Sanayide ve elektrik üretiminde kullanılan kömür dünyadaki en büyük ikinci cıva kaynağı olarak dikkat çekiyor. Cıva, buharlaşarak hava yoluyla yayılabiliyor. Bu buhar, başta çocuklar olmak üzere insanlar üzerinde telafi edilmesi mümkün olmayan bilişsel bozukluklara da neden olabiliyor.
Sağlık ve Çevre Birliği HEAL (Health and Environment Alliance) tarafından Avrupa İklim Fonu desteğiyle hazırlanan “Türkiye’de Kronik Kömür Kirliliği: Kömürün Sağlık Yükü ve Kömür Bağımlılığını Sonlandırmak” başlıklı rapor, termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinin yarattığı sağlık sorunlarına dikkat çekiyor. Rapora göre, hava kirliliğinden herkes etkileniyor, ancak bazı gruplar diğerlerinden daha fazla risk altında kalıyor. Bu gruplar özellikle hamileler, çocuklar, yaşlılar ve astım, kalp gibi kronik hastalığı olanlar. Araştırmada Türkiye’nin açıklanmayan tesis bazındaki hava kirletici emisyonlarının kamuyla paylaşılması için bir çağrı yer alıyor.
Termik santraller ülkesi Türkiye’deki sağlık uzmanları, mevcut kömürlü termik santrallerin kapatılması, yeni termik santrallerin inşasının durdurulması ve bilinçli tercihleri yapılması için sağlık ve çevresel etki değerlendirmelerinin gerçekleştirilmesini öneriyor. Buna ek olarak Türkiye’nin, 2030 yılı sera gazı emisyonu azaltım hedeflerini yeniden belirlemek, Paris Anlaşması’nı onaylamak gibi, iklim taahhütlerini de gözden geçirmesi öneriliyor.
ELEKTRİKTE KÖMÜR BAĞIMLILIĞI
82 milyonluk nüfusu ile Türkiye, son 15 yılda en yüksek enerji talebi artışını yaşayan OECD ülkesi. Türkiye elektriğinin yüzde 56’sı fosil yakıtlardan, yüzde 37’si de kömürden üretiyor. Son üç yılda, Türkiye’nin enerji politikaları doğrultusunda yerli bir kaynak olan linyitin elektrik üretimi içindeki payı arttı. Aralık 2020 itibarıyla Türkiye’de toplam 19.122 megavat (MW) kurulu gücünde 29 büyük kömürlü termik santral bulunmaktadır. Santrallerin büyük kısmı (19 adedi) kömürle çalışırken (ağırlıkla linyit), 10 santral ithal kömür yakmaktadır. Ülkedeki kömürlü termik santrallerin üçte biri 30 yaşın üzerindedir ve bu eski santrallerin tamamı devlet tarafından kurulup 2000’den sonra özelleştirildi. Pek çok ülkenin aksine, şu anda Türkiye’de herhangi bir kömürlü termik santralin emekli olmasına, rafa yönelik plan bulunmamakta ve ‘kömürden çıkış’ politikasının izlenmesi öngörülmemekte.
YABANCI YATIRIMCILAR ARIYOR
Son yıllarda Türkiye’de bazı yeni kömür projeleri askıya alınmış olsa da toplam 33 GW5 kurulu gücünde 30’dan fazla planlanan yeni kömürlü termik santral bulunmaktadır (izin alan, ilan edilmiş veya lisans öncesi aşamada). Bu durum, Türkiye’nin uzun yıllar kömüre dayalı elektrik üretimine devam etmeyi planladığına işaret etmekte. Sübvansiyon veya uluslararası iş birliği şeklindeki teşvikler, Türkiye’nin enerji stratejisinde hâlâ bir öncelik teşkil etmektedir. Çin Kuşak ve Yol Girişimi’nin bir üyesi olarak hükümet, İskenderun Körfezi’nde Adana Hunutlu kömürlü termik santralinin de aralarında bulunduğu yeni kömürlü termik santrallere Çinli yatırımcılar başta olmak üzere yabancı yatırımcılar arıyor.
FİLTRELER KİRLİLİĞİ YOK ETMEYE YETMİYOR
Avrupa Birliği ülkeleri termik santraller başta olmak üzere büyük yakma tesislerinin hava kirletici emisyonlarını yıllık olarak raporlayıp kamuyla paylaşıyor. Türkiye’de ise bu veriler paylaşılmıyor. Raporda detaylı bir inceleme ve tahmin metoduyla, 2019’da 28 termik santralin hava kirliliği emisyonları tahmin ediliyor. Buna göre bir santralin hava kirliliği önleme teknolojisine, yani filtreye sahip olmasının o santralin kirliliğini yok etmediği gösteriliyor. Rapora göre; “En iyi filtre sistemleri bile bacalardan yayılan hava kirleticilerini yalnızca bir noktaya kadar sınırlayabildikleri için kronik hava kirliliğine çözüm teşkil etmezler” uyarısı dikkat çekiyor.
SAĞLIK HARCAMALARI DA AZALIR
Raporda hava kirliliğinin sağlık üzerinde etkisini incelediklerini söyleyen araştırmacı Funda Gacal, 2019’da termik santraller nedeniyle 5 bin erken ölümün gerçekleştiği tahmininde bulunuyor. Funda Gacal, “Bu bir tahmin olduğu için ayrıca 20’den fazla küçük termik santral daha bulunduğu için gerçek tablonun bundan çok daha vahim olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinin Türkiye’ye yılda 26,07-53,60 milyar TL arasında bir maliyeti olduğu tahmin ediliyor. Bu miktar aslında tedavi masraflarını yansıtan bir tablo olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin yıllık sağlık harcamaları yaklaşık 201 milyar lira, bu miktar sağlık harcamalarının yaklaşık yüzde 27’sine tekabül ediyor. Sağlık sorunlarının farklı yöntemlerle maliyet olarak hesaplanabileceğini söyleyen Funda Gacal, termik santrallerin yarattığı kirliliği önleyerek sağlık harcamalarının dörtte birini engellemenin mümkün olduğunu ifade etti.
265 BİN ÇOCUKTA BRONŞİT VAKASI
Termik santrallerin neden olduğu cıva, havaya toz yani partikül maddeye tutunarak veya buhar formunda yayılıyor. Toza tutunan cıvanın ağırlığından dolayı çökmesi daha kolay olsa da her iki formdaki cıva da bir süre sonra yere çökelip suya ulaşıyor, böylece gıdalardan insan vücuduna geçiyor. Ayrıca raporun içinde diğer akut ve kronik hastalık yükü sonuçları da yer alıyor. Funda Gacal, “Örneğin termik santraller, hava kirliliği nedeniyle her yıl 265 bin çocuk bronşit vakasının görülmesine neden oluyor. Bu raporda kullandığımız sağlık metodolojisi, pek çoğu Dünya Sağlık Örgütü’nün dünyanın dört bir yanında yapılmış hastalık yükü çalışmalarının derlenmesini temel alıyor” dedi.
İNSAN SAĞLIĞI TEHLİKEDE
HEAL raporunda; 2019’da, 29 büyük kömürlü termik santralden 28’inin faaliyetlerini devam ettirerek, insanların sağlığını etkilediği belirtiliyor. Rapora göre bu santraller yalnızca bir yılda; 4 bin 818 erken ölüme 23 bin 70 erken doğuma, astım hastası çocuklarda astım ve bronşit semptomu gösterilen 237 milyon 37 gün, 26 milyon 500 çocukta bronşit vakası, 3 bin 230 yetişkinde yeni bronşit vakası, solunum ve kalp damar hastalıklarına bağlı 5 bin 664 hastane başvurusu, 1 milyon 480 bin iş günü kaybı, 11 milyon 300 bin hasta geçirilen güne mal oluyor. Raporda ayrıca anne karnından başlamak üzere çocukların cıvaya bağlı IQ kaybı yaşayabileceği belirtiliyor.
HERKES VE HER YAŞ İÇİN RİSK
Hava kirliliği herkes ve her yaş için risk faktörü. Ancak hava kirliliğine ve havadaki cıvaya maruz kalan çocuklar ve anne karnındaki bebekler hayatları boyunca bu hastalık yükünü taşıyabiliyor. Raporda, özellikle çocuklar için hava kirleticilerine maruz kalmanın, yaşamlarının ileriki dönemlerinde hastalık geliştirme risklerini artırabildiğine dikkat çekiliyor.
HEAL Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Funda Gacal, cıvanın zararlarını şöyle anlatıyor: “Cıva (Hg) hem kronik hem de akut zehirlenmeye neden olabilen nöro-toksik bir ağır metal. Kömürden enerji üretimi insan faaliyetlerine bağlı cıva emisyonun en büyük nedeni olduğu biliniyor. Farklı ülkelerin yönetmeliklerinde cıvaya ilişkin sınır değer tanımlansa da cıva için güvenli denilebilecek bir sınır seviyesi yok. Öte yandan ülkemizde hava kirliliği yönetmeliklerinde cıva ile ilgili herhangi bir sınır değer bulunmuyor.”