Lübnan ve gerilla

Lübnan’ın yüreğine ortak olan, Ortadoğu halkının ruhundan doğmuş ve ateşi hiç eksilmeyen, külden zaferleri olan başka bir ülke daha vardı. Birbirine yalnızlıklarını göstermenin ülkesi. Savaşan bir ülke. Lübnan gibi tüm güzel ülkelerin buluştuğu bir yer.

Gözlerinde güzelliğin asılı kaldığı bir ülke; Lübnan. Kimse, kimin niye öldüğünü bile bilmiyor.
Bir ülke... Çok güzel bir ülke… Yanan bir ülke… Güzelliğin bedeli ağır diyebileceğimiz bir yazgı çizilmiş onun alnına.
ilk defa dedemden duymuştum ismini.  2011 yılıydı. Ortadoğu'da birçok ülkede özgürlük seslerinin yükselmeye başladığı dönemdi. “Arap Baharı” deniliyordu her yerde. Ve televizyonda Lübnan’a ait bir fotoğraf karesi verilmişti. Dedem o zaman televizyona bakıp, bana dönerek, "Biliyor musun, dünyanın en güzel topraklarından biridir, Lübnan”  demişti. Dedemin dudakları arasında takılıp kalmayan ve benim de yüreğime akan bir güzellik olmuştu o an Lübnan. Dedemle aramızda bir yer; Lübnan.

'ZAFER BEYRUT'UN OLSUN!'

Hep yanan, hiç konuşulmayan, unutulmaya yüz tutan cümleler gibi. O hep kendini hatırlatsa da, yoluna çıkan ya az oluyor ya da yolu açan olmuyor. Aradan yıllar geçti, şimdi o güzellik yanıyor.  Dumanları gökyüzünde bulutları oluşturup duruyor günlerdir. Bir çocuk babasız kalıyor, bir anne evlatsız kalıyor, bir bebek annesiz ağlıyor. Gözlerinde güzelliğin asılı kaldığı bir ülke; Lübnan. Kimse, kimin niye öldüğünü bile bilmiyor. Ne bu ölümün sebebi anlaşılıyor ne de gökyüzünde asılı kalan dumanların sebebi. Nereye gömeceklerini bile bilmiyorlar ölülerini, kimseden rahmet bile dileyemiyor Lübnan.
Yanan bir toprağın içine, tekrar patlamaya hazır toprağın yüreğine gömülüyor insanlar. Onlarca, yüzlerce insan… Şimdi anlıyordur artık herkes Feyrouz’un “Lı Beyrut" şarkısındaki nameleri:

“O, halkın ruhundan yapılmış bir şarap,
O, anavatanından bir ekmek ve bir yasemin esintisi
Peki şimdi ne halde onun tadı?
O, ataş ve duman tadında şimdi
Beyrut’un olsun, Beyrut’un olsun!
Külden bir zafer Beyrut’un olsun!”

LÜBNAN'IN YÜREĞİNE ORTAK BİR ÜLKE...

Lübnan’ın yüreğine ortak olan, Ortadoğu halkının ruhundan doğmuş ve ateşi hiç eksilmeyen, külden zaferleri olan başka bir ülke daha vardı. Birbirine yalnızlıklarını göstermenin ülkesi. Savaşan bir ülke. Kadının da onurunda buluştuğu bir ülke burası. Lübnan gibi tüm güzel ülkelerin buluştuğu bir yer. Neresi biliyor musunuz? Irkı, sınıfı, cinsi, rengi, dili hiç tartışılmayan bir ülke. Gerçek, özgür bir ülke; Gerilla Ülkesi. Kendi fedaileri yetiştiren, büyüten, eğiten ve gerektiğinde en sevdiğini en önde feda eden bir ülke. Kurtuluş ne gerektiriyorsa, özgürlük için ne gerektiriyorsa, öyle bir ülke gerilla. Niçin öldüğünü bilen bir mertebede bu ülke. Nerede zalim biri varsa yakasına yapışan bir ülke, nerede zulüm varsa oraya taşınan bir ülke... Gözlerinde özgürlük asılı kalan varlık; gerilla. Tam 54 gündür Heftanîn’de, bir ceng meydanında işgalcilere karşı savaşıyor. Tam 54 gündür bombalamanın olduğu, bir an bile bombardımanın kesilmediği, arazisinden dumanların hiç eksilmediği, ateşinin hiç sönmediği bir ülke şimdi Heftanîn. Ne yanan ağaçlarına, yok olan canlılarına üzülmeye vakti var ne de uğurladığı savaşçılarının alnından öpmeye. Yasak şimdi savaşçının yasını tutmak. İntikâm en yerinde kelime gerilla için. Bu yüzdendir gecelerce uykusuz kalıp, eylem üzerine eylem yapması.  
Lübnan yanıyor ve gerilla Heftanîn’de bir ceng meydanında savaşıyor. Hem Lübnan'ın hem de kendi halkının kurtuluşu için…Küllerinden doğacak olan zafer gerillanın olsun!
Ne de olsa Lübnan’ın ve ateşin bağrından doğdu gerilla...