Işıklı: Hepimizin olan doğaya birlikte sahip çıkacağız

Kürdistan coğrafyasına yönelik özel politikaların uygulandığını söyleyen Mezopotamya Ekoloji aktivisti, Hevsel Koruma Platformu Eşsözcüsü Vahap Işıklı, "Amanos'tan Hevsel'e, Cudi'den ve Metina'ya tek doğamız var ve ona hep birlikte sahip çıkmalıyız" dedi.

Şırnak'ta askeri operasyonların yapıldığı bölgelerde uzun süredir ağaçlar kesilerek imha ediliyor. Cudi Dağı bölgesinde şimdiye kadar on binlerce ağaç kesildi ve buralara bugüne kadar 10'dan fazla karakol inşa edildi. Ağaçların kesilmediği yerlerde yangın çıkarılıyor ve yangının söndürülmesi "güvenlik" gerekçesi ile engelleniyor.

Kürdistan'daki orman yangınlarına dikkat çeken Mezopotamya Ekoloji Aktivisti ve Hevsel Koruma Platformu Eş Sözcüsü Vahap Işıklı, Türkiye'de rant, Kürdistan'da ise savaş politikalarından dolayı doğanın talan edildiğini söyledi.

Şırnak'a bağlı Besta bölgesinde günlerce yangın çıktığını ve yangının ardından korucular tarafından ağaçların kesildiğini belirten Işıklı, "Bir hafta önce Lice'de de aynı durum yaşandı. İki gün önce Cudi'de Silopi tarafında tekrar yangın çıktı ve hala devam ediyor. Bu Kürdistan'ın doğasına yönelik özel bir politikadır. Her yıl savaş politikalarından dolayı yaz mevsiminde ağaçlar yakılıyor ve kesiliyor" diye konuştu.

RANT VE SAVAŞ POLİTİKALARINDAN DOLAYI DOĞA TALAN EDİLİYOR

Türkiye'de ve Kürdistan'da yangın çıktığında farklı politikaların uygulandığını vurgulayan Işıklı, şöyle devam etti: "Türkiye'de bir gün Marmaris'te yangın çıkınca helikopterler müdahale etti. Bingöl'de aynı gün çıkan yangın bir hafta boyunca söndürülmedi. Binlerce hektar orman yandı ama müdahale edilmedi. Operasyonlar sonucunda Kürdistan'da yangın çıktı. Dersim'de Hozat ilçesinde askeri operasyonun ardından başlayan ve günlerce durmayan yangın Cudi ve Bingöl'de de aynı şekilde devam etti. Ağaç kesme ihalesinin koruculara verilmesinin ardından Cudi'de son 1 yıldır 450 ton ağaç kesildi.

Bir yıl önce oraya kurum olarak gittik ve doğanın yakıldığını, yağmalandığını kendi gözlerimizle gördük. Bu ihaleler halen devam etmektedir. Şimdi aynı şeyi Lice'de, Derxun köyü ile diğerleri arasında 98 hektarlık bir alanda yapıyorlar. O zamandan beri korucular tarafından yaklaşık 140 futbol stadyumu kadar ağaç kesildi. Özel şirketler bu ihaleleri kabul etmiyorlar ancak koruculara yaptırıyorlar. Türkiye'de rant, Kürdistan'da da 'güvenlik' adı altında yangın çıkarılıyor. Türkiye'de yanan ormanların yerine oteller, Kürdistan'da ise karakol yapılıyor."

BAKUR'DAKİ POLİTİKALARI BAŞUR'DA DA DEVREYE KOYDULAR

Güney Kürdistan'da da orman yakma ve ağaç kesme politikasının başladığını vurgulayan Işıklı, "Maalesef bu anlaşır Başur'da da devreye konuldu. Metina ve diğer bölgelerde savaşla birlikte ağaçlar da kesilmeye başlandı. Bütün bunlar güvenlik adı altında yapılıyor. Eksik de olsa Irak hükümeti buna karşı oy kullandı, ancak bölge hükümeti hiçbir şekilde oy kullanmadı ve bunun için sorumluluk almadı. Bir bölgenin ağaçları, ormanları nasıl yağmalanıyor da hükümetin bu şekilde ses çıkarmıyor olması insanı hayrete düşürüyor.

Özellikle Türkiye, 1990'lı yıllarda Kürdistan köylerini ve topraklarını boşalttı, halkı göç ettirdi ve böylece asimilasyon politikalarını devreye soktular. Hala Kürdistan'ın doğasını talan ederek politikalarını sürdürüyorlar. Savaşın sadece halka ve halkın kimliğine değil, aynı zamanda doğasına da aykırı olduğunu bilmek gerekir. Sadece Kürdistan'da değil Türkiye'nin birçok yerinde ormanlar bazı çevreler tarafından yakılıyor. Amazon'dan Hevsel'e, Cudi'den Metina'ya kadar doğa hepimizin. O yüzden hep birlikte doğaya sahip çıkmalıyız" dedi.