Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK), yeni yıl dolayısıyla kutlama mesajı yayınladı. Toplumsal mücadelenin yerli ve göçmenlerin ortak mücadelesiyle yeni yılda daha da harlanacağını ifade eden ATİK, 2022 yılının mücadele ve zafer yılı olmasını diledi.
ATİK, yeni yıl dolaysıyla şu mesajı verdi:
“Toplumsal mücadelenin dinamikleri olarak, 2021 yılını geride bırakıyoruz. Geride bıraktığımız 2021 ve önceli 2020, dünya halkları açısından en zor yıllar oldu. Adına Korona pandemisi denilen virüs, yerkürenin bütün coğrafyalarına hızla yayılarak, milyonlarca insanın hayatına mal olmuştur. Nerden geldiği, nasıl üretildiği vs konularında bolca teoriler üretilse de, gerçek olan bir şey var ki; o da insanlık tarihi açısından en bulaşıcı ve öldürücü virüs olmasıdır.
Günlük yaşam koşullarının kısıtlandığı, sosyal aktivitelerin engellendiği, insanların evlere hapsedildiği bu süreç, aynı zamanda emperyalist burjuvazinin saldırılarının da yoğunlaştığı bir süreç oldu. Başta yeni çıkarılan güvenlik yasaları olmak üzere, bir çok yasa değiştirildi. Çıkarılan bu yeni yasalar faşizan içerikli olup, insanların temel hak ve özgürlüklerine yönelik yoğun saldırıları içermekte.
Aynı şekilde pandemi süreci emperyalist burjuvazinin kendisini reorganize etmek için fırsata dönüştürdüğü bir dönem oldu. Başta yeni üretim tarzı olan Endüstri 4.0’ın hayata geçirilmesi, toplu sözleşmelerde sıfır zammın uygulanması, günlük çalışma saatlerinin yükseltilmesi girişimi, işçilerin örgütlenme ve grev hakkına yönelik kısıtlamalar bu süreçte yeni saldırı paketleri olarak ortaya çıktılar.
Bu saldırılardan en fazla etkilenenler şüphesiz kadınlar oldu. Her gün farklı Avrupa ülkelerinde onlarca kadın, en yakınlarındaki erkeklerin şiddetine maruz kaldı hatta katledildiler. Kadına yönelik her türden şiddet ve kadın katliamları görünür derecede arttı.
Göçmenler açısından bu süreç daha da zorlu oldu. İlk işten çıkarılan, ırkçı saldırılara hedef olan, dışlanan ve ayrımcılığa uğrayan yine göçmenler oldu. Yeni çıkarılan veya değiştirilen göçmenler ve mülteciler yasalarıyla ırkçılık ve ayrımcılık bir devlet politikası haline getirildi. Özellikle yaşadıkları ülkelerinde, emperyalist saldırganlıktan dolayı, yaşam koşulları olmayan milyonlarca insan ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Fakat, göç yolları kapalı olduğundan dolayı, farklı yolları denerken binlerce inşan bu göç yollarında hayatını kaybetti. Avrupa ülkelerine gelenler de, ırkçı ve ayrımcılığa maruz kalmakta. Mülteciler, geldikleri ülkelere, yani ölüme ve işkenceye geri gönderilme tehdidiyle, yarının belirsizliği ve güvencesizliği içinde yaşamlarını büyük bir tedirginlikle sürdürmekteler. Bu belirsizlik ve tedirginlik yıllarca süren travmalara ve psikolojik rahatsızlıklara neden olmaktadır.
Tüm bu saldırıları karşı, mücadele ve direnişler de bu dönemde büyümüştür. Dipten mayalanan toplumsal mücadele dönem dönem farklı biçimlerde yüzeye vursa da, esasta mayalanmaya devam etmektedir. Fransa’da sarı yelekliler, İsviçre’de kadın grevi, Almanya’da işçi direnişleri, Avusturya’da ırkçı hükümete karşı sokak eylemleri, Hollanda’da yeni güvenlik yasalarına, İngiltere’de ırkçı saldırılara karşı sokak eylemleri bunlardan sadece bazılarıdır. Aynı şekilde, gençlerin her Cuma günü doğanın korunması için yaptıkları eylemler tüm Avrupa’yı sardı..
Geçtiğimiz yıl da mayalanmayı sürdüren toplumsal mücadele, yerli ve göçmenlerin ortak mücadelesiyle 2022’de daha da harlanacaktır. Bizlere düşen görev, bu ateşin harını büyütmektir. Yerli, göçmen işçi ve emekçiler olarak; emperyalizme, faşizme, ırkçılığa, ayrımcılığa karşı ortak mücadeleyi yeni yılda büyütelim.
2022’nin hepimiz için mücadele ve kazanım yılı olması dileğiyle…”