DİZİ I

Birinci Vahşet Bodrumu: Nefes almakta zorlanıyoruz

HDP’nin raporuna göre 26 kişinin cenazesinin çıkartıldığı Bostan Sokak’taki birinci vahşet bodrumu ile tüm iletişim kesildiğinde, bodrumda bulunan yaralı DBP PM üyesi Mehmet Yavuzel’in son sözü, “Su heval su su” oldu.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde son sokağa çıkma yasağı 14 Aralık 2015’te ilan edildi. Yasağın 41. gününe kadar, ilçede günde ortalama 3-4 kişi öldürülürken, 22 Ocak tarihinden itibaren AKP/Saray iktidarının silahlı güçleri toplu katliamlara girişti. Kentte, sivillerin ve yaralıların sığında 3 bodrum, ağır silahlarla vuruldu ve yakıldı. Cudi ve Sur mahallelerinde, büyük çoğunluğu 3 binanın enkazından olmak üzere, civardaki evlerden ve sokaklardan toplam 23’ü çocuk 177 cenaze çıkarıldı. Cenazelerin neredeyse tamamı ya yanmıştı ya da tanınmaz hale gelmişti.

Birinci vahşet bodrumu, Cudi Mahallesi'ndeki Bostancı Sokak, 23 numaralı binadaydı.

Vahşet bodrumundan kamuoyu 22 Ocak günü Cihan Karaman adlı üniversite öğrencisinin yaralanmasıyla haberdar oldu. Göğsünden yaralanan Karaman için ailesi ve ilçede bulunan HDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız, 111'den ambulans istedi. Ancak, polis “güvenlik” gerekçesiyle ambulansın geçişine izin vermedi. Daha sonra 112’nin 155 Polis İmdat ile yaptığı görüşmeler sonucunda Cihan Karaman’ın kendi imkânları ile Nusaybin Caddesi’ne kadar gelmesi halinde ambulans ile alınacağı belirtildi.

Ertesi gün Karaman'ın bulunduğu alanda 11 kişinin daha yaralı olduğu bilgisi Sarıyıldız'a telefonla iletildi. Aralarında Karaman'ın da olduğu 31 kişinin, bir binaya sığınmak zorunda kaldığı ortaya çıktı. Hastaneye kaldırılmadığı için Karaman ile bir erkek kan kaybından yaşamını yitirdi.

Kan kaybından ölümler 24 Ocak'ta da devam etti. Bodrumda bulunan Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç, bir kadının daha kan kaybından hayatını kaybettiğini Med Nuçe televizyonunun canlı yayınında söyledi. Faysal Sarıyıldız, ertesi gün bir ölümün daha yaşandığı bilgisinin kendine ulaştığını açıkladı.

YASTIKLARDAN ÇIKARDIKLARI PAMUKLARLA KANAMALARI DURDURMAYA ÇALIŞTILAR

Mehmet Tunç, yanlarında tıbbi malzeme bulunmadığı için kanamaları, yastıklardan çıkarttıkları pamuklarla durdurmaya çalıştıklarını anlattı.

25 Ocak günü Sarıyıldız'a söz konusu bodrumdan "Şu an üzerimizdeki binayı yıktılar, nefes almakta zorlanıyoruz" mesajı gelirken, HDP vekillerinden oluşan bir heyetin İçişleri Bakanlığı'nda yaptığı görüşmeler ise sonuç kaldı. Bunun üzerine yaralıların ve cenaze sahiplerinin ailelerinden oluşan 15 kadın, yaralıları almak için harekete geçti, ancak belediye önünde buluşan kadınlar, polis tarafından engellendi.

27 Ocak günü bodrum katında bulunan yaralılardan 20 yaşındaki Nusrettin Bayar da yaşamını yitirdi. Aynı gün İçişleri Bakanlığı'na giden HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Urfa Milletvekili Osman Baydemir'den oluşan heyetin temasları sonucu, ambulansın yaralıları alması için İçişleri Bakanlığı'ndan izin çıktığı bildirildi. Ancak ambulansların önünü kesen polisler, zırhlı araçlar eşliğinde sağlık ekiplerini Emniyet Müdürlüğü'ne götürdü. Ardından yaralıların bulunduğu eve yaylım ateşi açıldı.

HDP’Lİ VEKİLLER BAKANLIKTA AÇLIK GREVİNE BAŞLADI

Verilen sözün tutulmaması üzerine Baluken, Beştaş ve Baydemir İçişleri Bakanlığı’nda açlık grevine başladı.

Aynı gün, Med Nuçe Televizyonu’na bağlanan Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç, ambulanslara ilişkin şu açıklamayı yaptı: "Gerçekten durum çok kritik. Eve müdahale ediyorlar. Bundan sonra oluşacak durumları arkadaşlara bildireyim. Şu an yanımızda 5 tane cenaze var. Herkesin bilgisine olsun. Bundan sonra insanlar infaz ya da imha ile karşı karşıyadırlar. Durum çok kritik. Ben şu anda yukardayım. Silah sesleri de duyuluyor. Ambulans bize ulaşmadı. Panzerden binaya ateş ediliyor. Kapı şimdi sökülmüş. Her şey görünüyor. Sokak tamamen görünüyor. (…) Durum kritik gerçekten. (…) Can güvenliğimiz önemli değil. Bu insanların zaten bundan sonra can güvenliği diye bir şey kalmamış. Ne oluyorsa artık olsun. Aşağı inersem, artık herhalde bomba atacaklar. Ben şu an ikinci kattayım.”

Mehmet Tunç, aynı gün Avrupa Parlamentosu’nda yapılan Kürt Konferansı’na telefon ile katılarak Türkiye ve dünya kamuoyuna duyarlılık çağrısı yaptı, “Cizre'de bu katliamı durduracak güçtesiniz. AKP Hükümetini uyarıp Cizre üzerindeki bu ablukayı kaldıracak güçtesiniz. Aksi takdirde oluşacak bir katliamda sizleri de bunun suç ortağı olarak görmek durumundayız” dedi.

Vahşet bodrumunda kan kaybından yaşamını yitirenlerin sayısı 28 Ocak’ta 6’ya yükseldi. O gün Cizre Belediyesi’ne ait ambulanslar 4 kez yaralıları alma girişiminde bulundu. Ancak her seferinde polis tarafından engellendi. Ambulansların engellenmesine rağmen dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, ellerinden geleni yaptıklarını iddia ediyordu.

Ancak aynı gün Med Nuçe televizyonuna bağlanan ve kendisi de yaralı olan DBP PM Üyesi Mehmet Yavuzel, “Ambulans gönderiyoruz, çatışmadan giremiyor” sözlerinin gerçeğini yansıtmadığını anlattı. Yavuzel, 28 Ocak’ta şunları söyledi: “Binamızın yan tarafında panzer, diğer yan tarafında panzer, arka tarafında panzer var. Mehter marşları çalıyorlar. 24 saat seslerini duyuyoruz, keşif uçakları dolaşıyor. Bir de kalkıp bu tür şeyler söyleniyor. Yani bu tamamen Türk halkını, kamuoyunu, herkesi sadece kandırmaktır. Kamuoyu şunu çok iyi bilsin. 5 gündür aynı şeyler, aynı yalanlar söyleniyor. Burada insanlar 2 gündür sıvı almıyor sıvı. Bu insanlar sıvı almadığı için ölecekler. Bunu iyi bilsinler. Binanın her tarafı bombalanıyor. (…) Günde 20, 50 defa bombalanıyor. Artık insan konuşmaktan da durumu izah etmekten de yoruluyor. Yani artık diyecek söz bulamıyoruz.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: BELKİ DE YARALI DEĞİLLER

Ertesi gün Cuma namazı sonrasında açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ambulansları gönderdiklerini iddia etti, “Ambulanslar hazır. Ama yaralıları getirmiyorlar, belki de yaralı değiller” dedi.

Erdoğan’ın bu açıklamasının ardından Sarıyıldız, vahşet bodrumundan kendisine ulaştırılan yaralıların fotoğraflarını ve isimlerini sosyal medyadan yayınladı. Ancak hükümetin tutumu değişmedi, yaralıların durumu ise daha da ağırlaştı.

HDP’li milletvekillerinin Ankara’daki tüm girişimleri sonuçsuz kalırken, yaralılar arasında bulunan DBP PM Üyesi Mehmet Yavuzel, 29 Ocak’ta Sarıyıldız’a gönderdiği ikinci mesaj, vahşet bodrumundaki durumu anlatmaya yetiyordu: "Öldüreceğim kendimi, artık su haykırışları duymak istemiyorum. Artık kimse aramasın beni öldürecem kendimi. Su diyorum heval su. Su heval su su!!!"

YAVUZEL: ENKAZ ALTINDAYIZ ENKAZ

Son görüşme Yavuzel ile HDP Adana milletvekili Meral Danış Beştaş arasında yapıldı. O görüşme hükümet yetkilileri tarafından da dinlendi. Beştaş, ambulans için izin verildiğini Yavuzel’e söyledi, “Şimdiden siz hazırlıklarınızı yapın şu anda onay verdiler ama biz sizi arayınca çıkacaksını” dedi.

Üçüncü görüşmede, bodrumdan patlama, silah ve çığlık sesleri geldi, görüşme kesildi.

Dördüncü görüşmede ise Yavuzel’in son sözleri, “Enkaz altındayız. Ben nasıl anlatayım ya! Enkaz altındayız enkaz!” oldu.

İletişimin kesilmesine rağmen 31 Ocak’ta 10 kişilik kadın heyeti, ellerinde beyaz bir bezi bayrak yaparak, yaralıların ve cenazelerin olduğu binaya doğru yürüyüşe geçti. Ancak kadınlar gözaltına alındı.

31 Ocak günü yaralıların hastaneye ulaştırılması için Amed’den Cizre’ye hareket eden SES ve TTB üyesi 9 hekim, 4 sağlık personeli ve 1 ambulans şoföründen oluşan 14 kişilik tam teçhizatlı sağlık ekibinin Cizre’ye girişine izin verilmedi.

Tüm bunlara rağmen Ahmet Davutoğlu, 3 Şubat’ta AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında, “Muhtemelen yaralı hiç yok, getirilen yaralı olmadı” açıklamasını yaptı.

12 Şubat günü Bostan sokakta bulunan birinci vahşet bodrumundan 26 cenaze çıkartıldı.

3 Mart günü İHD ve TİHV başkanları, Cizre’ye giderek vahşet bodrumlarında incelemelerde bulundu. Adli tıp uzmanı TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, bodrumda çocuklara ait olduğu düşünülen kemik parçaları bulunduğunu rapor etti.

YARIN: İkinci Vahşet Bodrumunda ne oldu?