Osmanlı’nın torunları Efrin’de Êzîdî-Kürt soykırımını gerçekleştiriyor

3,5 yıla yakındır devam eden işgal sürecinde Türk devleti Efrin’de Kürtlere dönük etnik temizlik politikası uygularken bununla birlikte Êzîdî Kürtleri her türlü baskıyla Müslümanlaştırmaya çalıştı.

19 Temmuz 2019’da Rojava Devrimi’nin başlamasının hemen ardından çeteleri yoluyla Efrin’de bir Êzîdî köyü olan Kastel Cindo’yu hedef alan Türk devleti 20 Ocak 2018’de başlattığı Efrin işgal harekatında da ilk olarak aynı köyü hedef aldı.

Şehirde 2011’de 35 bin olan Êzîdî nüfusu 2012’den itibaren Türk devleti çetelerinin Êzîdî köylerine saldırmasıyla 25 bine düştü. Êzîdîler tüm saldırılara karşı Rojava Devrimi ve Demokratik Özerk Yönetimin tüm haklarını tanımasıyla kendilerini her açıdan örgütledi ve sürdürdüler.

Fakat Türk devletinin Efrin işgal harekatı ve işgaliyle Êzîdîlerin demokratik yaşamları, dini mekan ve merkezleri, Êzîdî insanları hedef alındı. Êzîdî köylerine Suriyeli ve Suriye dışından gelen çetelerin aileleri yerleştirilerek buralara cami ve kamplar yapıldı.

Efrin’de 2018’de  25 bin olan Êzîdî nüfus bu gün 2 bine düşmüş durumda ve Êzîdîler hem etnik hem dini açıdan büyük baskılar altında.

İLK SALDIRI YİNE ÊZÎDÎ KÖYÜ KASTEL CİNDO’YA YAPILDI

Tarihi boyunca başta Êzîdî Kürtler olmak üzere tüm Kürtlerin esas topraklarından olan Efrin’de, Êzîdî Kürtlere dönük kırım politikasında Osmanlı’dan sonra Türk devletinin de rolü büyük oldu. Türk devleti 20 Ocak 2018’de başlattığı işgal harekâtı ve 3,5 yıldır süren işgal sürecinde Kürtlere dönük etnik temizlik, bununla birlikte Êzîdî ve Alevî Kürtlere dönükte Müslümanlaştırma politikasını esas aldı.

Fakat Türkiye devleti sadece işgal harekâtı ve işgal sürecinde değil, 19 Temmuz 2012’de başlayan Rojava Devrimi’nin hemen ardından güdümündeki ÖSO çeteleri yoluyla Efrin’de ilk olarak Êzîdî köylerini hedef aldı.

Suriye iç savaşı başladığında Efrin’de 30-35 bin, Halep’te de 5 bin civarında Êzîdî yaşıyordu. Suriye iç savaşının başlaması, Türkiye başta olmak üzere bölge devletinin cihatçı gurupları sahaya sürmesi ve bu gurupların en başta Êzîler ve Alevileri hedef almasıyla birlikte Êzîdî toplumundan Avrupa’ya göçler başladı. Ezaz’daki ÖSO çetelerinin Ekim 2012’de Şera’nın Kastel Cindo isimli Êzîdî köyüne saldırısı Efrin’e ilk saldırı olarak tarihe geçti. Fakat saldırılar bununla sınırlı kalmadı. Şera’da Kastel Cindo, Êlî Kino, Qitme gibi köyler hedef alındı. Êlî Qîno köyü henüz YPG-YPJ kurulmadan önce 2012-2013’te tümden işgal edildi ve o tarihten itibaren Ezaz’a bağlandı. Êzîdî vatandaşlar kaçırıldı.

Türk devleti çetelerinin 2013-2014 yıllarında da özelde Ezidi köyleri olmak üzere Efrin Şera ve Şerewa’nın köylerine saldırıları sürdü. Bununla birlikte DAİŞ’in Şengal saldırısı sürecinde Türk devleti çetelerinin sınır hatlarından saldırı ve tehtidleri de Êzîdîlerde kaygıya neden oldu. Efrinli Êzîdîler, tüm bu nedenlerle 2011-2015 sürecinde de Êzîdîlerin Avrupa’ya göçlerinin devam ettiğini söylüyorlar.

EFRİN’DE ÊZÎDÎ NUFUS 25 BİN’DEN 2 BİN’E DÜŞTÜ

Türk devleti güdümündeki çetelerin 2012’den itibaren başlayan saldırılarına rağmen kendileri de Rojava Devrimi’nin aktif bileşenlerinden olan Êzîdî Kürtlerin önemli bölümü öz topraklarında kalmakta ısrar etti. Devrimin ve özerk yönetimin yarattığı özgürlük ortamıyla kendi kimlik ve kurumlarını örgütlediler.

20 Ocak 2018’de Türk devletinin Efrin İşgal Harekâtı başladığında Efrin’in 20 köyünde, Efrin şehir merkezi ve Cindires ilçe merkezinde 25 bin civarında Êzîdî Kürt yaşıyordu.

Efrin’de Êzîlerin yaşadığı köyler Şerewa ilçesinde Îska, Şadêra, Xezewiyê, Birc Abdullah, Eyn Dara, Tirindê, Qibar, Kîmar, Basufan, Beyiye;

Şera ilçesinin Qitme, Sînka, Baflûnê, Qastel Cindo;

Cindires ilçesinin Faqîra, Qijûma, Qîla, Askê Rojhilat, Ceqala, Kefer Zîte köyleriydi.

İşgal harekâtı ve işgal nedeniyle Êzîlerîn büyük bir bölümü şehirden göç etmek zorunda kalırken,  şehirde kalanların çoğunluğu da işgalcilerin katliam, tecavüz, fidye, Müslümanlaştırma politikaları nedeniyle süreç içinde göç etti. Bu gün çalışmalarını Şehba’da sürdüren Efrin Êzîdîler Birliği şu anda Efrin’de kalan Ezîdîlerin sayısının 2 bin civarında olduğunu belirtti.

‘ŞENGAL’DAKİ GİBİ YAPACAKLARINI SÖYLEYEREK SALDIRDILAR’

20 Ocak 2018’de başlayan Efrin işgal harekâtı sürecinde Türk devletinin ilk hedef aldığı köy yine Rojava Devrimi’nin başlamasının ardından Efrin’de ilk hedef aldığı Kastel Cindo köyüydü.

Şera ve Şerewa köylerinde yaşayan Êzîdîler Efrin işgal harekâtından kısa süre önce Türk devleti güdümündeki “Milli Ordu”(SMO) çetelerinin kendilerine sesler göndererek, “Şengal’de yaptığımızı Efrin’de de yapacağız” diye tehtidler savurduğunu dile getirdi.

Efrin Êzîdîler Birliği’nin eski başkanı Süleyman Cafer bu konuda işgal harekâtından kısa süre önce tanıklık ettiği trajik bir olayı şöyle anlattı: “İşgal harekâtından bir hafta ya da 4 gün önceydi. Birliğin merkezinde oturmuştuk. Bir gurup kadın yanımıza geldi. Üzerimizde zehir taşıyoruz. Eğer DAİŞ Efrin’e girerse kendimizi öldüreceğiz. Şengal’deki kadınların yaşadıklarının bizim başımıza da gelmesine izin vermeyeceğiz’ dediler.

Türkiye ve çetelerinin DAİŞ’ten farkı yoktu. Zaten bu çete gücü içinde birçok DAİŞli var. Komutanları hepsi DAİŞ’lilerdi. DAİŞ Şengal’de Ezîdî toplumuna saldırırken nasıl ‘kafirler’ diyerek saldırdıysa onlarda öyle ‘Kafirleri yok edeceğiz’ diyerek saldırıya geçtiler.”

EZÎDÎ KUTSAL MEKANLARI YOK EDİLİP KARAKOL VE KURAN KURSU YAPILIYOR

Türk devleti işgal harekâtı sürecinde ve işgal sonrasında Êzîdîlerin kutsal mekânlarını da hedef aldı. 26 Ocak 2018’de Türk savaş uçakları Ezîdîlerinde kutsal mekânlarından biri olan 3300 yıllık Eyn Dara tapınağını vurarak harabeye çevirdi.

Ocak 2018’de Efrin İşgal Harekâtı başladığında şehirde Êzîdî Kürtlere ait 19 kutsal mekân bulunuyordu. Bu kutsal mekânların isimleri ve bulunduğu köyler i şunlardı: Barsa Xatûn (Qastal Cindo), Şêx Hemîd (Qestal Cindo), Şêx Xerîb (Sînka),  Ciya Xane(Qîba),  Qralê Adî (Qîbar), Şêx Cenîd û Şêx Seîdî (Faqîra), Hawker (Qarah Gerna), Şêx Berekat (Ciya Şêx Berekat), Şêx Alî (Basufan),  Şêx Rakab (Şadîra), Şaraf Deen (Pavilion), Bêlla Manan (KeferCenê), Bêr Cavier (serdana Cafar, Maşolê, Hanan), Birca Cindî (Qîbar), Serdana kevirê  (Qîbar), Şêx Abdul Qadir (Terinde), Şêx Karas (Dêr Belot), Serdana Abu Kaaba (gundê Abu Kaaba), Şêx Kassab (Berc Qasê)

İşgal harekâtı ve işgal sürecinde Êzidî Kürtlerin mezarlıkları ve türbeleri de Türk devleti ve çeteleri tarafından tahrip edildi. Şêx Adî, Şêx Hemîd, Parsê Xatûn, Şêx Hemîd, Şêx Cinêd, Ebdellrehman ve Henan mezarlıkları yıkıldı. İçlerindeki önemli eşyalar talan edildi ve Êzîdî inancında yeri olan dilek ağaçları kesildi.

Efrin işgal harekâtı sürecinde Türk devletinin bombardımanı nedeniyle zarar gören, 2013 yılında kurulmuş olan Êzîdîler Birliği Merkezi Haziran 2018’de işgalciler tarafından mayınlanarak havaya uçuruldu. Bu merkezde yer alan tarihi Zerdeşt heykeli Ortadoğu’da bulunan tek Zerdeşt heykeliydi.  Kurulduktan sonra büyük emeklerle Şengal, Suriye ve Ortadoğu’da Êzidî inancına ait kitapların toplandığı bu merkezin yerine çetelere ait bir dini okul kuruldu.

Çeteler, Suriye'deki Dara Iza kasabası üzerinde bulunan Şex Berkêt Dağı’ndaki en büyük Êzidî mezarlığını yağmaladı. Türk devleti, burada bir kontrol noktası kurarak, Êzidîliğe ait yapıtları kaldırdı ve İslamiyet’e ait olanları yerleştirdi.

ÊZÎDÎLERE MÜSLÜMANLIK DAYATILIYOR

Türk devletinin yaklaşık 3,5 yıldır işgal ettiği Efrin’de Êzîdî Kürtlere uygulamaları da tam bir vahşet. Êzîdîler katlediliyor, kaçırılıyor ve Müslüman olmaya zorlanıyorlar. Efrîn Êzîdîler Birliği Türk devletinin işgal harekâtının başladığı 20 Ocak 2018’den bu yana en az 13 Êzîdî vatandaşın katledildiğini, 42’sinin de kaçırıldığını ve bunların 11’inin kadın olduğunu belgeledi. Ekim 2019’da Qitme köyünde işgalci çeteler tarafından kaçırılan kadınlar 35 yaşındaki Afiyet Cuma ve 32 yaşındaki Sedika İbo’nun ise akibeti halen belli değil.

Efrîn’nin Qêbarê köyünden olan 66 yaşındaki Omer Şemo, Müslüman olmayı reddettiği için çeteler tarafından kurşuna dizilerek katledildi.

Selefiliği yaymak için kurulmuş olan Ehbadullah Cemaati(Allah’ın Dostları) 21-03-2021 tarihinde Efrin’de Êzîdîlerin yaşadığı Qibar köyüne giderek 2 hafta faaliyet yürüttü. Yerel kaynaklar, Suriyeli ve Suriye dışından 15 kişinin oluşturduğu ve Ezîdîleri “kafir” olarak adlandıran bu cemaatin köyde kalmış olan 23 Êzîdî vatandaşın evine giderek Onları İslam’ı kabul etmeye zorladığını söyledi.

Yerel Kaynaklar 2021 Ramazan ayında başta Basûfanê olmak üzere hemen birçok Êzîdî köyünde DAİŞ giysili çetelerin Êzîdîlerîn evlerinin kapılarını çalarak sahura ve oruç tutmaya çağırdığını belirtti.

Efrin Ezîdîler Birliği Eş Başkanı Suat Huso, Efrin’de Êzîdî çocuklarına cami ve kuran kursuna gitmenin yine Êzîdî kadınlara çarşafla dolaşmanın dayatıldığı ifade etti.

DEMOGRAFİ VE KÜLTÜR DEĞİŞTİRİLİYOR

Türk devleti yaklaşık 3,5 yıldır süren Efrin işgali sürecinde Kürtlere etnik temizlik uygularken şehrin demografisini değiştirmeye de girişti. Suriye’nin çeşitli yerlerinden ve Suriye dışından yerleşimci ve çete ailesi 450 binden fazla kişi Efrin’e yerleştirildi. Êzîdî köylerine de çete aileleri yerleştirildi ve demografi ciddi anlamda değiştirildi. Bu alanlarda Êzîdî ve Kürt izleri yok edilirken Êzîdî köylerine de cami ve kamplar yapılmaya başlandı.  

İşgalden önce Kastel Cindo köyünün yüzde 90’ı Êzîdî Kürtler, yüzde 10’u da Müslüman Kürtlerden oluşuyordu. Burada da 450 civarında Êzîdî aile yaşıyordu, şu anda köyde en fazla 25 Êzîdî ailenin kaldığı onlarında çoğunun yaşlılar olduğu belirtiliyor.   3 Êzîdî vatandaşın evi camiye çevirildi.

Küçük bir Êzîdî köyü olan Şadire köyünde ise şu anda sadece birkaç Êzîdî aile kalmış durumda.  Türk devleti bu köye de başta İdlib’liler olmak üzere birçok yerleşimciyi konumlandırdı. Yine 96 priket evden oluşan bir kamp yapılmaya başlandı. Bu evlere ağırlıkta savaşta ölen İdlib’li çetelerin ailelerinin yerleştirileceği ifade ediliyor.  Ayrıca Nisan-Mayıs 2021’de Şadira köyünde “Filistin Camii” adıyla bir cami inşa edilmeye başlandı. Tüm Êzîdî köylerinde kimi evler camiye dönüştürüldü.

BAZI KÖYLER ÜZERİNE BASKI DAHA DA YOĞUN

İşgalci Türk devletinin birer Êzîdî köyü olan Şera’nın Baflûnê ve Şerewa’nın Basûfane köylerine baskıları ve kirli politikaları çok daha yoğun.  İşgal öncesi Basufanê köyü nüfusu yüzde yüz Êzîdi’ydi. Köyde 3500 civarında Êzîdî yaşıyordu. İşgalden sonra en fazla 200 Êzîdî kalmış durumda. Bu köyede Efrin’in tüm köylerine olduğu gibi Suriye’nin çeşitli yerlerinden getirilmiş çeteler ve aileleri yerleştirildi. İşgalci Türk devleti bu köyde birçok karakol kurdu ve beraberinde Feylaq Şam çetelerini yerleştirdi. Son dönemde ise bazı noktalara Cephet El Nusra çetelerini yerleştirdi. Kaynaklar Şehba sınırına yakın olan bu köye işgalci Türk askeriyle birlikte tümden Cephet El Nusra çetelerinin yerleştirilmesinin planlandığını belirtiyor.

16-10-2020’de Feylaq Şam çeteleri Basûfanê’de cami inşa etmeye çalıştılar, dünyanın her yerindeki Êzîdîlerin tepkileri sonucu bu cami inşaatını durdurdular. Fakat Basufanê’de en az 3 Êzîdî evine camiye dönüştürdüler ve Êzîdî çocuklarını camiye gitmeye zorladılar.

Baflûne köyü sakinleri ise işgal harekâtı sürecinde bombardımanlar nedeniyle göç etmek zorunda kaldı. Türk devleti, işgalden sonra bu köye yerleşimcileri ve çete ailelerini konumlandırdı. Köyüne dönmek isteyen Êzîdîlerin ise köye girmesine izin verilmiyor. Bu köyün yamacında da Fırqa Hamza, Ceyş El Şarqiye ve Ahrar Şam çetelerinin aileleri için 70 priket evden oluşan bir kamp yapıldı.  Bu köyde de kimi Êzîdî evleri camiye dönüştürüldü.

ERDOĞAN OSMANLI’NIN ÊZÎDÎ FERMANLARINI EFRİN’DE SÜRDÜRÜYOR.

Efrin Ezîdîler Birliği Eski başkanı Süleyman Cafer Şimdiye kadar gerçekleştirilen 72 Êzîdî fermanıda Osmanlı İmparatorluğu eliyle gerçekleştirildiğine dikkat çekerek,  bu gün Osmanlı’nın torunlarının Efrin’de bu katliamları sürdürdüğünü söyledi. Cafer, bu konuda sözlerini şöyle sürdürdü: “Efrin’de Kürtlere ait hiçbir tarihi eser bırakmadılar. Hepsini Türkiye’ye kaçırdılar. Yine bütün tarihi alanları yıktılar. Bence Erdoğan kısa sürede bir kitap, harita çıkaracak ve ‘Efrin Türklerindir. Burada Kürtlerin hiç birşeyi yok’ diyecek.

Şu anda Efrin’de Kürtlerin ve Êzîdîlerin durumu çok acı. Türkiye Efrin’de bir tek Êzîdî kalmasını istemiyor. Çünkü Önder Apo’nun dediği gibi Êzîler yok olursa Kürt kültürü de yok olacak. Türk devleti şu anda Êzîdîlerin bütün tarihi ve kutsal mekânlarını yıktı. Êzîdî köylerine camiler kurdu. Êzîdî kadın ve kızlarına İslami elbiseleri, Êzîdî insanlarına Müslümanlığı dayatıyor. Artık insanlık bu katliamlara karşı sesini yükseltmelidir. Bu sessizlikten çıkmalıdır. Bu gün Türkiye işgalcidir ve Efrin’i bir Kürt toprağı olmaktan çıkarıp Türk toprağı yapmak istiyor. Bunun içinde başta Êzîdî Kürtler olmak üzere Kürtlere dönük soykırım politikaları uyguluyor. Herkes bu soykırım politikalarına ve işgale karşı sesini yükseltmeli. Türkiye Efrin’den, Serekaniye’den ve tüm Suriye’den çıkarılmalıdır.”