‘AKP, Kürt kültürünü yok etmeye çalışıyor’

Ekolojist Sergen Sucu, AKP iktidarının Kürt halkının kültürünü yok etmeye çalıştığına değinerek, ‘Kültürüne sahip çıkan bir halk ağacına, ormanına, toprağına, suyuna sahip çıkar” dedi.

AKP/Saray çeteleri, son 1 yılda Kürdistan’ın birçok il ve ilçesinde sokağa çıkma yasakları ilan ederken yürütmüş olduğu kirli savaş politikaları kapsamında birçok insanı katletti. Son süreçte bodrum katlarında diri diri insanları yakan AKP/Saray çeteleri aynı zamanda Kürdistan’ın birçok köylerinde doğaya ve hayvanlara da zarar verdi. Doğanın tahrip olmasına tepki gösteren Ekolojist Sergen Sucu, AKP hükümetinin bilinci bir şekilde Kürt Halkının kültürünü yok etmeye çalıştığına dikkat çekerek, konuya ilişkin ajansımıza konuştu.

Sucu, öncelikle 7 Haziran sürecine değinerek, Türkiye’nin siyasi açıdan çok değerli bir süreci olduğunu ve bununla birlikte Rojava’da gelişen demokratik özerkliğin söz konusu olduğunu belirtti. Gelişen demokratik özerkliğin başta Kürt halkı olmak üzere, diğer ezilen haklar açısından da pratiğe dönüştüğünü söyleyen Sucu, bu pratiğin Türk devletinin alanını kısıtladığını ve 7 Haziran seçimlerinden sonra aynı pratiğin Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizdi.

‘AKP’NİN AMACI KÜRDİSTAN’I SERMAYE HALİNE GETİRMEK’

‘HDP, HDK, DTK, BDP yani Kürt siyasal hareketinin temel paradigması demokratik, cinsiyet özgürlükçü, ekolojik bir paradigmadır’ diyen Sucu, çizdikleri paradigmanın tamamen AKP iktidarı karşıtı bir paradigma olduğunu kaydederek sözlerine şöyle devam etti. ‘’AKP hükümeti barış sürecini kendi lehinde kullanarak, Kürdistan'ın her bölgesinde direnişi kıracak karakollar yaptı. Güvenlik, set barajları yapamaya başlayarak doğayı da katletti. Bununla birlikte direnişi kırıp Kürdistan'ı bir sermaye haline getirmekti amacı. Kürt halkının direnişi yalnızca bir ulusal direniş değil aynı zamanda ekolojik bir direniş olduğu için de kendi kültürünü, doğasını savunmaya dayalı bir öz savunma pratiği gerçekleştirdi. Bu durum Rojava'da ki gelişmelerle birlikte AKP hükümetinin ilk saldırdığı yer Silvan oldu. Silvan, Galiya Goderne hafızası ekolojik anlamda bizlerin çok önemsediği bir yerlerdir. Ve bu merkezlerde AKP hükümetinin ilk yaptığı büyük bir baraj oldu ve bu baraja karşı da orada bulunan ekolojistler büyük bir direniş başlattı. Bu direnişin ardından büyük bir savaş açığa çıktı. Bu savaşla birlikte AKP hükümeti öncelikle Kürt halkının kültürünü yok etmeye başladı. Batman, Hasankeyf'de bunun bir örneğidir.’’

‘BU HALK KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIKIYOR’

Kürt halkının komünal bir yaşamdan geldiğini ve Kürt siyaset hareketinin de bu hususta ciddi çabalar harcadığına değinen Sucu, Türk devletinin mevcut süreçle birlikte Kürdistan’daki enerjiyi hapsettiğini söyledi. Sucu, Kürdistan’daki tüm yaşam alanları devlet tarafından gasp edildiğinin altını çizerek, ‘’Bunun nedenlerinin arasında şunu görebiliyoruz. Birincisi, bu halk kendi diline sahip çıkıyor. Diline sahip çıkan bir halk kültürüne sahip çıkar yani Hasan keyf’e sahip çıkar. Kültürüne sahip çıkan bir halk ağacına, ormanına, toprağına, suyuna sahip çıkar. Ve, bu halkın geçmişten gelen bir dayanışma gücü var. Komünal bir yaşamdan geliyor Mezopotamya da yaşayan halklar. Ermeniler, Süryaniler, Ezidiler, Kürtler hep bir arada yaşamış ve komşuluk bağlarını yardımseverlikle geliştirmiştir’’ ifadelerini kullandı.

‘SAVAŞ, İNSANIN VE DOĞANIN KATLEDİLME SÜRECİDİR’

Sucu, Türk devletinin Kürdistan'da yaptığı katliamın bir benzerini de Karadeniz halkına yaptığını belirterek, Lazlara pek farksız yaklaşmadıklarını söyledi. AKP iktidarının, Türk İslam sentezini yaymaya çalıştığını ifade eden Sucu, ‘’Türkiye’yi tekleştirip tamamen suyunu havasını sermayeye peşkeş çekerek bu halkı yoksullaştırıp, kendi enerjisini halka pazarlamayı hedefliyor. Böylelikle doğasını katlettiği bir halkın sağlığını da katlediyor. Yani anlayacağınız devlet sermayeleştirilmeye doğru gidiyor. Biz bu süreçte devlete çok çağrılar yaptık çünkü savaş süreci insanın doğanın katledilme sürecidir. Türkiye'deki tüm ekolojistler savaşın başladığı ilk gün bir açıklama yaparak, barışa davet ettiler. Devlet bugün özerkliği bahane ediyor ama özerklik yıllardır Kürt halkının dilinde olan bir şeydir. Bugün bizlere saldırmalarının nedeni de bizler özerkliğin pratiğini ortaya koyduğumuz içindir’’ diye konuştu.

‘ÖZGÜR YARINLAR İÇİN BİRLEŞELİM’

Son olarak, Türkiye halklarının bu süreçte birleşmesi gerektiğinin altını çizen Sucu, tehlikeli bir süreçten geçtiklerini belirtti. Bu sürecin tamamen doğanın yok olmasına doğru ilerlediğini kaydeden Sucu, tüm canlıların düşünülmesi gerektiğini ve savaştan uzak durup, barışı inşa etmenin tek çare olduğunu söyledi. Sucu, ‘’Barışı inşa ederken Karadeniz’den, Egesine, Mezopotamya’sına demokratik özerklikle beraber inşa edelim. Öz yönetimle birlikte halk, kendi iradesini ortaya koyarak doğa taraflı kararlar verebilmelidir. Bu süreç, hem kadınların hem de ekolojistlerin örebileceği bir süreçtir’’ diyerek, özgür yarınlar için birleşmenin gerektiğini belirtti.

...