Berlin’deki Barış ve Demokrasi Konferansı ikinci gününde
Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen Barış ve Demokrasi Konferansı, "Sosyokırım, Kadın Kırımı ve Ekokırım" başlıklı panelle ikinci gününde devam etti.
Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen Barış ve Demokrasi Konferansı, "Sosyokırım, Kadın Kırımı ve Ekokırım" başlıklı panelle ikinci gününde devam etti.
Gazeteci Ertuğrul Mavi'nin yönettiği panelde, gazeteci ve Jineoloji aktivisti Elif Kaya, Dr. Latife Akyüz ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi Üyesi Necmettin Türk önemli konulara değindiler.
KADIN KIRIMI VE KÜLTÜREL SOYKIRIM
İlk olarak söz alan Elif Kaya, kadın kırımı meselesine dikkat çekti: "Kadın kırımı, uzun zamandır tanımsız bırakılan ve bu yüzden sıkça göz ardı edilen bir konu. Özellikle Kürt kadınları, bu süreçten diğerlerinden çok daha ağır şekilde etkileniyor."
Elif Kaya, Türkiye’deki otoriter politikaların entelektüellere ve kadınlara yönelik baskıları artırdığını ve kadın bedenlerinin savaşta nasıl araçsallaştırıldığını tarihsel örneklerle anlattı: "1938 Dersim ve 2015’te gerilla Ekin Van’ın yaşadıkları, kadın bedeninin korku yaratma ve soykırım hafızasını derinleştirme amacıyla nasıl kullanıldığını gösteriyor."
EKOKIRIM VE KÜLTÜREL KIRIM
Mezopotamya Ekoloji Hareketi Üyesi Necmettin Türk, ekosistemlerin yok edilmesinin Kürt halkının kültürel varlığına yönelik bir saldırı olduğunu belirtti: "Kürdistan'da sömürgeci devletlerin ekosistemleri yok etme politikaları, kültürel soykırımın bir aracı olarak kullanılıyor. GAP projesi ve baraj projeleri, yalnızca doğayı değil, halkın yaşamını ve kültürünü de hedef alıyor."
Türk, ekokırımın insanlığa karşı bir suç olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bu çevresel yıkım sadece doğayı değil, aynı zamanda bölgenin kültürel ve sosyal yapısını da yok eden bir insan hakları ihlaline dönüştü" dedi.
ENTELEKTÜEL GÖÇ VE SOYKIRIM
Dr. Latife Akyüz ise Türkiye'deki entelektüel göçün toplum üzerindeki etkilerine dikkat çekti: "2016 sonrası Türkiye’deki otoriter politikalar, barış akademisyenleri gibi pek çok entelektüeli sürgüne zorladı. Bu durum, yalnızca bireysel bir göç değil, aynı zamanda toplumsal hafızanın ve kültürel aktarımın yok edilmesi anlamına geliyor."
Akyüz, bu sürecin bir "sosyokırım" olarak nitelendirilebileceğini belirterek, "Akademisyenlerin ve entelektüellerin sürgün edilmesi, toplumun bilgi ve tarih birikimini yok etme amacı taşıyor" dedi.