TÜİK ücretsiz izindekileri işsizlik oranına almıyor

Haziran ayı işsizlik oranına %13,4 diyen TÜİK’e karşın DİSK-AR rakamın %28,9 olduğunu açıkladı. Avukat Ahmet Ergin ise hukuken işsiz olan “ücretsiz” izindekilerin bu orana dahil edilmesi gerekirken TÜİK tarafından yapılmadığını söylüyor.

TÜİK’in 10 Eylül’de açıkladığı rakama göre Haziran 2020 işsizlik oranı %13,4 seviyesinde gerçekleşti. TÜİK’in ardından açıklama yapan DİSK-AR ise Haziran ayı işsizliğin, geniş tabanlı olarak %28,9 yani iş kaybının 14,2 milyona yükseldiğini belirtti. Yine yakın zamanda kısa dönem ödeneği, ücretsiz izin ve de işten çıkarma yasağı uygulamasını uzatılacağı açıklandı.

Peki, bu işsizlik rakamları neden birbirinden farklı, kısa dönem ödeneği, ücretsiz izin ve işten çıkarmama yasağı çalışanlar açısından müjde mi yoksa hak gaspı mı? DİSK- Gıda İş Sendikası hukuk danışmanı da olan Avukat Ahmet Ergin, sorularımız yanıtladı.

Hem TÜİK hem de DİSK-AR iki farklı işsizlik rakamı açıkladı. Bu sayılar neden farklı, hukuki ve fiili olarak işsiz tanımı nasıl yapılıyor?

İŞKUR ya da TÜİK neredeyse işsizlik yokmuş gibi bir gösterme çabası içerisinde. Ama bu gerçekçi değil. Bugün iş arama, iş aramak için İŞKUR'a başvurmuş olma, işten çıkarıldıysa işsizlik ödeneği almak için başvuruyor; ama 25/2 dediğimiz ahlak ve iyi niyet kurallarına uyumama maddesi ile çıkarılan ya da istifa ile işten çıkan işçileri bu oranına dâhil etmiyorlar. Fiilen iş aramayı kıstas alıyorlar. DİSK-AR elbette ki böyle bakmıyor daha ayrıntılı bir şekilde ele almaya çalışıyor oranları. Tabii her araştırmanın eğer kamu gücü elinizde değilse küçük küçük hata payları olacaktır. Ama tabii bu artı da olabilir eksi de. Bana kalırsa DİSK-AR abartmıyor eksik bile söylüyor olabilir bu rakamları. DİSK-AR bu orana işsizlik ödeneği alıp ücretsiz izne ayrılan işçileri de dâhil ediyor ki zaten olması gereken de bu. Bu insanların iş akdi askıya alınmış durumda. Çünkü bu işçiler işsizlik sigortası fonundan kısmi ödemeler alıyor. Hayatlarını idame ettirmeye yetmeyecek bir rakam aldıkları da.

Bu yüzden mi farklı?

Evet, bu şunun da işareti özellikle pandeminin ilk dalgasından sonra işten çıkarma yasakları süresinin dolması ile birlikte daha büyük bir işsizlik rakamıyla karşılaşacağımızın habercisi. Çünkü kısa dönem çalışma ödeneğinden yararlanıldığı dönemde işçi çıkartılamıyor. Çıkartırsa kısa dönem ödeneği kesiliyor firmanın, haliyle bu yasaklar ortadan kalktığında asıl işsizlik rakamları daha net görülecek. Belki DİSK-AR’ın gözünden kaçırdığı rakamlar da sisteme girmiş olacak hatta bu uygulama kalkarsa. Şu haliyle bile Türkiye'de vahim bir işsizlik tablosu var. Elbette kısa dönem işsizlik ödeneği kitlesel bir işsizliğin önüne geçmenin çabaları. Bir şekilde kısa dönem ödeneğinden yararlanan işçinin, günlük yevmiyeler başka şekillerde hayatını idare edebilir olması hesap ediliyor. Zaten pandemi dönemi varken bir de işsizlikten kaynaklı bir huzursuzluktan ve bunun yaratacağı hareketlilikten kaçınmaya çalışıyorlar elbette ki.

Peki, ücretsiz izne çıkarılan işçiler açsından bu sürecin daha da uzaması ve belirsizleşmesi ne anlama geliyor?

Bu sistem elbette çalışanlar ve işçilerin aleyhine bir durum hem sendikalardan gelen bilgilerden hem de direkt bize hukuki başvuruda bulunan insanlardan duyduğumuz birçok örnek var. Birincisi bu şekilde uzatmalar ve önlemler hukuka aykırı şekilde yapılıyor. Şöyle ki kısa dönem ödeneğine başvurmadan çalışan ücretsiz izne çıkarılıyor. Ama işçiyi ücretsiz izne çıkarmak hukuken çok mantıklı değil. Çünkü işverenin işin azaldığı ve işçiye ihtiyacı olmadığı için işçiyi ücretsiz izne çıkarıyorsa kısa dönem ödeneğine başvuruyor olması lazım.

Neden kısa döneme başvurmadan ücretsiz izne çıkarılıyor işçiler ve çalışanlar?

Kısa dönem ödeneğine başvurmadan ücretsiz izne çıkarmaların sebebi şu: İşçileri bir şekilde ayıklıyorlar, fiilen işten çıkartıyor ama resmen yapmıyor. Daha çok sendikalaşma girişiminde olan, öncü işçi konumundaki ya da biraz daha hakkını hukukunu bilen işçilere yönelik bu durum ve çok yaygın. İkinci olarak kısa dönem ödeneğine başvuru olmasına rağmen işçileri çalıştırılıyor. Bazıları süreye riayet ediyor 15 gün çalışma, 15 gün ödenek. Ama bazıları buna riayet de etmiyor 25 gün çalıştırıp ücretini 15 gün üzerinden ödüyor. Bu şekilde de işçiyi mağdur ediyorlar. Örneğin bana gelen iki hukuki olay var böyle. Sadece işçileri değil örneğin mühendisi de bu şekilde çalıştırıyor, işyerinde ya da evden ama parasını kısa dönem ödeneği şeklinde veriyor. Farkı da başka şekilde elden yatırıyor. Öte yandan işçinin primi yatmıyor 25 gün çalışıyor ama 5 gün yatıyor prim. Gelecekteki emeklilik hakları da gasp edilmiş oluyor.

İşçilerin kaynağını, işsizlik fonundaki parayı aslında işçiye verir gibi yapıp patrona vermektir bu. Böyle sorunlar denetlenmiyor da. Bu tür vakalar çok fazla var öte yandan işçiler açısından bir belirsizlik de yaratılıyor. Zaten işçi ücretsiz izne ayrılmış her uzatma aslında onun ücretsiz iznini biraz daha artırıyor. 2 ay, 2 ay şeklinde yapılıyordu bu uzatmalar şimdi 17 Kasım'a kadar yeniden uzatıldı. 30 Ekim'e kadar da kısa dönem ödeneği. Bundan sonra bir uzatma daha da olabilir pandemiye bağlı. Bunlar işçide de bir bıkkınlık yaratıyor şimdi oradaki işi bırakıp başka bir tarafa gitse kıdemi ve birçok hakkı da yanacak kaygısı var. Her şey dinamitlendi bir bakıma. Yeni dönemde çalışanlar ve işçiler için yeni haklar ile değil, daha kısıtlanmış haklarla devam edecek. Daha çok harçlık ya da ulufe gibi küçük ödemelerle sus payı verilerek oyalanıyor insanlar.