İsveç'te çetelerin sayısı 200'den 2000'e yükseldi

İsveç Güvenlik Polisi, 2020 yılı raporunda şiddete başvuruyu savunan çetelerin sayılarının her geçen gün artış gösterdiğini belirtti.

Säpo'nun geçtiğimiz yıl yayımladığı, şiddeti savunan İslamizmi mercek altına aldığı raporunda son yıllarda çetecilerin büyük bir güç kazandığını ortaya koydu. 2020 yılı raporuna çetelerin sayısı son 10 yıl içinde 200'den 2000'e yükseldi.

İsveç Devlet Televizyonunu SVT'te yayımlanan, İçişleri Bakanı Mikael Damberg, güvenlik uzmanları ve eski politikacıların katıldığı toplantıda İsveç'in DAİŞ ve aşırı İslamcı gruplara karşı aldığı önlemlerin yetersiz olduğu uzman ve politikacılar tarafından gündeme getirildi.

Damberg, DAİŞ teröristlerinin halifeliği kurduğu yıllarda İsveç'te yasalar ve organizasyonların olmadığını ancak o tarihten bu yana DAİŞ çeteleri ve aşırı dinci örgütlere karşı çok şey yaptıklarını  iddia etti.

DAMBERG: DAİŞ'E KARŞI ÇOK ŞEY YAPTIK

Yüzlerce DAİŞ çetesinin Suriye'ye gidip DAİŞ saflarına katıldığı dönemde İsveç'in hazırlıklı olmadığını kabul eden Damberg, “Şimdi biz çok şey yaptık. Geniş siyasi birliktelikle terör anlaşmaları yaptık, bu arada cezaları ağırlaştırdık ve terör amaçlı seyahatleri yasakladık” dedi.

Damberg, İsveç'in daha çok Avrupa Birliği bünyesinde sanal medyalarda aşırı  dinci örgütlerin terör içerikli propagandalarını engellemek için çaba harcadığını söyledikten sonra, “Sistematik olarak radikalliğin gerçekleştiği okul ve bazı dernekler ve internet ortamı başarıya ulaşmak için tamamıyla belirleyici. Daha sonra İsveç Güvenlik Polisi'nin aşırı aktörlere karşı ve güvenlik riski oluşturan kişileri denetimi var” dedi.

SÄPO: DAİŞ'LİLERE PARA YARDIMI BÜYÜK SORUN

Säpo, aşırı İslamcı ve DAİŞ'le ilişkileri bulunan örgütlere para yardımı yapılmasının büyük bir sorun oluşturduğunu ve alınan paralarla bazı öğretim kurumlarının batılı toplumlara karşı nefret söylemlerini yaygınlaştırdığını söylüyor.

İçişleri Bakanı Damberg, DAİŞ çetelerine karşı yoğun önlemler aldıklarını öne sürerken uzmanlar hükümetin  politikasını başarısız bulduğu gibi İsveç halkına karşı yapılmış bir ihanet olarak değerlendiriyor.

Çocuklarını dünyanın en kötü terör örgütüne kaptıran ailelerin acı içinde yaşamlarını sürdürürler iken DAİŞ gibi çetelerin güç kazandıklarını söylüyorlar.  

RANSTORP: İSVEÇ'İN TUTUMU TÜM HALKA İHANET

Terör Uzmanı Magnus Ranstorp, bir ailenin çocuğunun DAİŞ'e katılmasını engelleyebilmek için iki kez pasaportunu yırttığı halde oğlunun ölümünü engelleyemediğini söyledi. İsveç'in tutumunu sadece ailelerine değil tüm İsveç halkına yönelik ihanet olarak değerlendirdi.

Säpo, terör örgütlerinin saflarına katılanlardan DAİŞ'lilerden bir kısmının geri döndüğünü terör eylemi gerçekleştirmede deneyim kazandıklarını hatırlatıyor. Ranstorp, gelen DAİŞ mensuplarının İsveç'in güvenliğine yönelik büyük bir tehdit olduklarını hatırlatarak politikacıları önlem almaya çağırıyor.

PEKGÜL'ÜN 15 YIL ÖNCE YAPTIĞI UYARILAR HALKI ÇIKTI

Uzun yıllar Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin milletvekilliğini yapan Nalin Pekgül, bundan 15 yıl önce aşırı dinci akımların gelecekte toplum için büyük bir sorun olacağı uyarısında bulunmuştu. Kuzey Kürdistanlı olan ve uzun yıllardan beri Stockholm'un Tensta varoşlarında yaşayan Pekgül, bundan 15 yıl önce varoşlarda yaşayan Müslümanlardan bazılarının sorun oluşturacağı uyarısında bulunurken, başta kendi parti arkadaşları tarafından eleştirildi.

Aradan geçen bu kadar süreden sonra haklılığı toplum tarafından anlaşılan Pekgül  ile SVT bir söyleşi gerçekleştirdi.

Radikalleşmeyi engellemek için aileleri dinlemenin gerekli olduğunu vurgu yapan Pekgül, “Gerçekten ailelerin anlatımlarından çok etkileniyorum. Bir çocuğunuzu kaybettiğinizi düşünün, ne kadar acı yapıyor... Ama aynı zamanda çocuğumun Êzidî çocuklara tecavüz ve öldürmesinin neden olduğu utancı düşünün.  Bu suçluluğu duymak. Ben çocuğumun DAİŞ gibi böyle katil çetesinde yer alması için hangi yanlışı yaptım” dedi.

Pekgül, hükümet ve kraliyet ailesine de şu ifadelerle çağrıda bulundu. “Ben başbakan ve okul bakanı ile veliaht kraliçe Victoria'nın bu konulara angaje olmalarını ve ailelerin hikayelerini dinlemek için onları bir araya getirmelerini istiyorum. Ancak o zaman ne olduğu anlaşılabilir. Bu daha sonra radikalleşmenin gelişmesine engel olabilir.”

TERÖR YASALARI KÜRTLERE UYGULANIYOR

DAİŞ çetelerine karşı cezaları ağırlaştıran yasaların çıkarılmasından sonra bugüne kadar Suriye ve Irak'tan dönüş yapan hiçbir DAİŞ'li yasa karşısına çıkarılmadı.

Ancak DAİŞ'e karşı çıkarıldığı söylenen yasalarının Kürtlere karşı uygulandığı görülüyor. Son bir yıl içinde 30 civarında Kürt, DAİŞ'e karşı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra sınır dışı edildi. Bazıları da hiçbir gerekçe gösterilmeden işlerinden atıldı.

Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra geçtiğimiz yılın Nisan ayında 23 yaşındaki siyasi ilticacı Resul Özdemir'i özel bir uçakla Türkiye'ye teslim eden İsveç, terör örgütleriyle iltisaklı olduğunu öne sürdüğü onlara Kürt ilticacıyı Türkiye'ye sınır dışı etmeyi kararlaştırdı. 2015 yılının sonlarında Cizre'deki soykırımcı saldırılar sırasında yaralanan Özdemir, 2016 yılının Mayıs ayında İsveç'e gelerek iltica talebinde bulunmuştu. Göçmen Dairesi ve Göçmen Mahkemesi, Özdemir'in iltica talebini reddetmiş ve 4 ay cezaevinde tuttuktan sonra özel bir uçakla MİT'e teslim etmişti. MİT'in işkenceden geçirdiği Özdemir, şu anda Silivri cezaevinde.

İsveç, bundan bir süre önce 2 ve 4 yaşlarında 2 çocuk annesi Zozan Büyük adındaki 30 yaşındaki Kürdistanlının sınır dışı edilmesini kararlaştırdı. Kürt örgütleri ve İsveçli parlamenterin karşı çıkmalarına rağmen Büyük, çocuklarından ayrılarak Belçika'ya sınır dışı edildi.