Hassan Reşo’nun gerillayla karşılaşması…

Hassan Reşo’nun gerillayla karşılaşması…

"Kızım aradı, dedi 'Telafer'deyim. IŞİD'in elinde. Kaçma imkanım var ama ya yakalanırsam. Kızlarım... Onlara bir şey yaparlar diye, korkuyorum.' Ne diyeyim bilemedim. 'Kendini, çocuklarını garantiye almadan kaçma kızım' dedim. İki kızı var, biri 6, biri 3 yaşında. O bebeler, yavrum orada ne halde? Biz böyle ne edeceğiz?"

Berekat Amca, 60'ını devirmiş. Yolları aşarken bildiği ne dua varsa etmiş. "Ölmek de kurtuluştur" derken halkına biçilen tarihten feyz alıyor. Onu dinlerken, çaresizliğine çare bulamamak, gözlerine uzun süre bakamamak gibi bir ruh halimiz var.

Şırnak'taki Ezidi yerleşkesinde her an gözler telefonda, televizyonda, gazeteler ve radyolarda. Yeni gelenler daha fazla bilgi getiriyor. "ABD, yakında bitirecekmiş" diyor sevinçle gençten bir oğlan, Cudi'ye nazır oturan amcalar ise o genç kadar umutlu değil, sessiz kalıyorlar.

Gündem sürekli değişiyor ancak Kuzey Kürdistan'daki yaklaşık 30 bin Ezidi'nin hayatı aynı. Belki her geçen gün daha da kaygılı...

"Sınırda bekletilen 5 bin kişi var" haberi gelince, kulaktan kulağa "60-70 bin insanın Kuzey'e yani Türkiye sınırları dahiline gelmesi beklendiği" haberi de yayılıyor. Bir başka haber Batman'dang eliyor. Bir dolandırıcı, 8 aileyi kandırmış. Her aileden 6 bin dolar almış. Avrupa'ya götürme vaadiyle, İstanbul'a bırakıp kaçmış. Bu iddia, bela okutuyor zira sokaklarda kışın ortasında dilencilik yapan Suriyeli göçmenler örneği yanıbaşımızda duruyor. 

Türkiye, Rojava, Kuzey ve Güney Kürdistan, Avrupa, ABD, İran... Saddam'a kadar gidiyor sohbet. Yaşlılar tarihten anektodlar, gençler yaklaşan günlerden bahsediyor. Ama hayat da devam ediyor ya, güneş batmaya hazırlanıyor...

"BU DÜNYANIN ÜVEY EVLADIYMIŞIZ"

Bu eski karakol binasında, onlarca insanın işkenceden geçtiği bu askeriyede, en sevimsiz duvarlar bile bir halkın yuvasıyken sıcacık görünüyor. Gezinirken, bunları düşünmeden edemiyor insan. Bir işkence merkezinden, özgür bir yaşam alanına dönüşen mücadeleyi anarak geçiyor zaman.

Çamaşırlarını güneşe gelişi güzel asmış kadınlar, yemeklerini yer sofrası gibi yan yana dizip, yine bir daire içinde bir arada yiyor.

Güneşin batışına yüzünü dönmüş yaşlı bir amca ise, günün son duasını ediyor. Şükürü, o yolları aşan su matarasından yudumladığı damlalarda...

Rahatsız etmemeye çalışarak, bir kaç kare fotoğrafın ardından, çöküyoruz yanına.

Yaşı 72. Adı Hassan Reşo. Hacı Hassan diye sesleniyor herkes. Yeni gelmiş. Sağ bacağından yaralanmış. Yürüyemiyor. Her gün pansumanı tazeleniyor. Canının acısı yüzünden okunuyor, çok da yormamak arzumuz ancak konuşası da var.

Peşmergeye tepkinin klasikleşmiş sözleriyle başlıyor cümleleri. Arap köyüne yakınmış evi. Çiftçilik yapıyormuş. Ömrü boyunca köyünden Laleş'e gitmek dışında çıkmamış.

4 çocuğu var. İkisi yanında, diğer ikisi ise Duhok'ta ve Şırnak'a gelmek için bekliyor.

"IŞİD müslüman değil!" diyor, "Ne peki?" diye sormaya mahal vermeden, "Tarihimiz bizi katletmek isteyenlerle dolu, zalimlerin bugünkü adı IŞİD" diye ekliyor;

"Şırnak halkı da müslüman, ama bu çetelerin elinden kurtarıp evlerini açtılar bize, her gün sarıyorlar yaramı. Sağolsunlar, çok sağolsunlar..."

Peşmerge, köylerindeki silahı toplayıp "Yardım getireceğiz, bekleyin" nasihatıyla çekip gitmiş. "Beklerken, köyün yarısı öldü. Benim bir silahım vardı. Onu çıkardım. Gücüm yetene kadar savaştım. Yaralanınca, yaşayacağımı sanmıyordum. Bu yaştan sonra, bunları görmek de varmış" diyor Hassan Reşo.

Nasıl kurtulduğu merak konusu zira Hassan amca oldukça yaşlı. Gücü tükenmiş. O yollara nasıl dayandığını soruyoruz merakla;

"Yardımlarla yürüdüm, saatlerce. Sonra gerilla geldi. Tanımıyordum. Duymuştum ama kimdir, necidir, ne için mücadele eder bilmiyordum. Olumsuz görüşler vardı. Peşmerge sevmezdi. Biz de iyi düşünmezdik hakkında..."

"KATİLLER GİDERSE, BİZ DÖNERİZ"

PKK hakkında böyle düşünüyormuş Hassan Reşo, söz gerilladan açılınca duruyor. Sessizleşiyor. "Ama..." diye başlıyor söze;

"Nasıl bir insanlıktır ki, o dağ başlarından kaldırıp aldılar beni. Bir arabaya bindirdiler. Daha gençleri, yürüyebilecek gibi olanları gerimizde bıraktık. Yaramı sardılar. Bacağım biraz daha kanamaya devam ederse, ölürdüm. Zaten kurtulacağımı söyleseler gülerdim. Ama kurtuldum. PKK kurtardı beni. Canımı onlara borçluyum."

Şırnak'ın misafirperverliğinden memnun. Ancak elbette kendi dağı, taşı, suyu, toprağı bu saatten sonra daha çok ihtiyaç duyduğu bir şey. Umutsuz Hassan amca. "İnancımız kalmadı kimseye" diyor.

Oysa, dua ediyordu az evvel. Ona duasını yani ne istediğini soruyoruz.

"Dönmeyi elbette isteriz. Kim istemiyoruz derse yalan söylüyor. Biz Ezidi halkı bu dünyanın üvey evladıymışız. Bunu anladık. İşte çoluğumuz, çocuğumuz ne halde. Kim susuyorsa, kim katlediyorsa zulüm ona gitsin. Bizden artık gitsin..."

Hassan Reşo, Şengal'deki köylerinin Kürt Ezidi köyü olduğunu ancak yakın zaman önce Arap komuşlarının arttığını ve IŞİD saldırınca o komşularının IŞİD'in tarafına geçip silahlarla kendilerine saldırdığını belirterek dile getiriyor öfkesini.

"PKK, Şengal'i, köyümüzü, toprağımızı temizlerse, o katiller, çeteler giderse, biz de döneriz. Buralarda misafiriz, evimize gideriz."