Alman ikinci kanalı ZDF’de yayınlanan ZDF-Talk programına katılan iklim araştırmacısı Prof. Mojib Latif, küresel ısınmaya karşı mücadelenin ancak ve ancak uluslararası bir konsensüs sağlanarak başarılı olabileceğini vurguladı.
Atmosfere salınan sera etkili gazların azalmasına vesile olan Covid-19 salgının neden olduğu kısıtlamalara dikkat çeken Prof. Latif, “Aslına Corona krizi bir sistem değişikliği için nadide bir fırsat” diye konuştu.
Almanya örneğinde sera etkili gazların başında gelen karbondioksit (CO2) salınımlarındaki düşüşün önemli bir başarı olduğunu savunan Prof. Latif, 1990 yılından bu yana CO2 salınımlarında Almanya’nın yüzde 40 düşüş sağladığını hatırlattı. Prof. Latif, aynı dönemde dünya genelinde CO2 salınımlarının yüzde 60 arttığına işaret etti.
İKLİMİN KORUNMASI GELİŞİM İÇİN DE ŞART
Almanya’nın salınımlarını belirli düzeyde azalttığı 1990-2020 arasındaki 30 yılda ekonomik olarak küçülmek yerine büyümeye devam ettiğini vurgulayan Prof. Mojib Latif, Almanya’nın halen dünyanın dördüncü, Avrupa’nın da en büyük ekonomisine sahip olduğunu hatırlattı.
Prof. Mojib, iklimi korumanın aynı zamanda ekonomiyi ve refahı teşvik ettiğinin altını çizerken, teknolojik gelişimin de motoru olduğunu vurguladı. Pakistan asıllı olan Mojib, olumlu gelişmelere karşın Almanya veya diğer ülkelerin petrol veya kömür gibi CO2 oranı yüksek fosil enerjilere verdikleri kamu teşviklerini durdurmalarının da şart olduğunu dile getirdi.
EN KÖTÜ SENARYO YOLUNDA GİDİLİYOR AMA UMUT VAR
Prof. Mojib Latif’e göre, dünyada iklim konusunda yaşanan son gelişmeler insanlığın ‘en kötü senaryo istikametinde’ yürüdüğünü gösteriyor. Prof. Latif, kuraklıklar, seller, orman yangınları, Sibirya, Alpler veya kutuplardaki buzul erimeleri gibi birçok örnek verirken, dünya çapında ortak bir politikanın olmaması nedeniyle küresel ısınmanın 19’uncu yüzyıl seviyesinden 2 ya da çok daha üzerinde artacağı bir senaryonun gerçekçi olduğuna dikkat çekti.
“İnsanlık kesin olarak en kötü senaryo istikametinde gidiyor” diyen Prof. Latif, buna rağmen umutlu olduğunu ve teorik olarak şans olduğu müddetçe en kötü senaryonun pratikte de önlenebileceğini söyledi. Prof. Latif, buna örnek olarak dünya ekonomisinin küresel ısınmanın ve bu ısınmanın neden olacağı iklimsel felaketlerden doğrudan etkilenmesini gösterdi. Yani ekonomik gerekçelerle de olsa er geç küresel ısınmaya neden olan sera etkili gaz salınımlarını azaltma yönünde bir konsensüs oluşmak zorunda.
ISINMANIN ETKİLERİ VE YENİ SAVAŞLAR
Kendisi de Pakistanlı olan Prof. Mojib Latif’in dikkat çektiği bir diğer nokta ise, küresel ısınmanın sonucu olarak artacak kuraklıklar ve su sorunu nedeniyle çatışma ve savaşların artacak olması. Himalayalar’daki buzul erimelerini örnek gösteren Latif, bu buzulların aynı zamanda Hindistan veya Pakistan gibi ülkelerden geçen nehirleri de beslediğini hatırlattı. Bu buzulların aynı zamanda ciddi tatlı su kaynakları olduğunu ifade eden Prof. Latif, her ikisi de nükleer silah sahibi olan ve hali hazırda Keşmir nedeniyle çatışmalı olan bu güçlerin gelecekte kıt su kaynakları için savaşma riskini örnek gösterdi.
SALGIN VE İKLİMDE HEP AYNI İSİMLER HAKSIZ ÇIKTI: TRUMP VE BOLSONARO
Küresel çapta iklimle mücadele stratejisinin önemine de işaret eden Prof. Mojib Latif, iklim konusunda tıpkı küresel Covid-19 sağlık krizinde olduğu gibi hep benzeri isimlerin duruşlarının yanlış olduğunu söyledi. Latif, buna örnek olarak salgın konusunda önlemleri veya küresel ısınmayı basite alan söylem ve politikalarıyla bilinen ABD Başkanı Donald Trump ile Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’yu gösterdi.