Tarihi Neolitik Çağ'a uzanan kale: Spî Hesar

Kürdistan'ın tarihi mekanlarından biri olan Spî Hesar kalesinin tarihi Neolitik Çağ'a kadar uzanıyor. Süleymaniye'de bulunan Spî Hesar, insanlığa ait pek çok tarihi mekan gibi bakımsızlıktan ve ihmalden dolayı tahrip edilmiş durumda.

Kürdistan toprağının her karışında binlerce yıllık uygarlığın izini görmek mümkün. Bu izlerden Kürdistan'ın medeniyetin, yerleşimin ve sosyalleşmenin merkezi haline geldiğini görüyoruz. Binlerce yıl geçmesine rağmen bu izler hala canlı ve tarihe meydan okuyor. 

Spî Hesar kalesi de Güney Kürdistan'ın merkezinde yer alan Süleymaniye’nin Çemçemal ilçesinde öne çıkan yapılardan biri. Köklü bir tarihe sahip olan Spî Hesar kalesinde farklı çağlarda birçok topluluk yaşamıştır. Araştırmalara göre Spî Hesar kalesinin tarihi Neolitik ve Kalkolitik Çağ'a kadar uzanıyor. 

2010 yılında Alman bir ekibin kalede yaptığı araştırmalarda ortaya çıkan kalıntılar da burada Kalkolitik Çağ'a, Irak hükümetinin veya Osmanlı dönemine kadar uzanan bir yaşam yeri olduğu doğrulanmıştır.

Yine 2012 yılında da Süleymaniye Mimarlık Bölümü, Berlin Enstitüsü ve Viyana Üniversitesi, Spî Hesar kalesinde araştırma yapmaya başladı. Kazılar, kalenin M.Ö. 5000 yıllarından Osmanlı dönemine kadar uzandığını ortaya çıkarmıştır. 

Spî Hesar kalesi halk arasında Çemçemal Kalesi olarak da bilinir. Kale, yaklaşık 30 metre yüksekliğindeki bir tepe üzerinde yer alıyor ve eğimli bir şekle sahip. Yapılan araştırma ve kalıntılardan kalenin tarihinin İslamiyet dönemine, Sasanilere, Asurlulara ve diğer birçok uygarlığa kadar uzandığı görünüyor. Çok iyi bir araştırma ve kazı yapılmadığı için kalede kaç topluluğun yaşadığı bilinmemektedir. 

TARİHİ MEKANLAR KORUNMUYOR

Ne yazık ki böyle tarihi bir yapı sahipsiz kaldığı için sadece turistlerin ve bölge halkının mekanı haline gelmiş. Yine yapının üzerine yazılamalar ve hor yaklaşımlar nedeniyle kale tahrip edilmiş durumda. 

Kalenin o dönemdeki şekline ve yüksekliğine bakılırsa hem yaşam hem de koruma amaçlı kullanılmış olduğu görünüyor. Blok duvarlarla çevrili kalenin yerleşimin merkezi olduğuna dair kalıntılar var. 

Spî Hesar kalesi, Güney Kürdistan'daki birçok tarihi mekan gibi terk edilmiş ve değeri anlaşılmamıştır. Kaleye tırmandığımda beklediğim ve gördüğüm şey çok farklıydı. Tarihi kalıntıların geri kalanının bulunduğu alan ziyaretçiler tarafından atılan çöplerden dolayı da tahrip edilmiş. Duvarı taş ve kilden yapılan kale, ne kadar ağır şartlarda inşa edildiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. 

Stratejik bir alana sahip olan kale artık bölgenin sembollerinden biri haline gelmiş. 

Güney Kürdistan'da insanlığa ait pek çok tarihi mekan ve yapı var ama bunlar hükümetin ve bölge halkının ihmali nedeniyle tahrip oluyor. Umut ediyorum ki Tarım ve Kültür Bakanlığı ile Güney Kürdistan'ı koruyan kurumlar, yapacakları plan ve projelerle tarihi mekanlara sahip çıkarlar.