GÖRÜNTÜLÜ

Bayık: Önder Apo’nun yükünü herkes omuzlamalı

Apocu Hareket’in değişim dönüşüm temelinde yeniden örgütlendiğini vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Barış ve Demokratik Toplum Hamlesine her kesimin öncülük etmesi gerektiğini söyledi.

Önder Apo’nun tarihi bir müdahalede bulunarak Hareket’i tamamen yeni paradigmanın eksenine koymaya karar verdiğini belirten Cemil Bayık, “Rêber Apo yaşanan gelişmelere, değişimlere göre örgütlenme ve mücadele alanında değişimler gerçekleştiriyor. İdeolojimizden, felsefemizden, paradigmamızdan vazgeçmiyoruz. Bunları örgütlenme ve mücadele alanında nasıl uygularız temelinde bir değişim dönüşüm gerçekleştiriyoruz. Apocu Hareket, bu temelde yeniden örgütleniyor” dedi.

Önder Apo’nun çağrısının ardından birçok tartışma yürütüldüğünü belirten Bayık, savaştan rant elde eden bazı kesimlerin süreci sabote etmek istediğine de dikkat çekti.

Ateşkes kararına rağmen Türk devletinin saldırılarına devam ettiğini belirten Bayık, “Türk devleti savaştan vazgeçmiş değil. Her gün uçaklarla, tanklarla, toplarla saldırıyor. Herkes biliyor ki bu koşullarda kongrenin toplanması mümkün değil ve tehlikelidir” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Stêrk TV'de yayınlanan Özel Program'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı tarihi çağrının ardından yaşanan gelişmeleri, Şam hükümeti ve Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi arasında imzalanan anlaşmayı ve ateşkese rağmen Türk devletinin devam eden saldırılarını değerlendirdi. 

Konuşmanın tamamı şöyle: 

Değerli halkımız, Kürt ve Kürdistan halkı, Ramazan ve Newroz ayındayız. Ramazan Bayramı da yaklaşıyor. Bu vesileyle halkımızın bayramını kutluyor, başarılar diliyorum, Rêber Apo’ya selam ve saygılarımı iletiyorum. Özgürlük ve demokrasi şehitlerini saygıyla anıyorum, onlar her zaman mücadelemizin öncüleri olacaktır.

RÊBER APO’NUN AMACI ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN SAVAŞAN BİR HALK YARATMAKTI

Bilindiği gibi Rêber Apo tarihi bir hamle geliştirdi. Rêber Apo, 1973 yılında Kürt ve Kürdistan halkı için tarihi bir müdahale geliştirdi. Bugün de daha büyük ve derin bir müdahale geliştiriyor. Rêber Apo mücadeleye başladığı zaman Kürt halkı ölüm uykusundaydı. Köklerinden, tarihlerinden, değerlerinden, her şeyinden kopartılmıştı. Bundan dolayı yok olmaya doğru gidiyordu. Herkes Kürtlerin bir daha ayağa kalkamayacağını hesaplıyordu. Rêber Apo bunu kabul etmedi, Kürt’ü öldüren bir yaşam olamaz, Kürt halkı için bir hayat gerekli, dedi. Bu yüzden o tarihi müdahaleyi yaptı. Bu müdahale sonucu halkı ayağa kaldırdı. Çünkü tüm yollar kapanmıştı, Kürtler için sadece tek bir yol kalmıştı o da soykırıma, işgale karşı silahlanmaktı. Başka bir yol kalmamıştı. Silahlı mücadele bu şekilde başladı. Gerilla, tarihi bir rol oynadı. Bunun sonucunda Kürt halkı serhildanlar başlattı, Kürt halkı Newroz halkı oldu. Ölümün kıyısında olan o halk canlandı, ayaklandı; varlığı için, özgürlük ve demokrasi için mücadele etmeye başladı.

Rêber Apo o dönem, “Diriliş devrimini geliştirdik, başardık, şu an sıra Kürt ve Kürdistan’ın kurtuluş mücadelesinde” dedi. Bu yüzden başlattığı silahlı mücadeleyi siyasi zemine dönüştürmek istedi. Mücadeleyi siyasi zeminde demokratik bir şekilde geliştirmek istedi. Çünkü Rêber Apo’nun tüm mücadelesi, amacı bir halkın her koşulda özgürlüğü için mücadele etmesini sağlamaktı. Bu gerçekleşti. Bu yüzden siyasi ve demokratik mücadelenin gelişmesi gerekiyordu. Çözümün bu temelde sağlanması gerekiyordu. Bu yüzden 1993 yılında ateşkes ilan etti. O ateşkese Turgut Özal da yanıt verdi. Demokratik ve siyasi bir süreç gelişiyordu. Fakat o süreç sabote edildi. Hem hareketteki çeteler hem de devletin çeteleri o sürecin gelişmesine engel oldular. Sonrasında zaten Turgut Özal da tasfiye edildi. Fakat Rêber Apo kararında ısrarlıydı. Mehmet Ali Birand ile yaptığı röportajda bunu söyledi. 1995 yılında harekete bir rapor sunarak kongrenin harekette değişim yaratmasını istedi. 5. Kongrede bazı değişimler yaşandı ama bu değişimler Rêber Apo’nun istediği gibi değildi, çok eksik kaldı.

Rêber Apo kongreden sonra da geliştirmek istediği stratejiye ilişkin, harekette yapmak istediği değişim dönüşüme ilişkin ısrarlı oldu ve ona göre adımlar attı. Türkiye’de Necmettin Erbakan iktidar olduğunda Rêber Apo’ya bazı mektuplar göndermişti. Rêber Apo o mektuplara cevap verdi. Çünkü Necmettin Erbakan da Kürt sorununun çözülmesini istiyordu. Turgut Özal da, Necmettin Erbakan da belki bizim istediğimiz şekilde bir çözüm geliştirmek istemiyorlardı fakat biliyorlardı ki eğer bu sorunu çözmezlerse Türkiye çok daha büyük sorunlar yaşayacaktır, darbe yiyecektir. Bundan dolayı sorunu bir şekilde çözmek istiyorlardı. Turgut Özal nasıl tasfiye edildiyse, Necmettin Erbakan da tasfiye edildi. Rêber Apo daha sonra da bu strateji temelinde çalışmalarını sürdürdü.

1998 yılında 15 Ağustos’ta Rêber Apo, bir değerlendirme yaptı. 1993 yılında başlattığı, 1995 yılında geliştirdiği çalışmasını 1998 yılında amacına ulaştırmak istedi. Harekette yaptığı değişim dönüşümü tamamlamak istiyordu. Bu temelde yine ateşkes ilan etti. Fakat ateşkese verilen cevap Uluslararası Komplo oldu.

PKK ASİMİLASYON VE SOYKIRIMA ENGEL OLDU

Uluslararası Komplo ile Rêber Apo’ya engel olmak istediler. Eğer harekette değişim dönüşüm sağlanırsa, bu harekete engel olamayacaklarını gördüler. Hareketin gelişmemesi için Uluslararası Komplo’yu devreye koydular. Bilindiği gibi Rêber Apo esir alındı. Ama Rêber Apo yine de amacından vazgeçmedi. Çok zor koşullarda, imkansızlıklar içinde 1993 yılında başladığı çalışmalarına İmralı şartlarında tamamladı. Yani harekette değişim dönüşüm, yeniden örgütlenmeyi tamamladı. Bu temelde yeni bir paradigma geliştirdi. O paradigmayı da 2005 yılında tamamladı ve ‘Bunun sorumluluğunu da alıyorum’ dedi. O paradigmaya göre İmralı koşullarında kararlı ve cesaretli bir şekilde çalışmalarına başladı. Hareketin tamamını demokratik ve siyasi bir yola koymak istedi. Demokratik ve siyasi yollarla Kürt sorununu çözmek istedi. Bunun için adım attığı her anda, Kürt sorununun çözülmesini istemeyenler, her zaman savaş olsun isteyenler, bundan rant elde etmek isteyenler müdahale üstüne müdahalede bulundular.

Hareketin yeni paradigmayı hayata geçirmemesi için 2003’de, 2005’de, 2009’da, 2013 ve 2015 yılında müdahalelerde bulundular. Soykırımı ve tasfiyeyi tamamlamak için hareketin yeni paradigmaya göre örgütlenmesini istemediler. Rêber Apo yine de bundan vazgeçmedi. Çünkü Rêber Apo’nun amacı her koşulda özgürlüğü için mücadele eden bir halk yaratmaktı, burada sonuç almıştı. Bundan dolayı, “Artık halkların dönemi başladı, partilerin dönemi bitmiştir” dedi. PKK tarihi rolünü oynamıştı. Asimilasyonun, soykırımın önünü almıştı, Kürt halkını canlandırıp ayağa kaldırmıştı. Kürt halkını özgürlüğe ve demokrasiye aşık etmişti. Bu yüzden partinin yapacağı şeyler tamamlanmıştı. Artık halkların dönemiydi, bu yüzden paradigmayı değiştirmişti ve toplumu buna göre örgütlemek, örgütlü bir toplum, iradeli bir halk yaratmak istedi.

Türk devletinin işbirlikçileri, -Kürdistan ayağında veya dışarıda olanlar- NATO, kapitalist modernite sistemi her zaman Türk devletinin arkasında durdu. İnkar, imha siyasetinin destekçisi durdular.

Bu yüzden Türk devleti bu siyasetle sonuç almak istedi. Hareketi tasfiye etmek ve Kürt soykırımını tamamlamayı hedefledi. Rêber Apo’nun esir alınmasıyla bu hareket darbe yedi. Eğer üstüne gidersek bu hareket hem yeni paradigmada yer alamaz hem de bu temelde mücadele yürütemez ve ağır darbe yer, biz de amacımıza ulaşırız diye hesapladılar. Bunun içinde içeride, dışarıda tüm imkanlarını bu temelde kullandılar. Bir siyaset ve planlama koydular önlerine; bunlara diz çöktüreceğiz, dediler. Yani iradelerini kıracağız, onları tasfiye edeceğiz ve Kürt soykırımını tamamlayacağız, dediler. Yıllarca bu temelde çalışma yaptılar. Özellikle de 15 Şubat’tan sonra bu politikaları geliştirdiler. Sonuç alacaklarını hesapladılar fakat alamadılar. Ne kadar PKK’yi tasfiye edip, Kürt soykırımını tamamlamak istedilerse de yürüttükleri soykırım ve tasfiye siyasetleri boşa çıktı. Türkiye çok büyük sorunlar yaşadı hala da o sorunları yaşıyor.

ORTADOĞU’DA TÜRKİYE VE İRAN’IN OYNADIĞI ROL ARTIK İSRAİL’İN ELİNE GEÇTİ

3. Dünya Savaşı, ağırlıklı olarak Ortadoğu’da gelişti. Bilindiği gibi 1.ve 2. dünya savaşlarında Türkiye ve İran’a rol verildi; onlar da rollerini oynadılar. Rolleri de Ortadoğu’da ulus devleti geliştirmekti. Bu rol üzerinden İngiliz-Fransız ittifakıyla Ortadoğu için Sykes Picot Anlaşması yapıldı. Kapitalist modernite sistemi de bu temelde örgütlenmişti. 3. Dünya Savaşı, Sykes Picot’u ortadan kaldırdı. Ulus devlet yenildi, Ortadoğu’da yeni bir durum ortaya çıktı. Ortadoğu’da temel bir değişim gerçekleşti. Bunun sonucunda da İran ve Türkiye’nin eskisi gibi bir rolü kalmadı. Çünkü 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Türk devleti kuruldu, Şah Pehlevi İran’ın başına geçti, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra İsrail kuruldu. 3. Dünya Savaşı'nda ise Ortadoğu’da İsrail hegemonyası gelişti. Bu yüzden Türkiye ve İran’ın oynadığı rol, artık İsrail’in eline geçti. İsrail artık o rolü oynuyor. Bundan dolayı Türkiye ve İran büyük bir darbe yedi. Çünkü ulus devleti geliştirenler onlardı. Ortadoğu’da ulus devletler artık yok oluyor. Hem İran hem de Türk devleti için büyük bir tehlike ortaya çıktı. Türkiye’nin sorunları da çok fazlalaştı.

Türkiye kendilerini büyük bir tehlikenin beklediğini gördü. Ortadoğu’da İsrail’in yürüttüğü savaştan korktular. İçinde bulundukları kötü durumdan çıkmaları için Kürtler dışında yardım alabilecekleri kimsenin kalmadığını gördüler. Hem Kürtlerin yaratacağı tehlikenin önünü almak hem de Kürtlerin yardımı ile zor durumdan kurtulmak istediler. Çünkü onlar için başka yol kalmadığını gördüler. Ya Kürtlerle ilişkilerini geliştirip desteklerini alacaklar, bu şekilde yaşadıkları kötü durumdan çıkacaklar ya da büyük darbe yiyecekler. Bu yüzden Devlet Bahçeli Meclis'te DEM Parti’ye gitti. O adımı attılar.

PKK’yi ortadan kaldırmak ve Kürt soykırımını tamamlamak istediler. Bunun için de Rêber Apo üzerinde duruyorlardı. Eğer Rêber Apo etkisiz kılınırsa o zaman sonuç alacaklardı. Bu yüzden Süleyman Soylu, bir yıla kadar Rêber Apo ve PKK’nin adını kimsenin duyamayacağını söyledi. Yani bu isimler ortadan kalkacak, diyordu. Fakat Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, değişimler, Türkiye’nin yaşadığı sorunlar onları Rêber Apo’nun ayağına gitmeye mecbur bıraktı.

Rêber Apo’yu etkisiz kılmak istiyorlardı ama Rêber Apo’ya ve Kürtlere mecbur kaldılar. Bu ne demek? Kürtleri kabul etmeyen, inkar eden, imha etmek isteyen paradigmada değişim yaşanıyor demek. Artık Rêber Apo ve Kürtleri kabul etmeye başladılar. Bu değişim yaşandı.

Amaçlarının ne olduğu bizim için o kadar önemli değil fakat yaşanan değişimleri, gelişmeleri, bu temelde atılan adımları görmek ve anlamak gerekiyor. Rêber Apo, Barış ve Demokratik Toplum hamlesini bu koşullarda geliştirdi. Çünkü Rêber Apo bu koşullarda inisiyatif alırsa, hamleyi geliştirirse sonuç alabileceğini gördü. Zaten bu hamleyi geliştirecek gücüm var, dedi. Rêber Apo, 1993 yılında başlattığı süreci sonuca ulaştırabileceğini gördü. Çünkü koşullar çok değişti. Bu yüzden hedefini ve amaçlarını yerine getirebilir. Hedef ve amacını da Barış ve Demokratik Toplum olarak belirledi. Çünkü Rêber Apo, “Partilerin dönemi bitti, halkların dönemi başladı” demişti. Bu yüzden de Kürt toplumunu, toplumları güçlendirmek, örgütlemek ve geliştirmek istedi. Başlattığı hamle, yaptığı açıklama ve çağrı da bu temelde gelişti. Türk devleti ile oturup pazarlık yaptı da bu adımı geliştirdi gibi bir durum yok.

SAVAŞ ZEMİNİNDE YAPILMASI GEREKENLER YAPILDI

Bu hareket, bir irade hareketidir. Hiçbir imkanın olmadığı, zorlukların çok fazla olduğu, Türk devletinin soykırım siyasetinin yürütüldüğü, tüm Kürtlerin ölümün kıyında olduğu dönemde Rêber Apo tarihi müdahalede bulundu. Yani o dönem başladı ve günümüze kadar bu mücadeleyi iradeli bir şekilde yürüttü. Hazır şeyler veya ittifaklar üzerinden hareketi geliştirmedi, Rêber Apo kendisine, iradesine, yoldaşlarına, halkına inanıyor, kendisini çok iyi eğitmiş ve bu temelde bu adımları atıyor. Attığı adımlarla Türk devletini de adım atmaya mecbur bırakıyor. Demokratik siyaseti geliştirmek, halkı irade sahibi yapmak istiyor ki halk kendi kaderini kendi çizsin. Rêber Apo’nun geliştirdiği hamlenin hedefi ve amacı budur. Rêber Apo, Kürt sorununu savaş zemininden çıkarmak istiyor. Çünkü savaş zemininde yapılması gerekenler yapıldı, kalanların savaşsız çözülmesi lazım. Hareket ve halk, bu aşamaya geldi.

Bir diğeri ise, Kürdistan savaşı üzerinden Kürtler arasında da, Türkiye’de de, uluslararası alanda da birçok devlet, güç, şahıs, siyaset bu savaştan faydalanıyor. Hem de kendilerini zengin ediyorlar. Bu yüzden savaşın sürekli devam etmesini istiyorlar. Kürt sorununun siyasi, hukuki yolla çözülmesini istemiyorlar. Eğer çözülürse ekmekleri ellerinden gidecek. Bu yüzden sürekli sabote ediyorlar. Rêber Apo da ellerinden ekmeklerini almak istiyor. Rêber Apo’nun geliştirdiği hamlenin bir amacı da budur.

Bununla birlikte bilindiği gibi reel sosyalizm vardı, birçok örgüt, güç hatta bazı devletler reel sosyalizmden güç alıp örgütlenmişti. Reel sosyalizm dağıldığında ona bağlı partiler, devletler de tek tek dağıldı. PKK de 20. yüzyıl koşullarında ortaya çıktı, reel sosyalizm etkisi altında kuruldu. Sadece PKK ayakta kaldı, diğerleri hepsi tasfiye oldu. Neden sadece PKK ayakta kaldı? Bu da Rêber Apo hakikati ile alakalıdır. Çünkü Rêber Apo başlangıçtan günümüze kadar değişim dönüşüm ve yeniden örgütlenmeyi esas aldı.

Her zaman ideoloji, felsefe, örgütlenme ve mücadele alanında bağımsız bir çizgi yürüttü. Hiçbir zaman da geliştirdiği şeyleri tamamlanmış, iyi görmüyor, eksik görüyor ve daha iyisini geliştirmek istiyor. Bu da Hareketi her zaman canlı tutuyor, geliştiriyor, yeniliyor ve başarıya ulaştırıyor. Harekete saldırı üstüne saldırı olmuşsa, komplo gelişmişse ve sonuç da alamamışlarsa bu hakikatle alakalıdır. Bu Rêber Apo’nun karakteridir, her zaman başarıyı ve gelişmeyi esas alıyor. Burada sınır tanımıyor. Bu yüzden amacı özgürlük ve demokrasidir. Buna hizmet etmeyen şeyleri ortadan kaldırıyor. Her zaman amacına hizmet eden şeyi esas alıyor. Reel sosyalizm ortamında kurulan tüm örgütlerin, devletlerin tasfiye olup PKK’nin tasfiye olmaması bu gerçeklikle bağlantılıdır.

Bu Hareket, parti ile başladı. Amacı her koşulda özgürlüğü için mücadele eden bir halk yaratmaktı. 1993 yılında bu gerçekleşti. Rêber Apo’nun 1993 yılından bu yana sürdürdüğü mücadele tamamen demokratik bir toplum içindir. Bu temelde mücadele yürütüyor. İmralı’da geliştirdiği paradigma da bu temeldedir. Fakat o paradigmayı tamamen yerine getiremedik. Çünkü birçok müdahale oldu. Bizim de eksikliklerimiz oldu, bundan da yaralandılar. Bundan dolayı bu süreç uzun sürdü.

APOCU HAREKET YENİDEN ÖRGÜTLENİYOR

Rêber Apo tarihi bir karar verdi ve tarihi bir müdahalede bulunuyor. Hareketi tamamen yeni paradigmanın eksenine koymaya karar verdi. Yeni paradigma, kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik bir toplum geliştirmeyi esas alıyor. Önderlik bu temelde böyle bir hamle başlattı. Özgür bir toplum temelinde kardeşlik ve barış istiyor. Hareket, gün geçtikçe Kürdistan sınırlarını aştı ve artık uluslararası alanda bir umut oldu. Bu da hareketin derinliğini, gelişimini, büyüklüğünü ifade ediyor. Artık bu anlamda da sadece bir parti ile bu mücadeleyi geliştirip hedefine ulaştıramayız. Çünkü parti artık rolünü yerine getirip tamamladı. Gelişen sürece cevap olmuyor, dar kalıyor. Bundan dolayı Rêber Apo yaşanan gelişmelere, değişimlere göre örgütlenme ve mücadele alanında değişimler gerçekleştiriyor. İdeolojimizden, felsefemizden, paradigmamızdan vazgeçmiyoruz. Bunları örgütlenme ve mücadele alanında nasıl uygularız temelinde bir değişim dönüşüm gerçekleştiriyoruz. Apocu Hareket bu temelde yeniden örgütleniyor. Yaşananlar tamamen bu temeldedir.

PKK, Kürdistan halkı için de insanlık için de birçok hizmette bulundu. Belki bazıları bugün bunu inkar ediyor, buna saldırıyor hatta bazıları diyor, “PKK artık tıkandı, yapacak bir şeyi kalmadı, tüm yolları kapandı, tek yol kaldı; o da teslim olmaları. O yüzden teslim oluyorlar” Rêber Apo ve PKK için bunu söylüyorlar. Bu hakarettir. Ancak vicdansızlar ve Rêber Apo ile PKK’ye düşmanlık yemini edenler böyle konuşur. Bazıları Hareket’in kuruluşundan günümüze kadar Rêber Apo ve PKK’ye düşmanlık yapıyorlar, bundan sonra da yapacaklar. Bu yüzden halkımız buna anlam vermeli. Şu an bunu söyleyenler, bu Hareket’e düşmanlık yemini edenler, böyle boş konuşma yapanlar; diğerleri de zayıflayanlar, çaresiz, sıkışmış olanlar, büyük tehlike yaşayanlar. Bu yüzden böyle konuşmalar yapıyorlar. Herkesi kandırmak, zayıflıklarını gizlemek ve kendilerini güçlü göstermek istiyorlar. Yani Rêber Apo ve bu harekete karşı psikolojik özel savaş yürütüyorlar. Bunu bugün yapmıyorlar, Hareket’in kuruluşundan günümüze kadar bu politikayı yürütüyorlar. Belki bugün en üst düzeyde yapıyorlar. Bazıları “PKK, Kürtler için hiçbir şey yapmadı” diyor, bazıları da “artık PKK bir şey yapamaz, tüm yollar kapandı bu yüzden teslim olması lazım” diyor.

PKK çok büyük işler yaptı. İnkar, imha, asimilasyonun önünü aldı. Ölüm uykusunda olan, yok olma ile yüz yüze kalan Kürt’ü canlandırdı, ayaklandırdı ve özgürlüğe, demokrasiye aşık, bunun için mücadele eden bir halk yarattı. Demokratik siyasetin, barışın, çözümün yolunu açtı. Kürtler için bir kimlik yarattı, Kürtlerin birliğini geliştirdi. Demokratik devrimi geliştirdi. Kürtlerin zihniyetinde, kişiliğinde, yaşamında değişimler yarattı. Kadın devrimini geliştirdi. Kürt’ün elinden alınan her şeyi tekrar kazandırdı. Güzel ve kabul edilen bir Kürt yarattı.

Bugün Kürtler, dünyada örnek bir halk olmuş durumda. Kürtler olmadan kimse siyaset yapamaz durumda. PKK, Kürtleri bu aşamaya getirdi. Şimdi de özgürlük ve demokrasi sorunlarının çözülmesi için mücadele ediyor. Rêber Apo bunun hamlesini ilan etti. Kürt halkı, tüm dünyada saygı duyulan bir halk oldu. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde Kürt kadınları, Kürt halkı, Rêber Apo ve paradigması esas alınıyor.

KİMSE RÊBER APO’NUN PARADİGMASININ ÖNÜNDE DURAMAZ

Rêber Apo, şu an reel sosyalizmin etkilerini Hareket’ten temizlemek istiyor. Bu hamleyi geliştirmesinin nedenlerinden biri de budur. Nasıl ki halkların sorunlarını çözmek istiyor, sosyalizmin sorunlarını da çözmek istiyor. Bu yüzden geliştirdiği hamle çok büyük ve tarihi bir hamledir.

Rêber Apo, Barış ve Demokratik Toplum Hamlesini geliştirmek istediğinde birçok kesim bunun önünü almak istedi. Rêber Apo’nun hamleyi ilan etmesine engel olmak istedi. Hamle ilan edilmeden önce birçok sabote girişimi oldu. Kayyumlar, tutuklamalar, hakaretler, saldırılar; yani her anlamda saldırılarını arttırdılar. Bunlarla tepki yaratıp hamlenin ilan edilmesini engellemeye çalıştılar. Çünkü hamlenin ilan edilmesi birçok değişimi yaratacaktır. Hem Türkiye’de hem de Ortadoğu’da. Bu değişimlerin yaşamasını, toplumun gelişmesini istemediler. Demokrasi, özgürlük ve barışın gelişmesini istemediler. Çünkü savaştan rant elde ediyorlardı. Fakat Rêber Apo bunu neden yaptıklarını anlıyordu, amaçlarının ne olduğunu görüyordu. Bu yüzden kararlı ve cesaretli bir şekilde bu hamleyi ilan etti. Bu, Rêber Apo hakikatinin, Rêber Apo çizgisinin ve Rêber Apo paradigmasının başarıya ulaştığını ifade ediyor. Artık kimse Rêber Apo’nun ve paradigmasının önünde duramaz. Belki Rêber Apo yalnız kalsın diye hamlenin gelişmesini ve sonuç almasını engellemek için birçok sabote girişiminde bulunacaklardır, hatta Hareket’te, halk arasında Rêber Apo’ya karşıya tepki yaratmak isteyeceklerdir. Rêber Apo’ya olan inancı zayıflatmak hatta yok etmek isteyeceklerdir. Ellerinden ne gelirse yapacaklardır. Halkımızın bunu bilmesi gerekir.

Bu kesimler nasıl ki hamleyi sabote edip, rant elde etmek istiyorlarsa, halkımızın da, dostlarımızın da, özgürlük ve demokrasi isteyen güçlerin de, sosyalizm için çalışanların da Rêber Apo’ya, başlattığı hamleye sahip çıkması gerekir. Rêber Apo’nun etrafında kenetlenmeliler. Rêber Apo ağır ve tarihi bir misyon yüklendi, bunu açıkça ilan da etti; herkesin de bu sorumluluğa ortak olması gerekir. Rêber Apo nasıl bu hamleye öncülük ettiyse, herkesin de bu hamlede yer alması, hamleye öncülük etmesi gerekir. Barış ve demokratik bir toplumun yaratılmasını amaç edinmeli. Bu amaç temelinde çalışmalıdır. Eğer herkes bu hamleye sahip çıkar ve bunun için çalışırsa, ne kadar sabote edilmek istenirse istensin, bu sabote girişimleri sonuç almaz. Türkiye’deki halkımız, Türkiye’de yaşayan halkların tamamı büyük sonuçlar elde edecektir.

ŞAM HÜKÜMETİ İLE YAPILAN İTTİFAK İYİ BİR BAŞLANGIÇTIR

Türkiye’de demokrasi gelişirse, Kürt sorunu dahil Türkiye’deki  tüm sorunlar çözülür. Bu durum Ortadoğu’da büyük bir etki yaratır. Ortadoğu’da da demokratikleşme gelişir. Demokratik ulus, halkların kardeşliği, halkların birliği, adalet sağlanır. Şimdiden bile hamlenin etkileri Suriye’de görülüyor.

Şu an Suriye’de, Kuzey ve Doğu Suriye ile Şam hükümeti bir ittifak gerçekleştirdi. Bu başlangıçtır, iyi bir başlangıçtır. Bu durum Kuzey ve Doğu Suriye halklarının mücadelesi üzerinden gelişti. Kahramanca savaştılar, mücadele ettiler. Bunun sonucunda bu ittifak gelişti. Bu anlamda Kuzey ve Doğu Suriye halklarının tamamını selamlıyor, saygılarımı iletiyorum. Bu atılan adımla yıllardır sürdürdükleri mücadeleyi -ağır bedeller verdiler, büyük acılar yaşadılar- yeni bir aşamaya, yeni bir döneme ulaştırmak istiyorlar. Bu şekilde demokratik bir siyaset ve demokratik ulus temelinde yeni bir Suriye yaratmak istiyorlar. Bu hamle de buna hizmet ediyor.

HERKES HAMLEDE YER ALMALI, ÖNCÜLÜK ETMELİ

Rêber Apo’nun geliştirdiği hamle, yaptığı çağrı Türkiye’de sonuca ulaşırsa Ortadoğu üzerinde daha büyük bir etki yaratacaktır. Hatta insanlık üzerinde bile büyük bir etki yaratacaktır. Barış isteyenler, özgürlük ve demokrasi isteyenler, sosyalizm, adalet mücadelesi yürütenler için, Rêber Apo tam da bunun hamlesini geliştirdi. Herkesin bu hamlede yer alması ve görevini yerine getirmesi gerekir. Herkes bu hamleye nasıl öncülük edeceğinin, demokrasi, özgürlük ve barışı nasıl inşa edeceğinin üzerinde durması gerekir.

Burada asıl rol kadınların ve gençlerin üzerine düşüyor. Kadın Hareketi ne dedi? “Rêber Apo’nun geliştirdiği hamle bizim için esastır” dedi. Hareketimiz de, “hamle bizim için 21. yüzyılın manifestodur” dedi. Bu Hareket ilk kurulduğunda bir manifesto geliştirdi, bir de şimdi... Kadınlardan, gençlerden istenen buna öncülük etmeleri, pratikte demokratik toplumu yaratmaları. Rêber Apo’nun geliştirdiği paradigma, kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik ulus temelindedir. Kadınlar ve gençler bu paradigmanın hayata geçirilmesinde stratejik görev almalıdır. Kadınlar da, gençler de bunu ilan ettiler. Bu vesileyle onları da kutluyorum.

HAMLE İLE HERKES KAZANACAK, KİMSE KAYBETMEYECEKTİR

Aleviler de bilmelidir ki, bu hamlenin temel güçlerinden biri de onlardır. Rêber Apo’nun geliştirdiği hamle Alevileri yaşatacaktır. Bu yüzden Önderliğin geliştirdiği hamle tüm halklar içindir, tüm dinler, mezhepler, kültürler içindir. Demokratik ulus, özgürlük, demokrasi, barış ve adalet hamlesidir. Bu herkes içindir. Sadece Kürt toplumu, Kürt halkı için değil, özellikle de Türkiye halkları, Türkiye toplumu içindir, Türkiyeli aydınlar, siyasetçiler içindir. Bu hamle ile herkes kazanacaktır, kimse kaybetmeyecektir. Bu yüzden kimse bu hamleye karşı olmamalıdır. Özellikle de Türkiye muhalefeti; başta da CHP, sosyalist, demokratik güçler; herkesin bu hamleye sahip çıkması gerekir. Kürt halkı hamleyi destekliyor, bu temelde mücadele ediyor. Türk devleti, mevcut iktidar, Türkiye toplumunu zehirledi. Türkiye toplumundan bu zehri temizlemeleri gerekiyor.

Bu sadece Rêber Apo’nun, Hareketin ve Kürt halkının görevi değil, bununla birlikte asıl Türkiye halkının görevidir. O halka öncülük edenlerin, Türkiye’de demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesi yürütenlerin de görevidir. İnanıyorum ki bu temelde hamleyi geliştireceklerdir.

TÜRK DEVLETİ SAVAŞTAN VAZGEÇMİŞ DEĞİL

Rêber Apo bir çağrı yaptı; “Rolümü oynamam için bana fırsat verilmeli, imkanlar yaratılmalıdır ki Hareketi siyasi ve hukuki zemine çekeyim. Bunu yapabilirim” dedi. Bunun çağrısını da yaptı. “PKK kendini feshetmeli ve silah bırakmalıdır. Bunun için kongre toplanmalı ve bu kararları almalı” dedi. PKK yönetimi de yanıt verdi; açık bir şekilde “biz hazırız, Rêber Apo’nun geliştirdiği hamlenin ve yaptığı çağrının arkasındayız” dedi. “Bunların gerçekleşmesi için de ateşkesin sağlanması gerekir” dedi. Çünkü Türk devleti savaştan vazgeçmiş değil. Her gün keşif uçakları dolaşıyor, her gün bombardıman yapıyorlar, her gün uçaklarla, tanklarla, toplarla saldırıyorlar.

Herkes de biliyor ki, bu koşullarda kongrenin toplanması mümkün değil ve tehlikelidir. Madem Türk devleti bunu istedi, Rêber Apo da o çağrıyı yaptı; ‘Kongre toplansın, karar alsın’ dedi, PKK de buna olumlu cevap verdi; o zaman koşullarının yerine getirilmesi gerekir. Koşullar sağlanırsa, kongre toplanır ve o kararları alır. Hareket bunu zaten açık bir şekilde ilan etti. Eşbaşkanlık olarak biz de bunu ilan ettik. Herkes de bunu biliyor.

Türk devletinde bazıları; kurumlarında, basında, siyasette kimi konuşmalar yapıyorlar. Konuşmalarıyla görüyoruz ki kaos çıkarmak, ortamı bulandırmak istiyorlar. Bu kimseye güven vermiyor. Eğer Kürt sorununu çözmek, Türkiye’nin tehlikeden kurtulmasını, Türkiye’nin demokratikleşmesini istiyorlarsa o zaman bu açıklamalardan vazgeçmeliler. Herkes bunu istiyor ve bu beklentidedir.

RÊBER APO’NUN YÜKÜNÜ OMUZLAMALIYIZ

Dediğim gibi bu süreç çok hassas bir süreçtir ve öyle rahat bir şekilde gelişmeyecektir. Halkımızın bunu bilmesi lazım; Rêber Apo’nun geliştirdiği hamlenin sonuç alabilmesi için, Önderliğin fiziki özgürlüğü için başlattığımız hamlenin daha güçlü yürütülmesi gerekir. Halkımızın ve dostlarımızın tamamının bu temelde harekete geçmesi lazım ki Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlasınlar, İmralı sistemini yıksınlar. Bu süreçte Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamalı, İmralı sistemini yıkmalıyız. Bunun için mücadelemizi yükseltmeliyiz. Hepimizden istenen budur. Sadece Bakûr ve Türkiye’de değil Kürdistan’ın tüm parçalarında, yurtdışında. Kürt halkının tüm dostları bu temelde mücadele etmeli. Herkesin Rêber Apo fiziki olarak özgürleşmeli demesi lazım ki Rêber Apo rolünü yerine getirebilsin. Geliştirdiği hamle ancak bu şekilde sonuca ulaşır.

Eğer bu temelde mücadele güçlenirse Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlarız, İmralı sistemi yıkılır. Bu halkımız için, halklar için yeni bir durum yaratır. Hepimizin bu temelde mücadeleye katılması gerekir. Burada seferberlik ilan etmeliyiz. Halkımız da, dostlarımız da bilmelidir ki; Rêber Apo, Hareket’in kurulduğu ilk gününden günümüze kadar komplolar, zorlu koşullar altında, imkansızlıklar içinde her zaman Kürt halkı için, halklar için, insanlık için mücadele etmiştir. Kendisi için bir gün bile yaşamadı. Yaşamının tamamını Kürt halkının, halkların, insanlığın hizmetine sundu. Bu mücadelesini amacına ulaştırmak istiyor. Geliştirdiği hamle tamamen bu temeldedir. Hepimizin buna sahip çıkması, Rêber Apo’nun yükünü omuzlaması ve Rêber Apo’yu yalnız bırakmaması gerekir. Eğer bu yükü kendi yükümüz, hamleyi kendi hamlemiz yaparsak o zaman Rêber Apo bu hamleyi daha güçlü bir şekilde yürütür. Kürt halkı, Türkiye halkları, Ortadoğu halkları ve insanlık da bu hamle sonucunda kazanacaktır.

Bu temelde bir kez daha Newroz ve Ramazan Bayramınızı kutluyorum. Selam ve saygılarımı iletiyorum.