Sayın Öcalan devleti masaya oturttu - Cihan Özgür

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın provokasyon girişimlerine rağmen Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan, devleti sonunda masaya oturttu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın provokasyon girişimlerine rağmen Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan, devleti sonunda masaya oturttu.

Dolmabahçe’deki 28 Şubat açıklaması, bu gerçeği resimledi.

İplerin gerildiği, süreç “koptu kopacak” denilen bir dönemde Sayın Öcalan yine çözümsüzlük düğümünü çözdü. Sürece kilometre taşı değerinde adım attırdı. Taraflar, Sayın Öcalan'ın meşakkatli barış çabaları sonucunda ortak olmasa da “birlikte” açıklama yaptılar. Eğer bir başarıdan bahsedilecekse, bu başarının Kürt Halk Önderi’ne ait olduğu tartışmasız bir gerçektir.

Dolmabahçe açıklamasını medya “ortak açıklama” olarak tanımlasa da açıklamaya “yan yana açıklama” demek daha doğru. Çünkü ortak açıklama, tarafların ortaklaştığı konularda “ortak metin” ile yapılan açıklamaya denir. Ancak Dolmabahçe’de iki ayrı açıklama yani iki ayrı metin ya da konuşma söz konusuydu.

Peki, yapılan açıklamayla her şey “hal yoluna girmiş” mi oldu?

Yaptığımız birçok mülakatta KCK’li yetkililere süreç konusunda sorular sorduk. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu'nun sürecin başından beri tekrarladığı bir söz var: “Süreç AKP'yi çözüm sürecine çekme sürecidir” diyordu sayın Karasu. Dolmabahçe açıklaması; Sayın Öcalan’ın, AKP’yi “masaya” çekmeyi başardığını gösteriyor.

SÜRECİN SEYRİ 10 MADDEYE BAĞLI

Tarafların ilk defa “bir arada” basın karşısına çıkması önemli. Ama daha da önemli olan sürecin bundan sonra nasıl bir seyir izleyeceği. Bu ise AKP’nin 10 madde ile somutlanan konu başlıklarına nasıl yaklaşacağına bağlı.

Ana akım Türk medyasında “silah bırakma” konusu öne çıkarılırken; metinde yer alan “10 madde” meselesi göz ardı ediliyor. Medya, "Beklenen tarihi gelişmelerin hayata geçirilmesi için güçlendirilmiş çatışmasızlık sürecinin elzem olmasından başka çözüm yoktur" tespitini görmezden geliyor.

ÖNEMSEMEK YETMEZ GEREĞİ YAPILMALI

Peki, bu tarihi adımın atılması, böylesi bir sürece girilebilmesi için AKP ne yapmalı? Demokratik siyasetin silahlı mücadelenin yerini alması nasıl olacak? Yalçın Akdoğan’ın “önemsiyoruz” demesi yeterli mi?

Metinde sıralanan 10 madde, nihai çözüme giden yolda AKP’nin zaman kaybetmeden yapması gereken “ev ödevleri” oluyor. Bu 10 başlıkta yaşanacak gelişmeler, baharda öngörülen kongrenin kararını belirleyecektir.

YENİ ANAYASA TASLAĞI

Türk medyası şimdiden sanki kongre yapılmış ve her şey “olmuş bitmiş” gibi ele alıyor. Ancak demokratik siyasetin silahın yerini alabilmesi, tahkim edilmiş ateşkesin sağlanabilmesi ve silahlı mücadelenin sonlandırılması için AKP’nin yapması gereken çok şey var. 10 madde biçiminde özetlenen talepler veya konu başlıkları, yeni ve demokratik bir anayasayı gerektiriyor.

Kürtlerin cumhuriyetin kuruluşunda “asli öğe” olarak tanımlanmasını ve bir halk olarak haklarının verilmesini öngören 10 madde ayrıca toplumsal özgürlükten kadın özgürlüğüne, ekonomik özgürlüğe kadar geniş yelpazede bir demokratikleşmeyi esas alıyor. Hak ve özgürlüklerden yoksunluk PKK’nin çıkış gerekçesiydi. Bu yaklaşımın ortadan kalkması ise silahlı mücadelenin gerekçesini ortadan kaldıracak demektir. Ancak AKP’nin böylesi bir zihniyetle yeni anayasayı yapmaya gücü yetecek mi? 7 Haziran sonrasında göreceğiz.

AKP HANGİ ADIMLARI ATACAĞINI AÇIKLAMALI

KCK, sürecin başından beri hem savaşa hem de barışa hazır olduğunu söylüyor. Senkronize olmak kaydıyla, eş zamanlı olarak adımlar atacağını daha önce deklere etmişti. İki yıl içerisinde tek taraflı olarak birçok adım attı. Ancak gelinen aşamada artık top AKP'de demek mümkün. Çünkü adım atma sırası hükümette.

Dolmabahçe açıklamasında Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Sürecin ete kemiğe bürünmesi önemli” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sözler güzel ama icraata bakarız” sözleri ise tam da AKP’nin sürece yaklaşımını özetliyor. Sürecin ete kemiğe bürünmesi veya bürünmemesi; AKP’ye ve AKP’nin atacağı veya atmayacağı adımlara bağlı.

LAF DEĞİL İCRAAT ZAMANI

Yapılan açıklamaların ve Sayın Öcalan’ın çağrısının hayata geçmesi elbette ki yol haritasının öngördüğü adımların atılmasına bağlı olacak. Diyalogla geçen süre ve bu süre zarfında yaşanan krizler, sözün artık pek bir kıymeti harbiyesinin kalmadığını gösterdi. Bundan dolayı AKP, sorunun çözümünde nasıl bir yol haritası izleyeceğini ve neleri, ne zaman yapacağını deklere etmek durumundadır.

SÜRECİN SELAMETİ İÇİN

Tahkim edilmiş (sağlamlaştırılmış-kuvvetlendirilmiş) ateşkes konusu bu bağlamda önemli bir husus. Çünkü PKK zaten 2013'ten beri tek taraflı ateşkes halindedir. “Kuvvetlendirilmiş” ateşkes ancak çift taraflı olabilir. Bunun için AKP'nin baraj ve karakol yapımı politikası ve güvenlik politikasının, “bireysel ve toplumsal özgürlüklerle” optimal dengesinin kurulması konusu son derece önemli. Yine AKP, toplumda “faşizm yasaları” olarak adlandırılan yasaları rafa kaldıracak mı? Linç, kavga, ötekileştiren dilden vazgeçecek mi? izleme kurulunu oluşturacak mı? Siyasi soykırım operasyonlarını durdurup, hasta tutukluları serbest bırakacak mı, bekleyip göreceğiz.

Bu konularda AKP’nin yaklaşımı, Kürt tarafının taleplerinin karşılanıp karşılanmaması, sürecin selametini ve güzergâhını belirleyecektir.