Gönderilen mektupta zirvenin gündemindeki en büyük sorunun Türkiye kaynaklı krizler ve insan hakları durumu olduğuna işaret edildi. İsveç hükümetine yazılan mektupta Avrupa Konseyi'nin geçtiğimiz yılın aralık ayında gerçekleştirdiği toplantıda AB dışişleri bakanlarının Türkiye-AB ilişkilerinin ele alınacağı bir raporu kamuoyuna açıklayacağı hatırlatıldı.
Son 3 ay içinde AKP ve MHP'nin oluşturduğu Ankara rejiminin anti-demokratik birçok girişimini gördüklerini belirten aydınlar, “Türkiye artık hukuk devleti değil. Muhalefet ve spesifik olarak HDP'ye karşı yoğun bir nefret kampanyası Erdoğan tarafından sürdürülüyor” dedi.
AKP'nin HDP'nin kapatılması için mahkemelere baskı yaptığına ve halkın oylarıyla seçilen HDP Milletvekiline hapis cezası verildiği belirtilen mektupta “Yargıtay Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi'nin parlamentonun 3. büyük partisi HDP'nin kapatılmasını ve 687 politikacıya 5 yıl süreyle siyaset yapma yasağı getirilmesini istiyor” denilerek HDP'ye yönelik baskılara dikkat çekildi.
ADLARINDA KÜRDİSTAN OLDUĞU İÇİN PARTİLER KAPATILMAK İSTENİYOR
Türk devletinin HDP'nin yanı sıra adında Kürdistan kelimesi geçtiği için PSK (Kürdistan Sosyalist Parti), PDK-T (Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye) ve KKP (Kürdistan Komünist Partisi)'ni yasaklama girişimlerinde bulunduğu belirtildi.
Mektupta günümüz Türkiye'sinde medya ve sosyal medyanın yüzde 90'ının rejim tarafından kontrol edildiğine ve Erdoğan’ın totaliter rejiminin tüm muhalifleri terörist olarak suçladığına dikkat çekildi.
Mektubun sonunda Erdoğan'ın saldırılarını durdurmak için alınması istenen önlemler sıralandı.
Erdoğan'ın baskı ve saldırılarını durdurması için Türkiye'ye yaptırım uygulaması istenen mektupta Avrupa Birliği'nden şu taleplerde bulunuldu:
-Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi'nin çerçevesinde Kürt Halkının temel insan ve ulusal hakları için barışçıl bir çözüm yolu açmak için inisiyatif almalı.
-Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürdistan'daki demokratik muhalif parti ve örgütlere desteği artırmalı.
-Avrupa Konseyi, demokrasiye saygı göstermeyen ve Rojava'da işgalcilik yapan, tüm dünya için tehlike teşkil eden cihatçıları eğiten rejime karşı sert yaptırımlar uygulamalı.”
Sosyoloji Doçenti Osman Aytar, Gazeteci-Yazar Kurdo Baksi, öğretmenler ve Kürt Federasyonu'nun eski başkanları Keya İzol ve Vildan Tanrıkulu ile tanınmış insan hakları savunucusu İsa Turan'ın imzalarını bulunduğu mektupta Erdoğan'ın kadınlara yönelik şiddete karşı mücadele etmeyi öngören İstanbul Sözleşmesi'ni feshettiğine de dikkat çekildi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN FESHİ İSVEÇ MEDYASINDA
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi İsveç medyasında da geniş yer buldu. Aralarında İsveç Devlet Televizyonu'nun (Svt) yanı sıra Aftonbladet ve Expressen gibi en fazla satan gazetelerin de yer aldığı İsveç medyası, gece çıkarılan bir Cumhurbaşkanı kararnamesiyle Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiğini duyurdu.
Svt, Türkiye'nin sözleşmesinden çekilmesini “Türkiye’de kadın sözleşmesini bırakma kararına protestolar” başlığıyla verdi. Kamu televizyonu Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde kadınların sözleşmeden çekilme kararını protesto etmek için kitlesel gösteriler yaptıklarını hatırlattı.
Kamu televizyonunun internet sitesinde yer alan makalede Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre Avrupa'da kadınların yüzde 25'i, Türkiye'dekilerin ise yüzde 38'i şiddete uğramasına rağmen, Erdoğan'ın sözleşmeden çekilmesi eleştirildi.
Haber ajansı TT'nin abonelerine geçtiği haberde de 2011 yılında 45 ülke tarafından kadına yönelik şiddet ve kadın sünnetine karşı mücadele için imzalanan İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye'nin çekilmesinin kadınlar tarafından tepkiyle karşılandığı belirtildi. AKP'nin sözleşmeden neden çekildiğini açıklamaktan kaçındığı ancak Aile Bakanı Zehra Zümrüt'ün twitter hesabından ülkedeki yasaların kadınların haklarını güvence altına aldığını iddia ettiğine yer verildi.
MUHAFAZAKAR GÜÇLER SÖZLEŞMEYİ TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR
Muhafazakar güçlerin İstanbul Sözleşmesi'ni aileye yönelik bir tehdit olarak gördükleri ve boşanmaları ve eşcinselliği özendirdiğini iddia ettikleri belirtildi.
Yüksek tirajlı gazetelerden Dagens Nyheter'in Ortadoğu muhabiri Nathan Shachar, Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümetin ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli'nin baskıları sonucu İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiğini savundu.
Bahçeli'nin pek çok kez sözleşmeyi Türk aile yaşamına yönelik bir sabotaj olarak gördüğünü, boşanmaları ve eşcinselliği özendirdiğini öne sürdüğünü hatırlatan Shachar, ülkenin iki muhalefet partisi; İyi Parti ve CHP'nin İstanbul Sözleşmesi'ni iptal eden kararnamenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini açıkladıklarını belirtti.
Shachar, Türkiye'nin tanınmış romancılarından Elif Şafak'ın kadınların her gün öldürüldüğü bir ülkenin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini korkunç olarak nitelendirdiğini yazdı.
Sadece şubat ayında 33 kadının öldürüldüğünü hatırlatan Shachar, AKP'nin eşitlikten sorumlu özel temsilcisi Fatma Kaya'nın Türkiye'de yasaların kadınların güvenliğini sağlamak için yeterli olduğunu ve bu nedenle de İstanbul Sözleşmesi'ne gerek olmadığını iddia ettiğini belirtti.
İsveç Devlet Radyosu (Sr), son 10 yıl içinde Türkiye'de kadın cinayetlerinin 3 kat arttığını ve bu yıl içinde 78 kadının öldürüldüğünü hatırlattı.
Sr, Türk hükümetinin kadınları korumayı amaçlayan İstanbul Sözleşmesi'nin çekilmesine Avrupa Birliği, Almanya ve Fransa'nın karşı çıktığına ve meydanlara çıkan onbinlerce kadının Türk hükümetini protesto ettiğine yer verdi.