkma zemini Ortadoğu’da vardır. Bu zemin ancak üstün bir ideolojik çizgi ve buna dayalı toplumsal projelerle kurutulur. Bu açıdan Önder Apo çizgisinin Arap toplumunda yer bulması herkes tarafından değerli görülmelidir. Önder Apo çizgisi doğru pratikleştirilirse Arap toplumu güç olur; hiçbir sapkın ideoloji de güçlenmiş Arap toplumu üzerinde oyun oynayamaz.
DAİŞ Suriye’de önemli oranda yenilgiye uğratılırken bu mücadelede şehit düşenleri saygıyla anıyoruz.
Şimdi Ortadoğu halkları önünde ikinci bir görev durmaktadır. Halklar için ikinci DAİŞ olan AKP iktidarının geriletilmesi gerekmektedir. Bu zihniyet ve iktidar geriletilmeden Ortadoğu’da demokrasi ve özgürlüklerin önü açılamaz. AKP-MHP iktidarı yenilgiye uğratılmadıkça DAİŞ ve türevlerinin ortaya çıkmayacağı bir Ortadoğu yaratılamaz.
 

Kaynak: Yeni Özgür Politika