'Türkiye Ermenistan-Azerbaycan gerilimine benzin döküyor'

Gazeteci ve uzmanlar, Türkiye’nin Ermenistan-Azerbaycan arasındaki savaş riskini benzin dökerek kışkırttığına ve çeteleri bölgeye gönderdiğine dikkat çekti.

Dağlık Karabağ sınırında Azerbaycan ve Ermenistan güçleri arasında başlayan çatışmalar devam ediyor. Türkiye ve Azerbaycan ise AB ülkeleri ve Rusya’nın ateşkese geri dönme çağrılarına rağmen savaş mesajları vermeye devam ediyor.

Ermeni aydın ve gazeteciler, Türkiye’nin Ermenistan ve Azerbaycan arasında savaşı kışkırtan tavrını eleştirerek, Dağlık Karabağ sorununun savaşla değil diyalogla çözülmesi gerektiğini söyledi.

Ermenistan’da yaşayan bölge uzmanı Alin Ozinian ve Ermeni Gazeteci Hayko Bağdat, çatışmaları ve Türkiye’nin rolünü ANF'ye değerlendirdi.

'ÇETELERİN GÖNDERİLMESİ SALDIRININ HABERCİSİYDİ’

Ozinian, şunları kaydetti:

"Birkaç gün önce Suriye’deki cihatçı çetelerin bölgeye aktarıldığı haberini almıştık. Yine aynı şekilde birkaç gün önce bazı Türkiye’deki yandaş basında ‘PKK’lilerin Karabağ’a geldiği ve bunu Ermenistan Dışişleri Bakanlığı’nın planladığı’ gibi temelsiz haberler yapılmıştı. Yani tüm bunlar bilgi kirliliği yapılması, yine cihatçıların o bölgeye aktarılması bir şeyler olacağının habercisiydi. Ama ne zaman ve nasıl olacağını, hangi hat boyunca olacağını bilmiyorduk.

Bugünkü saldırı ve kapsamının geçmiştekiyle farkları var. Bir kere bugünkü saldırılar bütün Karabağ sınır hattında oldu. 1994’teki ateşkesten bu yana hiçbir zaman çatışmalar bu kadar büyük bir hatta gelişmemişti. 2016’daki 4 gün süren çatışma da dahil hiçbir zaman Karabağ’ın başkenti hedef alınmamıştı. Fakat dünkü saldırıda başkent de hedef alındı.

Temmuz ayındaki olaylar Azerbaycan-Ermenistan sınır hattında olmuştu. Zaten o yüzden dünya kamuoyu Azerbaycan’ı rahat bir biçimde eleştirmişti. Çünkü Azerbaycan’ın eğer bir sorunu varsa Karabağ’la var. Karabağ özerk otonom bir cumhuriyet. Onu Ermenistan’a yöneltmesi büyük tepki almıştı. Büyük ihtimalle bu sefer de aynı tepkileri almamak için Karabağ sınırına yöneldi.”

‘TÜRKİYE ERMENİSTAN’IN VARLIĞINDAN HEP RAHATSIZ OLDU’

Türkiye’nin uzunca bir süredir dış politikada tüm dünyaya sopa gösterdiğini ve "bölgenin kabadayısı" gibi konuştuğunu ifade eden Ozinian, Türkiye’nin Ermenistan ve Karabağ konusundaki tarihsel ve güncel tavrını şöyle değerlendirdi:

"Tüm dünyaya sopa gösteren Türkiye, Ermenistan’a karşı da böyle konuşmayı hak görüyor. Ermenistan baştan bu yana sadece AKP-MHP hükümetince değil, tüm Türkiye hükümetlerince var olmasından çok da hoşlanılmayan, yokmuş gibi yapılan, diplomatik ilişki bile kurulmayan bir ülke. 1915 öncesindeki ve 1915’te çok şiddetlenen temel Ermeni soykırımında Türkiye’nin Ermeni kimliği, tarihi, kültürüne bir tahammülü olmadı. Bunu Türkiye’de yaşayan Ermenilere yaptığı baskılardan da görüyoruz.

Daha sonra da Sovyetler Birliği'nden ayrılan Ermenistan’a tavrından görüyoruz. Doğrudur, Azerbaycan ve Gürcistan’la paralel olarak Ermenistan’ı tanıdı. Ama hiçbir zaman ilişki geliştirmek istemedi. Belki eski defterlerin açılacağından korktu. Zaten arkasından Karabağ özgürlük hareketi başlayınca hemen taraf oldu ve kendini Azerbaycan’ın yanında konumlandırdı.

Diğer taraftan AGİT’in Minsk grubu üyeliğinde arabuluculuk yapıyor rolüne soyundu ama Türkiye hiçbir zaman arabuluculuk yapmadı. Bir ara Zürih Protokolleri döneminde Ermenistan’la yakınlaşma gündeme gelmişti. Aslında başarılı protokollerdi. Çünkü önkoşulsuz diplomatik ilişkiyi öngörüyorlardı. Abdullah Gül ve Babacan’ın aracı olduğu bir dönemdi. Ama daha sonra yine Karabağ konusu gündeme geldi. Protokoller bir şekilde felç oldu. Son dönemde de özetleyecek olursak Türkiye’nin bu ceberut dış politikasından Ermenistan da payına düşeni alıyor.”

‘SURİYE’DE ÇELİŞTİĞİ RUSYA’YA DİŞ GÖSTERMEYE ÇALIŞIYOR’

Alin Ozinian, Türkiye’nin Karabağ’a müdahalesi durumunda Rusya’yla karşı karşıya kalıp bir savaşa girebileceğini belirterek, şöyle konuştu:

"Türkiye genel olarak kaos seviyor, bir gövde gösterisi yapmaya, ‘Azerbaycanlı kardeşlerinin' yanında olduğunu göstermeye çalışıyor. Hedefi nedir, söylemek zor. Bu savaşa tamamen müdahil olur mu, Azerbaycan’la birlikte Karabağ ve Ermenistan’a saldırır mı? Bunun cevabını vermek zor. Ama en azından dış politikadaki saldırgan taraf olma durumunu düşünmesek bile Azerbaycan, Karabağ Kafkasya bölgesinde ve bu bölgenin büyük abisi Rusya. Türkiye bu dediğimiz senaryoyla bölgeye girmeye çalışırsa karşısında Rusya’yı bulacaktır. Bu da Rusya’yla savaş içine girmesi anlamına gelir.

Tabii daha geniş açıdan bakmak lazım. Suriye’de Rusya’yla karşı karşıya geliyor. Bir şekilde Temmuz ayından beri orada her anlaşmazlık çıktığında Rusya’ya bir parça diş göstermeye çalışıyor. Bunu genel dış politikası olarak ele almak gerekiyor.”

‘TÜRKİYE’DE SİYASET IRKÇILIK ÜZERİNDEN YAPILIYOR’

Ozinian, Türkiye’de bugün AKP-MHP iktidarına muhalefet ediyormuş gibi görünen CHP ve Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti gibi partilerin devletçi partiler olduğuna dikkat çekti. Konu Kürtler ve Ermeniler olunca, AKP-MHP iktidarı öncesinde devletin kodlarını oluşturmuş olan bu muhalefetten objektif olmasını beklemenin yanılgı ve saflık olacağını belirten Ozinian, şöyle devam etti:

"Onlar böyle bir anda devletten daha fazla devletçi olacaklardır. Bugün de bunu gördük. Belediye başkanları seviyesinde gördük. Henüz saldırının hangi taraftan yapıldığını bilmeden herkes saldırının Ermenistan tarafından yapılacağını kabul etti. Bu da yetmiyormuş gibi Ermenistan’ın cezalandırılacağı mesajları verildi.

Çok tuhaf ve rahatsız edici olarak ateşkes çağrısında bulunulmadı. Ermeni ve Azeri taraflar soğukkanlı olmaya davet edilmedi. Bunlar bize Türkiye’deki siyaset ve siyasetçilerin duruşlarıyla ilgili çok büyük ipuçları veriyor aslında. Irkçı mesajlar verildi çünkü Türkiye’de siyaset ırkçılık üzerinden yapılıyor. Türkiye’de birçok farklı etnik kökene, dine ve siyasi görüşe sahip kişinin olduğu halen kabul edilmiyor. Çok baskın bir Türkçülük var. Bugün zaten iktidar İslami Türkçü bir güç, muhalefet dediğimiz Kemalist Türkçü bir güç. Ki yer yer o da daha sağcı, ırkçı ve dinci olabiliyor."

‘İKTİDAR ÇIKARLARI İÇİN YAPILAN SALDIRIDAN HALK ZARAR GÖRÜR’

Alin Ozinian, çatışmaların bitmesi ve büyümesi olasılığının da olduğunu, bunun Türkiye ve Azerbaycan’ın planlarıyla bağlantılı olduğunu dile getirerek, son olarak şunları söyledi:

"Sovyetler'den sonra bağımsızlığını kazanan birçok ülkede hükümet ve halk arasında sorunlar yaşanıyor. Hükümetler ülkeyi yönetmenin direksiyonunu ele geçirdikten sonra halk adına bir şey yapmıyorlar, ceplerini doldurmaya başlıyorlar. Çok büyük oligarklar, çok büyük zenginlikler ve klanlar ortaya çıkıyor. Halk gittikçe fakirleşiyor. Siyasi elit gittikçe güçleniyor, zenginleşiyor. Büyük bir uçurum oluşuyor. Hükümet elindeki gücü kullanarak şeffaf seçimlerin yapılmasını engelliyor. Bulunduğu yerden inmiyor, artık hiçbir alternatif siyasi güce geçit vermiyor. Bunu aşabilen ülkeler oldu. Gürcistan, Ermenistan bunu başardı. Belarus bunu yapmaya çalışıyor. Şimdi Azerbaycan’da da buna benzer sorunlar. Çok büyük ekonomik sorunlar var, Covid-19’un yarattığı sorunlar var. Orada da bir iç rahatsızlık var. Bu hükümetler halklarını memnun etmek için belirli gelişmelere ihtiyaç duyuyorlar. Azerbaycan Karabağ’da bu siyaseti açısından bir gelişme yaratmak, Karabağ’ın bir bölgesini işgal etmek ve ‘Bakın Karabağ’ı geri aldık’ diyebilmek istiyor. İç siyaset burada çok etkili.

Ama halkların özellikle Azerbaycan halkının şunu hatırlamasında fayda var: Bugün yaşanan ve yaşanacak çatışmalarda Aliyev’in yakınları ve klanı yaralanmayacak, kendi deyimleriyle ‘şehit düşmeyecek’, olan hep halka oluyor. Ne kadar da milliyetçilik pompalansa ve savaş çığırtkanlığı yapılsa da halklar kendi çıkarlarını düşünerek savaşı hep ötelemeli. Umarım, Azerbaycan ve Ermenistan tekrar eski duruma geri döner.”

BAĞDAT: ERDOĞAN KAOSA BENZİN DÖKÜYOR

Ermeni Gazeteci Hayko Bağdat, Azerbaycan ve Ermenistan arasında topyekeyûn savaşa gitme ihtimalini kaygıyla izlediğini belirterek, Erdoğan ve Türkiye’nin bu savaş ve kaosa benzin döktüğünü söyledi.

Bağdat, “Aslında gerek Avrupa ve batı dünyası gerek Rusya ve bölgedeki uluslararası pek çok kurum ve kuruluş bölgedeki iki tarafı da ateşkese ve diyalogla çözüme davet etti. Ben de savaşın halklar açısından korkunç bir durum olduğunu belirtip bu sorunların bir an önce bir siyasi döneme evrilip masada çözüm edilmesini umut ediyorum" dedi.

"Fakat Türkiye, komşu ülkelerin tamamında oldukça hırçın, saldırgan, agresif ve tehlikeli bir siyaset izliyor" vurgusunda bulunan Bağdat, şunları ifade etti:

"Yunanistan’a, Suriye’ye, Irak’a şimdi Ermenistan’a ve var olduğu bölgede pek çok halk ve devlete tarihsel kin ve nefret, milliyetçi ve ırkçılık barındıran bakış açısıyla yaklaşıyor. Askeri olarak, politik olarak, insani olarak tehlike olmaya devam ediyor."

Erdoğan ve Türk yetkililerin, Ermeniler ve Azeriler arasındaki çatışmaları destekleyen, hatta bu çatışmalarda Türkiye’nin müdahalesini ima eden bir durumda olduğuna dikkat çeken Bağdat, “Henüz ispatlanmamış olmak üzere Azerbaycan ve Ermenistan arasında gerilime de Suriye’den cihatçı taşındığı iddiaları var. Bu ne kadar doğru bilmiyorum fakat başta Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye yetkilileri bu ateşe de benzin döken açıklamalar yapmaya devam ediyorlar.

'AKP-MHP BİR İNSANLIK SORUNU HALİNE GELDİ'

Aynı Suriye’de olduğu gibi burada da bölgedeki istikrarsızlığa, kaosa, çatışmalara, savaşlara, yeni göçlere, insanlık kayıplarına benzin döküyor Türkiye. Bu çok rahatsız edici. Artık Tayyip Erdoğan rejimi ve AKP-MHP iktidarı bir insanlık sorunu haline gelmeye başladı. Bazen müsebbibi, bazen katkı sunanı olarak coğrafyasında yaşanan bütün insanlık dramlarına siyasi gelir gözüyle bakıyor.

Bu durum çok tehlikeli. Gerek Türkiye’de yaşayan çok az kalmış Hıristiyan varlığı için, gerek bölge için ve eli kulağında olan savaş adına çok büyük bir tehlike bence."

TÜRKİYE HER ZAMANKİ GİBİ ERMENİSTAN DÜŞMANLIĞI YAPTI

27 Temmuz günü Dağlık Karabağ bölgesinde Ermenistan ve Azerbaycan birlikleri arasında sabah erken saatlerde çatışmalar başladı. Her iki taraf da ilk ateşi karşı tarafın açtığını iddia etti. Azerbaycan Karabağ sınır hattına büyük bir saldırı başlattı. Azerbaycan Dağlık Karabağ’ın başkentini de bombaladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, çatışmaların başlaması ardından Ermenistan’ı suçladı ve Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğunu söyleyip savaşta ısrar edileceğinin sinyalini verdi.

Ermenistan ve Azerbaycan yetkililerinin yaptığı açıklamalara göre her iki taraftan siviller yaşamını yitirdi. Çatışmaların başlamasının ardından Azerbaycan sıkıyönetim ilan edildi. Rusya ve AB ülkeleri taraflara çatışmaları durdurma ve ateşkes durumuna dönme çağrısı yaparken, savaşı kışkırtan tek ülke Türkiye oldu. Türkiyeli yetkililer 12 Temmuz’da Azerbaycan’ın Ermenistan’ın Tavus vilayeti sınırına yaptığı saldırıda olduğu gibi yine Ermenistan’ı suçlamaya ve tehdit etmeye başladı.

Dağlık Karabağ’da çatışmaların başlaması ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve Ermenistan’ı suçlayıp Azerbaycan’a destek açıklaması yaptı. Türkiye’de iktidar ve HDP dışındaki siyasi partilerden birçoğu Azerbaycan’a destek verdi ve Ermenistan’ı hedef aldı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy da çatışmalardan Ermenistan’ı sorumlu tuttu ve açıklamasında, “Bu süreçte, tek yürek olarak Türkiye’nin Azerbaycan’a desteği tamdır. Azerbaycan nasıl isterse, o şekilde yanında olacağız" ifadelerini kullandı.

Ermenistan Meclisi özel oturumuyla 16:30’da sıkıyönetim ve seferberlik ilan etti. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Türkiye’nin Azerbaycan’a destek açıklamalarına tepki göstererek, Türkiye'yi çatışmaya müdahil olmama konusunda uyardı. Paşinyan, "Türkiye'nin tutumunun Güney Kafkasya ve bölgedeki komşuları için yıkıcı sonuçları olabileceğini" söyledi. Paşinyan, uluslararası toplumdan da Türkiye'nin çatışmaya dâhil olmaması konusunda garanti istedi.

Dağlık Karabağ’da çatışmalar akşam saatlerinde devam etmezken, bölgede taraflar arasındaki gerginlik ve savaş riski devam ediyor.

DAĞLIK KARABAG SORUNU

Azerbaycan sınırları içinde yer alan fakat nüfusunun yüzde 90’ının Ermeni olduğu Dağlık Karabağ 1989'dan bu yana Ermenistan ve Azerbaycan arasında gerginlik ve çatışmalara neden oldu. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti 10 Aralık 1991’de gerçekleştirilen referandumda nüfusun yüzde 99.8’inin onayıyla tek taraflı bağımsızlık ilan etti. Azerbaycan bu referandumu ve Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanımazken, yönetimi ele geçirmeye çalıştı, Ermenistan ise Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını destekledi.

Referandumun ardından Azerbaycan’ın yönetimi ele alma çabaları ardından Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan çatışmalarda binlerce kişi yaşamını yitirdi. Türkiye bu anlaşmazlık ve çatışmalarda da Azerbaycan’ı destekledi.

Mayıs 1994’te Ermenistan, Dağlık Karabağ ve Azerbaycan Rusya tarafından yazılan bir ateşkes anlaşmasına imza attı. Anlaşma 12 Mayıs 1994’te yürürlüğe girdi. Çatışmaların durması için askerlerden arındırılmış bir bölge oluşturuldu.

Aralık 1994’te Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) kapsamında Dağlık Karabağ sorununun çözümü için MİNSK grubu oluşturuldu. Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan da bu grupta yer aldı.

Her iki taraf arasında 1994 yılında ateşkes anlaşması imzalanmasına rağmen herhangi bir barış anlaşması imzalanmadı ve 26 yıldır bu bölgede taraflar arasında yer yer çatışmalar yaşanıyor.