Kayıp ve saklı bir tarih: Mîreliyan köyü

Türk devletinin savaş politikalarından dolayı 1990'lı yıllarda Kürdistan'da yüzlerce köy yakıldı ve talan edildi. Bu köylerden biri de Silvan ilçesine bağlı Mîreliyanköyü. Bu köydeki her toprak parçasının altın gizli bir tarih ortaya çıkıyor.

Kürdistan'da Türk devletinin savaş politikaları nedeniyle 1989-1994 yılları arasında yüzlerce köy yakıldı ve talan edildi. Bu köylerden biri de Amed'in Silvan ilçesine bağlı Mireliyana köyüdür. Bir çok medeniyetin geçtiği bu bereketli topraklar hala o dönemin izlerini taşıyor. Köyün çevresinde Asurlular döneminde toplanma alanları için yapılan ve el yapımı olan küçük tepeler var. Kritik zamanlarda ve sorunlarını tartışmak için çevredeki köylüler bu tepelerin etrafında toplanmış. Ayrıca 1915'teki Ermeni Soykırımı'ndan önce bu köyün sakinlerinin tamamı Ermeni'ydi ve hatta iki yıl önce buradan Süryani ve Ermenilere ait eserle çıkarıldı.

Mîreliyan köyü Silvan'a 23 km, Amed merkeze 65 km uzaklıktadır. Bir ay önce bu köy balık ölümüyle gündeme gelmişti ve biz de bu köye balıkların ölümüyle ilgili bir haber hazırlamak için geldik. Köye girdiğimizde ise her tarafı tarih kokan bir köy ile karşılaştık. Mîreliyan köyü 1915 yılından önce bir Ermeni köyüydü ve Ermeni soykırımında bir çok Ermeni katledildi. Soykırımdan kurtulanların birçoğu ise Silvan ve Amed'e yerleşti. Ermeni soykırımının ardından 1994 yılında köy tekrar Türk devletinin hedefi olmuş. Mîreliyan köyü sakinleri devletin koruculuk dayatmasını kabul etmediği için köy askerler tarafından yakılmış. Bunun üzerine köylüler Silvan, Amed merkeze ve Türkiye metropollerine göç etmek sorunda kalmış. Köylüler birkaç yıl sonra tekrar döndüler ve köylerini yeniden inşa ettiler.

Mîreliyan köyünde 68 yaşındaki Seyfettin Günbatan bizi karşılıyor ve köy hakkında bilgi veriyor. Seyfettin Günbatan, Süryaniler tarafından yapılmış sokakları, patikaları ve tepeleri gezdirerek, bize bilgi veriyor. Yıkık bir ahırı işaret eden Seyfettin amca, "Büyüklerimizin anlattığına göre Ermeni soykırımı sırasında bir Ermeni'yi bu ahıra saklamışlar fakat askerler bunu fark edip onu öldürmeye çalışmışlar. Ancak sırtındaki altın kemeri fark edince kemeri çıkarıp Ermeni yurttaşı öldürmeleri için köylülere verirler. Köylüler ise onun köyden sağ çıkmasını sağlamışlar" diye konuştu.

KATLİAM VE MÎRELIYAN KÖYÜNÜN BOŞALTILMASI

Köyün eski muhtarı olan Seyfettin Günbatan köy hakkında şu bilgileri veriyor: "Büyüklerimizin anlattıklarına göre bu köy eskiden bir Ermeni köyüydü. Ermeni soykırımından önce iki Müslüman hane köye yerleşmiş ve Ermeniler onlara konut vererek bu köyde yaşamalarına yardımcı olmuş. Ancak Ermeni soykırımının başlangıcında bu iki Müslüman hane devlet ile işbirliği yaparak Ermenilere saldırmış. Katliamdan sonra bütün köy Müslümanların eline geçmiş.

Mîreliyan köyü ile birlikte 33 köy devlet ile işbirliği yapan Hacı Reşîd ağaya veriliyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla bölgedeki tüm köyler boşaltılır ve geriye sadece Mîreliyan kalır. Hacı Raşid ağa da devlete giderek, 'Eğer Mîreliyan'ı boşaltmak istiyorsanız, köyde bir kargaşa çıkarın o zaman tüm köylüler bir yerlere gider ve köy boşaltılır' demiş.

Büyüklerimizin anlattığına göre soykırımdan sadece üç Ermeni evi kurtulmuş. Onlar da soykırımdan kurtulmak için Müslüman olmuşlar ve zamanla hacca gitmişler. Hayatta kalanlar ise Silvan ve Amed'e yerleşmiş. Ermeniler devleti tarafından bu topraklarda katledildiler. Köyde bir kilise yeri vardı ama o da 1996 yılında iş makinaları ile yıktılar."

SÜRYANİ VE ERMENİLERİN ESERLERİ

Köyde yaşayanların mevcut sayısının en az 700 kişi ve 100'den fazla aile olduğunu söyleyen Günbatan, köylülerin geçim kaynağının tarım ve hayvancılığa dayandığını belirterek," Mîreliyan köyünün geçim kaynağı her zaman tarım ve hayvancılık olmuştur. Ermeniler zamanında da durum böyleydi ama Ermeniler el sanatlarında çok ileriydiler ve demircilik de yapıyorlardı. Mîreliyan tarihi zengin ve önemli olan bir köydü.

Bakın köyün etrafındaki bu tepeler Asurlular dönemindeki el yapımı. Köyle ilgili şeyler bu tepede konuşulup karara bağlanırmış. Her tepenin böyle bir tarihi vardır. İki yıl önce Asurilere ait eserler çıkarıldı. Hatta Ermenilere ait eserler de sık sık bulunur ve köyden çıkarılırdı. Bugün nereye bakarsanız bakın, bu toprakların her tarafından tarih akıyor" dedi.

BALIK ÖLÜMLERİ

Geçtiğimiz günlerde dere yatağında yaşanan balık ölümlerine ilişkin de bilgi veren Günbatan konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Ülkemizin her yerinde HES ve barajlar yapıldı. Baraj ve HES’ler sebebi ile doğa katliamı devam ediyor. Bölgede inşa edilen HES'ler ve barajlar nehirler ve akarsular üzerinde çok büyük olumsuz etki yaratıyor. Son 50 yılda ikinci kez bu tür balıklar toplu halde ölüyor. 20 yıl önce bir tütün fabrikasının çöplerinin nehre atılması sonucu benzer bir sahne ortaya çıkmıştı. Şimdi ise ölüm nedenlerinin tarım ilaçları olduğu söyleniyor. Ama en büyük sebep HES ve barajlar."